Yazar "Arslan, Ferhat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akciğer kanseri tanılı hastaların tanı anında bakılan lipid düzeyleri ve oranlarının prognoz tahminindeki yerinin değerlendirilmesi(Kırıkkale Üniversitesi, 2021) Arslan, Ferhat; Karahan, İrfanAmaç: Kansere bağlı ölümlerin başlıca nedenlerinden biri olan akciğer kanserinde, prognozun belirlenmesi kritik öneme sahiptir. Ortaya çıkan kanıtlar, lipid metabolizması bozukluğunu akciğer hastalıkları ile ilişkilendirmiştir ancak kan lipid profili ile akciğer kanseri riski arasındaki ilişki tartışmalı ve sonuçsuzdur. Bu çalışma ile akciğer kanseri tanılı hastaların tanı anındaki lipid düzeyleri ve oranlarının prognoz tahminine olan ilişkisi araştırılması planlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Kliniğine 2013 ile 2020 tarihleri arasında başvurmuş akciğer kanseri tanısı alan 92 hastanın sosyodemografik ve hastalığa bağlı klinik özellikleri hastane veritabanı sistemi ve hasta dosyaları taranarak retrospektif olarak gözden geçirildi. Tanı anında ulaşılabilir lipid parametrelerine sahip olan hastalar değerlendirildi. Çalışmaya dahil edilen hastaların hemogram parametreleri, kreatinin ve tahmini glomerüler filtrasyon hızına(eGFR), alanin aminotransferaz(ALT) düzeyi, albümin düzeyi, C-reaktif protein(CRP) düzeyi, ayrıca total kolesterol/HDL oranı, non-HDL/HDL oranı, LDL/HDL oranı, trigliserit/HDL oranlarına bakılmıştır. Bulgular: Hastaların %90,2'si erkek, %9,8'i kadındır. Ortalama başvuru yaşı 64,2±9,1 idi. Akciğer kanserlerinin dağılımı ise küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) 6 (%6,5), küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) 86 (%93,5) kişidir. Hastaların 22(%23,9)'si sınırlı evre, 70 (%76,1)'i yaygın evrededir. Hastaların ortalama takip süresi 12 aydır. Takip sırasında hastaların 63'ü (%68,5) ölmüştür. Yapılan tek değişkenli regresyon analizinde mortalite ile non-HDL/HDL oranı ilişkili olarak bulunmuştur (p<0,001). Çok değişkenli regresyon analizinde ise hastalığın evresi, albümin düzeyi ve total kolesterol düzeyi akciğer kanserli hastaların mortalitesine etki eden bağımsız değişkenler olarak bulunmuştur (p<0,001). Sınırlı evre ve ileri evre hastalık arasında sağkalım açısından anlamlı fark bulunmuştur (Log Rank testi p<0,001). Sonuç: Akciğer kanseri hastalarında mortalite için bağımsız prognostik faktörler; hastalığın evresi, albümin düzeyi, total kolesterol düzeyidir. Hastaların sağkalımına etki eden faktör ise ileri evre hastalık olarak bulunmuştur. Total kolesterol(TK) düzeyi prognostik öneme sahip olabilir. Tanı anındaki TK düzeyleri prognoz tayininde yön gösterici olabilir. Lipid metabolizması ve akciğer kanseri etiyolojisi ilişkisini aydınlatmak, lipid düzeyleri ve oranlarının prognoz tahminindeki yerini belirlemek için daha fazla deneysel çalışmaya ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: dislipidemi, akciğer kanseri, genel sağkalım, mortaliteÖğe İDRAR KÜLTÜRLERİNDEN İZOLE EDİLEN ESCHERİCHİA COLİ SUŞLARININ KLİNİKTE SIKÇA KULLANILAN ANTİBİYOTİKLERE KARŞI DİRENÇ ORANLARININ ARAŞTIRILMASI(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Tuna, Ayşegül; Arslan, Ferhat; Akkuş, İlknur; Böke, Eftal; Şahin, Ömer; Kaçmaz, Birgül; Gül, SerdarAmaç: Bu çalışmada bölgemizde üriner enfeksiyonlara yol açan E. coli suşlarının klinikte sıkça kullanılan antibiyotiklere karşı direnç oranlarının tespit edilmesi ve bu bulguların ampirik antibiyotik tedavisinde yol gösterici olması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Çalışmada Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarında Haziran 2022-Haziran 2023 tarihleri arasında ayaktan hastalardan alınan idrar kültürlerinden izole edilen E. coli suşları’nın antibiyotik duyarlılıkları BD Phoenix™ M50 bakteri identifikasyon ve antibiyotik duyarlılık testi otomatize sistemle çalışılmıştır.Bulgular: Çalışmaya toplam 335’i kadın 99’u erkek hastadan izole edilmiş 434 E. coli suşu dahil edilmiştir. 