Scopus İndeksli Yayınlar KoleksiyonuScopus Indexed Publications Collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12587/52024-03-29T15:37:52Z2024-03-29T15:37:52ZMorphological and Genetic Characteristics of Zerdava, A Native Turkish Dog BreedÖzbaşer, Fatma TülinAtasoy, FatihErdoğan, MetinÖzkul, Banu YüceerÖzarslan, Borahttps://hdl.handle.net/20.500.12587/142282022-05-16T11:47:41Z2020-01-01T00:00:00ZMorphological and Genetic Characteristics of Zerdava, A Native Turkish Dog Breed
Özbaşer, Fatma Tülin; Atasoy, Fatih; Erdoğan, Metin; Özkul, Banu Yüceer; Özarslan, Bora
Zerdava dogs are considered as one of the many native animal genetic resources of Turkey. However, the genetic characteristics of these dogs and detailed phenotypic studies related to them have not been reported yet. The aim of this study was to determine the morphological and genetic characteristics of Zerdava dogs. Blood samples (n = 100) were collected from Zerdava dogs. The morphological characteristics of these dogs were also taken. The mean live weights of Zerdava dogs were found to be 16.02±0.35 kg. The mean withers height, rump height and body length were measured as 48.20±0.21, 47.08±0.24 and 51.24±0.23 cm, respectively. According to the results of microsatellite markers, the mean FIS (inbreeding coefficient) value was documented as 0.0361±0.0003. Observed (Ho) and expected heterozygosity (He) values were found to be 0.708±0.091 and 0.694±0.077, respectively. In addition, the frequency of A018 (72%) and B001 (16%) haplotypes were high in Zerdava dogs. The mitochondrial DNA sequence results show that the majority of Zerdava dogs originate from two different maternal lines. According to the results, the phenotypic and genotypic variations of Zerdava dogs were low. Therefore, these results may suggest that Zerdava dogs may have been protected by local breeders and can be considered a separate breed.; Zerdava köpekleri Türkiye’de birçok yerli hayvan gen kaynaklarından biridir. Ancak, bu köpeklerin genetik ve ayrıntılı fenotipik özellikleri hakkında çalışmaya rastlanılmamaktadır. Bu araştırmanın amacı, Zerdava köpeklerinin morfolojik ve genetik özelliklerini belirlemektir. Zerdava köpeklerinden kan örnekleri (n = 100) alınmıştır. Köpeklere ait morfolojik özellikler de incelenmiştir. Zerdava köpeklerinin ortalama canlı ağırlığı 16.02±0.35 kg olarak bulunmuştur. Ortalama cidago, sağrı yüksekliği ve vücut uzunluğu sırasıyla 48.20±0.21, 47.08±0.24 ve 51.24±0.23 cm’dir. Mikrosatellit işaretleyicilerinin sonuçlarına göre, ortalama FIS (nispi katsayı) değeri 0.0361±0.0003. Gözlenen (Ho) ve beklenen heterozigot (He) değerleri sırasıyla 0.708±0.091 ve 0.694±0.077 olarak tespit edilmiştir. Buna ilave, Zerdava köpeklerinde A018 (%72) ve B001 (%16) haplotiplerinin görülme sıklığı yüksek bulunmuştur. Mitokondriyal DNA sekans sonuçları çoğu Zerdava köpeğinin iki farklı anne soyundan köken aldığını göstermektedir. Mevcut sonuçlara göre, Zerdava köpeklerinin fenotipik ve genotipik varyasyonları düşük olduğu belirlenmiş olup bu köpeklerin yerel yetiştiriciler tarafından korunmuş olabileceği düşünülmektedir.
