Yazar "Güliter, Sefa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The Antibody Response to Helicobacter pylori in the Sera from a Rural Population in the Central Anatolia Region of Turkey(Pharmaceutical Soc Japan, 2008) Apan, Teoman Zafer; Iseri, Latife; Aksoy, Altan; Güliter, SefaHelicobacter pylori (H. pylori) infection is common worldwide. Although the seropositivity of H. pylori rates has been unclear in the Turkish population. In this study, anti-H. pylori IgG seroprevalence and anti-cytotoxin-associated gene A (CagA) IgG positivity were evaluated. The sera of 880 people without gastrointestinal symptoms (384 males, 496 females) were tested for anti-H. pylori IgG and anti-CagA IgG antibodies by enzyme linked immunoassay method. Anti-H. pylori IgG antibodies were positive in 263 sera (41%) and their rates increased with age. The seroprevalence of anti-H. pylori IgG was higher in females (43.8%) than in males (38%). Of the anti-H. pylori IgG positive sera, 194 (53%) were also positive for anti-CagA IgG. The anti-CagA IgG positivity did not significantly differ with age. However, the lowest rate (46.6%) was determined among individuals 2029 years of age and the highest rate (62.5%) among individuals over 60 years age. Anti-CagA IgG positivity rates were higher in males (87.5%) than in females (37.5%).Öğe Assessment of psychiatric diagnosis, alexithymia, temperament and character of patients with irritable bowel syndrome(2007) Taymur, Ibrahim; Erberk-Özen, Nurper; Boratav, Cumhur; Güliter, SefaObjective: It is well documented that there is a strong relationship with Irritable Bowel Syndrome (IBS) and stress. Indeed IBS is a psychosomatic disease of gastrointestinal system. In this study it is aimed to determine the anxiety and alexithymia levels and their association with temperament, and personality in both patient and healthy control groups. Method: Thirty-four patients with IBS according to Roma II Diagnostic Criteria and 32 healthy volunteers were included in the study. Patients with IBS and the healthy subjects were evaluated by DSM-IV diagnostic criteria, Temperament and Character Inventory (TCI), State and Trait Anxiety Inventory-II (STAI-II) and Toronto Alexithymia Scale-26 (TAS-26) have been applied. Results: Mean age of patients with IBS was 36.41±8.5 and average period of the illness was 6.65±5.8 years. 76.5% of IBS patients had at least one DSM-IV diagnoses. In IBS patient group, mean STAI-II score were significantly higher than the control group (p=0.001 and p=0.007, respectively). Among TCI subscales harm avoidance (HA) and self-transcendence (ST) mean score were significantly higher in IBS patient group than healthy controls (p=0.023 and p=0.039, respectively). The result of backward condition logistic regression analysis of total HA and total ST points in the sixth step were found to be a significant predictors of IBS's existence (in the sixth step it was found that 2 log likelihood: 80.615 and R 2=0.181). Conclusion: With respect to these psychiatric disorders or temperamental and characteristic properties they can have a role in occurrence and exacerbation of IBS.Öğe A case report of gastric antral vascular ectasia (watermelon stomach) as a rare cause of gastrointestinal bleeding(2005) Leventoğlu, Sezai; Güliter, Sefa; Akyürek, Nusret; Menteş, Bülent; Yakaryılmaz, Fahri; Dursun, Ayşe; Görgül, Ahmet…Öğe A Clinical Presentation of a Very Rare Infection: Parenchymal Fasciola Hepatica(2013) Sapmaz, Ferdane; Güliter, Sefa; Kalkan, İsmail Hakkı; Nazlıoğlu, AdemFascioliazis düz, kahverengi bir karaciğer paraziti olan Fasciola hepaticaun sebep olduğu, öncelikle sığır, koyun gibi çiftlik hayvanlarında görülen bir enfeksiyon hastalığıdır. Enfeksiyonun tanısı hastalıktan şüphe etmekle mümkündür. Radyolojik bulgular oldukça spesifiktir. Genellikle Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve diğer görüntüleme yöntemleri karaciğerde hipodens, hareketli lezyonlar göstermektedir. Parankimal F. hepatica çok nadir izlenmektedir. Biz burada F. Hepaticanın çok nadir bir klinik prezentasyonu olan parankimal F. hepaticalı bir vakayı sunmayı amaçladık. (Turkiye Parazitol Derg 2013; 37: 305-6)Öğe The Effects of Metformin, Ethinyl Estradiol/Cyproterone Acetate, and Metformin Ethinyl Estradiol/Cyproterone Acetate Combination Therapy on Carotid Artery Intima-media Thickness in Patients with Polycystic Ovary Syndrome(2020) Ünal, Derya; Demirci, Hüseyin; Yılmaz, Murat; Kısa, Üçler; Tulmaç, Murat; Güliter, SefaIntroduction: Patients with polycystic ovary syndrome (PCOS) are in the risk group for early-onset cardiovascular disease. There are few studies evaluating physiological and inflammatory cardiovascular risk factors in PCOS. Our study aimed to measure carotid intima-media thickness (IMT) in PCOS cases and to assess the effects of metformin, ethinyl estradiol/cyproterone acetate (EE/CA) and metformin + EE/ CA combination therapy on carotid IMT, insulin resistance, C-reactive protein (CRP), apelin and adiponectin. Methods: Basal carotid IMT, insulin resistance [Homeostasis model assessment insulin resistance (HOMA-IR)], apelin, adiponectin, and CRP values were evaluated in 60 women with PCOS and 43 healthy volunteers between the ages of 18 and 45. After baseline evaluation, patients were divided into metformin (n=20), EE/CA (n=20) and metformin + EE/CA (n=20) treatment groups. Treatment regimens were administered for six months. At the end of the treatment, the same parameters were reevaluated. Results: Compared with the control group, CRP (p=0.003), HOMA-IR (p=0.004) and IMT (p=0.049) were significantly higher, and adiponectin (p=0.002) and apelin (p=0.031) levels were significantly lower in patients with PCOS. At the end of the six-month treatment, the adiponectin level in the metformin (p=0.012) and metformin + EE/CA groups (p=0.012), and the apelin level in the metformin (p=0.024), EE/CA (p=0.024) and metformin + EE/CA groups (p=0.024) were significantly higher. There was no statistically significant change in CRP level in all treatment groups (p>0.05). There was no statistically significant change in carotid IMT value in all treatment groups (p>0.05). Conclusion: According to these results, we can say that women with PCOS have subclinical atherosclerosis and that metformin treatment has a positive effect on subclinical atherosclerosis.Öğe Erken evre hemoroid tedavisinde infrared koagulasyon ve lastik bant ligasyon(2006) Yakaryılmaz, Fahri; Güliter, Sefa; Özkurt, Zübeyde; Keleş, Hatice; Ebinç, FatmaGiriş ve amaç: Semptomatik hemoroidlerin tedavisi için cerrahi dışı farklı yöntemler olmasına rağmen bunların hangisinin daha üstün olduğu tartışmalıdır. Bu çalışmada erken evre hemoroidlerin tedavisinde lastik bant ligasyon (LBL) ve infrared koagulasyon (IRK)’un etkinliğinin ve komplikasyonlarının araştırılması amaçlandı. Gereç ve yöntem: Randomize prospektif bu çalışmada fleksible sigmoidoskopi ve anoskopik inceleme ile 2. derece internal hemoroid tanısı konulan, daha önce tedavi edilmemiş 51’i kadın, 40’ı erkek, median yaşı 42 (21–64) yıl olan 91 hastaya semptomlar kaybolana kadar 4 hafta ara ile bir veya daha fazla seansta LBL (n45) veya IRK (n46) uygulandı. Her seanstan bir hafta sonra ve son seanstan 2, 12 ve 24 ay sonra tedavilerin etkinliği ve komplikasyonları değerlendirildi. Ağrı değerlendirmesi 0 ile 10 arasında skorlanan vizüel analog skala (VAS) ile yapıldı. Bulgular: LBL ve İRK gruplarında ortalama tedavi seans sayısı benzerdi (1.730.45 ve 1.780.42, p0.05). Postoperatif birinci hafta sonunda