Hegel'in Din Yorumunun Sosyolojik Analizi: Dinin Tin İle İmtihanı
Citation
Özyurt C. (2014). Hegel'in Din Yorumunun Sosyolojik Analizi: Dinin Tin İle İmtihanı. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 14(2), 137 - 174.Abstract
Bu çalışmada, on yedinci ve on sekizinci yüzyıl kıta Avrupasındaki sosyal ve siyasal değişme ile yükselen felsefî fikirler arasındaki ilişki ve bu ilişkinin din anlayışına yansımaları ortaya çıkarılarak Hegel'in din hakkındaki düşüncesi sosyolojik bir zemin üzerinden anlaşılmaya çalışılmaktadır. Radikal Aydınlanma'nın biçimlendirdiği rasyonalizmin ve modern bilimlerin yükselişinin geleneksel değerlere (ve dine) hızla itibar kaybettirdiği bir süreçte Hegel'in idealist felsefesi dini tahkim eden bir görünüme sahiptir. Ancak onun idealist diyalektik yönteminin dini tarihsel bir olgu olarak alması ve dinleri tarihsel basamaklar içinde anlamlandırması, dinin mahiyet ve hakikat boyutlarını zayıflatan sonuçlar doğurmaktadır. Hegel dini, Tin'in/aklın/Geist'in tezahür biçimlerinden biri olarak kültürel bir olguya indirger. Bu antropolojik bakış içinde din, toplumların ve ulusların kültürü içinde kendine yeni bir meşruiyet alanı bulmaktadır. Siyasal ve toplumsal bütünleşmenin bir aracı olarak ele alınan din, toplumsal ve siyasal değişmeye uyum sağlayan dinamik bir yapıya sahip olur. Bu yorum Hıristiyanlık, İslamiyet gibi dinlerin kendisini değil, bu dinlerin halkların tini veya kültürü içinde yorumlanmış biçimini (Volkreligion) meşrulaştırarak, dinin yükselmekte olan milliyetçi ideolojinin ihtiyaç duyduğu manevî ilkelere ve sembollere kaynaklık etmesini ve bunları pekiştirmesini sağlar. Hegel'in yazılarında dinsel terimler çoğu yerde çift anlamlı olarak kullanılmıştır. Bu nedenle bazı araştırmacıların din savunması gördüğü yerde başka araştırmacılar din eleştirisi görebilmektedir. In this study, Hegel's idea was aimed to be examined on a sociological base by revealing the relationship between social and political changes in the seventeenth and the eighteenth centuries in Europe and emerging philosophic ideas, and the reflection of this relationship at religious perception. In a process in which radical enlightenment shaped rationalism and the rise of modern science caused a prestige loss regarding traditional values (and religion), Hegel's idealist philosophy seems to fortify religion. Yet, his idealist dialectic method that presented religion as an historical fact and explained religions in historical grades prompted weak results in terms of the content and reality of religion. Hegel reduces religion to a cultural fact as one of the emerging forms of religion/reason/Geist. In this anthropological view, religion is finds itself a legal area in the culture of communities and nations. Religion, discussed as a means of political and social integration, has a dynamic structure that harmonizes social and political changes. This interpretation causes the establishment and creation of the sources of spiritual principles and symbols that are needed for a raising nationalist ideology in order to legitimate the interpreted form (Volkreligion) in the culture and geist of the religions, but not the specific religions such as Christianity and Islam. In Hegel's works, religious terms were used mostly with their synonyms. Thus, while some researchers find there an argument for religion, some others against religion.