Yazar "Demir, Musa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ATTİLA İLHAN’IN “DUVAR” İSİMLİ ŞİİRİNİN TAHLİLİ(2019) Demir, MusaAttila İlhan, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin kendine özgüşairlerinden biridir. İlhan’ın hem bir “ben” şairi hem de “toplumcu” birşair olarak yarım yüzyılı aşan (65 yıl) şiir serüveni, üç temel safhada elealınmaktadır: Nazım Hikmet etkisiyle savaş, özgürlük, sömürü, insan/insanlık sevgisi gibi temaları işlediği “toplumcu geçekçi evre (1941-1954)”; kent insanının bunalımlı serüvenlerini ve “bireyin kendi varlığınıve evrendeki yerini sorguladığı evre (1954-1968)” ve “neoklasik dönem”(1968’den sonraki dönem). 1948 tarihinde yayımlanan ilk şiir kitabı “Duvar”, şairin, büyük ölçüde, toplumcu gerçekçiliğin Türkiye’deki önemliöncü isimlerinden Nazım Hikmet’in etkisinde kaleme aldığı ilk evreninürünüdür. Söz konusu kitapta yer alan şiirlerde genel olarak II. Dünya Savaşı’nın insanlığın hürriyetini kısıtlaması, ülke ayırt etmeksizin tüm dünya halklarına yaşattığı acılar ve bunlarla beraber “yurt ve dünya içinbarış; bütün insanlar için hürriyet ve mutluluk” gibi insanlığın geleceğinedair umutlar ve özlemler ele alınmaktadır. Özellikle “dünyakari”, “lilişan”“umumi ıstırap şarkısı”, “onlar bizi itham ediyor”, “karanlıkta kaynak yapan adam”, “harp kaldırımında aşk”, “sabaha kadar”, “düştü polonya kalesi”, “marianne”, “diliyar”, “lili marlen”, “heyamol” gibi –kimi nispetenuzun-şiirlerde, genelde, savaşın çağrıştırdığı hürriyet sevgisi/özlemi, esaret, ölüm gibi toplumsal temalar öne çıkmaktadır. Bu çalışmada, şairinsöz konusu kitabına da adını veren “Duvar” şiiri zihniyet, yapı, tema, dilüslup ve ahenk başlıkları altında tahlil edilmiştir.Öğe İvo Andriç'in Drina Köprüsü Adlı Romanında Osmanlı Algısına Genel Bir Bakış(2016) Demir, MusaDünyaca ünlü Sırp yazar İvo Andriç'in birçok dile çevrilen ünlü romanı Drina Köprüsü, edebi/estetik değerinin yanı sıra, yazarın doğup büyüdüğü topraklar olan Bosna-Hersek'in yaklaşık dört yüzyıllık zaman dilimine yayılan kültürünün de tarihi bir panoraması niteliğindedir. Andriç, diğer pek çok anlatısında olduğu gibi, söz konusu eserinde de sanatkârane gözlem gücüyle sosyal bilimci dikkatini birleştirerek, olabildiğince objektif bir bakış açısıyla Vişegrad adlı kasaba üzerinden Bosna-Hersek ve daha da genelde Balkan halklarının, Osmanlı yönetiminin başlangıcından Avusturya-Macaristan yönetimine geçinceye kadarki tarihi macerasına ışık tutmak istemiştir. Tarihi bir dikkat ve dokümanter bir tavırla kaleme alınan romanda, bölgenin siyasi, sosyal ve kültürel tarihine dair pek çok veri bulunmaktadır. Bu incelemede, eserin bu kültürel arka planından hareket edilerek, kendisi de bir Balkanlı olan yazarın bakış açısından, romandaki genel Osmanlı algısı/intibaı üzerinde durulmuştur. Söz konusu algının izleri aranırken yazar-anlatıcının mukayeseli anlatım tutumu takip edilmiş ve esere yansıyan Osmanlı algısı, genel olarak, Avusturya algısına olan nispeti üzerinden belirtilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak, söz konusu romanda, tarihsel gelişmelerin de etkisiyle, Avusturya ve genel olarak Batı algısına oranla daha iyimser/olumlu bir Osmanlı algısının/imajının öne çıktığı gözlemlenmiştirÖğe Orhan Kemal?in Yüz Karası/Para ve Namus Adlı Romanında Sınıf Atlama Olgusu(2020) Demir, MusaCumhuriyet dönemi Türk roman ve öykücülüğünün önemli isimlerinden toplumcugerçekçi sanat anlayışına sahip Orhan Kemal?in hemen bütün eserlerinde, bir taraftan sürekliolarak zorlu hayat koşulları içinde çırpınan ve öte yandan da içinde bulundukları alt sınıflardan,alt tabakalardan bir yolunu bularak daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak isteyen, dahası,bulunduğu sınıfı, toplumsal tabakayı değiştirmek isteyen, diğer bir söyleyişle sınıf atlamakaygısı içinde olan karakterler dikkati çekmektedir. Bununla birlikte hemen belirtilmelidir ki,bu sınıf atlama kaygısı/düşüncesi/mücadelesi, Marksist terminolojideki sınıf ve bu sınıflarınsavaşımı tarzında ya da anlamında ortaya çıkmamaktadır. Yazarın eserlerindeki karakterleriniçinde bulundukları zor koşullardan kurtulmaları/kurtulma istekleri, örgütlü bir şekilde vetoplu halde verilen bir mücadele/ savaşım la değil; daha çok, ülke insanın pratik zekasının veoportünizm duygusunun duruma göre gerektirdiği herhangi bir yolla gerçekleşmektedir. Birbaşka ifadeyle, kendisini, toplumcu gerçekçi bir yazar olarak takdim eden Orhan Kemal?ineserlerinde sergilenen gerçekçilik, sosyalist edebiyattaki bilinen anlamıyla organize birmücadeleyle daha yaşanabilir bir geleceği inşa etmek isteyen devrimci romantizmle karakterizeedilen bir toplumcu gerçekçilik değildir. Sözü edilen anlamda bir toplumcu gerçekçi tavır,yazarın sadece birkaç eserinde (Grev adlı öyküsü ve Bereketli Topraklar Üzerinde?ninkahramanlarından patos ustası ve ırgat Zeynel etrafında beliren kısmi bilinçlenme..vb.gibi)yeryer ve o da kısmen görülmektedir. Onun eserlerindeki gerçekçilik, daha çok, kendisininaydınlık gerçekçilik olarak tarif ettiği daha iyimser ve insana inanan başka türlü bir gerçekçilikanlayışıdır. Bu çalışmada yazarın, vurgulanan oportünist tarzdaki sınıf atlama mücadelesininbariz bir şekilde görüldüğü eserlerinden biri olan Yüz Karası /Para ve Namusa dlı romanı elealınmıştır. Yazarın ölümünden 51 yıl sonra oğlu tarafından keşfedilen bu eserde, Adanaİstanbul hattında verdikleri yaşam mücadelesi ile birlikte aynı zamanda bir çeşit sınıf atlamadeneyimi de yaşayan bir aile ve bu aile fertleri ile onların sosyal çevreleri etrafında cereyan edensınıf atlama olgusu, karakterlerin kimlikleri, eylemleri, söylemleri ve yer yer de hayalleri veözlemleri üzerinden gösterilmiştir.Öğe Zonguldak Stories of Mehmet Seyda in the Context of Reflections from Social Life to Literature in Zonguldak of 1940’s(Kırıkkale Üniversitesi, 2016) Demir, MusaGenerally in literature but especially in ‘narrative literature it is a crystal-clear fact that there is a relationship between literature and real life. This fact has also made its presence felt strongly in our literature peculiarly in Modern Turkish literature shaping from mid-19th century and it has become a mirror reflecting concrete, real life. Modern Turkish literature, maintaining its development based on this function, finally reached Republic period effects of which are still perceived up to the present after getting through Tanzimat reform era and Constitutional period respectively. In Republic Turkish literature, one of our post 1940 period narrators Mehmet Seyda, who has a mind of his own with mostly his stories and novels, is a narrator bearing witness to his age with his works which he wrote up observer realist/ depiction realist point of view. Mehmet Seyda, known as a diligent writer, wrote Zonguldak Stories based on his observation when he lived there because of his military and duty position. With a similar title to Refik Halit Karay’s Hometown Stories these stories have importance on account of bringing light to the social life in Zonguldak and its neigbourhood. This assertion, through these stories written in World War II period, aims to draw attention to the some determinations about what socio-economic and socio-cultural structure of the people in Zonguldak and its neigbourhood were and how these structures changed.