Yazar "Karaşahin, Tahir" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The effect of oleic and linoleic acids on in vitro bovineembryonic development and embryo quality(2015) Karaşahin, Tahir; Arıkan, ŞevketThe present study was aimed at the investigation of the effects of oleic and linoleic acid on the in vitro development of Anatolian native black crossbred bovine embryos. Following the in vitro maturation and fertilization of oocytes, embryonic development stages were monitored using embryo culture medium supplemented with three different doses of oleic and linoleic acid (10, 100, and 1000 µM). Examination of the culture media 48 h after fertilization demonstrated that linoleic acid had no effect on embryo cleavage rates, while oleic acid produced a significant increase in cleavage rates (P < 0.01). It was determined that the highest dose of linoleic acid (1000 µM) and all three doses of oleic acid significantly increased the proportion of cultured oocytes developing to the morula-blastocyst stage (P < 0.001). As a result, while oleic acid significantly increased (P < 0.001) the proportion of embryos developing to the morula-blastocyst stage, linoleic acid had limited effects on embryonic development and quality. Thus, it was concluded that the supplementation of Anatolian native black crossbred bovine embryo cultures with oleic acid may induce positive effects on embryonic development and quality.Öğe Farklı dönemlerdeki in vivo üretilmiş sığır embriyolarında cinsiyetin dağılımının belirlenmesi ve cinsiyetin bu dağılıma etkisinin araştırılması(2013) Karaşahin, Tahir; Satılmış, Muharrem; Kızıl, Sedat Hamdi; Akyol, NumanBu çalışmanın konusu, farklı dönemlerdeki in vivo sığır embriyolarının cinsiyetlerinin non elektroforetik PCR yön- temi ile tespit edilerek, cinsiyet dağılımının ve bu dağılımın arasındaki farkların cinsiyetten etkilenip etkilenmediğinin belirlenmesidir. Cinsiyet tayini amacıyla yedi günlük toplam 65 adet in vivo üretilmiş embriyo kullanıldı. Embriyo elde etmek için rutin süperovulasyon yöntemleri kullanıldı. Tohumlamalardan yedi gün sonra cerrahi olmayan yöntemle uterus yıkaması yapılarak embriyolar toplandı. Elde edilen embriyolar kalite değerlendirmesinin ardından cinsiyetleri tespit edildi. Embriyoların trophektoderm kısmından mikro manipülatöre bağlı mikro bıçak ile %10-30 oranında bir par- ça kesilerek biyopsi materyali alındı. Embriyodan biyopsi alma işlemi %20 FCS içeren D-PBS solüsyonu içerisinde yapıldı. Alınan biyopsi parçaları, lizis ve denaturasyon işlemleri amacıyla PCR cihazına yerleştirildi. Lizisi takiben DNA amplifikasyon işlemi 35 döngü olarak gerçekleştirildi. PCR cihazından çıkarılan tüpler, 302-312 nm dalga boyunda ışık veren UV lamba altında incelendi. Pembe renk veren embriyo “erkek embriyo” olarak belirlendi. Cinsiyet tayini yapılan embriyolardan kompakt morula aşamasında olan 30 embriyodan 14’ünün erkek (%46.7; 14/30), 16’sının dişi (%53.3; 16/30) cinsiyette; blastosist aşamasındaki 35 embriyodan 21’inin erkek (%60.0; 21/35), 14’ünün dişi (%40.0; 14/35) cinsiyete sahip olduğu tespit edildi. Blastosist aşamasındaki erkeklerin oranının (%60.0) morula aşamasına (%46.7) göre daha yüksek bulunmasına rağmen aralarındaki farklılık istatistik önemde bulunmamıştır (P0.05).