Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorErdağ, Y.Ali İhsan
dc.contributor.authorTüfek, Ömer Faruk
dc.date.accessioned2021-01-16T18:58:51Z
dc.date.available2021-01-16T18:58:51Z
dc.date.issued2005
dc.identifier.uriBu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12587/15234
dc.descriptionYÖK Tez ID: 161594en_US
dc.description.abstractÖZET Basının yansız ve özgür haber verme, bir düşünce ve görüşü tartışma, eleştirme, kamuoyunu aydınlatma gibi görev ve fonksiyonlar» vardır. Basının bu fonksiyonunu yerine getirebilmesi için ona bazı ayrıcalıklar tanınması gerekir. Kuşkusuz bu ayrıcalık ve özgürlük o meslek mensuplarına bir imtiyaz sağlamak için değil, toplum ve kamu yaran içindir. O halde bu özgürlüğün alam kamu yaran ve insan haklarının oluşturduğu alanla doğru orantılı olarak artmalı, gereksiz sınırlama ve baskılardan kaçınılmalıdır. Ancak tüm özgürlüklere olduğu gibi basın özgürlüğü de kişi ve toplum yaran açısından sınırlıdır. Kişilik, gerçek kişilerin doğumlarından ölümlerine kadar, tüzel kişilerin ise hak ehliyetlerini kazandıktan andan sona ermelerine kadar aynlmaz bir biçimde sahip olduklan ve hukuken korunan değerlerinin bütünüdür. Bu değerlerin tümü üzerindeki hak da kişilik hakkıdır. Tek bir genel kişilik hakkı söz konusudur. İçeriğini doldurmak, hangi kişisel değerlerin kişilik hakkına dahil olacağının takdiri, bu konuda çerçeve hüküm getirilmek suretiyle hakime bırakılmıştır.1 Kişisel değerlerin basın yoluyla ihlâli, sözleşmeye aykınlık nedeni ile basın yoluyla olabileceği gibi, haksız fiil teşkil eden basm açıklaması yoluyla da olabilmektedir. Uygulamada en çok görülen ihlâl şekli arada bir sözleşme olmadığı halde haksız fiil teşkil eden basm açıklaması yoluyla yapılan ihlâllerdir. Kişisel değerlerin haksız fiil teşkil eden açıklamalarla ihlâli konumuz olduğundan, haksız fiil sorumluluğunun unsurlan, basm yoluyla kişisel değerler saldırının unsurlan olacaktır. Haksız fiilin sorumluluğu Borçlar Kanunu md. 41 ve devamında düzenlenmiştir. Basm yoluyla kişilik hakkının ihlâlinde bu unsurlar basın açıklaması, hukuka aykınlık unsuru, kusur, zarar ve illiyet bağıdır. Öğretide basının bu tür eylemlerden doğan sorumluluğun sebep sorumluluğu (kusursuz sorumluluk) olduğunu savunanlar vardır. Bu görüşü savunanlar özellikle 3444 sayılı yasa ile Borçlar Kanunu 49. maddede ağır kusur Serap Helvacı, s. 187. IXkelimesinin kaldırılması ve yerine kusur kelimesinin de yazılmamasını buna gerekçe göstermektedirler. Fakat kişisel değerleri koruyan özel düzenlenmiş hükümlerde kusur şartının aranması nedeniyle kanunun gene! sistematiği açısaldan ayrıca Borçlar Kanunu 49. maddesinin Borçlar Kanunu 41. maddesinin devamında yer alması ve haksız fiil sorumluluğunun düzenlendiği bölümde bulunması nedeni ile biz bu sorumluluğun kusur sorurrduiuğu (haksız fiil sorumluluğu) olduğunu savunan öğretideki diğer görüşe katılmaktayız. Şayet kusursuz sorumluluk olsaydı kanun koyucunun bunu açıkça düzenlemesi gerekirdi ki; böyle bir düzenleme yoktur. -----Basın- yayın organlarının günümüzde ulaştıkları güç ve kişilerin hu güç karşısında daha korumasız olmaları nedeniyle, kişilik haklarının daha iyi korunabilmesi ve basın kuruluşlarının yayınlarına daha da özen gösterebilmeleri açısından bu sorumluluğun "kusursuz sorumluluk" olarak kabul edilmesi ve bu hususta yasal düzenlemenin yapılmasının daha yararlı olacağı kanısındayız. Kişilik hakkının kapsamına girenler tek tek sayılmış değildirler, örnek olarak verilenler öğretide ve uygulamada kabul edilen kişisel değerlerdir. Bunları tek tek saymak ve bu sayılanlardan ibaret tutmak kişiyi korumasız bırakmak olacaktır, çünkü gelişen teknik ve toplum yapısı yeni kişisel değerlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır ve önceden belirlemek, belirlenenlerle sınırlamak bu değerleri korumasız bırakacaktır. Hangi kişisel değerlerin kişilik hakkının kapsamına gireceğini hakimin ve içtihadın belirleyeceğini söylemiştik. İşte, üzerinde kişilik hakkının bulunduğu kabul edilen bu kişisel değerlerin her biri yönünden basm açıklaması ile saldırı gerçekleşebilir. Bu saldırı şekillerini de önceden belirlemek mümkün değildir, değişik şekillerde gerçekleşebilir. Saldın yazı ile, resim ile vs. gerçekleşebileceği gibi eleştiri, olay açıklaması ile de gerçekleşebilir. Saldırırım gerçekleşip gerçekleşmediğini de önüne gelen olayda hâkim belirleyecektir. Medeni Kanun'un 24. maddesinin ikinci fıkrasında "kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kalınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldın hukuka aykırıdır," denmektedir. Maddede hangi hallerin varlığı halinde kişilik hakkını ihlâl eden davranışın hukuka