Yazar "Ölmez, Yaşar" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Açık Glob Yaralanmaları Epidemiyolojisi(2018) Oğurel, Tevfik; Gökçınar, Nesrin Büyüktortop; Güler, Hatice Ayhan; Ölmez, Yaşar; Dikel, Nevin Hande; Onaran, ZaferAmaç: 01.01.2014 ile 01.05.2017 tarihleri arasında açık glob yaralanması nedeniyle başvuran 53 hastanın 53 gözünü epidemiyolojik açıdan retrospektif olarak incelemek. Gereç ve Yöntem: Hasta bilgileri hasta dosyaları taranarak kaydedildi. Çıkarılan hasta verileri yaş, cinsiyet, travma türü (keskin/künt), yer ve travmanın şekli ve hangi gözde olduğu şeklindeydi. Başvuru anındaki ve en son andaki görme keskinliği Snellen'in görme keskinliği çizelgesi kullanılarak kaydedildi. Dilate fundus bulgularını da kapsayan biyomikroskobik muayeneler ayrıntılı olarak not edildi. Bulgular: Hastaların 43’ü (%81,1) erkek, 10’u (%18,9) kadındı. Cinsiyet açısından karşılaştırıldığında açık glob travması erkek hastalarda kadın hastalara göre istatistiksel olarak daha yüksekti (p0.001). Hastaların yaşı arttıkça açık glob yaralanması insidansının azaldığı görüldü. Travmaların %54,7’si iş kazası, %22,6’sı ev kazası, %7,5’i trafik kazası, %13,2’si ev ve iş dışında, %1,9’u ise spor yaparken gerçekleşen kazalardı. Sonuç: Açık glob yaralanmalarının tedavi sonuçları hastalar için yüz güldürücü değildir ve bu tip yaralanmaların çoğunluğu önlenebilir sebeplerden meydana gelmektedir. İş güvenliğine verilecek önem ve toplumun bu konudaki farkındalığını arttıracak eğitimler bu tür yaralanmaların oranını azaltabilir.Öğe Çocukluk çağı glob yaralanmalarının epidemiyolojisi(2019) Oğurel, Tevfik; Oğurel, Reyhan; Onaran, Zafer; Örnek, Nurgül; Yumuşak, Erhan; Ölmez, YaşarAmaç: Kliniğimize glob yaralanması nedeniyle başvuran çocukların epidemiyolojik ve klinik özellikleri ile tedavi sonuçlarını değerlendirmek.Gereç ve Yöntemler: Bu retrospektif çalışmaya 01.01.2014 ile 01.07.2017 tarihleri arasında glob yaralanması nedeniyle başvuran 0-16 yaş arası 57 hastanın 57 gözü dahil edildi. Hastalar yaş, cinsiyet, travma nedeni, travma şekli (açık/kapalı) ve yeri, uygulanan tedavi ve görme keskinlikleri açısından değerlendirildi.Bulgular: Çalışmaya dâhil edilen 57 çocuğun 37’si (%64,9) erkek, 20’si (%35,1) kız çocuğuydu. Çocukların yaş ortalaması 7,63±4,27 yıl (1-16) idi. Çocuklar 0-5 yaş (bebek ve okul öncesi), 6-10 yaş (ilköğretim) ve 11-16 yaş (ortaöğretim) olmak üzere üç yaş grubuna ayrıldı. En fazla yaralanma vakası %42,1 (n=24) oranı ile 6-10 yaş grubundaki çocuklar arasında idi. Bunu 0-5 yaşları arasındaki (%33,3, n=19) ve 11-16 yaşları arasındaki (%24,6, n=14) çocuklar izledi. Tüm yaş grupları karşılaştırıldığında travmaya maruz kalan erkek sayısı kızlardan istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksekti (p=0,02). Hastaların 26’sı (%45,6) açık, 31’i (%54,4) kapalı glob yaralanması ile hastanemize başvurmuştu.Sonuç: Çoğu göz yaralanması basit tedbirlerle önlenebilirken, travmaya maruz kalan çoğu çocuk psikososyal gelişimlerini ciddi şekilde engelleyebilecek görme bozukluğu yaşayabilmektedir. Basit, koruyucu tedbirler uygulandığı takdirde kazaların büyük bir kısmının önlenebileceği bilinmelidir.