spontan ağrı için ortalama VAS skorları LBL ve IRK gruplarında sırası ile 3.82.1 ve 2.42.0 idi (p0.05). LBL grubunda VAS skoru 5 olan hasta sayısı 5 iken, IRK grubunda 0 idi (p0.05). Birinci hafta sonunda rektal tenezm sıklığı LBL grubunda %26.6, IRK grubunda %6.5 bulundu (p0.01). Sekizinci hafta sonunda iki grupta da hiçbir hastanın rektal ağrı ve/veya tenezm yakınması yoktu. LBL ve IRK’nın rektal kanamayı önlemedeki başarısı sırası ile 2. ayda %97.8 ve %89.1 (p0.05), 12. ayda %88.9 ve %82.6 (p0.05), ve 24. ayda %86.7 ve %54.3 (p0.01) idi. Sonuç: LBL ikinci derece hemoroidlerin kanama kontrolünde IRK’dan daha etkilidir. Ancak postoperatif erken komplikasyonlar LBL’de daha sıktır. Postopreratif 2. yıl nüks IRK’da daha sık olmasına rağmen komplikasyonların azlığı nedeni ile erken evre hemoroidlerin tedavisinde IRK ilk basamak tedavi seçeneği olabilir.Öğe Gastrik preneoplastik bulguların kolon polibi ile ilişkisi(2013) Kalkan, İsmail Hakkı; Sapmaz, Ferdane; Güliter, Sefa; Atasoy, PınarGiriş ve Amaç: Helicobacter pylori enfeksiyonu ile kolon polibi gelişimi arasındaki ilişkiye yönelik çalışmalarda çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. Mide için preneoplastik olduğu bilinen atrofi ve intestinal metaplazi ile kolon polibi gelişimi arasındaki ilişki ise henüz yeterince irdelenmemiş- tir. İki merkezde yürütmüş olduğumuz çalışmada, gastrik preneoplas- tik bulgu varlığı ile kolon polibi arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçla- dık. Gereç ve Yöntem: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Gastroenteroloji polikliniklerine 01.01.2012 ile 01.09.2012 tarihleri arasında başvuraran hastalardan özofagogastrodu - odenoskopi yapılarak Helicobacter pylori için biyopsi örneği alınan ve eş zamanlı kolonoskopi işlemi yapılan olgular çalışmaya dahil edildi. Olgu - ların demografik özellikleri, polip saptanan olgularda polip karakteristik- leri (büyüklük, sayı, histoloji) ve özofagogastroduodenoskopik biyopsi sonucuna göre gastrik atrofi-intestinal metaplazi ve Helicobacter pylori pozitifliği Sydney klasifikasyonuna göre kaydedildi. Bulgular: Çalışma- ya yaş ortalaması 57,413,3 olan toplam 150 (93 erkek, %62,0) olgu dahil edildi. Olguların 51inde (%34,0) en az 1 kolon polibi mevcuttu. Kolon polibi ve adenoma varlığı için atrofi [(Sırasıyla; OR:3,1 (p0,01) ve OR:3,2 (p0,02)] bağımsız risk faktörü idi. Toplam adenomatöz po- lip çapı atrofinin derecesi (p0,04) ve intestinal metaplazinin derecesi (p0,01) ile, toplam adenom sayısı ise atrofinin derecesi (p0,01), intes- tinal metaplazinin derecesi (p0,001) ile korele idi. Sonuç: Çalışmamız- da; gastrik atrofi kolon polibi/adenom gelişimi için bağımsız risk faktörü olarak bulundu. Helicobacter pylori pozitifliğinin kolon polibi varlığı ile ilişkisi saptanmadı. Gastrik preneoplastik lezyonlar ile kolon neoplazisi arasındaki ilişkinin konfirme edilebilmesi için geniş ölçekli, popülasyon tabanlı çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.Öğe Hashimoto tiroiditi ile birliktelik gösteren primer hiperparatiroidi(2003) Güliter, Sefa; Yılmaz, SevdaPrimer hiperparatiroidi, parathormon sekresyonundaki artışa bağlı olarak ortaya çıkan, kemik, kalsiyum ve fosfat metabolizmasının bozukluğudur. Olguların % 80' inde sebep paratiroid bezinin tek adenomudur. Hiperkalsemi ve kan parathormon seviyesinin artışı ile tanı konur. Vakaların çoğu asemptomatiktir. En sık görülen semptom-lar letarji ve yorgunluktur. Hashimoto tiroiditi ise daha çok yetişkin kadınlarda görülen otoimmün bir hastalıktır. Hipotiroidinin en sık sebebidir. Biz hiperkalsemi, parathormon artışı, böbrek taşı ve kafa grafisinde tuz-biber görünümü olan bir hiperparatiroidi olgusunu sunuyoruz. Hiperparatiroidi nedeni boyun ultrasonografisinde gösterilebilen tek paratiroid adenomu idi. Aynı zamanda olguda unilateral tiroidektomi sonrası Hashimoto tiroiditi de tesbit edildi.