uygun hale geldiği zıddı ile anlatılmıştır. Aynca basının haber verme fonksiyonunu yerine getirirken kullandığı yayın hakkının özel hukuk alanındaki sının, gerçeklik, kamuyaran ve toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kuralları ile belirlenmiştir. Haber verme hakkı bu sınırlar içinde kaldığı sürece, kişilik hakları zarar görse bile yayın hukuka aykırı sayılmayacaktır. Kişilik hakkı zarar gören, saldırıya uğrayan kişi saldırıya yönelik davalar açabileceği gibi, zararın giderimi içinde dava açabilecektir. Kişilik haklarının, onur ve saygınlığın, özel ve gizli yaşara alanlarının korunması bakımından özel hukuk müeyyidelerinin başında manevi tazminat davaları gelmektedir. Manevi tazminatın önleyici olabilmesi için caydırıcı olabilecek miktarda tayin edilmesi önemlidir. Ancak caydırıcı rtlmnsH- i^riirkpin t^7m\nnnr\ belirlenmesinde de aşırıya kaçılmaması gerekir. Basm yoluyla kişilik hakkı saldırıya uğrayan kişi aynı zamanda Ceza Hukukunun korumasından da yararlanabilecektir. Hem Türk Ceza Kanunu' nda hem de Basm Kanunu'nda cezai müeyyideler düzenlenmiştir. Gerek Ceza Hukuku' nda gerek özel hukuktaki, bu düzenlemenin ortak gayesi bazı temel değerlere olan saygıyı ceza tehdidi ile sağlamak hedefidir İHAS'de, basm özgürlüğünü açıkça korumamakla birlikte bu özgürlük düşünceyi yayma (ÎHAS md. 10) özgürlüğünün bir parçası olarak değerlendirilmektedir. İHAM, 10. maddede ele alman özgürlüklerin kullanılması bakımından basma özel statü tanıyan bir dizi ilke kuralı ortaya çıkaran kapsamlı bir içtihat hukuku geliştirmiştir. İHAS madde 10/2 fikrasmdan anlaşılacağı üzere 10. maddeye konu olan haber alıp-verme düşünceyi açıklama özgürlüğü mutlak değildir, sınırlamalara maruz kalabilecektir, sınırlamaların çeşitli ölçütleri fıkrada verilmiştir.2 Bu sınırlama sebeplerinden birisi de maddede düzenlenen "Başkalarının şöhret ve haklan" dır. 2 A. Feyyaz Gölcüklü / A. Şeref Gözübüyük, s. 364. XIen_US
dc.description.abstractABSTRACT The press has certain obligations and functions such as providing enlightening the public on ideas and opinions. To enable the press to properly fulfill this function, it must be granted certain privileges. Doubtlessly, such privileges and liberties have to be designed to serve public and social interests, and not to yield privileges to associates of this profession. This means that such freedom must be increased proportionally to tibe specter of public benefit and human rights while unnecessary limitations and restrictions should be avoided. However, as is the case with freedom in general, freedom of press is also limited by the dictates of personal and public benefits. Personality represents the integrity of values which real people mtrinsically possess throughout their lifetime from birth to death and which are legally protected. The right that supersedes all such values is the personality right. It refers to a single general personality right. It is left to judiciary discretion to determine its contents, to decree which personal rights are within the scope of personality rights and to issue frame provisions in this regard. The violation of personal rights by the press may be committed by the press through violation of a contract or a press declaration which constitutes an unfair act. In practice, the most commonly encountered type of violation in the absence of a mutual contract is a press declaration which constitutes a violation. Since our subject deals with violations of personal values through declarations which amount to unfair acts, the components of liability from unfair acts are identical to those of an assault against personal values by the press. Article no.41 and the subsequent articles of the Debt Law govern liability arising from unfair acts. XIIThe components of violations of personality rights through the press consist of a press declaration, violation of the law, fault, damage and causality. Teachings say that the responsibility of the press arising from such action is a causal responsibility (faultless responsibility}. The defendants of this thesis emphasize as justification the elimination of the phrase "heavy fault" from Law no.3444 and article no.49 of the Debt Law without any substitution for "fault". However, considering that fault is sought as a prerequisite in special provisions proteeting-pers&nal values, and that the general systematic of the law places^a^sİ£_ no.49 of the Debt Law subsequent to article no.41 of the Debt Law as part of the section dealing with responsibility arising from unfair action, we share the other thesis of teachings which asserts that such responsibility is faulty responsibility (responsibility