Yazar "Çelik, Sezgin" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 11 / 11
  • Küçük Resim
    Öğe
    Antimicrobial Activity of Centaura derderiifolia, Stachys aleurites and Anthemis aciphylla
    (2009) Güven, Kıymet; Karabacak, Ersin; Çelik, Sezgin; Uysal, İsmet
    The antimicrobial activity of the ethanol, aseton, ethyl asetate and chloroform extracts from Centaurea derderiifolia Wagenitz (Asteraceae) , Stachys aleurites Boiss. (Lamiaceae) and Anthemis aciphylla Boiss. var.aciphylla (Asteraceae) were investigated by agar-well diffusion assay. These extracts were tested in vitro against 26 bacterial and 3 yeast species. Etyhl acetate and acetone extracts of C. derderiifolia, S. aleurites and A. a.var. aciphylla showed antimicrobial activity in varying degrees on all the microorganisms tested. However, chloroform and ethanol extracts of all the plants were not active on some microorganisms tested. Ethyl asetate extracts of the samples exhibited stronger and broader spectrum of antimicrobial activity as compared to ethanol, aseton and chloroform extracts. Therefore, minimal inhibitory concentration (MIC) of only ethyl acetate extracts of the samples was determined for seven bacteria chosen from agar-well diffusion assay. MIC values of the extracts were between 250-125 ?g/ml. In conclusion, ethyl asetate extract of C. derderiifolia was the most active against Aeromonas hydrophila both in agar-well diffusion and MIC assays
  • Küçük Resim
    Öğe
    Antimicrobial and Antioxidant Activities of Some Species of Centaurea Collected from Turkey
    (Asian Journal Of Chemistry, 2013) Uysal, İsmet; Çelik, Sezgin; Sağlam, Hüsniye; Güven, Kıymet
    The antimicrobial activity of the ethanol, acetone, ethyl acetate and chloroform extracts from Centaurea persica Boiss., C. polyclada DC. and C. consanguinea DC. (Asteraceae) were investigated by agar-well diffusion assay. All of the extracts exhibited an antimicrobial effect against most of the bacteria and all of the yeasts tested. The plant extracts were also screened for radical scavenging potential using a 1,1-diphenyl-2-picryl-hydrazyl (DPPH) in vitro model system for antioxidant activity. Ethyl acetate extracts showed the most significant inhibitory activity. Therefore, the minimal inhibitory concentration (MIC) of only ethyl acetate extracts of the samples was determined and C. consanguinea showed the highest antimicrobial effect. However, the ethanol extract of C. polyclada at 0.5 mg/ml, concentration displayed the highest antioxidant activity. This activity was followed by ethanol extracts of. C. persica, ethyl acetate extracts of C. polclada, C. persica and C. consanguinea respectively.
  • [ X ]
    Öğe
  • Küçük Resim
    Öğe
    Ecotourism Potential of Gallipoli Peninsula Historical National Park
    (Coastal Education & Research Foundation, 2010) Kelkit, Abdullah; Çelik, Sezgin; Esbah, Hayriye
    Ecotourism in protected areas is growing rapidly all around the world Although the benefits of ecotourism are well described, It is not a panacea for solving the complex human needs and resource-capacity paradox in protected areas, unless it is well planned and managed The notion of ecotounsin in legally protected areas is relatively new in Turkey, and therefore none of Turkey's 39 national parks has an ecotourism master plan The purpose of this study is to analyze the ecotourism potential and to generate initial recommendations for establishing an ecotourism framework for Gallipoli Peninsula Historical National Park (GPHNP) in Canakkale, Turkey Three basic research steps are followed analysis, evaluation, and synthesis