İkinci Dünya Savaşı döneminde Türkiye'nin dış politikası (1939- 1945)
Abstract
Devletlerin dış politikalarını etkileyen en önemli unsur, ulusal çıkarlardır. Bu yüzden de devletler varlıkları boyunca ulusal çıkarlarını elde etmek ve korumak adına, sahip oldukları ekonomik, askeri, kamuoyu vb. güçlerle, içinde savaş kavramının da bulunduğu çeşitli dış politika araçlarını kullanarak ve belirli bir strateji izleyerek bir dış politika çizgisi oluştururlar. İkinci Dünya Savaşı da, Almanya, İtalya ve Japonya'nın, belirledikleri ulusal çıkarları elde etmek için yürüttükleri saldırgan politikaların bir sonucu olarak patlak vermişti. Birinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan barış ortamında 1931'den itibaren harekete geçen revizyonist Mihver devletleri karşısında statükocu Müttefik devletlerinin, bir toparlanma sürecinde olmalarından dolayı savaşa hazır olmamaları ve Mihver devletlerini tavizler ve yatıştırma politikalarıyla dizginlemeye çalışmaları, onları daha da cesaretlendirmiş ve sonunda tüm dünya önü alınmaz kanlı bir savaşa sürüklenmiştir. 1939- 1945 yılları arasında çıkan İkinci Dünya Savaşı dönemi, Türk tarihi ve diplomasisi açısından da önem arz etmektedir. Türkiye, savaş sırasında jeopolitik konumu sebebiyle hem Müttefik hem de Mihver devletlerinin Türkiye'nin kendi saflarında savaşa katılması için uyguladıkları yoğun baskılarına maruz kalmıştır. Birinci Dünya Savaşı ile uğradığı büyük yıkımdan gerekli dersleri alan Türkiye, bir kez daha böyle bir savaş yaşamamak için dış politika ilkelerini tamamen değiştirmiştir. Yeni Türk devletinin dış politikaya dair en belirgin ilkesi ise "statükoculuk" olmuştur. Birinci Dünya Savaşından itibaren statükoculuktan ayrılmayan Türkiye, İkinci Dünya savaşı sırasında da bu çizgisini korumak için üstün gayret sergilemiştir. Bu doğrultuda Atatürk'ün yeni Türk devletine kazandırdığı "Yurtta Barış, Dünyada Barış" sloganı da, İsmet İnönü ve kadrosuna ışık tutmuştur. Türkiye hem askeri ve ekonomik yetersizliği hem de savaş karşıtlığı nedeniyle başından itibaren aktif olarak savaşa girmemeye karar vermişti. Türkiye, bir taraftan kendisi gibi statükocu olan Müttefik devletlere yakın olarak ve onları anlaşmalar ve taahhütler yoluyla tatmin ederek, diğer taraftan da Mihver devletlerini doğrudan karşısına alacak girişimlerden kaçınıp onlarla da ilişkilerini sürdürerek devletler arasında bir denge politikası izlemiştir. Savaşın sonuna doğru Mihver devletlerin yenilgisi kesinleşince sembolik de olsa Mihver devletlerine savaş ilan etmiş ve fiili olarak katılmadığı bir savaşta galip devletlerin yanında yerini almıştır. Türkiye, her ne kadar stratejik konumu sebebiyle savaştan özellikle ekonomik anlamda kötü etkilense de taraf devletlerin tüm baskılarına rağmen izlediği akılcı denge politikasıyla hem savaşın dışında kalmayı hem de savaş sona erdikten sonra kurulan yeni düzende yerini almayı başarmıştır. Anahtar Kelimeler: İkinci Dünya Savaşı, Türk Dış Politikası, Denge Politikası National interests are the most important factors affecting the foreign policies of states. Therefore, states form a foreign policy line with their economic, military and public powers, using various foreign policy tools including the concept of war and following a certain strategy in order to obtain and protect their national interests during their existence. The Second World War broke out as a result of the agressive policies of Germany, Italy and Japan in order to achieve their national interests. In the peace environment that was created after yhe First World War, the status quo allied states moved aganist revisionist Axis Powers that tookaction after 1931. The revisionist allied states were in the period of recovery and thus not ready fort the war and also their reining efforts for allied states with concessions and setting politics encouraged status quo allied states and eventually the whole was dragged to a bloody and inevitable war. The period of the World War II, which took place between 1939- 1945, is also important for Turkish history and diplomacy. During the war, because of the geopolitical position, Turkey has been exposed to the intense pressure fort o involve in war by both of Axis- Allied Powers. After the devastation suffered by the lessons of the World War I, Turkey totally changed the foreign policy principles to live once again such destruction. The most prominent principle of the new Turkish state regarding foreign policy was "status quo". No wonder the status quo since the World War I, Turkey has demonstrated outstanding efforts to maintain this line during the World War II. In this respect, the slogan "Peace at home, Peace in the World" that Atatürk brought to the new Turkish state shed light on İsmet İnönü and his staff. Turkey had decided not to enter the war because of both military and economic inability and anti- war. On the one hand Turkey as close to the status quo itself as the Allied Powers and satisfy them through angreements and commitments, and on the other hand followed by the balance avoiding to the against the Axis Powers. Towards the end of the war, when the defeat of Axis Powers become definite, it declared war on the Axis Powers, albeit symbolically and took its place in the war with the victorious states. Although Turkey from the war economically possible adverse effects, it has managed tos tay out of the war and took its place in the new world order. Keywords: The Second World War, Turkish Foreign Policy, Balanced Policy