434 suşun 43’ünün (%9.9) de genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlar ürettiği tespit edilmiştir. E. Coli suşlarına karşı en yüksek direnç oranları florokinolonlar ve üçüncü kuşak sefalosporinlere karşı saptanırken en düşük direnç oranları karbapenem, amikasin, fosfomisin ve nitrofurantoine karşı saptanmıştır.Sonuç: Çalışmada elde edilen direnç oranları göz önüne alındığında basit sistiti olan hastaların ampirik ayaktan tedavileri için bölgemizde fosfomisin, nitrofurantoin ve TMP- SXT uygun tedavi seçenekleri olarak görülmektedir. Yüksek direnç oranları nedeniyle ampirik florokinolon kullanımından kaçınılmalıdır. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlar üreten suşların tedavisinde de karbapenemler ve amikasin uygun tedavi seçenekleri olarak görülmektedir.Öğe Investigation and long-term monitoring of the presence of neutralizing antibody in patients with COVID-19 disease of different clinical severity(Wiley, 2022) Kaygusuz, Sedat; Korukluoglu, Gulay; Cosgun, Yasemin; Sahin, Omer; Arslan, FerhatUnderstanding the immune responses elicited by severe acute respiratory syndrome virus (SARS-CoV-2) infection is critical to public health policy and vaccine development and prevention of reinfections for COVID-19. It is important to know the neutralizing capacity of antibodies and to monitor their persistence. Patients with COVID-19 were divided into four groups (severe-critical, moderate, mild, and asymptomatic) according to their clinical severity. Antibodies against SARS-CoV-2 spike viral surface protein were investigated by ELISA method 3 and 9 months after the onset of the disease. Neutralizing antibody (NAb) response was evaluated by microneutralization test. Patients who received at least two doses of COVID-19 vaccine after illness were enrolled. SARS-CoV-2 immunoglobulin G (IgG) and NAb titers were shown to be strongly correlated with disease severity. Anti-SARS-CoV-2 IgG and NAb levels were found to be compatible with each other. After 9 months of follow-up, both IgG and NAb levels continued unabated in individuals who had the disease. In individuals who received at least two doses of the vaccine, these levels increased, except for severe-critical patients. High levels of anti-SARS-CoV-2 IgG are indicative, as it is difficult to investigate NAb in routine laboratories. At the same time, it can be predicted that this period may be much longer if it continues for at least 9 months and is reinforced with vaccination.Öğe The prediction of lung cancer prognosis with blood lipid levels and ratios at the time of diagnosis(Wolters Kluwer Medknow Publications, 2022) Arslan, Ferhat; Yalcin, Selim; Karahan, IrfanBackground: Emerging evidence has linked lipid metabolism disorder with lung diseases, but the relationship between blood lipid profile and lung cancer risk is controversial and inconclusive. It was aimed to investigate the relationship of lipid levels and ratios at the time of diagnosis to the prognosis prediction of lung cancer. Methods: Sociodemographic and disease-related clinical characteristics of 92 patients diagnosed with lung cancer were reviewed retrospectively. Patients with available lipid parameters at the time of diagnosis were evaluated. Hemogram parameters of the patients included in the study, creatinine and estimated glomerular filtration rate, alanine aminotransferase level, albumin level, C-reactive protein level, as well as total cholesterol (TC)/high-density cholesterol (HDL) ratio, non-HDL/HDL ratio, low-density lipoprotein/HDL ratio, and triglyceride/HDL ratios were examined. Results: The mean age at presentation was 64.2 +/- 9.1 years. The distribution of lung cancers is 6 (6.5%) for small cell lung cancer (SCLC) and 86 (93.5%) for non-SCLC. The median follow-up period of the patients is 12 months. During the follow-up, 63 (68.5%) of the patients died. In the univariate analysis, increased non-HDL/HDL ratio was related to mortality. In multivariate analysis, disease stage, albumin level, and TC level were found to be variables affecting the mortality. Conclusion: TC levels at the time of diagnosis can be a guide in determining the prognosis. More experimental studies are needed to elucidate the relationship between the lipid metabolism and lung cancer etiology and to determine the role of lipid levels and ratios in prognosis prediction.