Yazar "Gülerman, Hacer Fulya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuklarda gastroözefageal reflü hastalığı: Ne kadar tanıyoruz? Ne kadar tanıyoruz?(2015) Güngör, Hatice Eke; Gülerman, Hacer Fulya; Özmen, SerapGastroözefageal refl ü hastalığı (GÖRH) farklı klinik tablolarla karşımıza çıkabilir ve çeşitli hastalıklara eşlik edebilir. Bu çalışma ile GÖRH tanısı alan olguların başvuru yakınmaları, klinik özellikleri ve eşlik eden hastalıkların değerlendirilmesi amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Eylül 2003-Aralık 2005 tarihleri arasında Çocuk Gastroenteroloji Bölümünde GÖRH tanısı alan, yaşları 1 ay ve 15 yaş arasında değişen 219 olgu yaş, cinsiyet, başvuru yakınmaları, fizik muayene bulguları, sekonder refl ü nedenleri ve eşlik eden diğer hastalıklar açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Yaşları 1 ay-15 yaş arasında değişen 219 olgunun 114 (%52.1)'ü erkekti. Bir yaş ve üstü yaş grubundaki olgu sayısı 168 (%76.7) olup, 1 yaş altı grubun olgu sayısına göre daha fazla idi. En sık başvuru yakınması olarak 1 yaş altı grupta gastrointestinal sistem (GİS) yakınmaları gözlenirken (18 olgu, %35.2), 1 yaş ve üstü grupta GİS yakınmaları ve solunum sistemi (SS) yakınmalarının birlikteliği daha sık gözlendi (74 olgu, %44). Tekrarlayan kusma, aşırı ağlama, huzursuzluk, beslenme zorluğu 1 yaş altı olgularda daha fazla saptandı. Öksürük, karın ağrısı, göğüs ağrısı ve/veya retrosternal ağrı, ses değişikliği, mide bulantısı ise 1 yaş ve üstünde olan olgularda daha fazla idi. Fizik incelemede vücut ağırlığı ve boy Z-skoru değerlendirilen olguların 15 (%6.8)'inde malnütrüsyon, 19 (%8.6)'unda boy kısalığı mevcuttu. Büyüme ve gelişme geriliği 1 yaş altındaki grupta 1 yaş ve üstü olan gruba göre daha fazla olup istatiksel olarak anlamlıydı (p= 0.033). En sık sekonder refl ü nedeni nörolojik hastalıklar olup, 1 yaş altında 6 (%46.1), 1 yaş ve üstünde When comorbid diseases were considered, asthma was observed in 31 cases whereas Helicobacter pylori gastritis in 28 cases, indicating signifi cant diff erence between cases aged < 1 and >= 1 year (p= 0.009).Conclusion: Cases with suspected GERD should be investigated for extra-gastrointestinal findings. To improve quality of life in such patients, these problems, which tend to be chronic, should be recognized and treated earlyÖğe Çocuklarda Kroni?k Kabızlık Olgularının Değerlendi?ri?lmesi(2014) Şahin, Şanlıay; Köksal, Tülin; Gülerman, Hacer Fulya; Köksal, Ali OsmanAmaç: Kronik kabızlık sıklıkla teşhis edilmeyen ve çok az tedavi verilen genel ve ciddi bir çocukluk çağı sorunudur ve çocuk gastroenteroloji ünitelerine en sık başvuru nedenlerindendir. Bu çalışmada amaç kronik kabızlık yakınması ile ge- tirilen olgularda klinik özellikleri, etiyolojik nedenleri ve izlem sonuçlarını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Mart 2004 ile Eylül 2005 tarihleri arasında çocuk gastroenteroloji, hepatoloji ve beslenme bilim dalı polikliniğine kabızlık yakınması ile getirilen 1 ay ile 16 yaş arasındaki olguların dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Uygun olan 100 olgu çalışmaya dahil edildi. Düzenli poliklinik takiplerine gelen 74 olgu ileriye dönük olarak tedavi ve klinik yanıt açısından değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen olguların ortalama yaşı 4,48 olup, %51’i erkekti. Kabızlık yakınmalarına ek olarak olgu- ların %66’sında karın ağrısı mevcuttu. Kabızlık yakınma süreleri ort: 33 aydı. Dışkılama sıklığı %62 olguda 2-3 günde bir olarak kaydedildi. Dışkının kıvam ve şekli ise %61 olguda sert ve küçüktü. Olguları %92’si ilk 24 saat içinde mekonyum yapmıştı. %18’inde aile öyküsü vardı. Diyetteki lif