Adipöz doku kaynaklı mezenşimal kök hücrelerin uterin skarların tedavisindeki yeri
Özet
Uterus hipertrofiye uğrayan, içerdiği yoğun düz kas tabakası ile kasılabilen, kanlanması ile gebelik döneminde vücutta dağılan toplam kan hacminden çok büyük pay alan, mezenşim kaynaklı bir organdır. Reprodüktif dönemde ya da öncesinde birçok nedene bağlı olarak geçirilen cerrahi operasyonlara ait uterin skarlar bulunabilir. Bu nedenler arasında en büyük pay sezaryene aittir. Skar dokusunun içeriği sağlam uterus dokusu ile aynı olmayıp skar iyileşmesi sonucu gelişen fibrozis nedeniyle doku gerimi ve sağlamlığı sağlam dokuya göre azalmıştır. Böyle bir doku gebelik döneminde büyüyen ve kasılan uterusda zayıf nokta teşkil edip uterin rüptür olasılığını artırır. Uterin rüptür farklı derecelerde görülüp hem fetüs hem de anneye ait morbidite ve mortaliteyi ciddi oranda artırır. Bu risk klinisyen ve hastanın sezaryen sonrası vajinal doğuma olan yaklaşımında endişeye neden olmaktadır. Bunun da ötesinde ilerleyen gebelik haftalarında hastalara elektif sezaryen planlansa dahi spontan rüptürler oluşabilmektedir. Sonuç olarak, uterin skarların iyileşmesini normal dokuya en yakın hale getirmek gebelikteki uterin rüptür riskini önleyecektir. Bu hipotezden yola çıkarak adipöz doku kaynaklı mezenşimal kök hücreleri kullanarak yara iyileşmesini artırmayı amaçladık. Çalışmamızda kullandığımız adipöz doku kaynaklı mezenşimal kök hücreler yara iyileşmesi döneminde kullanıldığında bu bölgede sağlam dokuda bulunan mezenşim kökenli hücrelere differansiyasyon göstererek iyileşmeyi optimum düzeyde sağlamaktadır. Bildiğimiz kadarıyla şimdiye kadar adipöz doku kaynaklı mezenşimal kök hücrelerin uterin skar tedavisindeki yerini doku gerimi ve histopatoloji ile değerlendiren çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızda ratlar üzerinde histeretomi yapıp primer sütürasyon sonucu yara iyileşmesini doku gerimi ve histopatolojik olarak değerlendirmeyi ve adipöz doku kaynaklı mezenşimal kök hücrelerin yara iyileşmesindeki olumlu etkilerini belirlemeyi amaçladık. Bu amaçla çalışmada 19 adet Wistar Albino cinsi, eş yaşlı, 250-300 gr ağırlığındaki dişi ratlar kullanıldı. Ratlardan randomize seçilen 3 tanesi ile deneyde kullanılacak adipöz doku kaynaklı mezenşimal kök hücreler hazırlandı. Geriye kalan 16 rat randomize olarak her grupta 8?er adet olmak üzere deney ve kontrol grubu olarak ayrıldı. Kontrol grubunda: soldaki uterin horna histeretomi yapılıp sadece primer sütüre edildi. Deney grubunda ise: soldaki uterin horna histeretomi yapılıp primer sütürasyon sonrası insizyon hattına adipöz doku kaynaklı mezenşimal kök hücreler yerleştirildi. Kontrol grubunda kesi yapılmış uterin hornların ağırlıkları kesi yapılmamış uterin hornlara göre anlamlı olarak azalmış (p=0.012), deney grubunda ise anlamlı olarak artmış (p=0.012) olarak bulundu. Doku gerimi değerlendirildiğinde kontrol grubunda kesi yapılmış uterin hornların gerim kuvveti kesi yapılmamış uterin hornlara göre anlamlı olarak azalmışken (p=0.012), deney grubunda kesi yapılmamış ve yapılmış uterin hornların gerim kuvveti arasında anlamlı fark bulunamamıştır (p=0.123). Deney ve kontrol grubunun kesi yapılmamış uterin hornları birbirleri ile kıyaslandığında ağırlık ve gerim kuvvetleri arasında anlamlı fark izlenmemiştir (p=0.06, p=0.07). Deney ve kontrol grubunun kesi yapılmış uterin hornları ağırlıkları açısından değerlendirildiğinde anlamlı fark yokken (p=0.07), gerim kuvvetleri arasında deney grubu lehine anlamlı fark vardır (p=0.04). Patoloji sonuçlarına bakıldığında deney ve kontrol grubunun kesi yapılmamış uterin hornlarında yapılan histomorfolojik skorlama değerleri arasında anlamlı fark izlenmedi. Kesi yapılmış uterin hornlarda ise kontrol grubunda ödem ve mononükleer hücre infiltrasyonu anlamlı olarak daha fazlaydı, anlamlı başka bir fark izlenmedi. Deney grubunda kesi yapılmamış ve yapılmış uterin hornların histomorfolojik bulguları birbirleri ile kıyaslandığında kesi yapılmış uterin hornlarda kanama, ayrılma ve anjiogenez anlamlı olarak artmıştır (p=0.049, p=0.049, p=0.048). Kontrol grubundaki uterin hornlardan kesi yapılmış olanlarda sadece mononükleer hücre infiltrasyonu kesi yapılmış uterin hornlara göre anlamlı olarak daha fazladır. Sonuç olarak, adipöz doku kaynaklı mezenşimal kök hücreler yara iyileşmesinde doku gerimini artırıp dokunun iyileşmesi aşamasında anjiogenezi efektif hale getirmiştir, uterin skarların iyileşmesinde operasyon sonrası kullanıldığında aynı uterusda gebelik oluştuğunda görülebilecek uterin rüptürleri önleyebileceği düşünülmüştür. Adipöz doku kaynaklı mezenşimal kök hücrelerin insan uterusu insizyon hattındaki