Natural, cultural, and historical features of GPHNP are presented, and a set of recommendations are provided with respect to ecotourism in the study area Results indicate that the national park has substantial potential for ecotourism activities such as bird-watching, photo safari, wildlife watching, sportfishing, bicycling, scuba diving, farming tourism, flora tourism, trekking, and horseback riding through nature, and this potential is not sufficiently utilized in the current context The recommendations include that the national park's war history, biological diversity, coastal morphology, and climate should be promoted holistically, and awareness of them should he raised The topography and other landscape attributes of the park must be protected and sustained
  • Küçük Resim
    Öğe
    Essential oil composition and antibacterial activities of Gypsophila species
    (2019) Servi, Hüseyin; Keskin, Betül Eren; Yılancıoğlu, Kaan; Çelik, Sezgin
    Essential oil composition of Gypsophila turcica Hamzaoğlu, Gypsophila pinifolia Boiss. & Hausskn., G. tuberculosa Hub.-Mor., G. eriocalyx Boiss. and G. laricina Schreb. were analyzed by means of gas chromatographymass spectrometry (GC-MS). Thirty six, fourty four, sixty six, forty one and sixty one compounds were identified in the essential oils of G. turcica, G. pinifolia, G. laricina, G. tuberculosa and G. eriocalyx respectively. The major components were determined hentriacontane (12.93 0.4%), 1-octadecanol (8.97 0.1%), hexahydrofarnesyl acetone (6.9 0.09%) and pentacosane (6.63 0.08%) in G. turcica oil, hexadecanoic acid (17.6 0.4%), 1-tetradecanol (7.6 0.1%) and phytol (5.63 0.05%) in G. pinifolia oil, octacosane (6.83%), eicosanal (6.19%), triacontane (6.03%) and heneicosane (5.78%) for G. eriocalyx, hexadecanoic acid (25.3%, 27.0%) and hentriacontane (13.0%, 12.6%) for G. tuberculosa and G. laricina, respectively. Antibacterial activity of G. eriocalyx, G. tuberculosis and G. laricina were investigated against Gram negative (Escherichia coli) and Gram positive (Staphylococcus aureus) bacteria.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Ethnobotanical aspects of Kapıdağ Peninsula (Turkey)
    (2010) Uysal, İsmet; Onar, Sinan; Karabacak, Ersin; Çelik, Sezgin
    Türkiye’nin Kuzeybatı Marmara Bölgesi’nde yer alan ve 300 km2 yüzölçümü olan Kapıdağ Yarımadası, Balıkesir ili sınırları içerisindedir. Bu yarımadada 2004-2006 yılları arasında etnobotanik bir çalışma yapıldı. Bu araştırmada, yarımadada bulunan 7 köye ait 119 kaynak kişi ile görüşülmüştür. Bitkilerin kullanımı ile ilgili olarak elde edilen bilgiler değerlendirildiğinde, tıbbi (33 familyaya ait 44 takson), gıda 21 familyaya ait 40 takson), boya (4 familyaya ait 4 takson), yakıt (4 familyaya ait 4 takson), süs (5 familyaya ait 5 takson) ve diğer kullanım amaçları (11 familyaya ait 12 takson) olarak sınıflandırılmıştır. Sonuçta, toplam olarak 47 familyaya ait 88 takson etnobotanik özellikleri açısından değerlendirilmiştir.
  • [ X ]
    Öğe
    Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde Glutatyon S-Transferaz M1 ve T1 Polimorfizmleri ve Protein İfadeler
    (2017) Kılıç, Murat; Ada, Ahmet Oğuz; Oğuztüzün, Serpil; Demirağ, Funda; Çelik, Sezgin; Bıçakcıoğlu, Pınar; İşcan, Mümtaz
