Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorÖzyurt, Cevat
dc.contributor.authorGüven, Kübra Avcı
dc.date.accessioned2021-01-16T18:58:02Z
dc.date.available2021-01-16T18:58:02Z
dc.date.issued2014
dc.identifier.uri
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12587/14864
dc.descriptionYÖK Tez ID: 419159en_US
dc.description.abstractTanzimat'la başlayıp Cumhuriyet'le devam eden modernleşme anlayışının daha ziyade Batılılaşma olarak tezahür ettiği bu süreçte "kadın", bu hareketin adeta bir ölçeri olarak karşımıza çıkmaktadır. Öncesinde yıkılmakta olan bir imparatorluğu kurtarmak, sonrasında yeni kurulan bir devleti uluslararası arenada kabul edilir kılmak uğruna icra edilen reformların vitrindeki teması hep "kadın"dır. Yegâne kurtuluşun kadının eğitilmesinden geçtiğine inanan Tanzimat aydınlarının ve Kemalist ideolojinin ülkenin en ücra noktasına değin yayılması yolunda gayret sarf eden Cumhuriyet aydınlarının modernleştirirken özgürleştirmek istediği yine "kadın"dır. Tanzimat'la "özel" alanda özgürleşen kadın musikiden yabancı dile, modadan edebiyata değin zengin bir çerçevede eğitim imkânı bulmuş, Cumhuriyet'le beraber ise "kamusal" alanda özgürleşerek edindiği resmi haklar neticesinde toplumsal yaşamda bugüne değin uzanan görünürlüğünü kazanmıştır. Hâlbuki tüm bu modernleşme hareketleri, "kadın"ı özgürleştirdiği iddiasının ardında kadının toplumsal yaşamdaki edilgenlik halinin devamına katkıda bulunan ve özünde, kadının "insan" olmaktan doğan haklarının iadesi anlamı taşımayan; bilakis kadının işlevsel yanına değer veren ideolojik yaklaşımlara hizmet eden eylemlerdir. Dolayısıyla bu paradoks kendi reaksiyonunu zaman içerisinde kendi içinden meydana çıkarmış, modernleşme sürecinin yarattığı "güçlü" kadınlar, 70'lerde "kadın romancılar" olarak varlığını ortaya koymuş ve güçlerini aldıkları reformların "kadın"ı edilgenleştirme halini, döneme damgasını vuran yeni sol zihniyet Sosyalist doktrin etrafında sorgular hale gelmişlerdir. Fakat burada dikkate değer olan "hamiyetperver" ve "ülküdaş" kadının "yoldaş bacı"ya evrildiği bu süreçte kadının bir diğer ideolojik anlayışa hizmet etmek üzere özgürleştirildiğinin görmezden gelinmesidir. Bu araştırmada, işte bu toplumsal değişim sürecinde "kadın"ın ve buna bağlı olarak "aile" ve "mahremiyet" olgularının yaşam içinde aldığı seyir, 70'li yıllar Türkiye'sinde öne çıkan bazı kadın romancıların eserlerinden yola çıkarak edebiyat sosyolojisi ekseninde tahlil edilmiş ve tarihsel gerçekliğe sadık kalınarak çeşitli siyasal olayların etkileri ışığında döneme ayna tutmaya çalışılmıştır. Araştırmaya kaynak teşkil eden romanlar Adalet Ağaoğlu'nun Ölmeye Yatmak, Füruzan'ın Kırk Yedi'liler, Sevgi Soysal'ın Şafak ve Pınar Kür'ün Yarın Yarın isimli eserleridir.en_US
dc.description.abstractThe "woman" is seen as a criteria for the reforms in the period of Tanzimat continuing with Cumhuriyet (republic) which was appeared as westernization rather than modernization. The "woman", the theme of the reforms, was aiming to modernize society along secular and bureaucratic lines which sought to stop the collapsing of the empire and aimed the recognition of the new founded state in the international arena. Tanzimat intelligentsia, and Cumhuriyet intelligentsia who aimed to propagate the Kemalist ideology all the parts of the country, believed that only solution was education of Turkish woman wanted the liberalisation of "woman". The liberalisation of "woman" in the period of Tanzimat was in the literature, fashion, foreign languages, music in the area of "private" practice. The transition to Cumhuriyet (republican) system of government liberated Turkish woman in the "public" space gave the other important rights has provided an important position. Although all those modernization movements claimed to help the liberalization of Turkish woman, they contributed the Turkish woman to be remain passive in the public, valued functional aspect of the woman and used this hot issue for their ideological approach. Because of this paradox, there was a reaction by "strong Turkish woman" are the result of modernization , revealed as "woman novelists" in 1970s. Those "strong Turkish woman" took their inspiration from the mentioned reforms started to questioning of the "passive of woman" around the socialist ideology. It was ignored that the woman liberalization took place as another form to serve another ideology in the period of the "patriotic" and "nationalist" woman turned to be "comrade sister". This research will focus on "women", "family" and "intimacy" in the novels of some famous Turkish woman novelists in the 1970s examined under the sociology of literature aimed to show the effects of political events in the process of social change. The resources for our study will be the novels of Ölmeye Yatmak by Adalet Ağaoğlu, Kırk Yedililer by Füruzan, Şafak by Sevgi Soysal and Yarın Yarın by Pınar Kür.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherKırıkkale Üniversitesien_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectSosyolojien_US
dc.subjectSociology ; Türk Dili ve Edebiyatıen_US
dc.subjectTurkish Language and Literatureen_US
dc.titleTürkiye'de kadın edebiyatçıların romanlarında kadın öğesinin ve duygusal ilişkilerin sosyolojik tahlilien_US
dc.title.alternativeThe sociological analysis of the subject of woman and the emotional relationships in the novels of Turkish women authorsen_US
dc.typemasterThesisen_US
dc.contributor.departmentKKÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalıen_US
dc.identifier.startpage1en_US
dc.identifier.endpage191en_US
dc.relation.publicationcategoryTezen_US


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster