Yazar "Şahin, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Kardiyovasküler risk faktörü olarak fibrinojen, yüksek duyarlılıklı C-reaktif protein ve lipid parametrelerinin subklinik hipotiroidili hastalardaki düzeyi(2016) Güngüneşa, Aşkın; Çelik, Kudret; Şahin, Mustafa; Özbek, Mustafa; Çakal, Erman; Çakır, Evrim; Yıldırım, İsmail SafaAmaç: Subklinik hipotiroidi hafif orta tiroid yetmezlik durumudur. Kardiyovasküler risk artışı ile ilişkili bir durumdur. Dislipidemi ve koagülasyonla ilgili parametrelerdeki değişiklikler subklinik hipotiroidide potansiyel olarak ateroskleroz gelişiminden sorumlu olabilir. Bu çalışmada, subklinik hipotiroidili hastalar ile kontrol grubu arasında kardiyovasküler risk faktörü olarak fibrinojen, yüksek duyarlılıklı C-reaktif Protein ve lipid parametreleri bakımından fark olup olmadığını araştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Yeni tanı almış 44 subklinik hipotiroidili hasta ve kontrol grubu olarak ise bilinen herhangi bir hastalığı olmayan sağlıklı 44 kişi çalışmaya alındı. Sigara ve alkol kullananlar çalışmaya dahil edilmedi. Serbest tiroid hormonları normal sınırlarda iken serum TSH değerinin 4 mIU/L'den büyük olması subklinik hipotiroidi olarak tanımlandı. Vaka ve kontrol grubu fibrinojen, yüksek duyarlılıklı C-reaktif Protein ve lipid parametreleri bakımından birbiriyle karşılaştırıldı.Bulgular: Vaka grubunda fibrinojen, yüksek duyarlılıklı C-reaktif Protein ve total kolesterol düzeyi kontrol grubuna göre istatistiksel anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p<0,001, p<0,001, p=0,042, sırasıyla). Vaka grubunda ortalama TSH düzeyi 6,3 mIU/L olup TSH düzeyine göre alt gruplar incelendiğinde fibrinojen, yüksek duyarlılıklı C-reaktif Protein ve total kolesterol bakımından TSH değeri 6-10 mIU/L arasında olan grupla 10 mIU/L 'dan büyük olan grup arasında anlamlı fark izlenmedi (p=0,283, p= 0,140, p=0,283, sırasıyla).Sonuçlar: Bu çalışmanın sonuçları fibrinojen, yüksek duyarlılıklı C-reaktif Protein ve total kolesterol düzeylerinin subklinik hipotiroidili hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı oranda yüksek olduğunu gösterdi. Bu faktörler, subklinik hipotiroidi varlığında artmış ateroskleroz riskine katkıda bulunabilirÖğe Reinforcement of the suture line with an ePTFE graft attached with histoacryl glue in duodenal trauma(2006) Saygun, Oral; Topaloglu, Serdar; Avsar, Fatih M.; Özel,Hakan; Hucumenoglu, Sema; Şahin, Mustafa; Hengirmen, SüleymanBackground: Most duodenal injuries are managed with primary repair, but the degree of duodenal-wall injury may threaten the integrity of the primary repair. Therefore, we evaluated whether the primary repair site could be reinforced with histoacryl glue (HAG) or HAG with an expanded polytetrafluoroethylene (ePTFE) mesh. Methods: Grade 3 duodenal injury in the second portion of the rat duodenum was chosen as a standard trauma model. Thirty-three male rats were divided into sham (n = 3), 2-layer primary repair (n = 10), 1-layer primary repair plus HAG application (n = 10) and ePTFE attached with HAG over the 1-layer primary repair site (n = 10) groups. Ten-day survival, adhesion grades and histological assessment were taken as outcome measures. Results: A significant survival advantage was identified in the group that had an ePTFE graft attached with HAG over a 1-layer repair when compared with the group that had a 2-layer primary repair. Adhesion grades were found to be particularly increased in the group that had an ePTFE graft attached with HAG over the primary repair site, moderately increased in the primary repair plus HAG application group and lower in the 2-layer primary repair group. ePTFE graft application was found to be beneficial to coverage of the HAG-dependent empty spaces in the serosal layer. Conclusions: A primary repair site after duodenal trauma or a difficult duodenal stump can be reinforced with the application of HAG or ePTFE graft implantation with HAG. © 2006 CMA Media Inc.