Yazar "Doğan, Taylan Taner" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Borsa endeksi ile makroekonomik büyüklükler arasındaki ilişki: Türkiye örneği(Kırıkkale Üniversitesi, 2011) Doğan, Taylan Taner; Acar, MustafaBu çalışmanın amacı, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ile Türkiye ekonomisine ait temel makroekonomik değişkenler arasında dinamik bir ilişkinin var olup olmadığını incelemektir. Çalışma, İMKB ile temel makroekonomik değişkenler arasında bir dinamik ilişkinin olması durumunda, bu ilişkinin doğasını ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu bağlamda iki tip hipotezin testi söz konusudur. Hipotezlerden ilki menkul kıymetler borsasının etkin bir piyasa olup olmadığını test eden etkin piyasa hipotezi, ikincisi borsanın makroekonomik değişkenlerin gelecek değerlerini tahmin etmede kullanıp kullanılmayacağını test eden öncü gösterge hipotezidir. Bu iki hipoteze dayalı nedensellik ilişkilerinin ortaya çıkarılması, hem piyasa oyuncuları, hem de politika yapıcıları için önemli bilgiler taşımaktadır. Piyasa oyuncuları, piyasa etkin değil ise, makroekonomik değişkenlerin geçmiş değerlerini kullanıp, normal-üstü getiri elde etme olanakları elde edebilirler. Eğer borsa makroekonomik değişkenlerin bir nedeni ise, bu durumda politika yapıcılar bu bilgiyi politika üretirken bir öncü gösterge olarak kullanma olanağına sahip olacaklardır. Türkiye için borsa ve makroekonomik degişkenler arasındaki ilişkiler üzerine yeterli literatürün bulunmadığı, yapılan analizlerin de çok sayıda değişken içermediği ve bu çalışmaya kıyasla daha kısa dönemler için yapılmış olduğu görülmektedir. 1987?2009 yılları arasını kapsamakta olup, altı değişken içeren bu çalışmada, menkul kıymetler borsası ile makroekonomik değişkenler arasındaki ilişkiler, Türkiye için daha önce yapılmış çalışmalara göre daha geniş kapsamda ele alınmaktadır. Çalışmada kullanılan değişkenler İMKB (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) bileşik endeksi, faiz oranı, dolar döviz kuru, reel GSYH, enflasyon ve para arzıdır. Bu değişkenler üç aylık frekansta veri setine sahip olup, veri seti 1987:1 - 2009:3 dönemine aittir. Adı geçen değişkenler ile borsa arasındaki dinamik ilişkiyi incelemek için üç farklı yöntem uygulanmaktadır. Bunlardan birincisi Toda ve Yamamoto (1995) tarafından geliştirilen Granger nedensellik testidir. İkinci VECM (Vektör Hata Düzeltme Modeli) dayalı nedensellik testleri, ve nihayet üçüncüsü etki-tepki ve varyans ayrıştırma analizleridir. Sonuç olarak, Toda ve Yamamoto (1995) ve VECM içerisinde yapılan nedensellik test sonuçlarından elde edilen bulguların ortak bir çıkarımı, borsanın uzun-dönemde enflasyon için bir öncü gösterge niteliği taşıdığıdır. Buna karşın VECM'den elde edilen sonuçlara göre borsa, kısa-dönemde reel GSYH tahmininde öncü bir gösterge olarak kullanılabilir. Toda ve Yamamoto (1995) tarafından geliştirilen Granger nedensellik test sonuçları borsanın etkin bir piyasa olmadığı sonucuna varmasına rağmen, VECM'den elde edilen sonuçlara göre, borsa hem uzun-dönemde hem de kısa-dönemde etkin bir piyasa görünümündedir. Yani makroekonomik değişkenlerden borsaya herhangi bir nedensellik ilişkisi gözlenememektedir.Öğe Türkiye İçin İşsizlik Oranının Bağımsızlığı Hipotezi Testi(Kırıkkale Üniversitesi, 2016) Doğan, Taylan TanerTürkiye için 2010 yılında demografik fırsat penceresinin açıldığı ve işgücü piyasalarının büyüyeceği öngörülmektedir (Tansel, 2012). Buna göre bu dönem çalışabilir nüfusun toplam nüfusa oranının en yüksek olduğu dönemdir. Bu gelişme yeni fırsat ve riskleri gündeme getirmektedir. İşsizlik ve işgücüne katılım oranı değişkenlerinin izlediği yol ve bu iki değişken arasındaki ilişki işgücü piyasasının yapısını anlamaya yönelik önemli göstergelerdir. Söz konusu ilişki bu makale çalışmasının araştırma konusudur. Çalışmada, “İşsizlik Oranının Bağımsızlığı Hipotezi” Türkiye için test edilmiştir. Elde edilen bulgular, kadın, erkek ve toplam işgücü için işsizlik ve işgücüne katılım oranları arasında kısa ve uzun dönemli herhangi bir ilişkinin olmadığına yöneliktir. Bulgulara göre, Türkiye’de işsizlik oranları işgücüne katılım oranlarından bağımsız seyretmektedir.