Yazar "Altinsoy, Zeynep Deniz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The impact of Orthodoxy on security perceptions of the Russian Federation(Voprosy Istorii, 2022) Acikgoz, Ali; Altinsoy, Zeynep Deniz; Suleymanli, LemanThe article is devoted to the problems of security in the context of the religious factor. Special attention is paid to the influence of Orthodoxy, as well as relevant aspects of Russia's domestic and foreign policy.Öğe Uluslararası hukukta insan ticareti suçunun silahlı çatışmalarda çocuklar açısından değerlendirilmesi(Kırıkkale Üniversitesi, 2022) Altinsoy, Zeynep Deniz; Ertuğrul, Ümmühan Elçinİnsan ticareti, ulusal hukuklarda ve uluslararası hukukta suç olarak kabul edilir. Bilindiği gibi, en basit tanımıyla suç, ceza kanunlarında yasaklanmış fiillerin kasten ya da taksirle işlenmesidir. Uluslararası hukukta köleliğin çeşitli görünümleri başlığı altında da anılan insan ticareti suçunun kökleri 19. yy. başlarına kadar gider. Son yıllarda kayda değer bir artış ve yayılma gösteren bu suç, küresel boyutlu tehdit haline gelmiştir. İnsan ticareti suçunun maddi unsuru, bireylerin ticari faaliyetin konusu olmasıdır. Suçun hem konusu hem mağduru, ticari eşya haline getirilen insandır. İnsan ticareti, insan onuru yanında pek çok temel insan hakkını çiğnemektedir. Suçun konusu olan insanın, çocuk gibi çok kırılgan bir insan grubundan olması, insan ticareti suçunu kölelik haline getirmektedir. Suçun kanuniliği açısından bunun herhangi bir engeli yoktur. Kısaca basit bir örnek vermek gerekirse sahibinin rızası hilafına alınan mal hırsızlık suçunu oluştururken, o malın şiddet kullanılarak alınması yağma suçunu oluşturur. Dolayısıyla insan ticaretinin konusu çocuk ise yetişkin bireyler için yapılabilecek olan insan ticaretinin kölelik anlamına gelip gelmeyeceği tartışmasına girmeksizin, bu suçun kölelik olduğu sonucuna ulaşılır. İnsan ticareti suçu, ilk başlarda yalnızca fuhuş yaptırmak maksadı ile işlenmiş, cezasıyla oransız kazanç eldesi onun işlenirliğini artırmıştır. Dünya genelinde artan göç problemi, sosyo-ekonomik eşitsizliklerin yarattığı sorunlar, toplumlardaki cinsiyet eşitsizlikleri, devlet kurumlarının yolsuzluk gibi etkenlerle itibarsızlaşması ve yıpranması, çatışma bölgelerinde süren çatışmaların sürekliliği gibi etkenler, insan ticareti suçunu ve bu tezin konusu olan köleliği yaygınlaştırmıştır. Çocuklar söz konusu olduğunda kölelik haline gelen insan ticareti suçu, günümüzde çok daha yaygın hale gelmiştir. Birleşmiş Milletlerin kuvvet kullanma yasağı, konvansiyonel ve topyekûn savaşları engellerken toplumlarını korku ve şiddetle yönetmeyi tercih eden, demokratik kültürün yerleşmediği ülkelerde iç çatışmalara herhangi bir tesiri olmamıştır. Günümüzdeki iç çatışma ya da iç savaşların sayısı geçen yüzyıllara oranla daha fazladır, şiddetin sınırları ve süresi de bilinmezlik içerir ve uzundur. Silahlı çatışmalarda çocukların kullanılması, çocuğun eylemlerinin sonucunu kestirememesi ve eylemlerinin sorumluluğunu algılayamaması nedeniyle onu çatışmalarda bizatihi şiddet aracı haline getirmiş, böylece korkunun topluma yerleştirilmesinde önemli rol oynamasına sebep olmuştur. Bir erişkinin dahi çatışma ortamında kendi isteği ile bulunması sorgulanırken çocuğun kendi iradesi ile bu ortama dâhil olması düşünülemez, çocuğun bu konudaki iradesine itibar edilemez. Çocuğun iradesine itibar edilemeyeceği için de işbu durum, klasik kölelikten farklı değildir. Dolayısıyla çocuklar söz konusu olduğunda insan ticareti suçu, kölelik haline gelmektedir.