Yazar "Erdem, Sezgin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Baba kimliğinin inşasının nesiller bağlamında karşılaştırmalı analizi: Sembolik etkileşimci bakış açısıyla nitel bir inceleme(Kırıkkale Üniversitesi, 2019) Erdem, Sezgin; Şenol, DolunayTüm bireylerin yaşamlarında varlığı ya da yokluğuyla derin izler bırakan babalığın anlamı bu rolün icracıları olan erkeklerin yaşamlarında çoğu zaman belirsiz olarak kalmaktadır. Erkekliğin ispatında son aşama ve istifa edilemeyecek kazanılmış statü olan babalıkla ilgili çalışmaların yoğunlukla çocuk merkezli olması bu kimliğin faillerinin bu kimliğe yüklemiş oldukları anlamların keşfedilmesinde yetersiz kalmıştır. Çalışmamızda babaların bu role yüklemiş oldukları anlamları ve bu rolü inşa ediş biçimleri sembolik etkileşimciliğin kimlik teorisi yaklaşımıyla incelenmiştir. Babalığın aktörlerin gözünden araştırılması ve sonuçların nesiller bağlamında aralarında biyolojik bağ bulunan babalarla karşılaştırılması çalışmamızın önemini artırmaktadır. Araştırma grubu; aralarında biyolojik bağ bulunan 20'şerli iki nesil (baba-oğul) 40 babadan oluşmaktadır. Derinlemesine görüşmelerle elde edilen veriler Maxqda 11 nitel veri analiz programı ile analiz edilmiştir. Bu sonuçlara göre geleneksel, modern ve katılımcı olmak üzere üç babalık kimliği tespit edilmiştir. 1. nesil babalar geleneksel babalık kimliğinde yoğunlaşırken 2. nesil babalar ise modern ve katılımcı baba kimliklerinde yoğunlaşmıştır. Babalık kimliğinin inşasında çocuğa yönelik cinsiyetçi yaklaşımlar, egemen erkeklik söylemleri, sosyal çevre, çalışma yaşamı ve koşulları öne çıkan kategorilerdendir. 2. nesil babalar yoğunlukla kimlikleri ile babalarının kimliklerinin farklılaştığını düşünürken, 1. nesil babalar ise kimlikleri ile babalarının kimlikleri arasında çok az farklılık olduğunu ifade etmişlerdir. Yapılan analizlerde nesiller arası değişim ve babalık kimliğinin belirleyici unsurları arasında toplumsal cinsiyet algısı, kadının sosyoekonomik durumu, eğitim, gelir düzeyi, modernleşme ile açıklanmıştır. 1. nesil katılımcılar kimliklerini egemen erkeklik söylemleri üzerinden erkekliğin devamı olarak inşa ederken 2. nesil katılımcılarda ise sosyal çevre ve medyanın da etkili faktörler olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Nesiller bağlamında babalık kimliğinde bir değişim olduğu günümüz neslinin geleneksel babalık kimliğinden uzaklaştığı ancak bu değişimin yavaş olduğu değerlendirilmiştir.Öğe Işid: Küresel Bir Terör Örgütü(2016) Şenol, Dolunay; Erdem, Sezgin; Erdem, ElifKüreselleşen dünyada insanların ve toplumların etkileşim ağı son derece karmaşık hale gelmiştir. Küreselleşme insanların ve toplumların hayatına olumlu katkılar yaptığı gibi istenmeyen sonuçlara da neden olmuştur. Dünyada meydana gelen olumlu gelişmelere katkı sağlayan bilimsel gelişim son yıllarda etkili ve hızlı bir sürece girerken, terör örgütlerinin etki alanları da ülke sınırlarının dışına taşmakta, terör örgütleri bu gelişimi kendi lehine kullanarak tüm dünyayı tehdit eder hale gelmektedir. IŞİD olarak bilinen terör örgütü de küreselleşmenin avantajlarını kullanarak kısa süre içinde etki alanını genişletmeyi başarmış, bölgesel olmaktan çıkarak dünyayı tehdit eder hale gelmiştir. Bu sebep ile çalışmamızda dünyayı ve geleceğini olumsuz yönde etkilemesinden korkulan bu terör örgütünün yapısını ortaya koymayı amaçladık. Ayrıca IŞİD tüm dünyada terör örgütü olarak kabul edilmesine rağmen örgüte katılımların her geçen gün artarak devam ediyor olması da son derece düşündürücüdür. Çalışmamız bir literatür taraması olup örgüt ile ilgili kaynakların sistematik bir çerçevede incelenerek analiz edilmesiyle oluşturulmuştur. Örgütün yapılanmasında ve örgüte katılımlarda etkili faktörler olduğu değerlendirilen ideoloji, ekonomik güç ve medya gücü analiz edilmiştir. Bu çalışma ile IŞİD tehdidine karşı mücadele geliştirmesi gereken ilgililere ışık tutarak katkı sağlamayı hedeflemekteyiz.