Öğe Üriner sistem semptomu olan hastalarda idrarda mikroplastik varlığının piyüri ve bakteriüri üzerine etkisinin araştırılması(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Arslan, Ferhat; Tuna, AyşegülÜriner sistemin herhangi bir alanınına mikroorganizmanın invazyonu sonucu farklı klinik tabloları içeren üriner sistem enfeksiyonu tüm dünyada ciddi morbidite ve mortalite nedenidir. Üriner sistem enfeksiyonu hastalarında komplike edici nedenlerin varlığında tedavi zorlukları ile karşılaşılmaktadır. Bu durum gereksiz antibiyotik kullanımına ve hastada klinik yanıt alınamamasına neden olmaktadır. Plastiklerin günlük yaşamda yaygın olarak kullanılmasıyla birlikte insanların mikroplastiklere yiyecekler veya çevre yoluyla maruziyeti artmıştır. Mikroplastik parçacıklarının insan vücuduna maruziyeti sonrası gözlemlenen etkilerinde oksidatif stres ve enflamatuvar yanıtların yüksek öneme sahip olduğu görülmektedir. Üriner sistemde yoğun olarak bulunan mikroplastiklerin bakteri adezyonu ve yabancı cisim reaksiyonu nedeniyle komplike edici bir neden olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada mikroplastiklerin üriner sistem üzerindeki oksidatif stres, sitotoksisite, enflamatuvar etkilerini ve bakteriüri ile ilişkisini değerlendirmek amaçlandı. Çalışma 15/09/2023-15/07/2024 tarihleri arasında yapıldı. Çalışma için, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu'ndan onay alındı. 153 bireyi kapsayan bu çalışmada, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji polikliniğine başvuran üriner sistem yakınması olan hasta grubu ve üriner sistem yakınması olmayan kontrol grubu belirlendi. Anamnez, fizik muayane ve tetkikler sonucunda semptom ve bakteriürinin birlikte olduğu 1. çalışma grubu ve semptoma bakteriürinin eşlik etmediği 2. çalışma grubu ve semptomu olmayan kontrol grubu oluşturuldu. Tüm katılımcıların idrar örneklerindeki mikroplastikler organik uzaklaştırma ve filtreden süzme işlemlerinden sonra mikroskop altında hot needle ve Nile red boyama yöntemi ile tanımlandı. Tanımlama yapılan mikroplastikler mikroskop altında sayıldı. Hasta ve kontrol grubuna ait klinik, laboratuvar ve mikroplastik sonuçları değerlendirildi. Hastaların ve kontrol grubunun test verileri değerlendirildi. İstatistik analizler SPSS versiyon 20.0 yazılımı kullanılarak yapıldı. P değerinin 0,05'in altında olduğu durumlar istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar olarak değerlendirildi. Çalışmada yaş, cinsiyet, eşlik eden hastalıkla ve farklı meslek gruplarında saptanan mikroplastik yoğunlukları arasında fark bulunmadı. Semptom ve bakteriürinin birlikte olduğu 1. çalışma grubu ve semptoma bakteriürinin eşlik etmediği 2. çalışma grubu ve semptomu olmayan kontrol grubu arasındaki mikroplastikler yoğunluğu farkı istatistiksel olarak anlamlı bulundu. İdrardaki mikroplastik yoğunluğu piyüri ve bakteriüri düzeylerine göre hasta bireyler ile sağlıklı bireyler arasında farklı olduğu saptandı. Piyürisi olan bireylerin idrarındaki mikroplastik yoğunluğu, piyürisi olamayan gruba göre istatitistiksel olarak anlamlı derecede daha fazlaydı. Bakteriürisi olan bireylerin idrarındaki mikroplastik yoğunluğu bakteriürisi olmayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla saptandı. Bu veriler mikroplastiklerin üriner sistem üzerinde lokal inflamatuar yanıta neden olabileceğini destekler niteliktedir. Piyüri için net bir neden bulunamadığı durumlarda sistemik hastalık, ilaç, malignite gibi nedenlerin yanında MP maruziyetinin de göz önünde bulundurulması gerektiği düşünüldü. Mikroplastikler varlığının çok olduğu idrar numunelerinde bakteri üremesinin de yüksek olması önceki çalışmaları destekler niteliktedir. Bu veriler ÜSE hastalarında üriner sistem üzerinde mikroplastiklerin komplike edici bir neden olabileceğini düşündürmektedir. ÜSE tedavisinde kullanılan etkin antibiyoterapiye rağmen yanıt alınamayan hastalarda idrarda mikroplastik varlığının komplike edici faktör olarak değerlendirip değerlendirilemeyeceği gelecekte tartışılması muhtemel konular arasındadır.