    Amaç: Glutatyon S-transferaz (GST) GSTM1 ve GSTT1 genlerinde delesyon polimorfizmleri, karsinojenlerin detoksifikasyonunu azaltan ilgili enzimlerin yokluğuna neden olur. Aynı hastalarda polimorfizm ve protein ifadelerinin değerlendirildiği çalışmalar sınırlıdır. Bu nedenle, bu çalışmada, küçük hücreli dışı akciğer kanser (KHDAK) hastalarının akciğer dokularında, GSTM1 ve GSTT1 polimorfizmleri ile protein ifadeleri arasındaki ilişkinin incelenmesini amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Protein ekspresyon ve gen delesyon çalışmaları için, 33 KHDAK'li hastanın arşiv dokularından elde edilen tümörlü ve çevresindeki normal doku çiftleri kullanıldı. Parafine gömülü dokularda, protein ekspresyonlarını belirlemek için immünohistokimyasal metod, gen delesyonlarını belirlemek için multipleks polimeraz zincir reaksiyonları yöntemi kullanıldı. Bulgular: GSTM1 ve GSTT1 gen delesyonlarına sahip hastalarda GSTM1 ve GSTT1 protein ifadeleri bulunmazken, GSTM1 ve GSTT1 genlerini taşıyan tüm hastaların akciğer dokularında protein ifadeleri saptanmıştır. GSTT1'in protein ifadesi, GSTM1 geninden yoksun olan hastaların tümünde, GSTM1 genine sahip olanlardan 2.0 kat daha yüksek olduğu gözlenmiştir (p=0.018). GSTM1'in protein ifadesi, GSTM1 genine sahip hastaların tümör dokularında, normal dokularından istatistiksel olarak daha yüksek belirlenmiştir (p=0.001). Sonuç: Bu sonuçlar, a) KHDAK'li hastaların GSTM1 ve GSTT1 protein ifadeleri ile gen delesyonları arasında bir ilişkinin olduğunu, b) GSTM1 geninin yokluğunda, tümör dokularında GSTT1 protein ifadesinin artışı bu dokularda GSTT1'in toksik elektrofilikleri detoksifiye etme kapasitesini arttırma eğiliminde olduğunu ve c) KHDAK'li hastaların normal dokularına kıyasla tümörlü dokularında GSTM1 protein ifadesinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Myriophyllum spicatum (Spiked water-milfoil) as a biomonitor of heavy metal pollution in Porsuk Stream/Turkey
    (2010) Yücel, Ersin; Edirnelioğlu, Erhan; Soydam, Semra; Çelik, Sezgin; Çolak, Güler
    Bu çalışmada, Porsuk Çayındaki ağır metal (Fe {2}, Cd {2}, Ni {2}, Pb {2} and Zn {2}) kirliliği, sucul bir makrofit olan Myriophyllum spicatum (Başaklı sucivanperçemi, Avrasya sucivanperçemi) bitkisi ile biyomonitörlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, ortamdan ağır metal kirliliğinin temizlenmesinde Başaklı sucivanperçemi’nin absorbant olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır. Belirlenen amaçlar doğrultusunda; Porsuk Çayı’nın kaynağından, Eskişehir ili çıkışına kadar toplam sekiz örnekleme noktası belirlenmiş ve çalışmalar bu noktalarda yoğunlaşmıştır. Dip çamuru örneklerinde demir (Fe {2}) 20,4-209,7 ppm, bitkinin gövde örneklerinde 20,5-740 ppm ve yaprak örneklerinde 40,5-988,5 ppm arasında; kadmiyum (Cd {2}) dip çamurunda; 0,5-7 ppm, bitkinin gövde örneklerinde 0,5-2 ppm ve yaprak örneklerinde 0,5-3 ppm arasında; nikel (Ni {2}) dip çamurunda 85-1006 ppm, bitkinin gövde örneklerinde 27-204,5 ppm ve yaprak örneklerinde 28,5-312,5 ppm arasında; kurşun (Pb {2}) dip çamurunda 16-404 ppm, bitkinin gövde örneklerinde 13-302,5 ppm ve yaprak örneklerinde 1-235 ppm arasında; çinko (Zn {2}) dip çamurunda 18-589 ppm, bitkinin gövde örneklerinde 60-235,5 ppm ve yaprak örneklerinde 110-465,5 ppm arasında olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar topluca değerlendirildiğinde, Porsuk çayında izin verilebilir sınır değerlerin üzerinde bir ağır metal kirliliğinin olduğu görülmektedir. Ayrıca Başaklı sucivanperçemi bitkisinin ağır metalleri absorbe ettiği ve kirli su ortamlarının temizlenmesinde kullanılabilecek nitelikte olduğu belirlenmiştir.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Pollen studies on some Turkish endemic species of Centaurea L. (Asteraceae)
    (EuroJournals, Inc., 2007) Çelik, Sezgin; Uysal, İsmet; Menemen, Yusuf
