Toraks bilgisayarlı tomografi tetkiki yapılan erkeklerde meme dokusu boyutlarının değerlendirilmesi
Özet
Jinekomasti erkek memesinde duktal ve glandüler elemanlarının iyi huylu proliferasyonudur. Fizyolojik jinekomasti yenidoğanlarda, prepubertal dönemde ve yaşlanma ile ortaya çıkar. Jinekomasti olguların % 25?i idiyopatiktir. Jinekomastinin potansiyel patolojik nedenleri; hormonları da kapsayan ilaçlar, serum östrojen düzeyinde artış, testosteron üretiminde azalma, androjen reseptör defektleri, kronik böbrek hastalığı, kronik karaciğer hastalığı ve diğer kronik hastalıklardır. Bazı yazarlar, jinekomastinin sadece klinik bir tanı olduğunu öne sürmekle birlikte şüpheli olgular için görüntüleme yöntemleri sıklıkla kullanılmaktadır. Mamografi çoğu zaman jinekomasti teşhisi için yeterli olmasına karşın, asimetrik nodüler jinekomasti, subareolar kanallarının küme ve kitle benzeri yapı oluşturduğu durumlarda yetersiz kalabilir. Bazı olgularda mamografinin yanında US?da kullanılabilir. Jinekomasti paterninin belirlenmesinde sonografik özelliklerin bilinmesi önemlidir. Meme değerlendirilmesinde öncelikli yöntem olmayan BT ise yağ doku ile fibroglandüler doku ayrımını daha net olarak ortaya koymaktadır. Jinekomastinin değerlendirilebilmesi için öncelikle referans değerlerin saptanması ve fibroglandüler dokunun boyutlarının bu değer aralığında yer alıp almadığının tespiti gerekir. Bu çalışmada, sağlıklı erkek memesinin fibroglandüler dokunun referans boyutlarını belirlemeyi amaçladık. Sağlıklı erkek olgularda bu referans değerlerin sapatanabilmesi amacıyla, çalışmaya jinekomasti dışında diğer nedenlerle toraks BT incelemesi elde olunan 216 erkek hasta dahil edildi. Çalışmamızda her iki memede fibroglandüler dokunun transvers (TR), kraniokaudal (KK) ve anterior-posterior (AP) boyutu ile meme başı TR boyutu ölçüldü. Meme fibroglandüler doku boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Her üç anatomik düzlemdeki fibroglandüler doku boyutları, adolesan yaş grubunun kapsayan 2. Dekadda, 1. Dekada göre belirgin artış gösterdi. AP boyutunun 3. Dekadda da arttığı; 4. ve 5. Dekadlarda azaldığı ve 6. Dekadda en yüksek değere sahip olduğu saptandı. Sonraki dekadlarda, AP çapı hafif azalmış olmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. TR ve KK boyutlarındaki ölçümler benzerdi. En yüksek değerleri 2. ve 3. Dekadlarda ölçüldü. Meme başı boyutları ile fibroglandüler doku boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki olmayıp meme başı boyutunun yaş ile arasında zayıf ilişki olduğu bulundu. Sonuç olarak, biz, sağlıklı erkeklerde meme fibroglandüler doku boyutları için referans değerleri oluşturduk ve bu değerlerin jinekomasti şüphesi olan olguların değerlendirilmesine yardımcı olacağı inancındayız. Özellikle erkek olguların rutin BT incelemelerinde, çoğu kez göz ardı edilen meme fibroglandüler dokusunun da değerlendirilen parametreler arasında yer alması gerektiği inancındayız. Gynecomastia is a benign proliferation of ductal and glandular elements in the male breast. Physiologic gynecomastia occurs in neonates, at prepubertal period, and with aging. Twenty five percent of gynecomastia cases are idiopathic. Potential pathologic causes of gynecomastia are medications including hormones, increased serum estrogen level, decreased testosterone production, androgen receptor defects, chronic kidney disease, chronic liver disease, human immun deficiency virus treatment, and other chronic diseases. However some authors suggest that gynecomastia is solely a clinical diagnosis, imaging modalities are often used for suspicious cases. Altough mammography is sufficient for diagnosis of gynecomastia in most cases, it may not be sufficient when there is asymmetric nodular gynecomastia or, subareolar ducts appeared like cluster or mass. In some cases, ultrasonography can also be used in combination with mammography. In order to determine patterns of gynecomastia, it is important to know sonographic features. Computed tomography which is not the preferred method in breast evaluation, clearly distinguishes fibroglandüler tissue and adipose tissue. To assess the gynecomastia, reference values should be primarly determined and than identify whether the dimensions of fibroglandüler tissue are in the range of this value. In the present study, we aimed to determine the reference dimensions of fıbroglanduler tissue of the healthy male breast. To determine these reference values in healthy male cases, we retrospectively evaulated 216 male patient who underwent thoracic computed tomography evaluation with various causes other than gynecomastia. In our study, anteroposterior, transverse, craniocaudal size of fibroglandular tissues and the transverse size of the nipple were measured in the breasts, bilaterally. There is no statistically significant difference in the size of fibroglandüler tissue between the decades. Dimensions of fibroglandular tissue in three anatomical plane, in the second decade -which include the adolescent age group- showed prominent increment when compared to the first decade. It was determined that the anteroposterior values also increased in the third decade; decreased in the fourth and fifth decades and had highest value in the sixth decade. In the following decades, the anteroposterior values were slightly decreased but no statistically significant difference was found. Measurements in transverse and craniocaudal dimensions were similar.The highest values were measured in the second and third decades. There was no statistically significant correlation between fibroglandular tissue and the nipple measurements, but it was found that the nipple measurements were weakly correlated with age. In conclusion, we established reference values for the dimensions of the breasts' fibroglandüler tissue in healthy men and we believe that these values can help to evaluate suspected cases for gynecomastia. We believe -particularly in routine CT scans of male patients- evaluation of breast fibroglandüler tissue which was mostly neglected, should also be included among the measured parameters.