Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Alp, Çağlar" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Akut Koroner Sendromlu Hastalarda Çok Damar Hastalığı İle Kardiyovasküler Risk Faktörleri Arasındaki İlişki
    (2019) Alp, Çağlar; Karadeniz, Muhammed; Sarak, Taner; Demir, Vahit
    Amaç: Akut koroner sendrom olgularında ciddi darlık olan koroner arter sayısı ile kardiyovasküler risk faktörleri arasındaki ilişki değerlendirildi. Yöntemler: Bu çalışma retrospektif olarak dizayn edildi. 2016–2018 tarihleri arasında akut koroner sendrom sebebiyle koroner anjiografi yapılan 904 hasta çalışmaya dahil edildi. Ciddi koroner arter darlığı olmayan ve koroner operasyon geçiren hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastalar kritik koroner arter darlıklarına göre tek damar hastalığı (TDH) ve çok damar hastalığı (ÇDH) olacak şekilde iki gruba ayrıldı. ÇDH ile TDH olanlar klasik kardiyovasküler risk faktörleri açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Hastaların 544’ünde (%60) ÇDH 365’inde (%40) TDH saptandı. ÇDH olan grupta yaş, hipertansiyon ve diyabet mellitus istatistiksel olarak daha fazla saptandı (sırasıyla p<0.001, p=0.003, p=0.005). TDH olan grupta ise erkek cinsiyet, aile öyküsü ve sigara içiciliği istatistiksel olarak daha fazla saptandı (sırasıyla p=0.006, p<0.001, p<0.001). Sonuç: Diyabet ve hipertansiyon ÇDH grubunda yüksek saptanırken aile öyküsü ve sigara içiciliği TDH grubunda yüksek saptandı. Akut koroner sendrom hastalarında bu risk faktörlerin göz önünde bulundurulması önemlidir.
  • [ X ]
    Öğe
    An unexpected complication in a hemodialysis patient: midodrine related A-V fistula dysfunction
    (2021) Demir, Mehmet Emin; Alp, Çağlar
    Arteriovenous fistula (AVF) dysfunction is one of the common obstacles in performing hemodialysis treatment. Acute and chronic thrombosis of the fistula, stenosis, and hematomas are the major causes of the AVF dysfunction. Here, we present an unexpected complication of midodrine use which caused in AVF dysfunction in a female patient who was suffering from hemodialysis-related hypotension.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Atrial electromechanical delay and p wave dispersion associated with severity of chronic obstructive pulmonary disease
    (Makerere Univ, Fac Med, 2021) Çelik, Yunus; Yıldırım, Nesligül; Demir, Vahit; Alp, Çağlar; Şahin, Ömer; Doğru, Mehmet Tolga
    Background: The aim of this study was to evaluate atrial electromechanical delay (AEMD) with both electrocardiography (ECG) and echocardiography in patients with Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD). Methods: Total of 110 patients were included in this cross-sectional case-control study. P-wave dispersion (PWD) was measured on a 12-lead ECG. Atrial electromechanical intervals (PA) were measured as the time interval between the onset of the P wave on the ECG and the beginning of the late diastolic A wave. Results: PWD was found to be 40.9 +/- 9.2 ms in the healthy control group, 45.6 +/- 8.2 ms in the mild COPD and 44.8 +/- 8.7 ms in the severe COPD group (p<0.05). Intra-right atrial EMD was found to be 10.7 +/- 5.8 ms in mild COPD, 11.0 +/- 7 ms in severe COPD, and it was 16.4 +/- 7.3 ms in healthy control group (p<0.001). Interatrial EMD was detected to be 29.5 +/- 9.1 ms in the control group, 24.1 +/- 9 ms in mild COPD group, and 23.9 +/- 11.1 ms in the severe COPD group (p<0.001). Conclusion: Both mild and severe COPD groups decreased PWD, increased tricuspid PA and significantly decreased inter and right intra-AEMD times in comparison to the control group.
