Yazar "Kaya, Abdullah" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 17. ve 18. yüzyılda toplumcu görüşler(Kırıkkale Üniversitesi, 2006) Kaya, Abdullah; Çilingir, LokmanGenç bir bilim olan Sosyoloji'nin kökleri eski çağlara kadar uzanır. Dolayısıylabilimsel anlamda sosyolojinin iki yüzyıllık bir geçmişi olduğu kabul edilir. Zatenbilimsel yöntemleri kullanmaları bakımından çoğu bilimin yeni olduğu görülecektir.İnsanlığın düşünce tarihinin ve felsefenin ilkçağa kadar uzandığı göz önünealınırsa toplumsal felsefelerin temelini de ilkçağlarda aramak gerekir.Antik Yunan döneminde bu toplumsal çalışmalar, birçok bilim gibi felsefeninalanı içinde incelenmiştir. Ancak Aydınlanma çağından itibaren toplumla ilgili görüşleriyice ön plana çıkmıştır. Modern sosyolojinin temeli Aydınlanmacı düşünürlertarafından atılmıştır. Çalışmamızda sosyolojiyle felsefenin bu yakın ilişkisi gözlerönüne serilmiştir.Gerek ilkçağın Aydınlanmacı filozofları olan sofistler (M.Ö. 5. yy.) gerekse 18.yüzyıl Aydınlanmacıları olan filozoflar genelde var olanı değil olması gerekeniincelemişlerdir. Bu durum onların daha ziyade sosyal sorunları inceleyen bir siyasetve toplum felsefecisi olmalarının bir sonucudur.Araştırmamızda, her filozofun olmasa bile, en azından burada örnek olarakgöstermeye çalıştığımız pek çok düşünürün, aslında toplumla ilgili görüşlerinin deolabileceğini unutmamamız gerektiğini belirtmeye çalıştık. Görüşleri bugünküanlamda sosyolojik görüşler olmayabilir ama en azından sosyolojiyi ilgilendirengörüşlerdir. Çalışmamız sosyolojinin ne olduğu, hangi koşullarda ortaya çıktığıbakımından da tespitlerde bulunmaktadır.17. ve 18. yüzyıl toplum felsefelerinin belli bir toplumu değil, aslında birçoktoplumu etkilediği söylenebilir. Bu bağlamda Türk aydını da 18. yüzyıl toplumcugörüşlerden etkilenmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin, Atatürk'ünönderliğinde, aydınlanmacı bir zemin üzerinde oturduğunu söyleyebiliriz. BöyleceAydınlanma felsefesinin toplumcu düşünürleri sadece yaşadıkları ülkeyi veya dönemideğil, aynı zamanda genç Türkiye Cumhuriyeti gibi farklı toplum ve dönemleri deetkilemiştir diyebiliriz. Bu çalışmamızda toplumcu düşünürleri ve görüşlerini; bugörüşlerin yansımalarını incelemeye çalıştık.Öğe Doğal theileriozisli sığırlarda tedavi öncesi ve sonrası bazı klinik, hematolojik ve biyokimyasal parametreler(2013) Özkan, Cumali; Akgül, Yakup; Altuğ, Nuri; Kaya, Abdullah; Yüksek, Nazmi; Keleş, İhsan; Yur, FatmagülBu çalışma, theileriozisli sığırlarda tedavi öncesi ve sonrası klinik, hematolojik ve biyokimyasal parametrelerde meydana gelen değişimlerin belirlenmesi amacıyla yapıldı. Çalışmanın materyalini 21 hasta ile 10 sağlıklı sığır oluşturdu. Hayvanların sistemik olarak tedavi öncesi (TÖ) ve tedavi sonrası (TS) klinik muayeneleri yapılarak elde edilen bulgular değerlendirildi. He- matolojik (HCT, HGB, MCHC, WBC, granülosit sayısı ve yüzdesi, lenfosit/monosit sayısı ve yüzdesi, PLT) ve biyokimyasal parametreler [serum total protein (TP), albumin, glikoz, BUN, kreatinin, AST, total bilirubin, direkt bilirubin, Na, K, Cl] için kan örnekleri alındı. Klinik olarak theileriozisli hayvanlarda TÖ beden ısılarının istatistiksel olarak (p0.01) önemli oranda yü kseldi- ği, TS’ında ise azalarak kontrol grubu değerlerine yaklaştığı belirlendi. Hematolojik parametrelerden HCT ve HGB