Öğe İskemik kolitin nadir bir nedeni: Buerger's hastalığı(2013) Sapmaz, Ferdane; Kalkan, İsmail Hakkı; Güliter, Sefa; Atasoy, PınarBuerger's hastalığı ya da diğer adıyla tromboanjitis obliterans etkilenen da- marlarda tromboz ve rekanalizasyonlarla giden bir hastalık olup, arter ve süperfisyal venlerde segmental okluzif ve multipl inflamatuvar lezyonlarla karakterizedir. Kolonik etkilenme çok nadir görülmektedir. Burada daha önce Buerger's hastalığı tanısı ile takip edilmekte olan hastada gelişen iske- mik kolit tablosunu tartışmayı amaçladık.Öğe A patient with ileocecal Crohn's disease who has intermittent umbilical and left lower abdominal quadrant pain(Springer Wien, 2015) Sapmaz, Ferdane; Kalkan, ismail Hakki; Güliter, Sefa; Yılmaz, Sevda…Öğe Prevalence of coeliac disease in patients with autoimmune thyroiditis in a Turkish population(W J G Press, 2007) Güliter, Sefa; Yakaryilmaz, Fahri; Özkurt, Zübeyde; Ersoy, Reyhan; Ucardag, Derya; Caglayan, Osman; Atasoy, PinarAIM: To investigate the prevalence of coeliac disease in a series of Turkish patients with autoimmune thyroiditis. METHODS: Sera from 136 consecutive patients with newly diagnosed autoimmune thyroiditis and 119 healthy blood donors were tested for IgA tissue transglutaminase antibody with enzyme-linked immunosorbent assay. Endoscopic mucosal biopsy from the second part of duodenum was performed in patients with positive antibody test. RESULTS: Eight patients (5.9%) and one control subject (0.8%) were positive for IgA tissue transglutaminase antibody (OR: 7.38, 95% CI: 0,91-59.85, P = 0.04). Six patients and one control agreed to take biopsies. Histopathological examination revealed changes classified as Marsh IIIa in one, Marsh II in one, Marsh I in two, and Marsh 0 in two patients with autoimmune throiditis, and Marsh I in one blood donor. CONCLUSION: Turkish patients with autoimmune thyroiditis have an increased risk of coeliac disease and serological screening may be useful for early detection of coeliac disease in these patients. Our findings need to be confirmed in a larger series of patients. (c) 2007 The WJG Press. All rights reserved.Öğe Üç olguda doksisikline bağlı özofajeal mukozal hasar(2003) Güliter, Sefa; Keleş, Hatice; Özkurt, Zübeyde Nur; Sezikli, Yusuf; Ateş, YükselBirçok ilaç Özofajeal mukozal hasara neden olmaktadır. Özofajeal mukozal hasarlı olguların yaklaşık yarısında rahatsızlık nedeni antibiyotiklerdir ve ilk sırada doksisiklin yer almaktadır. Bu yazıda, ikisi kadın üç hastada doksisiklin kullanımına bağlı gelişen mukozal hasar incelendi. İki olguda herhangi bir predispozan faktör saptanmadı. Bir olgunun ilacı susuz yutup hemen yattığı öğrenildi. İlacın kesilmesi ve proton pompa inhibitörü ile kısa sürede tüm hastalarda semptomatik ve endoskopik iyileşme sağlandı.Öğe The use of a covered expandable metal stent for the management of esophageotracheal fistula resulting from esophageal carcinoma: A case report(2004) Güliter, Sefa; Yakaryılmaz, Fahri; Değertekin, Bülent; Görgül, AhmetMalign özefagorespiratuvar fistül, tedavisi konusunda zorluklar olan nadir bir hastalıktır. Cerrahi bypass ile palyatif tedavi sıklıkla yapılamaz. Özefageal stentlerin kullanımı daha uygun olarak görülmektedir. Burada 64 yaşında özefagorespiratuvar fistül semptomları ile başvuran inoperabl özofagus karsinomlu bir olguyu sunmaktayız. Kaplı, genişleyebilen metalik bir stent başarılı bir şekilde özefagusa yerleştirildi. Hastanın semptomları hızla düzeldi ve hasta 16 ay yaşadı. Özefagorespiratuar fıstüllü hastalardaki inoperabl özefageal kanserlerin palyatif tedavisinde kaplı özefageal stentlerin kullanılması güvenli ve pratik bir alternatif tedavi şeklidir.