Yazar "Güzoğlu, Nilüfer" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acute Kidney Injury in Very Preterm Infants: A Cohort Study in a Level III NICU(Galenos Publ House, 2024) Güzoğlu, Nilüfer; Tandircioglu, Ümit Ayşe; Bulut, Aye; Acar, Banu Çelikel; Aliefendioglu, DidemBACKGROUND/AIMS: Acute kidney injury (AKI) is not rare among preterm infants in neonatal intensive care units (NICU). It raises mortality and morbidity in NICUs and also chronic kidney disease in the long term. The aim of this study was to define the incidence of clinical characteristics and the course of AKI in very preterm infants. MATERIALS AND METHODS: A retrospective cohort study was conducted in a level III NICU in a university hospital. All very preterm infants born in the same hospital during the study period were included in this study. Patient data were taken from the medical records. AKI diagnosis was made using the neonatal-modified Kidney Disease Improving Global Outcomes (KDIGO) criteria. RESULTS: AKI was diagnosed in 20 very preterm infants (42%). The median time of AKI diagnosis was 4.5 days of life (between 2-12 days). While there were 8 infants with AKI when the diagnosis was made based on the serum creatinine (Cr) level being over 1.5, the diagnosis of AKI increased to 20 with the use of the KDIGO criteria. Need for resuscitation in the birth room, patent ductus arteriosus, the number of cases of apnea, desaturation episodes, sepsis, hypotension, inotropic support, and sepsis rates were significantly higher in the AKI group. Days hospitalized among survivors were longer and mortality was higher in the AKI group than in the non-AKI group (p=0.042, p<0.0001 respectively). CONCLUSION: The neonatal KDIGO criteria are beneficial and also informative in diagnosing and staging AKI. Close follow-up of urine output and Cr levels especially in the first days is essential in very preterm infants.Öğe Bir bebeğin aniden ölümü(2016) Aliefendioğlu, Didem; Güzoğlu, NilüferBir yaş altındaki bebeklerin beklenmedik ve açıklanamayan ani ölümü olarak tanımlanan "Ani Bebek Ölümü", postmortem araştırma, ölüm yerinin araştırılması ve öykünün gözden geçirilmesi ile bir dışlanma tanısıdır. Kesin nedeni bilinmemektedir. Ölüme katkıda bulunabilecek bazı durumlar risk olarak tanımlanmıştır. İncinebilir gelişim döneminde olma, genetik yatkınlık ve aşırı immün yanıt ölümcül üçgeni oluşturur. Kritik periyotta bulunan bebeğin çevresel risk faktörlerinin etkisine maruz kalması sonucunda gelişir. Bu nedenle koruyucu önlemler risklerin ortadan kaldırılmasına dayanırÖğe Damak Plağı ile Beslenme ve Solunumu Düzelen Pierre Robin Sendromlu Bir Olgu(2017) Katırcıoğlu, Mehmet; Güzoğlu, Nilüfer; Aliefendioğlu, DidemPierre Robin Sendromu (PRS) 1902 yılında tanımlanmış olup damak yarığı, mandibuler retrognati ve/veya mikrognati ve glossopitozis şeklinde üç komponentten oluşmaktadır. Asfiksiye bağlı mortalite oranının % 30 olarak belirlendiği sendromda bir diğer problem de beslenme bozukluğudur. Bu nedenle hayatın ilk günlerinde beslenmenin ve solunumun rahat bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla müdahale gerekebilir. PRS'lu olgularda, hava yolu açıklığını sağlamak için literatürde bildirilmiş olan pozisyon verme, nazofarengeal tüp kullanımı, entübasyon ve cerrahi tedavi gibi yaklaşımlar mevcuttur. Hayatın ilk günlerinde uygulanan bu yaklaşımlar bebek ve aile için travmatik olabilmektedir. Bu yazıda 1 günlük iken beslenememe ve solunum problemleri ile başvuran ve ortodontik aparey kullanımı ile sorunsuz olarak taburcu edilen PRS'lu bir olgu sunulmuştur.Öğe Dış Merkezde ve Hastanemizde Sürfaktan Uygulanan Hastaların Karşılaştırılması(Kırıkkale Üniversitesi, 2016) Kırdağ, Gaye; Güzoğlu, Nilüfer; Aliefendioğlu, DidemErken sürfaktan tedavisi, sürfaktan eksikliği olan prematüre bebeklerde ventilasyonu destekleyerek hayat kurtarıcı olabildiği gibi, respiratuvar distres bulguları olan ancak Respiratuar Distres Sendromu olmayan bebeklere uygulandığında, gereksiz entübasyon ve mekanik ventilasyon tedavisi ile sonuçlanabilmektedir. Bu çalışmanın amacı ünitemize sevk edilen hastalar ile hastanemizdeki sürfaktan uygulamalarının karşılaştırılmasıdır.Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde son bir yıl içinde Respiratuar Distres Sendromu tanısıyla sürfaktan uygulanan bebekler geriye yönelik olarak incelendi. Hastalar sürfaktan tedavisinin uygulandığı merkeze göre iki gruba ayrıldı. Sürfaktan uygulanması dış merkezde yapılanlar 1. Grubu, kliniğimizde sürfaktan uygulananlar ise Grup 2’yi oluşturdu. Her iki grup gebelik haftası, doğum ağırlığı, antenatal steroid, cinsiyet, APGAR skoru ve sürfaktan verilme endikasyonları açısından karşılaştırıldı.Çalışmamıza birinci grupta 12, ikinci grupta 49 hasta olmak üzere toplam 61 hasta dahil edildi. Grup 1’in ortanca gebelik haftası ve doğum ağırlığı, Grup 2’den yüksek bulundu (p and lt;0.05). Sevk edilen hastalardan sadece 4’ünde (4/12) klinik ve radyolojik bulgularla Respiratuar Distres Sendromu düşünüldü ve hastaların tamamı kliniğimize başvuruda ekstübe edilerek izleme alındı.Sürfaktan uygulaması, protokoller ışığında yapılması gereksiz tedavi ve entübasyonu önleyebilir. Bu çalışma vaka sayısının az olması nedeni ile tüm toplumu yansıtmamakla birlikte, daha fazla veri ile yapılacak çalışmalar için yol gösterici olabilir.