2020-01-01T00:00:00ZA Study of Energy Efficiency in Rail VehiclesArıkan, YağmurŞen, Tolga AltuğÇam, Ertuğrulhttps://hdl.handle.net/20.500.12587/141382021-01-14T18:22:17Z2020-01-01T00:00:00ZA Study of Energy Efficiency in Rail Vehicles
Arıkan, Yağmur; Şen, Tolga Altuğ; Çam, Ertuğrul
Today, rail vehicles are frequently preferred both in urban and intercity transportation due to their high passenger capacity, speed and increasing environmental awareness. As in every field, energy efficiency studies have become compulsory in these vehicles. Because, they have high energy consumption even in their daily services. For energy efficiency, there are various strategies such as electrification losses reduction, utilization of regenerative braking and improvement of comfort function and efficient driving techniques have been performed in this paper. For this purpose, firstly, the driving of a rail vehicle has been modeled on Matlab considering all vehicle information, track information and operational constraints. Then, four different driving styles have been determined for the efficient use of energy and their effects on travel time and energy consumption have been examined. The study has been tested with the practical data of Ankaray metro line which has eleven stations and is 8.527 km long. According to the results of the paper, coasting control is more effective for long distances and reduction of the maximum speed is more convenient for short distances. Furthermore, it has been demonstrated that thanks to the determined strategies, the vehicle can save up to 11.54-36.37% energy compared to practical driving.; Günümüzde raylı sistem araçları yüksek yolcu kapasiteleri, hızları ve artan çevre bilinci nedeniyle şehir içi ve şehirlerarası ulaşımda sıklıkla tercih edilmektedir. Her alanda olduğu gibi, raylı sistem araçlarının günlük servislerinde bile yüksek enerji tüketimine sahip olmasından dolayı bu araçlarda da enerji verimliliği çalışmaları zorunlu hale gelmiştir. Raylı sistemlerde enerjinin verimli kullanılmasını sağlamak için çekiş kayıplarının azaltılması, rejeneratif enerjinin kullanılması ve konfor fonksiyonlarının iyileştirilmesi gibi çeşitli stratejiler vardır ve bu çalışmada verimli sürüş teknikleri uygulanmıştır. Bu amaçla, öncelikle, araca ait bilgiler, yola ait veriler ve operasyonel kısıtlamalar göz önünde bulundurularak, bir demiryolu aracının sürüşü Matlab'da modellenmiştir. Daha sonra, enerjinin verimli kullanımı için dört farklı sürüş stili belirlenmiş ve bunların seyahat süresi ve enerji tüketimi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışma 11 istasyonlu ve 8.527 km uzunluğundaki Ankaray metro hattının pratik verileriyle test edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, uzun mesafeli istasyonlar için boşta gitme stili, kısa mesafeli istasyonlar için maksimum hızın azaltılması stili daha etkilidir. Ayrıca belirlenen stratejiler sayesinde aracın pratik sürüşe göre % 11.54-36.37 oranında enerji tasarrufu sağlayabildiği gösterilmiştir.
2020-01-01T00:00:00ZDENTAL TREATMENT OF A PATIENT WITH TREACHER COLLINS SYNDROME UNDER GENERAL ANAESTHESIA: A CASE REPORTSoğukpınar, AslıAlmaz, Merve Erkmenhttps://hdl.handle.net/20.500.12587/141292021-01-14T18:22:16Z2019-01-01T00:00:00ZDENTAL TREATMENT OF A PATIENT WITH TREACHER COLLINS SYNDROME UNDER GENERAL ANAESTHESIA: A CASE REPORT
Soğukpınar, Aslı; Almaz, Merve Erkmen
This article reports a case of Treacher Collins syndrome (TCS) in a five-year-old male patient treated in Kırıkkale University, Department of Pediatric Dentistry. We defined the clinic signs and symptoms of the case and suggested a treatment plan. Treatment procedures for malformations caused by the syndrome should be planned and performed specifically for the patient. In our patient with low treatment compliance, dental examination, filling and partial prosthesis treatment was successfully applied under general anesthesia.; Bu vakada Kırıkkale Üniversitesi Çocuk Diş Hekimliği Bölümü’nde tedavi edilen Treacher Collins Sendromlu 5 yaşındaki erkek hasta sunulmaktadır. Vakanın klinik semptom ve bulguları tanımlanmış ve tedavi planlaması yapılmıştır. Sendromun sebep olduğu malformasyonlar nedenli tedavi prosedürleri hastaya özel olarak planlanmalı ve uygulanmalıdır. Tedavi uyumu düşük olan hastamızda genel anestezi altında dental muayene ve dolgu ve parsiyel protez tedavisi başarılı bir şekilde uygulanmıştır.
