Benign Ve Malign Distal Koledok Darlıklarında Koledokoduodenostomi Yapılan Hastaların Retrospektif Analizi
Künye
Aydın, O., Pehlivanlı, F. (2018). Benign Ve Malign Distal Koledok Darlıklarında Koledokoduodenostomi Yapılan Hastaların Retrospektif Analizi. Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 20(3), 287 - 293.Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı koledokoduodenostomi girişiminin benign ve malign distal koledok darlıklarında kullanım için uygunluğunu belirlemek ve aynı zamanda preoperatif biyokimya verileri ile tıkanma sarılığı sebepleri arasındaki ilişkiyi karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Koledokolitiyazis veya pankreas karsinomu tanısı bulunan ve 2014-2018 yılları arasında koledokoduodenostomi yapılan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastalar, preoperatif tanılarına göre koledokolitiyazis tanısı konulan hastalar (KDL grubu n29), pankreas karsinomu tanısı konulan hastalar (PCA grubu; n5) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Hastaların demografik özellikleri ve laboratuvar verileri karşılaştırıldı. Bulgular: Yaş, cinsiyet, hastanede yatış süresi, operasyona alınma şekli ve ölüm oranları bakımından iki hasta grubu arasında fark saptanmadı (p0.05). Her iki grupta da anastomoz kaçağı görülmedi. Pankreas karsinomu grubundaki hastaların preoperatif ölçülen ALT, GGT, total bilirubin ve direkt bilirubin düzeyleri, KDL grubundaki hastalardan daha yüksek bulundu (p 0.05) Sonuç: Bu çalışma verileri tıkanma sarılığı sebebi ile koledokoduodenostomi planlanan hastalarda preoperatif ALP, GGT, total bilirubin ve direkt bilirubin seviyelerinin, altta yatan sebebi pankreas kanseri açısından öngörmede yardımcı bir biyomedikal marker olarak kullanılabilme olasılığını akla getirmektedir. Koledokoduodenostomi, dezavantajlarına rağmen, distal koledok tıkanıklığının tedavisinde endoskopik yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda tercih edilebilir bir yöntemdir. Objective: The aim of this study was to determine the suitability of the choledochoduodenostomy for treatment of benign and malignant distal common bile duct stenosis and also, to investigate the relationship between preoperative biochemical data and the causes of obstructive jaundice. Material and Method: Patients with the diagnosis of choledocholithiasis or pancreatic carcinoma who underwent choledochoduodenostomy between 2014-2018 years were included in the study. Patients were divided into two groups according to their preoperative diagnosis: patients diagnosed with choledocholithiasis (KDL group n29) and patients diagnosed with pancreatic carcinoma (PCA group; n5). Demographic characteristics and laboratory data of the patients were compared. Results: No statistically significant difference was found between the groups in terms of age, gender, length of hospital stay, operation and mortality rates (p0.05). Anastomotic leakage was not observed in both groups. Preoperative measured ALT, GGT, total bilirubin and direct bilirubin levels of patients in the pancreatic carcinoma group were higher than the patients in the KDL group (p0.05). Conclusion: This study suggests that preoperative ALP, GGT, total bilirubin and direct bilirubin levels can be used as an adjunctive biomedical marker for prediction of pancreatic cancer in patients for whom choledochoduodenostomy is planned for obstructive jaundice. Despite the disadvantages, choledochoduodenostomy should be a preferable method in the treatment of distal choledochal obstruction when endoscopic methods are inadequate.
Kaynak
Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi DergisiCilt
20Sayı
3Bağlantı
https://doi.org/10.24938/kutfd.477419https://app.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TXpBMU56WXhNUT09
https://hdl.handle.net/20.500.12587/236