Kırıkkale yöresinde insanlarda leptospira seroprevalansının saptanması
Abstract
Leptospirozun dünyada en sık görülen zoonoz olduğu düşünülmektedir. İnsanlarda olgu sayıları giderek artmaktadır. Hastalık insanlara hasta hayvanın idrarı ile doğrudan veya dolaylı olarak bulaşmaktadır. Ciddi leptospirozda fatalite hızı yüksektir. Tanınması zor ve tedavi edilmediğinde ölümcül olabilen leptospirozun Kırıkkale yöresinde insanlarda seroprevalansının araştırılması ile farkındalığın sağlanması hedeflenmiştir. Bu çalışmada, 2013 yılında Kırıkkale ilinde leptospiroz açısından riskli 200 (Grup 1) ve kontrol grubu olarak risk grubunda olmayan 200 kişiden (Grup 2) kan örnekleri alındı. Bu örneklerden enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) yöntemi ile leptospira immünglobulin M (IgM) ve immünglobulin G (IgG) testleri çalışıldı. Serum örneklerinin % 2,25'inde Leptospira IgG pozitif bulunurken, IgM pozitifliği saptanmadı. Grup 1'deki 200 olgudan 8 olguda (% 4), Grup 2'deki 200 olgudan ise 1 olguda (% 0,5) Leptospira IgG pozitif saptandı. İki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0,037). Kırsal alanda yaşamak (p=0,031), ev çevresinde fare görmek (p=0,001) ve bahçede köpek beslemek (p=0,001) seroloji pozitifliğinde istatistiksel olarak anlamlı risk faktörleri olarak saptandı. Çalışma sonuçlarının, leptospiroz için farkındalığı sağlayarak, leptospirozun ayırıcı tanıda akla getirilmesini sağlayacağı, tanı konulan hastalarda erken tedavi ile ölümcül olabilecek komplikasyonların önlenmesine katkı sağlayacağı ve ileride yapılacak epidemiyolojik çalışmalara ışık tutacağını düşünmekteyiz. Anahtar Sözcükler: Leptospira, zoonoz, Kırıkkale, seroprevalans, ELISA Leptospirosis is considered to be the most common zoonosis in the world. The number of cases of leptospirosis in humans is increasing. The disease is transmitted to humans by direct contact with animal urine or indirectly. The fatality rate is high in severe leptospirosis. The aim of this study is to provide awareness of leptospirosis which is difficult to recognize and can be fatal if not treated, by investigation of leptospira seroprevalance in humans in Kırıkkale region. In this study blood samples were taken from 200 people (Group 1) who were at risk for leptospirosis and 200 people (Group 2) who were not in the risk group. From these samples with Leptospira immunoglobulin M (IgM) and immunoglobulin G (IgG) tests were performed by enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA). Leptospira IgG were positive in the 2,25 % of samples. IgM seropositivity was not detected. In the Group 1, 8 in 200 patients (4 %) and in the Group 2, 1 in 200 patients (0,5 %) were positive for Leptospira IgG. The difference between the two groups was statistically significant (p = 0,037). Living in rural areas (p = 0,031), to see mouse around the house (p = 0,001) and to feed dog in the garden (p = 0,001) was found to be statistically significant risk factors for positive serology. We believe that our study results will contribute to the prevention of potentially fatal complications with early treatment with keeping leptospirosis in mind in the differential diagnosis, by providing awareness for leptospirosis and will shed light on future seroepidemiological studies. KeyWords: Leptospira, zoonosis, Kırıkkale, seroprevalance, ELISA