içeriği 78 olguda yetersiz iken, sıvı alımı ise olguların %67’sinde yeter- siz olarak bulundu. Olguların %4’ünde kronik kabızlıkla birlikte altta yatan psikolojik bir neden vardı. Fizik muayenede, %10 olguda büyüme gelişme geriliği mevcuttu. Olguların %92’sinde fonksiyonel kabızlık saptanırken, %8’inde organik kaynaklı bir kronik kabızlık nedeni mevcuttu. Tedavide %28 olguya sadece uygun diyet ve tuvalet eğitimi verilmiş, %72 olguya ise medikal tedavi verilmişti. Düzenli poliklinik kontrollerine gelen (n=74) olguların 68’inde (%92), 4 - 8 haftalık süre içinde tam klinik yanıt alındı. Tam klinik yanıt alınamayan olguların gereken tedavi uyumunu gösterememiş oldukları öğrenildi. Sonuç: İdiyopatik kronik fonksiyonel kabızlığı olan çocukların çoğunun tanısı için genellikle detaylı bir klinik sorgulama ve fizik muayene yeterli olmaktadır. Kabızlık tedavisinde organik nedenler dışlandıktan sonra tuvalet alışkanlığının düzel- tilmesi, diyet değişiklikleri ve tıbbi tedavi ile başarı şansı yüksektir. Ülkemizde kabızlık yakınması olan çocuklar hakkında yapılacak geniş kapsamlı araştırmalara ve istatistiksel verilere ihtiyaç vardır.Öğe An unusual foreign body in the midesophagus of an adolescent boy retrieved successfully via a snare with a net(2017) Güven, Burcu; Gülerman, Hacer FulyaÇocuklarda yabancı cisim yutulması sık karşılaşılan bir sorundur. Bu cisimlerin çoğu bağırsak yoluna kolaylıkla geçer, ancak bazıları büyüklük ya da şekline bağlı olarak özofagusta kalır. Keskin ve tırtıklı kenarı olan yabancı cisimler özofagusu perfore etme riskinden dolayı daha çok risk taşırlar. Biz burada kaza sonucu kenarı tırtıklı gazoz kapağı yutan bir ergende bu cismin endoskopik olarak fileli kement ile hasarsız olarak orta özofagustan çıkarı- mını bildiriyoruz. Fleksibl endoskoplar ile çok sayıda seçenek kullanılarak yabancı cisimler çıkarılabilmektedir. Bu seçeneklerden fileli kement uygulaması da çocuklarda güvenli ve etkin bir seçenek olarak görünmektedir.Öğe Wilson’s disease in children: Analysis of 41 cases(2019) Tursun, Serkan; Gülerman, Hacer FulyaAim: This study aimed to present clinical and laboratory features of 41 children with Wilson's disease.Material and Methods: The medical records of all of the patients who had got a diagnosis of Wilson's disease between 2001 June and 2005 March in Ankara Dr. Sami Ulus Training& Research Hospital, Turkey. Demographic, clinical and biochemical information was obtained from the patients' records. Findings were retrospectively analyzed by the SPSS Windows 16.0 (SPSS Inc. IL, USA) statistical software.Results: A total of 41 patients had got the diagnosis of Wilson's disease: 24 boys and 17 girls, between in the range of 3-14 years old. The mean age of patients was 9.05±2.84 years. Kayser-Fleischer rings were observed in 24 patients. Urinary copper excretion in 24-hours urine was high in 39 of 40 patients. Serum ceruloplasmin levels were found low in 35 of 40 patients. Thirteen of patients were diagnosed after the family screening. Pathologic brain MR findings were detected in 4 of 8 patients without neurological system complaints or physical examination findings. Conclusion: Especially in societies that consanguineous marriages are so common, Wilson's disease should be considered in differential diagnosis of chronic liver diseases, prolonged hypertransaminasemia, and degenerative brain disorders of unknown origin. In our study, it has been shown that Wilson's disease diagnosis and follow-up preserved the value of classical diagnostic methods and it has been shown that neuroimaging may be useful for early detection of neurological involvement even if neurological findings do not occur.