arising from unfair action). If faultless responsibility were applicable, the lawmaker would explicitly deal with the matter; whereas there is no such legislation. In consideration of the (enormous) power wielded by press & media organs today and the relative lack of protection of people against this power, we believe that it will be more beneficial with a view to better protecting personal rights and encourage more scrupulousness in publications of press institutions to accept such responsibility as "faultless responsibility" and to issue relevant legislation. Whereas the contents of personality rights have not been identified one by one, precedent teachings and practice recognize them as personal values. It would diminish the protective shield granted to people if these were to be listed (strictly) one by one and be restricted thereto because new personal values are emerging under advancing technical and social structures and to predetermine and restrict them to those already specified would render these values ineffective. In the foregoing it is mentioned that it is up to the discretion of the judge and interpretations to determine which personal values are incorporated into the scope of personality rights. Nevertheless, a press release may launch an attack under any aspect of personal values with intrinsic personality rights pertaining thereto. The outlet for such an XIIIassault is hardly predictable, and may take various forms. The attack may take place by way of writing, illustration etc. or by directing criticism, comments. It is up to the judge to decide whether or not an assault took place. The second paragraph of article no 14 of the Civil Code prescribes that "Unless it is justified through the consent of the person whose personality rights are violated, supreme private or public interests or the exercise of a legal empowerment, each violation of personality rights is against the lav-A-T-he article explains in terms of the contrary when an act that represents a violation of personality rights may be deemed in conformance with the law. Furthermore, it stipulates the boundaries of the press drawing on publishing rights in the course of performing its informatory functions under special law as being circumscribed by reality, public benefits and public interests, the rules of intellectual consistency between subject and expression. As long as the right to information is kept within above boundaries, the act shall not be deemed in conflict with the law even if personality rights are damaged. Any person whose personality rights are damaged and violated may take this action to court to ask for compensation of perceived damages. Claims for immaterial damages lead the list of special law sanctions on personality rights, honor and prestige, private and confidential areas of life. In order to be preventive, it is essential for immaterial damages to be ruled so costly that they discourage similar action. However, even though this is desired, compensation should not become exorbitant. The one whose fundamental right is infringed by the media can benefit from the criminal law. In both Turkish Criminal Code (TCK) and Turkish Press Code (Türk Basın Kanunu), some statues is designed in order to safeguard abovementioned right. As a part of the freedom of expression, freedom of press is guaranteed with article 10 of the European Convention on Human Rights. European Court of Human rights has created a wide range of jurisdiction about this right. According to the second paragraph of the article 1 0 of the ECHR, freedom of XIVexpression is not an exact right because it can be subject to restriction for specified purposes one of which is the protection of the reputation or right of others. XVen_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherKırıkkale Üniversitesien_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/closedAccessen_US
dc.subjectHukuken_US
dc.subjectLawen_US
dc.titleBasın yoluyla kişilik haklarının ihlali ve bu ihlale karşı özel hukuk, ceza hukuku ve ihas korumasıen_US
dc.title.alternativeBy means of the press infringement of personality rights and against this infringement special law, criminal law and protection (guarnnteed) of the European convention on human rightsen_US
dc.typemasterThesisen_US
dc.contributor.departmentKKÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Hukuku Anabilim Dalıen_US
dc.identifier.startpage1en_US
dc.identifier.endpage179en_US
dc.relation.publicationcategoryTezen_US


Bu öğenin dosyaları:

DosyalarBoyutBiçimGöster

Bu öğe ile ilişkili dosya yok.

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster