COVİD-19 pandemisi öncesi ve esnasında üroloji kliniğinde prostat kanseri şüphesi ile değerlendirilen ve prostat kanseri tanısı konulan hastaların klinik risk sınıflamalarının incelenmesi

Abstract

Amaç: Prostat kanseri erkeklerde teşhis edilen en sık kanserlerdendir. Tanısı; parmakla rektal muayene, serum PSA yüksekliği, MR görüntüleme gibi yöntemlerle şüphelenip yapılan prostat biyopsisi ile konur. Prostat kanseri genelde asemptomatik olup; alt üriner sistem semptomları, hematüri veya metastazlara bağlı ağrı ile kendini gösterebilir. İnsidansı yüksek olan bu kanserin erken safhada teşhis edilmesi hayati öneme sahiptir. Tanıda gecikme hastanın kür şansına mal olabilir. Özellikle risk grubunda olan hastalara ulaşılamaması veya prostat kanseri şüphesi olan hastalara biyopsinin ertelenmesi gibi sebeplerden dolayı kanser klinik veya patolojik olarak evre atlayabilir. COVİD-19 Pandemisi süresince ertelenmesi önerilen prostat biyopsileri ve poliklinik muayenelerinin prostat kanseri tanısı konulan hastaların klinik evrelerindeki değişikliği saptamayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 01 Ocak 2018- 7 Nisan 2022 tarihleri arasında kliniğimizde PSA yüksekliği, anormal PRM ve/veya anormal mpMRI bulguları nedeniyle 12 kadran (6 sekstant + 6 lateral) prostat biyopsisi yapılan 86 pandemi öncesi ve 86 pandemi esnası olmak üzere prostat biyopsi patolojisi sonucuna göre prostat adenokanser tanısı almış toplam 172 hastanın bulgu ve sonuçları kesitsel olarak değerlendirildi.Hastaların; serum prostat spesifik antijen(PSA) düzeyleri, prostat volümü, prostat biyopsisi parametreleri, gleason skor ve grupları, klinik evre ve klinik risk değerlendirmeleri pandemi öncesi ve esnası gruplarda karşılaştırıldı. Verilere hastane otomasyon sistemi üzerinden ulaşıldı. Bulgular: Biyopsi sonrası prostat adenokanser gelen hastaların yaş ortalaması 66.5 (±7.57) yaş, PSA ortalaması 20,54 ng/ml ve prostat hacim ortalamaları 48 (±10,92) gr idi. Maximum gleason skoru ortalamaları 7, gleason grade grup ortalamaları ise 3 idi. Kanser pozitif kor sayısı hasta başına ortalama 4,5 olarak bulundu. Kanser pozitif korlarda tümör yüzde ortalaması %52 idi. Test sonucuna göre iki grup arası serum PSA düzeyleri mean değerleri sırasıyla 17,04 – 24,04 bulunmuştur(p=0,046). Prostat volüm ortalaması her iki grupta da 48 gr bulunmuştur(p>0,05). Parmakla rektal muayene (PRM) bulguları açısından fark var ancak bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildi. Grup-1' de klinik T evresi ortalama 3(T2b) iken Grup-2' de ortalama 4(T2c) olarak bulunmuştur. Bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı(p=0,019). Her iki grupta da Gleason skoru ve Gleason Grade Grup mean değerleri aynıydı (Sırası ile; 7 ve 3). Prostat patoloji sonuçlarında kanser pozitif olarak raporlanan kanser pozitif kor sayısı Grup-1'de 4 kor, Grup-2'de 5 kordu. Bu farklılık istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0,007). Kanser pozitif korlarda tümör yüzdeleri ortalama değerleri Grup-1'de %47, Grup-2' de %57 olarak tespit edilmiştir. Kanser pozitif korlardaki tümör yüzdeleri farkı da pandemi öncesi ve esnası grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,024). Her iki grupta da hastaların klinik risk grubu ortalamaları birbirine benzer şekilde orta risk sınıfında tespit edilmiştir(p>0,05) Sonuç: Bu kesitsel tanımlayıcı çalışmanın bulgularına göre, pandemi esnasında yapılmış ve prostat biyopsi sonucu malign olan hastaların pandemi öncesi döneme kıyasla serum PSA düzeyleri, klinik evresi, kanser pozitif kor sayısı ve kanserli korlardaki ortalama tümör yüzdeleri anlamlı olarak yüksektir(p<0,05). Tarihsel sürece bakıldığında kıtalar arası hastalık yapabilecek ve pandemi oluşturan enfeksiyöz hastalıklar geçmişte olduğu gibi gelecekte de yaşanacaktır. Bu gibi durumlarda prostat kanseri şüphesi olan hastalarda prostat biyopsisinin ertelenmesi hastaların; hastalığa bağlı sağkalım veya genel sağkalımını olumsuz yönde etkileyebilir. Pandemi ve benzeri durumlarda prostat biyopsisinin ideal zamanlamasını belirleyebilmek için uzun süre takipli ve karşılaştırmalı çalışmalara ihtiyaç vardır.