  • [ X ]
    Öğe
    Diyabetik hastalarda ayak problemlerinin yönetimi ve vasküler patolojilere yaklaşım
    (2019) Karahan, İrfan; Alp, Çağlar; Çifci, Aydın; Karadeniz, Muhammed
    Diyabet prevalansı tüm dünyada giderek artmakta ve büyük bir halk sağlığı problemine dönüşmektedir. Diyabetin komplikasyonları hastalığın kendisinden daha büyük problemlere neden olmaktadır. Bir diyabetli hastanın ayağında ülser gelişmesi hastalarda ciddi morbidite ve hatta mortaliteye neden olabilmekte, ayrıca sağlık giderlerinin aşırı derecede artması ile sonuçlanmaktadır. Dünya genelinde tüm sağlık harcamalarının yaklaşık 1/6’sı diyabet ve onun getirdiği problemler nedeniyledir. Diyabet hastalarının hayatları boyunca %12-15 oranında diyabetik ayak ülseri geliştirme riski bulunmaktadır ve diyabetlilerin hastaneye yatış nedeninin 1/4’ünü oluşturmaktadır. Ampütasyon insidansı 6-8/1000 DM yıl civarındadır ve travma dışı ampütasyonların dünyada en sık nedeni (%50’den fazlası) diyabettir. Bu hastalarda hem vasküler problemler hem de kan şekeri düzensizliğinin etkisiyle küçük bir enfeksiyon odağı günler içinde hızla sepsise ilerleyip uzuv kaybına yol açabilmektedir. Bu kadar sık karşılaşılan bir problemin önlenmesi en önemli halk sağlığı konularından biridir. Tüm önlemlere rağmen diyabetik bireyler ayak problemi ile karşılaşılmışsa, problem erkenden ortaya konulmalı ve diyabetik ayak ekibi olarak gerekli müdahaleler vakit kaybetmeden yapılmalıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Heart rate turbulence measurements in patients with dipper and non-dipper hypertension: the effects of autonomic functions
    (Tubitak Scientific & Technological Research Council Turkey, 2021) Alp, Çağlar; Dogru, Mehmet Tolga; Demir, Vahit
    Background/aim: Hypertensive patients have shown autonomic dysfunction that is closely associated with the measurements of heart rate variability (HRV) and heart rate turbulence (HRT). We aimed to show the alterations of HRV and HRT measurements in patients with both dipper and non-dipper hypertension. Materials and methods: This was a retrospective study consisting of one hundred and twenty-three participants (mean age +/- SD, 55.7 +/- 14.8 years; range, 18-90 years). The participants were divided into two groups: Group1: The patients with dipper hypertension, Group2: The patients with non-dipper hypertension. Two cardiologists performed HRV and HRT using 24-h electrocardiography (ECG) Holter and ambulatory blood pressure monitoring (ABPM) of patients. Results: The results indicated that patients in group 2 had higher low frequency power/high frequency power ratio (LF/HF), lower high frequency power (HF) , root mean square of standard deviation (RMSSD) values than group 1 (p = 0.007, p = 0.008, and p = 0.002, respectively). Group 2 also showed higher heart rate turbulence onset (HRTTO) and lower heart rate turbulence slope (HRTTS) values than Group 1 (p = 0.004, p = 0.001, respectively). We performed multivariate analysis and observed that HRTTS and HRTTO have statistically significant associations with the presence of dipper or non-dipper hypertension [F = 7.755, p = 0.001], LF/HF [F = 7.868, p = 0.001], and HF [F = 4.081, p = 0.020]. Conclusion: This study shows a statistically significant difference in HRT measurements between dipper and non-dipper hypertensive patients. Deteriorated autonomic circadian rhythm and autonomic functions may contribute to these results.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hipertansif hastalarda plazma pentraxin 3 (PTX3) seviyeleri ile fmd(flow-medıated dılatatıon) ve pulse wave analiz ile belirlenen noninvaziv endotelial fonksiyon göstergeleri arasındaki ilişki
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2015) Alp, Çağlar; Doğru, Mehmet Tolga
    Hipertansiyon dünyada morbidite ve mortalitenin en önemli nedenlerindendir ve giderek artan bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir. Hipertansiyon prevelansı genel popülasyonda %30-45 civarında tespit ediştir; bu oran yaşla birlikte artış göstermektedir ve ülkeden ülkeye değişiklikler vardır. Türkiye de bu oran PatenT2 çalışmasında tüm populasyonda %31,8 olarak tespit edilmiştir. Hipertansiyon neden olduğu uç organ hasarlarıyla da klinik açıdan büyük önem taşımaktadır. Subklinik organ hasarının genel kardiyovasküler riskin belirleyicisi olarak önemi nedeniyle, organ tutulumu bulguları dikkatli bir şekilde araştırılmalıdır. Kan basıncı düzeyi yüksek olan ve olmayan bireylerde kardiyovaskuler riski