yara iyileşmesinde kullanımına dair prospektif çalışmalar, uterin rüptür olasılığını ve sezaryen oranlarını azaltmada etkin olan bir korunma yöntemini gündeme getirebilir. Uterus is a mesenchymal organ that is able to undergo hypertrophy, contract by the multiple smooth muscle cells involved and use a big ratio of the total blood volume by angiogenesis during pregnancy. Before or during the reproductive period, operative uterine scars can be seen by many indications that cesarean sectio is the most common one. Scar is consisted of fibrosis, different to the healthy areas of uterus, that reduces the responsibility and tissue tensile strength of the scar tissue comparing to the normal uterine tissue. Such a tissue like this in an enlarged and sometimes contracting pregnant uterus, forms a weak point leading to rupture. Uterine rupture shows different degrees of severity inducing the risc of morbidity and mortality for both mother and fetus. This risc causes an anxiety on either clinician or the woman laboring for a vaginal birth after cesarean. Further to that, even if elective cesarean is planned for the patients, at later weekes of pregnancy spontan rupture can occur. As a result, healing the uterine scars and make the histomorphology most similar to the normal tissue, will reduce the risc for uterine rupture in pregnancy. Based on this hypothesis, we aimed to augment wound healing by using adipose tissue derived mesenchymal stem cells. These stem cells, when used at the healing period of wound, differentiate to the normal mesenchymal cells of this anatomic region finally, they help forward wound healing. According to our knowledge, there has been no study about the role of adipose tissue derived mesenchymal stem cells in the treatment of uterine scar, evaluating with tissue tensile strength and hystopathology. In our study, by making uterine incision in rats, our object was considering the primarily suturated wound healing in terms of tissue tensile strength and hystopathology and identify the positive impacts of adipose tissue derived mesenchymal stem cells on wound healing. Fort his purpose, we used 19 female Wistar Albino rats, at the same age and weighted between 250- 300 grams in the study. Randomisely selected 3 of the individuals were used for producing adipose tissue derived mesenchymal stem cells. The rest 16 rats were randomisely divided into two groups as study group and control group, each group involving 8 rats. In the control group, left uterin horn was incised and then only primarily suturated. In the study group, left uterin horn was incised, primarily suturated and subsequently adipose tissue derived mesenchymal stem cells were put into the incision area. Weights of the incised horns were significantly lower comparing to the intact horns in control group (p=0.012) ; in the study group, weights were significantly high (p=0.012). Evaluating the tissue tensile stregth, incised horns had significantly reduced tensile strength in comparison with not- incised horns (p=0.012); but in study group, no difference was observed between the incised and not- incised horns (p=0.123). Making a comparison between the not-incised horns of the study and control group, there was no significant difference in terms of weight and tissue tensile strength (p=0.06, p=0.07, respectively). Although we found no significant weight difference between the incised horns of study and control group (p=0.07); in terms of strength, study group had higher value (p=0.04). Considering the pathologic results, hystopathologic scoring values were not significantly different between the study and control group. Investigating the incised horns, control group had significantly higher amount of edema and mononuclear cell infiltrasyon and there was no other significant difference. In the study group, comparing the histomorphologic results of the incised and not-incised horns, amount of hemorrhage, dehiscence and angiogenesis is significantly induced in the incised horns (p=0.049, p=0.049, p=0.048, respectively). In control group, incised horns only had significantly more monouclear cell infiltration than not-incised horns. As a result, adipose tissue derived mesenchymal stem cells, during the wound healing, induces the tissue tensile strength and made angiogenesis more effective; when used just after the suturation, these cells may prevent the uterine rupture in the subsequent pregnancy. Prospective studies about the use of adipose tissue derived mesenchymal stem cells for wound healing, may lower uterin rupture frequencies and bring up a method protection that decreases cesarien ratios.