2019-01-01T00:00:00ZComparison of the effects of zinc-silver cream and Nigella sativa oil on wound healing and oxidative stress in the wound model in ratsKumandaş, AliKarslı, BirkanKürüm, AytülÇınar, MiyaseElma, Ertuğrulhttps://hdl.handle.net/20.500.12587/141252022-05-25T07:56:16Z2020-01-01T00:00:00ZComparison of the effects of zinc-silver cream and Nigella sativa oil on wound healing and oxidative stress in the wound model in rats
Kumandaş, Ali; Karslı, Birkan; Kürüm, Aytül; Çınar, Miyase; Elma, Ertuğrul
The present study was undertaken to evaluate of Nigella sativa oil (NSO) and zinc-silver cream in a rat model of wound healing by means of clinical appearance, histopathology, oxidative stress parameters, and biomechanical tests. The rats were divided into three groups, each having twenty animals. Group 1 served as a control having wound. Other two groups received either NS oil or zinc-silver cream in addition to the wound. The study was initiated after the animals rested for 2 weeks for acclimation. Blood samples were collected from 10 randomly selected animals from each group at days 0, 3, 7 and 14 for oxidative stress measurements. Differences among groups for blood lipid peroxidation and antioxidant values were determined with respect to biochemical oxidative stress results (P<0.01). Wound sites of 10 animals from each group were allocated for histopathological examinations, and those of the remaining 10 animals from each group were used in biomechanical testing. Histopathological examination revealed that epithelization occurred in all groups. Inflammatory response with an intensive vascularization was present in the samples of the silver group (P<0.01). Consequently, zinc-silver group has differed positively in terms of biochemical and biomechanical and histological aspects compared to other groups for wound healing and oxidative stress.; Bu çalışma, rat yara modelinde çörekotu yağı ve çinko gümüş kreminin klinik görünüm, histopatoloji, oksidatif stres parametreleri ve biyomekanik testlerle değerlendirilerek yara iyileşmesi üzerine etkilerinin karşılaştırılması amacıyla yapıldı. Çalışmada kullanılan ratlar, her bir grupta 20 hayvan bulunan üç gruba ayrıldı. Grup 1, kontrol grubu olarak belirlendi. Diğer iki gruba sırasıyla yara oluşturulduktan sonra çörekotu yağı ve çinko-gümüş krem uygulandı. Çalışma, hayvanların adaptasyonu için 2 hafta dinlendirilmesinden sonra başlatıldı. Oksidatif stres ölçümleri için 0, 3, 7 ve 14. günlerde her gruptan rastgele seçilen 10 hayvandan kan örnekleri alındı. Kan lipid peroksidasyonu ve antioksidan değerleri için gruplar arası farklılıklar biyokimyasal oksidatif stres sonuçlarına göre belirlendi (P<0.01). Her gruptan 10 hayvanın sırt kısmındaki yara bölgeleri histopatolojik inceleme için tahsis edildi. Kalan 10’ar hayvanın sırt derileri ise biyomekanik testler için kullanıldı. Histopatolojik inceleme tüm gruplarda epitelizasyonun olduğunu ortaya koydu. Çinko-gümüş grubunun örneklerinde yoğun damarlanma ile inflamatuar yanıt tespit edildi (P<0.01). Sonuç olarak, çinko-gümüş grubu, yara iyileşmesi ve oksidatif stres için diğer gruplara kıyasla, biyokimyasal, biyomekanik ve histolojik yönleri bakımından pozitif olarak farklılık gösterdi.
2020-01-01T00:00:00Z