Öğe Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde Gözün Alınması Endikasyonları: Sekiz Yıllık Sonuçlarımız(2016) Yumuşak, Mehmet Erhan; Onaran, Zafer; Oğurel, Tevfik; Gökçınar, Nesrin Büyüktortop; Ölmez, YaşarGiriş: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde gözün alınma sebepleri ve tercih edilen cerrahi prosedürlerin değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: 2008-2016 yılları arasında gözü alınan 34 hastaya ait yaş, cins, lateralizasyon, ameliyat öncesi tanı ve operasyon bilgileri retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 66.821.90 (2-99 yıl) olarak bulundu. 21 erkek (% 61.76), 13 kadın (% 39.24) hasta vardı. Hastaların 17'sine evisserasyon, 14'üne enükleasyon, 3'üne ise ekzenterasyon ameliyatı yapılmıştır. Gözün alınması endikasyonları olarak sırasıyla en çok enfeksiyöz nedenler (n9, %26.5) yer alırken, tümörler (n6, % 17.6), travma (n4,%11.8), absolü glokom (n4, %11.8) ve büllöz keratopati (n3, %8.8) bunu takip etmiştir. Sonuç: Enfeksiyöz nedenler serimizde gözün alınma endikasyonlarında ilk sırayı alırken, travma ikinci sıradadır. Evisserasyon ise en sık kullanılan yöntem olarak bulunmuştur.Öğe Retinal nerve fiber layer thickness in patients with essential tremor(Asean Neurological Assoc, 2015) Türkel, Yakup; Örnek, Nurgül; Dağ, Ersel; Örnek, Kemal; Alpua, Murat; Oğurel, Tevfik; Ölmez, YaşarObjective: To investigate the retinal nerve fiber layer (RNFL) thickness in essential tremor (ET). Methods: Twenty-seven eyes of 27 patients with essential tremor were included in this study. Twenty-seven eyes of 27 healthy volunteers served as controls. All eyes were examined with spectral domain optical coherence tomography (OCT) (Retinascan Advanced RS-3000; NIDEK, Gamagori, Japan) using image filling software program (NAVIS-EX, NIDEK, Tokyo, Japan). Results: No statistically significant difference was detected between ET patients and control group for overall (RNFL) and foveal retinal thickness parameters. [RNFL thickness (Average thickness p=0.86, superior average p=0.22, inferior average p=0.24, nasal average p=0.06, temporal average p=0.88), foveal retinal thickness p=0.63] There was no relationship between OCT parameters and age, gender and duration of ET (all p>0.05). Conclusion: We did not find altered RNFL and foveal thickness values in patients with ET compared to controls. Retinal thickness changes do not seem to be a potentially useful biomarker in ET patients.Öğe Serum vascular endothelial growth factor receptor-2 and adropin levels in age-related macular degeneration(Ijo Press, 2016) Örnek, Nurgul; Örnek, Kemal; Aydin, Süleyman; Yılmaz, Musa; Ölmez, YaşarAIM: To investigate the serum levels of vascular endothelial growth factor receptor-2 (VEGFR-2) and adropin in age-related macular degeneration (AMD) patients. METHODS: Ninety-eight AMD patients were included in the study. Seventy-eight age - and sex-matched healthy volunteers were recruited as the control group. Fundus florescein angiography and optical coherence tomography were performed to assess the posterior segment details. Serum VEGFR-2 and adropin levels were measured