belirlemede subklinik organ hasarının yaşamsal rolüne ilişkin günümüzde çok sayıda kanıt mevcuttur. Akımla bağlı genişleme (ABG)( Flow-mediated dilatationun Türkçe karşılığı olup klinikte her iki isimlendirmeyle de kullanılmaktadır. ), endotel bağımlı bir işlem olup; orta büyüklükteki musküler arterlerin shear strese maruz kalması sonucu meydana gelen hiperemiyi ölçmektedir. Tansiyon aleti manşonunun şişirilmesi ile oluşturulan shearstres'e cevaben brakiyal arterde oluşan dilatasyon esas olarak NO'in endotelden salınmasına bağlıdır ve koroner endotelyal fonksiyonun invaziv olarak değerlendirilmesi ile uyum gösterir. Arteryel stiffness damar duvarının gerilimini ve elastikiyetini belirtir. Arteryel sertlik, hipertansif hastalarda hedef organ hasarının bir göstergesidir. Pentraxin-3 (PTX-3); pentraxin süper ailesinin bir üyesidir. İnflamasyon sonucucu TNF?, IL-1ß gibi mediatörler aracılığıyla karaciğerden, endotelyal hücrelerden, aterosklerotik lezyonlardan, makrofaj ve nötrofillerden salınan akut faz proteinidir. PTX 3 seviyesinin daha önce yapılan çalışmalarda hipertansiyon, miyokard infarktüsü, preeklamsi ve kronik böbrek yetmezliği gibi hastalıklarda endotel hasarının bir göstergesi olduğu gösterilmiştir. Bizde bu çalışmamızda hipertansif hastalarda plazma pentraxin 3 seviyeleri ile fmd ve pulse wave analiz ile belirlenen noninvaziv endotelial fonksiyon göstergeleri arasındaki ilişkiyi göstermeyi planladık. Çalışmamıza 90 tane hipertansif hasta alındı. Hipertansif hastalar ambulatuar kan basıncı monitörizasyonu (AKBM) sonuçlarına göre dipper – nondipper ve grade 1 – grade 2 olarak sınıflandırıldı. Pentraxin 3 değerleri nondipper Ht grupta dipper HT gruba göre daha yüksek bulundu (p=0.028) . Pentraxin 3 değerleri grade 2 hipertansifler de grade 1 hipertansiflere göre yüksek bulunurken istatiksel olarak anlamlı değildi (p=0.219). FMD değerleri dipper HT grupta nondiper HT gruba göre anlamlı derecede iyiyken (p=0.045) ; gruplar grade 1 HT ve grade 2 HT olarak ayrıldığında FMD değerleri arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Arteriel stiffness değerlendirmesindeki dijital volüm nabzı (DVP) parametrelerinden stiffness index (SI) ve reflection index (RI) gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. Sonuç olarak tüm grubun Pentraxin 3 (PTX3) düzeyleri ile akıma bağlı dilatasyon (FMD) değerleri arasında yapılan korolesyon analizi sonucu PTX 3 ve FMD arasında negatif korelasyon saptandı ( r:-0.297 P:0.05 ) . PTX 3 ve SI ile yapılan korelasyon analizi sonucu pozitif korelasyon saptandı (r:0,603 P:0.01).Yine PTX 3 ve RI le yapılan korelasyon analizi sonucu pozitif korelasyon saptandı (R:0.240P:0.025). Bu veriler ışığında hipertansif hastalardaki pentraxin 3 düzeylerinin endotel fonksiyon parametrelerinden FMD ve arteriel stifness göstergelerinden SI ve RI değerleri arasındaki korelasyon hipertansif hastaların uç organ hasarı ve endotel disfonsiyonu göstermede biyokimyasal bir parametre olan pentraxin 3 ün kullanılabileceği fikrini vermektedir. Ancak bu konuda benzer sonuçlarla desteklenen daha fazla ve büyük çalışmalara ihtiyaç vardır.
  • [ X ]
    Öğe
    Normokalsemik hiperparatiroidiye farklı bakış: Kardiyak sorunlarıngözden geçirilmesi
    (2019) Alp, Çağlar; Karahan, İrfan; Durmaz, Şenay
    Hiperparatiroidizmde renal komplikasyonlar ve osteoporoz gibi yan etkiler klinisyenler tarafından çok iyi bilinerek sıkı takip edilmektedir. Bununla birlikte yapılan çeşitli çalışmalarda hiperparatiroidiye bağlı hipertansiyon, diastolik disfonksiyon, endotel disfonksiyonu, kalp kapak kalsifikasyonu, aritmi, kardiyak hipertrofi gibi yan etkiler belirtilmiştir. Bazı çalışmalar hiperparatiroidide kardiak mortalite artışı olduğunu işaret etmektedir. Bu derlemede primer hiperparatiroidide rastlanan kardiyak sorunlara dikkat çekmek amaçlanmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Predictors of Severity of Coronary Artery Disease in Patients with Acute ST-elevation Myocardial Infarction
    (Galenos Publ House, 2024) Karadeniz, Muhammed; Aydın, Cihan; Demirkiran, Aykut; Alp, Çağlar