    Pollen grains of nine endemic Turkish Centaurea L. were studied by using scanning electron microscope (SEM). The species are: C. spicata Boiss. (Sect: Cynaroides), C. tomentella Hand.-Mazz. (Sect: Cynaroides), C. screlolepis Boiss. (Sect: Cynaroides), C. amonicola Hub.-Mor. (Sect: Cynaroides), C. kurdica Reichardt (Sect: Cynaroides), C. haussknetchii Boiss. (Sect: Cynaroides), C. odyssei Wagenitz (Sect: Pteracantha), C. polyclada DC. (Sect: Acrolophus) and C. consanguinea DC. (Sect: Acrolophus)). The polen grains are tricolporate, prolate to prolate spheroidal, with sparsely or densely distributed spinules ranging from 0.50 to 1.73 ?m height and with irregular pores. P/E ratio in the grains ranges between 1.05 and 1.73. It was determined that the pollen features could be used in separation of some species studied. © EuroJournals Publishing, Inc. 2007.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Presence of Centaurea regia Boiss. subsp. regia (Subgen. Cynaroides (Boiss. ex Walp.) Dostál, Compositae) in Turkey
    (2010) Aslan, Serdar; Vural, Mecit; Şahin, Bilal; Çelik, Sezgin; Karavelioğulları, Faik Ahmet
    Centaurea regia subsp. regia (Subgen. Cynaroides) taksonu Handel-Mazetti tarafından, Diyarbakır - Cizre arasından not edilmiş, fakat toplanmamıştır. Bu nedenle Wagenitz, bu taksonu Türkiye florasında süpheli kayıt başlığı altında belirtmiştir. Bu çalışmada, bu taksonun ülkemizdeki varlığı kanıtlanmıştır. Taksonun tanıtıcı özellikleri, yetişme ortamı ve koruma durumu belirtilmiştir. Ayrıca bu makalede taksonun, fotoğrafları ve yayılış haritası da verilmiştir.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Soil chemical differences between pasture types in Southern Marmara, Turkey
    (2008) Hakyemez, B.Hakan; Parlak, Altıngül O.; Çelik, Sezgin; Gökkuş, Ahmet
    In this study, the effects of soils on poor yield and condition of pastures in Southern Marmara, Turkey were determined. For this reason, total of 60 soil samples, in Spring 2006, were collected from 5 types of pastures in Canakkale, Balikesir and Bursa provinces, all located in the Southern Marmara region. Pasture types investigated were mountain, shrubland, coastal, lowland and forest gap type pastures. All of the collected soil samples were being evaluated for soil electrical conductivity (EC), pH, CaCO3, P, K, Ca, Mg, Na, Fe, Mn, Zn, Cu and organic matter. The EC (P = 0.000), CaCO3 (P = 0.009), organic matter (P = 0.000), P (P = 0.003), K (P = 0.027), Fe (P = 0.025) and Cu (P = 0.047) levels of soils were significantly different between pastures. Highest levels of EC (1.67 ± 0.82 dS m-1) and of CaCO3 (5.81 ± 1.02 %), were found in the soil samples obtained from coastal region and shrubland type pastures, respectively. However, the highest levels of both organic matter (4.94 ± 0.50 %) and P (49.0 ± 3.4 ppm) were found in both forest gap and lowland type pastures. Cu level was the highest in coastal type pastures among all 5 types of pastures analyzed. Among the provincial pastures, pH (P = 0.009), organic matter (P = 0.007), P (P = 0.002), Ca (P = 0.019), Mg (P = 0.020), Fe (P = 0.000), Zn (P = 0.013) and Cu (P = 0.003) levels of soils were significant. The highest levels of pH (7.40 ± 0.11), of CaCO3 (4.87 ± 0.61 %), of Ca (3049 ± 275 ppm) and of Mg (656.7 ± 60.9 ppm) level were found in pastures of Canakkale province while the highest levels of organic matter (%4.01 ± 0.40), of Fe (22.8 ± 3.0 ppm), of Zn (1.21 ± 0.10) and of Cu (0.92 ± 0.08 ppm) were found in pastures of Bursa province. Overall results of this study indicated that pastures of Southern Marmara region do not have very significant problem in their soil chemical compositions. Therefore, in order to improve these pastures, prescribed grazing management or weed/vegetation management practices should be applied.