Öğe Toplumsal Cinsiyetin Bir Aktarım Aracı Olarak Çizgi Filmler: Sindirella ve Pamuk Prenses Örneği(2016) Şenol, Dolunay; Erdem, Sezgin; Uzun, Zafer; Erdem, ElifM asal, içinde bulunduğu toplumun normlarının, stereotiplerinin, baskın düşüncelerinin, örtük kodlarının ve kültürel unsurlarının yeniden üretiminde etken bir rol üstlenmektedir. 2-5 yaş arası çocuk grubuna hitap eden bu masallar, sundukları görsel materyaller ile çocukların sosyalizasyonlarına katkı sağlamaktadır. Günümüzde çocukların psiko-sosyal gelişimlerine katkıda bulunmak ve onları eğlendirmek amacıyla görselliğin daha etkin bir şekilde kullanıldığı masalları konu alan çizgi filmlerin sayıları gittikçe artmaktadır. Ebeveynler bu çizgi film masallarını çocuklarına satın alarak ve izleterek çocuklarının toplumsallaşma sürecine katkıda bulunmaktadırlar. Bu bağlamda toplumsal cinsiyete ilişkin inşa edilmiş kodların, masalları konu alan çizgi filmler üzerinden aktarımının incelenmesi eril tahakkümün örtük kodlarının keşfedilmesi açısından önem taşımaktadır. Bu araştırmanın konusunu toplumsal cinsiyet kodlarının bir aktarım aracı olarak kullanıldığı "Külkedisi: Sindirella" ve "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" adlı çizgi filmlerde toplumsal cinsiyet kodlarının hangi biçimlerde işlendiği ve çözümlendiğinin incelenmesi oluşturmaktadır. Çalışmada "Külkedisi: Sindirella", "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" masallarında yapılandırılan kadınlık temsillerinin irdelenerek, toplumsal cinsiyet organizasyonunun ne şekilde biçimlendirildiğinin içerik analizi yöntemiyle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Toplumsal cinsiyete ilişkin kodların erken yaşlarda öğrenildiğini kabul edersek; çocukluk döneminde bizlere de defalarca anlatılan ve aynı zamanda bu araştırmanın da konusu olan "Kül Kedisi: Sindirella" ve "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" adlı masallarda çocuklara sunulan ve toplumdaki eril-dişil kimlik kodlarının en baştan nasıl şekillendirildiğini ortaya koyması açısından bu araştırma bulguları önem arz etmektedirÖğe YAŞLILIK VE YAŞLI KADINLARDA HUZUREVİ ALGISI: NİTEL BİR ÇALIŞMA(Kırıkkale Üniversitesi, 2017) Şenol, Dolunay; Erdem, SezginTürk toplumunun dünyada yaşanan hızlı değişimden payına düşeni aldığı bugün tartışma götürmezbir gerçek olarak kabul edilmektedir. Aile hiç şüphesiz kültür aktarımında en temelkurumların başında gelmektedir. Kültürü aktarırken aile bireyleri arasında üç kuşağın bir aradaolması ve etkileşimi son derece önem arz etmektedir. Modern dünyada aileler küçülmektedir.Bu küçülme, ailenin fonksiyon ve yetki devrini de beraberinde getirmektedir. Geniş aile içindeçocuklar kreşe yollanmaz iken yaşlılar da huzurevlerine gönderilmemektedirler. Dolayısı ileyaşlı ve çocukların bakımı, birlikteliği ve etkileşimi aile içinde devam etmektedir Ancak modernaile daha çok çekirdek aile özelliği göstermektedir. Aile bireyleri ev ortamından uzakta çalışmaktadır.Dolayısı ile aile bireyleri sabah gidip akşam geldikleri evlerinde ne çocuklarını ne deyaşlılarını bırakabilmektedirler. Aileler çocuklarını kreşe, okula gönderirken yaşlılarını da evdetek başına bırakmanın; yaşlılar da evde tek başına kalmanın kaygılarını yaşamaya başlamaktadırlar.Modern devletlerin bu konuda sunmuş oldukları pek çok alternatiften birisi huzurevleridir.Modern dünya, hızla yaşlanmaktadır. Çalışmamızda, o güne kadar ailesine, toplumunaönemli katkıları olan, ancak eski üretkenliğini ve çevikliğini kaybeden yaşlıların, modern dünyanınkendilerine sunmuş olduğu huzurevleri ile ilgili algılarını ortaya koymak istedik. Çalışmamıziki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Türk toplumunda aile ve yaşlılık ileilgili teorik bilgilere yer verilecektir. İkinci bölümde ise 65 yaş ve üzerindeki yaşlılarla yapılmışyarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilmiş bilgiler paylaşılmıştır. Çalışmanın sonunda,araştırma grubumuzdaki yaşlıların huzurevi algıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böyleceyaşlılarla ilgili politika uygulayıcılara ve yerel yöneticilere ışık tutmuş olmak hedeflenmektedir.