Konur, Demet2025-01-212025-01-2120152146-28792717-6231https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/181061https://dergipark.org.tr/tr/pub/kusbd/issue/19375/205550https://hdl.handle.net/20.500.12587/19355?nsanlar dünya üzerinde var olduklarından beri topluluklar halinde ya?amaktadırlar. Topluluk halinde ya?amak insanların duygu ve dü?ünceleri de dahil olmak üzere kendi aralarında ve nesnelere kar?ı benzer tavır ve davranı?ların olu?masına yol açmı?tır. Bu ortaklık bazen kolektif bilinç, bazen ulus ruhu, genellikle de kültür olarak ifade edilmektedir. Batı?da kültür ilk çağlarda tek bir bireyin kültürlenmesi olarak bireysel anlamda kullanılmaktaydı. Bu durum topluluk içinde bireyin ki?iliğinin ve kimliğinin biçimlenip ?ekillenmesini ifade etmektedir. Özellikle ilk çağ filozoflarının toplumsal düzen, adalet ve e?itliğin tesisinde, yapının devamlılığının sağlanmasında bireysel temelde “erdem”e vurgu yapması ki?i ve ki?iliği ön plana çıkarmaktadır. Ki?i ve ki?ilik temelinde kimlik bireyin kendisi ile ilgili sorularının yanıtlarından olu?maktadır. Bu yanıtlar bazen bireyin kendisini ön plana çıkartırken bazen de topluluğu ön plana çıkartabilirtrinfo:eu-repo/semantics/openAccessILGAZFELSEFEGÜNLERİILGAZ FELSEFE GÜNLERİ SEMPOZYUMU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRMEILGAZ FELSEFE GÜNLERİ SEMPOZYUMU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRMEArticle31-8084205550