konsantras- yonlarının TÖ önemli oranlarda azaldığı (p0.001), TS değerlerinde artışlar görülmesine rağmen, kontrol değerlerinden düşük oldukları saptandı. PLT değerlerinin TÖ’inde düşük olduğu, TS ise artış göstererek kontrol değerlerine yaklaştığı belirlendi. Biyokimyasal parametrelerden TP ve albumin değerlerinde azalmaların olduğu, TS’nda ise istenilen düzeyde artışların olma- dığı tespit edildi. Serum BUN ve kreatinin değerleri TÖ ve TS değerleri arasında anlamlı farklılığın (p0.05, p0.001) olduğu belirlendi. AST, total bilirubin, direkt bilirubin değerlerinde TÖ anlamlı artışların olduğu (p0.05), TS’nda azalarak kontrol grubu değerlerine yaklaştığı tespit edildi. Sonuç olarak, theileriozisli sığırlarda klinik, hematolojik ve biyokimyasal parametrelerde önemli değişimler olduğu belirlendi. Ancak TS bazı parametrelerde (HCT, HGB, total protein, albumin) beklenen düzelmelerin oluşmadığı, bu nedenle özellikle hastalığın prognozunun değerlendirilmesinde TS kısa sürede düzelme gösteren PLT, BUN, kreatinin, AST, direkt ve total bilirubin gibi bazı parametrelerin değerlendirilmesinin yararlı olacağı kanısına varıldı.Öğe Perikarditis Travmatikalı sığırlarda Serum Nitrik Oksit düzeyleri(2012) Özkan, Cumali; Kaya, Abdullah; Başbuğan, Yıldıray; Altuğ, NuriBu çalışmada perikarditis travmatikalı sığırlarda klinik, biyokimyasal ve EKG bulguların yanı sıra serum nitrik oksit seviyelerinin belirlenmesi amaçlandı. Çalışmanın materyalini 15 adet perikarditis travmatikalı ve kontrol grubu olarak 5 adet sağlıklı sığır oluşturdu. Tüm hayvanlardan elde edilen klinik ve elektrokardiyografik bulgular kaydedildi. Yöntemine uygun olarak alınan kan örneklerinden elde edilen serumlardan; serum glikoz, Tp, albumin, kreatinin, BUN, Ca, Mg, P, ALP, ALT, GGT, AST, LDH, CK, CK-MB, Na, K, Cl ve serum nitrik oksit düzeylerine bakıldı. Hasta hayvanlarda klinik olarak pozitif ven nabzı, kalpte çalkantı ve/veya sürtünme sesi ve bazılarında çene altı, gerdan ve karın altında ödem belirlendi. Ayrıca perikarditis travmatikalı sığırlarda beden ısısı, kalp ve solunum frekansı değerlerinin istatistiksel olarak kontrol grubundan yüksek olduğu belirlendi. Biyokimyasal parametrelerden Tp, albumin, kreatinin, Ca, P ve Mg düzeylerinde kontrol grubuna göre perikarditis travmatikalı sığırlarda göreceli azalmalar, BUN, ALP, AST, ALT, GGT, LDH, CK, CK-MB ve NO düzeylerinde ise artışların olduğu belirlendi. Ancak perikarditis travmatikalı sığırlarda sadece serum Ca düzeylerindeki azalma ve NO düzeylerinde belirlenen artışlar istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Ayrıca kontrol grubuna göre perikarditis travmatikalı sığırlarda istatistiksel olarak QRS(sn) değerlerinde artış, QRS(mV) değerlerinde ise düşüş olduğu belirlendi. Sonuç olarak, bu çalışmada perikarditis travmatikalı sığırlarda gözlenen en önemli değişikliklerin serum Ca düzeylerinde ve QRS(mV) değerlerinde azalma, nitrik oksit seviyelerinde ve QRS(sn) değerlerinde ise artış olduğu belirlendi. Ayrıca, perikarditis travmatikalı sığırlarda NO düzeylerinde artış olduğu ilk defa bu çalışma ile ortaya konuldu. Bu nedenle ileride yapılacak çalışmalarda perikarditis travmatika, NO ve yangısal parametreler ilişkisinin değerlendirilmesinin yararlı olabileceği kanısına varıldı. Sığır, Perikarditis travmatika, Klinik bulgular, Biyokimyasal bulgular, Nitrik oksit