Objective: Prostate cancer is one of the most common cancers in men. Diagnosis; digital rectal examination, serum PSA display, prostate examination with small details such as fine MRI. prostate cancers; It is asymptomatic and may present with lower urinary tract expertise, hematuria or pain due to metastases. It has the education of these cancers, which have a high incidence, at an early stage. It may cost the rostrum in diagnosis. For example, it can travel as a disease like prostate cancer. We aimed to determine the data in patient clinics for the early diagnosis of COVID-19 prostate examination examinations and outpatient clinic examinations. Materials and Methods: In our study, 12 quadrant (6 sextant + 6 lateral) prostate biopsies were performed in our clinic between 01 January 2018 and 7 April 2022 due to PSA elevation, abnormal DRM and/or abnormal mpMRI findings, 86 pre-pandemic and 86 during pandemic prostate biopsy pathology results. The findings and results of a total of 172 patients diagnosed with adenocarcinoma were evaluated cross-sectionally. Serum prostate specific antigen (PSA) levels, prostate volume, prostate biopsy parameters, gleason score and groups, clinical stage and clinical risk assessments were compared in the pre-pandemic and post-pandemic groups. The data were accessed through the hospital automation system. Results: The mean age of the patients with prostate adecancer after biopsy was 66.5 (±7.57) years, the mean PSA was 20.54 ng/ml, and the mean prostate volume was 48 (±10.92) gr. Maximum gleason score averages were 7, and gleason grade group averages were 3. The average number of cancer-positive cores per patient was 4.5. The mean tumor percentage in cancer-positive cores was 52%. According to the test results, mean values of serum PSA levels between the two groups were found to be 17.04 – 24.04, respectively (p=0.046). The mean prostate volume was 48 g in both groups (p>0.05). There was a difference in digital rectal examination (DRE) findings, but this difference was not statistically significant. While the average clinical T stage was 3 (T2b) in Group-1, it was found to be 4 (T2c) in Group-2. This difference was statistically significant (p=0.019). Gleason score and Gleason Grade Group mean values were the same in both groups (7 and 3, respectively). The number of cancer-positive cores reported as cancer-positive in prostate pathology results was 4 cores in Group-1 and 5 cores in Group-2. This difference was statistically significant (p=0.007). The mean tumor percentage values in cancer-positive cores were found to be 47% in Group-1 and 57% in Group-2. The difference in tumor percentages in cancer-positive cores was also statistically significant between the pre-pandemic and post-pandemic groups (p=0.024). In both groups, the clinical risk group averages of the patients were found to be similar to each other in the middle risk class (p>0.05). Conclusion: According to the findings of this cross-sectional descriptive study, the serum PSA levels, clinical stage, the number of cancer positive cores, and the mean tumor percentage in cancerous cores were significantly higher in patients with malignant prostate biopsy performed during the pandemic compared to the pre-pandemic period (p<0.05). Looking at the historical process, infectious diseases that can cause intercontinental diseases and create pandemics will be experienced in the future as well as in the past. In such cases, delaying prostate biopsy in patients with suspected prostate cancer; may adversely affect disease-related survival or overall survival. Long-term follow-up and comparative studies are needed to determine the ideal timing of prostate biopsy in pandemic and similar situations.