    Aim: Our study aims to investigate the relationship between platelet-lymphocyte ratio (PLR), neutrophil/lymphocyte ratio (NLR), and the correlation between percutaneous coronary intervention with taxus and cardiac surgery (SYNTAX) scores. Materials and Methods: The patients were divided into three groups according to their SYNTAX score. Group 1 included patients with a SYNTAX score <23, group 2 with a SYNTAX score of 23-32, and group 3 with a SYNTAX score of >33. PLR was calculated as the ratio of platelet count to lymphocyte count. Results: In multivariate logistic regression analysis, high PLR and NLR ratios and older age were independent predictors of high SYNTAX score II [odds ratio (OR): 1.052; 95% confidence interval (CI): (0.998-1.119), p=0.011; OR: 1.093; 95% CI: (1.016-1.175), p=0.016; OR:1.023; 95% CI: (1.0101.038), p=0.001, respectively. Patients with high PLR had significantly higher SYNTAX scores [121.7 (114.2-129.3) in group 1; 139.4 (125.9-153.0) in group 2, 187.0 (141.8-232.2) in group 3; p<0.001], and there was a positive correlation between PLR, NLR and SYNTAX scores (r=0.52, p<0.001; r=0.58, p<0.001, respectively). Conclusion: PLR and NLR were associated with the severity and complexity of coronary artery disease in patients with acute ST-elevation myocardial infarction.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The effects of trastuzumab therapy on endothelial functions of breast cancer patients
    (Assoc Medica Brasileira, 2024) Alp, Çağlar; Doğru, Mehmet Tolga; Yalçın, Selim; Karal, Ali Oğuzhan
    OBJECTIVE: Breast cancer is among the highest causes of morbidity and mortality in women. Trastuzumab therapy, which is known to be significantly cardiotoxic, is mainly used to treat patients with resistant breast cancer, including estrogen receptor-positive type. We aimed to show the effects of METHODS: In this study, a total of 26 participants (24 female and 2 male patients, minimum age: 38 years, maximum age: 79 years, and mean age 57.3 +/- 12.7 years) were enrolled in the study. For the statistical evaluation of data, we classified the participants of the study as follows: Pretreatment: Before trastuzumab therapy; Treatment Period 1: 1 month after the first dose of trastuzumab; Treatment Period 2: 4 months after the first dose of trastuzumab; Treatment Period 3: 12 months after the first dose of trastuzumab. We conducted repeated-measures analysis of variance (Greenhouse-Geisser) and paired-sample t-tests to statistically compare the groups using flow-mediated dilation measurements. RESULTS: We determined that there are statistically significant differences between flow-mediated hyperemia and ratio values (flow-mediated dilation) of the groups (p<0.009 and p<0.001, respectively). CONCLUSION: Our data indicate that trastuzumab therapy could have negative effects on endothelial functions in breast cancer patients.
  • [ X ]
    Öğe
    The relationship between serum homocysteine levels and development of coronary collateral circulation in patients with acute coronary syndrome
    (2020) Karadeniz, Muhammed; Karadeniz, Tuba Betül; Sarak, Taner; Alp, Çağlar
    Aim: Homocysteine is an amino acid that plays a role in folate metabolism and inhibits endothelial cell proliferation which is important for angiogenesis. In this study, we aimed to investigate the relationship between serum homocysteine levels and coronary collateral development. Material and Method: Consecutive 176 patients, with acute coronary syndrome and chronic total occlusion, were divided into two groups according to coronary collateral development. Rentrop 0 and 1 were regarded as group I and Rentrop 2 and 3 as group II. Results: Plasma homocysteine levels were 18.2±7.0 ?mol/L in the group I and 15.7±5.1 ?mol/L in the group II. Univariate logistic regression analysis showed that mean platelet volume and homocysteine were associated with poor coronary collateral. Multivariate logistic regression analysis showed that homocysteine level was independently associated with poor coronary collateral circulation (OR 1.069 [95% CI 1.012-1.130]; p=0.018). Conclusion: In this study clearly demonstrates that high serum homocysteine level is associated with poor collateral development in patients with acute coronary syndrome.
  • [ X ]
    Öğe
    Yaşlılarda hipertansiyona yaklaşım
    (2018) Alp, Çağlar; Sarak, Taner; Çifçi, Aydın; Kabalcı, Mehmet
    Hipertansiyon çağımızın en önemli hastalıklarından biri ve önemli bir kardiyovasküler risk faktörüdür. Tüm dünyada ortalama yaşam süresi uzamakta ve bunun sonucu olarak yaşlı nüfus artmaktadır. İleri yaş artmış hipertansiyon prevelansı ile birliktedir. Türkiye’de hipertansiyon prevelansı 65 yaş üstünde %75’e ulaşmaktadır. Yaşlılardaki hipertansiyon; hem etiyopatogenez hem de tanı ve tedavi açısından diğer yaş gruplarından birtakım farklılıklar gösterir.

| Kırıkkale Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim