Yazar "Akyüz, Ebubekir" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Kırıkkale Üniversitesinde Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Hepatit B’ye İlişkin Farkındalık Düzeyleri(2017) Gülerman, H. Fulya; Güven, Burcu; Katırcıoğlu, Mehmet; Akyüz, EbubekirGiriş: Hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu, toplumsal bir halk sağlığı sorunu olup, önemli oranda mortalite ve morbiditeye sebep olmaktadır. Tıp fakültesi öğrencileri gerek eğitim süreci içerisinde gerekse meslek yaşantılarında “Hepatit B hastalığı” açısından risk altındadırlar. Ayrıca hepatit konusunda “Toplumun bilgilendirilmesi” açısından da önemli bir role sahiptirler. Bu araştırma, tıp fakültesi öğrencilerinin “Hepatit B” hastalığı hakkındaki bilgi düzeyleri, farkındalıkları ve bağışıklık durumlarını belirlemek için yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinden, Hepatit B hastalığı, tanı, bulaş yolları, aşı durumu, bu konuda eğitim alıp almadığı ve eğitim sonrası hastalık hakkında algısının değişip değişmediği ile ilgili bir anket doldurmaları istendi. İstatistiksel değerlendirme SPSS 16.0 paket program ile Pearson’un ki-kare testi kullanılarak yapıldı. p0.05 için sonuçlar anlamlı olarak değerlendirildi. Bulgular: Araştırmaya %58.6’sı (n219) kadın, toplam 374 öğrenci katıldı. Yaş ortalaması 21.72 (18-31 yaş) idi. Öğrencilerin %75.7’si doğumla, %73’ü cinsel ilişkiyle, %94.1’i kan yoluyla, %78.3’ü damar içi enjeksiyonla, %28.6’sı kişisel eşyalarla Hepatit B’nin bulaştığını belirtti. Preklinik ve klinik öğrencileri karşılaştırıldığında, klinik dönem öğrencilerinin bu konuda daha fazla bilgiye sahip olduğu görüldü (p0.05). Öğrencilerin %67.1’inin Hepatit B aşısı varken, %13.4’ünün aşısı bulunmamaktaydı ve %19.5’i ise aşısının olup olmadığını bilmiyordu. Klinik dönem öğrencilerinin aşı olma yüzdesi belirgin olarak yüksekti (p0.05). Sonuç: Preklinik ile klinik sınıf öğrencileri karşılaştırıldığında “Hepatit B” hastalığı hakkında klinik sınıf öğrencilerinin daha fazla bilgiye sahip olduğu görüldü. Klinik sınıf öğrencilerinin gerek pratik gerekse teorik olarak aldıkları eğitim sonrasında hastalığın ciddiyetini daha iyi anladıkları ve aşılanmaya daha fazla önem verdikleri görüldü.Öğe Pediatrik yaş grubunda gram negatif bakterilerde genişlemiş spektrumlu beta laktamaz (gsbl) üretimine katkıda bulunan risk faktörlerinin araştırılması(Kırıkkale Üniversitesi, 2019) Akyüz, Ebubekir; Acar, Banu Çelikelİdrar yolu enfeksiyonu (İYE) çocukluk döneminde üst solunum yolu enfeksiyonundan sonra en sık karşılaşılan enfeksiyonlardır. Erken tedaviye başlamak komplikasyonların gelişmesini önlediği için oldukça önemlidir. Ancak son yıllarda çocuklarda gram negatif bakterilerde giderek artan GSBL üretimi nedeniyle tedavide güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Çalışmamızda GSBL pozitif İYE gelişimine yol açan risk faktörlerini ortaya koymak ve tedavi planlamasına katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Çocuklarda GSBL pozitif İYE gelişimine yol açan risk faktörlerini ortaya koymak amacıyla, GSBL üreten ve üretmeyen bakterilerin izole edildiği olgular demografik, klinik ve laboratuvar verileri açısından karşılaştırıldı. Kasım 2017 – Ağustos 2018 tarihleri arasında, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları A.D.'ında başta Çocuk Nefroloji polikliniği olmak üzere polikiniklerde ya da yataklı servislerde GSBL (+) İYE tanısı alan 102 hasta vaka grubunu oluşturmuştur. GSBL (-) İYE tanısı alan 102 hasta kontrol grubunu oluşturmuştur. GSBL pozitifliği genel olarak erkeklerde daha fazla görülmüştür, ancak aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p=0,548). Hem GSBL pozitif grupta hem de GSBL negatif grupta 60-143 ay arası hastalar diğer yaş gruplarındaki hastalardan daha fazlaydı ve bütün yaş gruplarında olduğu gibi bu yaş grubunda da kızların sayısı daha fazlaydı. Dizüri GSBL negatif grupta istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha fazla bulunmuştur (p=0,002). Diğer semtomlar gruplar arasında karşılaştırıldığında istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). Her iki grupta da E. coli daha fazla üremiştir. GSBL negatif grupta hastalarda Klebsiella pneumoniae üremesi, GSBL pozitif gruptakilere göre daha fazla bulunmuştur, ancak aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı saptanmamıştır. GSBL pozitif mikroorganizmaların in vitro antibiyotik dirençleri değerlendirildiğinde; GSBL üreten mikroorganizmalar beklenildiği üzere sefalosporin grubu antibiyotiklere yüksek oranda dirençli saptanmıştır. Çalışmamızda hem GSBL pozitif hem GSBL negatif grupta karbapenemlere, amikasine, kolistine direnç saptanmamıştır. GSBL pozitif grupta üreyen mikroorganizmalarda ampisiline, amoksisilin-kalvulonata, sefalosporinlere, siprofloksasine, TMP-SMX'ye direnç daha fazladır. Sefalosporinler her iki grupta da en çok tercih edilen antibiyotik grubuydu. Antibiyogram sonuçlarına göre GSBL pozitif grupta yüksek sefalosporin direnci nedeniyle amprik antibiyotik seçimi için sefalosporin grubu antibiyotikler uygun değildi. GSBL pozitif grupta GSBL negatif gruba göre üriner ultrasonografide daha fazla anormal bulgu, VCUG'de daha fazla vezikoüretral reflü, DMSA'da daha fazla renal skar saptanmıştır. Ancak gruplar arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p=0,123, p=0,231, p=0,100). GSBL pozitif İYE geçirmek için olası risk faktörleri olarak düşündüğümüz özellikler değerlendirildiğinde; altta yatan renal patoloji olması, eşlik eden hastalık olması, son 6 ayda hastaneye yatış öyküsü, son 6 ayda geçirilmiş İYE, son 6 ayda seftriakson kullanımı, son 6 ayda idrar sondası kullanımı, profilaktik antibiyotik kullanımı GSBL pozitif grupta istatistiksel anlamlı olarak daha fazla bulunmuştur. Ancak bu olası risk faktörlerine ikili lojistik regresyon analizi yapıldığında ise eşlik eden hastalığı sahip olma ve profilaktik antibiyotik kullanımının bağımsız risk faktörü oldukları belirlenmiştir. Anahtar kelimler: Genişlemiş spektrumlu beta laktamaz, idrar yolu enfeksiyonu, çocuk, klinik özellikler, risk faktörleri, antibiyotik direnci