Öğe Foliküler Kistli Holstein Irkı Düvelerde Ovsynch Protokolünün Gebelik Oranları Üzerine Etkisi(2023) Dursun, Şükrü; Köse, Mehmet; Kızıl, Sedat Hamdi; Bulut, Gaye; Öztürk, Caner; Atlı, Mehmet Osman; Karaşahin, TahirBu çalışmada, foliküler kistli Holstein ırkı düvelerde Ovsynch programının tedavideki etkinliğini belirlemek amaçlan- dı. Özel bir süt sığırı işletmesinde, iki veya üç tohumlamadan sonra gebe kalmayan, sık düzensiz, uzun veya sürekli östrüs belirtileri gösteren 2018 yılında 19 baş, 2022 yılında 17 baş, toplam 36 baş Holstein ırkı düve on gün arayla ikişer kez rektal palpasyon (RP) ve ultrasonografi (USG) ile tekniğine uygun olarak muayene edildi. İkinci muayeneden sonra, korpus luteum (CL) yokluğunda, 25 mm'den büyük çapta folikül taşıyan düveler (2018 yılında 13, 2022 yılında 12 olmak üzere toplam 25), foliküler kist grubuna dahil edilirken, kalan (2018’de 6, 2022 ‘de 5) 11 düve kontrol grubu olarak ayrıldı. Her iki gruptaki düvelere Ovsynch protokolü uygulandı. Düveler aynı ortamda aynı rasyon ile beslendi. Düvelerin gebelik muayeneleri tohumlamadan 45 gün sonra RP ve USG ile yapıldı. Elde edilen verilerin istatistiksel analizinde SPSS hazır paket programı kullanıldı. Gebelik oranı foliküler kist grubunda %88.0 (22/25), kontrol grubunda %72.73 (8/11) olarak tespit edildi. Grupların gebelik oranları arasında anlamlı fark yoktu (P?0.05). Sonuç olarak, Ovsynch protokolünün foliküler kisti olan düvelerde kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Oleik ve linoleik asidin in vitro sığır embriyo gelişimi ve kalitesine etkileri(Kırıkkale Üniversitesi, 2012) Karaşahin, Tahir; Arıkan, ŞevketBu çalışma, doymamış yağ asitlerinden oleik asit (18:1 cis-9- oktadekadienoik asit) ve linoleik asidin (18:2 (n?6), 9,12- oktadekadienoik asit) sığır embriyolarının in vitro gelişimi üzerine etkilerini araştırmak amacıyla gerçekleştirildi. Çalışmada kullanılan ovaryumlar, Ankara iline bağlı Çubuk ilçe mezbahasından temin edildi. Toplanan 198 adet ovaryumdan aspirasyon yöntemiyle, 1304 adet oosit elde edildi. Ancak bu oositlerden A ve B kalitede olduğuna karar verilen 1124 adedi çalışmada kullanıldı.Maturasyon, kapasitasyon, fertilizasyon ve embriyo kültürü işlemleri %5 CO2 ve %95 nem içeren 38,5 oC'lik inkübatör ortamında gerçekleştirildi. Maturasyon medyumu olarak doku kültür medyumu 199 (TCM-199) kullanıldı. Bu medyumdan 100 µL'lik maturasyon mikrodamlaları hazırlandı. Damlaların üzeri mineral yağ ile kapatıldı. Her mikrodamlaya ortalama 18'er adet oosit yerleştirildi. Oositler, maturasyon amacıyla 22 saat süreyle inkübe edildi. Kumulus ekspansiyonu görülen oositler mature kabul edildi.Spermatozoonların kapasitasyonu amacıyla heparin (5 U/mL) ve kafein (2 mM) içeren Brackett ve Oliphant (BO) medyumu kullanıldı. Spermatozoonlar 25000/oosit olacak şekilde doze edildi. Oosit ve spermatozoonlar fertilizasyon amacıyla 6 saat inkübe edildi. Ardından Charles Rosecrans (CR1aa) embriyo kültür medyumu ile yıkanan oositler, oleik asit (10 µM, 100 µM ve 1000 µM) ve linoleik asit (10 µM, 100 µM ve 1000 µM) içeren CR1aa medyumunda inkübasyona kaldırıldı. İnkübasyonun 48. saatinde ilk bölünme kontrolü yapıldı. Fertilizasyonu takip eden 168. saatte ise morula-blastosist aşamasına gelen embriyolar tespit edildi. Verilerin istatistiksel analizi khi-kare yöntemiyle yapıldı. Zigotun bölünme oranları; kontrol grubu için %53,64, linoleik asit için %62,59 (10 µM), %50,00 (100 µM) ve %58,55 (1000 µM), oleik asit için ise %62,25 (10 µM), %64,29 (100 µM) ve %71,70 (1000 µM) olarak bulundu. Gruplar arasında yapılan karşılaştırmada, 1000 µM oleik asidin diğer deneme gruplarına göre daha etkili olduğu görüldü (p<0,01). Bölünme oranları ortalaması ise linoleik asitte %57,11, oleik asitte %66,16 olarak bulundu.Zigotun morula-blastosist evresine ulaşma oranları, kontrol grubunda %13,25, linoleik asit için %23,13 (10 µM), %11,81 (100 µM) ve %21,05 (1000 µM), oleik asit için ise %25,17 (10 µM), %28,57 (100 µM) ve %34,59 (1000 µM) olarak bulundu. Morula-blastosist evresine ulaşma ortalaması ise linoleik asitte %18.74, oleik asitte %29,53 olarak hesaplandı.Sonuç olarak, Oleik asitin her üç dozunun zigotun bölünme oranını ve ortalamalarını, morula-blastosist evresine ulaşma oranını ve ortalamalarını arttırdığı ve in vitro embriyo kültüründe antioksidan olarak kullanılabileceği kanısına varıldı. Oleik asidin 1000 µM'lik dozunun en iyi sonucu verdiği görülmüştür. Linoleik asit ile yapılan karşılaştırmalarda oleik asidin anılan parametreler yönünden daha etkili olduğu saptandı.Öğe The Effect of Epidural Application of FSH on Superovulatory Response in Eastern Anatolian Red Cow(2021) Satılmış, Muharrem; Yılmaz, Mehmet Ali; Sevgi, Ramazan; Karaşahin, Tahir; Kızıl, Sedat Hamdi; Okuroğlu, Alaeddin; Ertem, Talha BurakThis study aimed to evaluate the superovulation response in Eastern Anatolian Red (EAR) cows treated with a single epidural injection or traditional administration of follicle stimulating hormone (FSH). Eight cows were randomly divided into two groups, as control (CG) and experiment (EG). Four replications were applied for each animal in the groups. A total of 16 studies were carried out in each group. In this study,300 mg intramuscular (i.m) FSH injection was applied with decreasing doses twice daily for four days to the cows in the CG. (70:70, 50:50, 20:20, 10:10 mg). On the other hand, 300 mg FSH was administered as 150 mg epidural and 150 mg intramuscular injection to the cows in EG. The number of untransferable embryos and the total CLs were found statistically significant (p<0.05). However, the number of transferable embryos and unfertilized oocyte (UFO)were found statistically insignificant among the groups (p>0.05). According to the obtained data, it was observed that the epidural administration of FSH for superovulation in EAR cows did not provide sufficient follicle and oocyte development. In conclusion, different studies with different superovulation protocols and FSH doses in local breed EAR cows will be needed for further studies.Öğe Yerli Kara Düvelerde Farklı Süperovulasyon Protokolleri ile Elde Edilen Cevapların Araştırılması(2017) Satılmış, Muharrem; Akyol, Numan; Kızıl, Sedat Hamdi; Karaşahin, TahirSunulan çalışmanın amacı, süperovulasyon uygulamalarına yanıtı düşük olan Yerli Kara düvelerde, farklı FSH protokolleri ile oluşturulan uygulamaların süperovulasyon etkinliğine yönelik sonuçlarının incelenmesidir. Çalışmada kullanılan 24 baş Yerli Kara düve, rastgele seçilerek dört gruba ayrılmış ve dört farklı süperovulasyon protokolü gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonunda, tespit edilen korpus luteum (CL) sayıları üzerine farklı superovulasyon protokollerinin etkinliği görülmemiştir (P>0.05). Eksojen progesteron uygulanmamış grupta (G1), fertilize olmamış oosit (UFO) oranları diğerlerine göre daha yüksek (%43.8) bulunmuştur (P<0.01). Dördüncü grupta (G4) ise diğer gruplara göre daha yüksek oranda embriyo (%72.7) elde edilmiştir (P<0.001). Sonuç olarak Yerli Kara düvelerde uygulanan farklı süperovulasyon protokollerine rağmen yeterli düzeyde cevap gelişmediği gözlenmiştir