using enzyme-linked immunosorbent assays and compared between the study groups. RESULTS: AMD group had significantly increased fovea! retinal thickness, serum LDL and HDL levels and significantly decreased subfoveal choroidal thickness (P = 0.01, 0.047, 0.025 and <0.001, respectively). Serum VEGFR-2 level revealed a significant decrease in AMD patients compared to controls (26.48 +/- 6.44 vs 30.42 +/- 7.92 ng/mL, P<0.001). There was an insignificant increase in serum adropin level in AMD patients (6.17 +/- 1-3.19 vs 5.79 +/- 2.71 ng/mL, P=0.4). Serum level of VEGFR-2 in AMD patients had a significant negative correlation with fovea! retinal thickness (r=-0.226, P=0.025) and a significant positive correlation with subfoveal choroidal thickness (r=0.2, P=0.048). CONCLUSION: The current study demonstrated that the decreased serum VEGFR-2 level may be considered in the development of AMD. Adropin does not seem to play a role in the pathogenesis of AMD.Öğe Tavşanlarda intravitreal nepafenak enjeksiyonunun retina üzerindeki etkileri(Kırıkkale Üniversitesi, 2017) Ölmez, Yaşar; Oğurel, TevfikAmaç: Non steroid antiinflamatuar ilaç (NSAİİ) olan Nepafenak'ın intravitreal yoldan uygulanmasının oküler dokular üzerine olan etkisinin araştırılması. Materyal-Metod: 14 tavşanın 14 gözü kontrol grubu olmak üzere toplam 41 tavşanın 41 gözü kullanılmış ve nepafenak'ın oküler etkileri araştırılmıştır. Kontrol grubuna dengeli tuz solüsyonu, ilaç gruplarına ise sırasıyla 0,1 mg ve 0,05 mg nepafenak injeksiyonu yapılmıştır. İlaç injeksiyonu sonrası ortaya çıkan oküler etkileri değerlendirmek için biyomikroskopi, indirekt oftalmoskopi, tonometri (Tono-pen) ve pakimetriyi (Reichert) içeren klinik muayene yöntemleri, ışık mikroskopisini içeren histopatolojik değerlendirme yöntemi ve Terminal Deoxynucleotidyl Transferase-mediated dUTP Nick and Labelling(TUNEL) yöntemleri uygulanmıştır. Tüm gözlere enjeksiyonlar yapılmış ve tüm bu değerlendirme yöntemleri, enjeksiyondan önce ve enjeksiyondan sonra sırasıyla 1.hafta ve 1.ayda uygulanmıştır. Bulgular : Biyomikroskopi, indirekt oftalmoskopi, tonometri ve pakimetriyi içeren klinik muayene yöntemleri ile ciddi bir toksisiteye rastlanmamıştır. Bu yöntemlerle izlenen tek komplikasyon katarakttır. Toplamda 2 gözde ortaya çıkan travmatik kataraktlar hariç tutulunca toplamda 1.haftada ilaç yapılan grupta 6 gözde katarakt ortaya çıkmıştır ve 1.ay kontrolde gerilemiştir. Histopatolojik incelemede hiç bir grupta retina toksisitesi saptanmamıştır. TUNEL yönteminde apopitotik index ölçümlerinde kontrol grubuyla ilaç enjeksiyonu yapılan gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmemiştir (p>0,05). Sonuç: Nepafenak'ın intravitreal uygulaması sonrasında katarakt gelişimi dışında herhangi bir toksik bulguya rastlanmamıştır. Bu çalışma verilerine göre antiinflamatuar etkili diğer ilaçlardan fayda sağlandığı çeşitli ön ve arka segment oküler patolojilerinde intravitreal NSAİİ uygulamaları da ilave veya alternatif seçenek olarak düşünülebilir. Anahtar Kelimeler: Non-steroid antiinflamatuar ilaçlar(NSAİİ), intravitreal NSAİİ injeksiyonu, oküler toksisite, nepafenak, katarakt