Yazar "Kavak, Engin Eren" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe H.pylori eradikasyonunun gastrik preneoplastik lezyonların ve gastrit ciddiyetinin seyrine etkisi(Kırıkkale Üniversitesi, 2016) Kavak, Engin Eren; Oğuz, DilekÇalışmamız da mide kanserinde H. pylori sıklığı ve intestinal displazi ile olan ilişkisinin araştırılması amaçlandı. Bu çalışmaya Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Gastroenteroloji Bilim Dalı polikliniğine 01.01.2009-01.09.2015 tarihleri arasında dispeptik şikayetlerle başvuran 18-90 yaşları arasındaki hastalar dahil edildi. Üst gastrointestinal endoskopi yapılarak non-ülser dispepsi saptanan ve histopatolojik olarak; H.pylori pozitifliği ile beraber atrofi-intestinal metaplazi veya displazi saptanıp H.pylori eradikasyon tedavisi verilmiş ve mide adeno kanseri açısından sürveyans programına alınmış olan olgular çalışmaya dahil edildi. Hastaların medikal kayıtları retrospektif olarak incelendi ve ilk endoskopi sırasında tespit edilen atrofi, intestinal metaplazi, displazi dereceleri kaydedildi. Ayrıca olguların The Operative Link for Gastritis Assessment (OLGA) ve The Operative Link on Gastric Intestinal Metaplasia Assessment (OLGIM) skorları histopatolojik inceleme sonucuna göre hesaplanarak, OLGA ve/veya OLGIM skoru III veya IV olanlar ciddi gastrit'li olarak tanımlandı. İlk endoskopi sonrası sürveyansa alınmış olan olgular, eradikasyon başarısına göre 2 gruba ayrılarak (GrupI: Başarılı Eradikasyon Grubu, GrupII: Başarısız Eradikasyon Grubu) atrofi, intestinal metaplazi, displazi, OLGA ve OLGIM skorlarındaki değişim açısından analiz edildi. Ayrıca Grup I'deki olgular, son vizit bulguları ile ilk vizit histopatolojik bulguları karşılaştırılarak H.pylori eradikasyonunun atrofi, intestinal metaplazi, displazi, OLGA ve OLGIM skor değişiklikleri üzerine etkileri açısından incelendi.Öğe Hirsutizm ile gelen geç başlangıçlı konjenital adrenal hiperplazi(2017) Kavak, Engin Eren; Tursun, Serkan; Arıkan, Şenay Durmaz; Çifci, AydınKonjenital adrenal hiperplazi adolesan dönemden sonra daha az görülmektedir ve bu geç başlangıçlı olan vakalar daha çok oligomenore ve hirsutizm nedeniyle araştırılırken tanı almaktadırlar. Özellikle polikistik over sendromu nedeniyle poliklinikte araştırılan kadın hastalarda bu tanının da göz önünde bulundurulmasına dikkat edilmelidir.Öğe The impact of Helicobacter pylori eradication on serum hepcidin-25 level and iron parameters in patients with iron deficiency anemia(Springer Wien, 2016) Sapmaz, Ferdane; Basyigit, Sebahat; Kalkan, Ismail Hakki; Kisa, Ucler; Kavak, Engin Eren; Guliter, SefaThe aim of this study was to evaluate the efficacy of bismuth-based quadruple regiment as a first-line treatment for Helicobacter pylori (H. pylori) eradication in patients with unexplained iron deficiency anemia (IDA). The serum hepcidin-25, iron, ferritin levels and total iron-binding capacity were evaluated at baseline and after H. pylori eradication in order to assess whether H. pylori eradication plays a role in IDA related to H. pylori infection. The study included 80 patients with unexplained IDA and H. pylori infection. All patients received pantoprazole (40 mg b.i.d.), bismuth subcitrate (120 mg q.i.d.), tetracycline (500 mg q.i.d.) and metronidazole (500 mg t.i.d.) over 14 days as H. pylori eradication regimen. In all patients, blood samples were drawn at baseline and 1 month after eradication therapy. In all patients, serum hepcidin-25 levels were determined by using commercially available enzyme-linked immunosorbent assay kits. There was an improvement in hemoglobin, iron, total iron-binding capacity and ferritin values after H. pylori eradication in all subjects. Serum hepcidin-25 levels significantly decreased after H. pylori eradication (p < 0.001). Gastric H. pylori infection is a common cause of IDA of unknown origin in adult patients. Our results provide evidence indicating that hepcidin level decreases after successful H. pylori eradication with improvement in IDA.Öğe Yaygın Erüptif Ksantomlar ile Seyreden Bir Hiperlipidemi Olgusu(2015) Çifci, Aydın; Kavak, Engin Eren; Arıkan, Şenay Durmaz; Ürpek, Özlem ÇifciTüm dünyada özellikle gelişmiş ülkelerdeki mortalite ve morbiditenin en önemli nedeni olan aterosklerozun risk faktörlerinin başında hiperlipidemi gelmektedir. Hiperlipidemili hasta asemptomatik olacağı gibi aterosklerotik kalp hastalığı, pankreatit, safra taşı, ksantom, ksantelesma, lipemia retinalis, steatohepatit gibi çeşitli semptomlarla da karşımıza çıkabilir. Bu hastalarda öykü ve fizik muayeneyi takiben koroner kalp hastalığı açısından bireysel risk faktörlerinin değerlendirilmesi ve plazma lipitlerinin ölçülmesi gerekir. Yüksek plazma lipitleri deri, tendonlar, göz, karaciğer ve dalak gibi çeşitli dokularda makrofajlar içerisinde birikerek fizik muayenede kolayca fark edilebilirler. Hastaların büyük kısmında diyet, egzersiz ( yaşam tarzı değişiklikleri)ve ilaç tedavisi ile başarılı sonuçlar elde edil- mektedir. Bizim olgumuz 8 yıldır Tip 2 diyabet nedeniyle insülin, nefropati nedeniyle anjiyotensin konverting enzim inhibitörü kullanan fenofibrat ve statin tedavisine rağmen trigliserit düzeyi 2000 mg/dL, total kolesterol düzeyi 600 mg/dL olan 33 yaşında kadındı. Hastanın bilateral palmar bölge ile diz, dirsek ve gluteal bölgelerinde erüptif ksan- tom ile uyumlu yaygın cilt lezyonlarının olduğu tespit edildi. Hiperlipidemiye bağlı bu kadar yaygın ksantomlar nadir görüldüğü için olgu sunumu yapılmaya değer görüldü.