Yazar "Kaya, Tahsin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Comparison of Epidural Ropivacaine 0.2% and Ropivacaine 0.2% in Combination with Sufentanil 0.75 ?g mL-1 for Postcaesarean Analgesia(Kare Publ, 2008) Kaya, Tahsin; Buyukkocak, Unase; Basar, Hulya; Sagsoz, NevinAnalgesic techniques after c-section must be effective producing early mobilisation to enable mothers to care effort their babies. In this study, the comparison of ropivacaine 0.2% alone, with ropivacaine 0.2%+sufentanil 0.75 microg mL-1 for patient controlled epidural analgesia (PCEA) was aimed. Fifty women (ASA-I) were enrolled in the study. All patients had combined spinal-epidural anaesthesia. Infusion of analgesic solutions was started when sensory level decreased by two dermatome levels. The patients randomly assigned, into two groups (n=25). In Group-I, ropivacaine 0.2% and sufentanil 0.75 microg mL-1, in Group-II, ropivacaine 0.2% alone were applied (bolus 1.25 mL, lockout 30 min, with 2.5 mL h-1 background infusion). Pain (Visual Analog Scale), motor blockage (Bromage scale) and sedation (Four point scale) were evaluated during 24 hours after Caesarean, using the scales of visual analogue, bromage, and four-point, respectively. Haemodynamic and respiratory parameters, side effects, total drug consumption and additional analgesic need, were recorded. Statistical analysis included student-t, chi-square, and Mann Whitney U tests. There was no difference in demographic data, sedation scores, haemodynamic and respiratory parameters, between the groups. Motor block and pain scores were significantly higher in Group-II than in Group-I at 2 and 4. h. Total drug consumption was 65.24+/-4.20 mL for Group-I and 81.1+/-6.44 mL for Group-II, (P<0.05). Four patients in Group-I and 21 patients in Group-II received additional analgesic. Pruritus was observed more frequently in Group-I. The addition of sufentanil 0.75 microg mL-1 to ropivacaine 0.2% for PCEA after Caesarean led to more effective analgesia and less motor weakness when compared to ropivacaine 0.2% alone, especially during early postoperative period.Öğe Effects of different anesthetic techniques on serum leptin, C-reactive protein, and cortisol concentrations in anorectal surgery(Medicinska Naklada, 2006) Büyükkoçak, Ünase; Daphan, Çağatay; Çağlayan, Osman; Aydinuraz, Kuzey; Kaya, Tahsin; Saygun, Oral; Ağalar, FatihAim To compare the effects of intratracheal general anesthesia (ITGA) and regional (saddle block) anesthesia on leptin, C-reactive protein (CRP), and cortisol blood concentrations during anorectal surgery. Methods Fifty-eight patients suffering from hemorrhoidal disease, pilonidal sinus, anal fissure, or anal fistula were included the study. Patients were randomly assigned into one of the two groups (n = 29). Patients in one group received ITGA. After thiopental and fentanyl induction, vecuronium was used as a muscle relaxant. Anesthesia was maintained with sevoflurane. In the other group we applied saddle block, injecting hyperbaric bupivacaine into the subarachnoid space, through the L3-L4 intervertebral space, in the sitting position. Blood samples were collected for leptin, CRP, and cortisol analysis before the induction of anesthesia at 3 and 24 hours postoperatively. Results Preoperative leptin, CRP, and cortisol concentrations were comparable between the groups. There was no significant difference in postoperative levels of leptin and CRP in both groups. Although not significant, leptin and CRP concentrations were lower in the saddle block group at three hours postoperatively (mean SD, 6.95 +/- 8.59 and 6.02 +/- 12.25, respectively) than in the ITGA group (mean SD, 9.04 +/- 9.89 and 8.40 +/- 15.75, respectively). During early postoperative period, cortisol increased slightly in the ITGA group and remained at similar level in the saddle block group, but later decreased in both groups. Cortisol levels in the saddle block group were significantly lower than in the ITGA group at 3 hours postoperatively (343.7 +/- 329.6 vs 611.4 +/- 569.8; P = 0.034). Conclusion Saddle block, a regional anesthetic technique, may attenuate stress response in patients undergoing anorectal surgery, by blocking afferent neural input during early postoperative period.Öğe İntrakameral uygulanan asetilkolinin sistemik yan etkileri(2003) Taner, Pelin; Büyükkoçak, Ünase; Akarsu, Cengiz; Dervişoğulları, Mehmet Serdar; Kaya, Tahsin; Ergin, AhmetAmaç: Intrakameral uygulanan asetilkolinin,düşük riskli grupta yer alan olgulardaki sistemik etkilerini araştırmak. Gereç-Yöntem: 2001-Mayıs 2002 tarihleri arasında katarakt ameliyatı yapılan, Amerikan Anestezistler Cemiyetinin (ASA) fiziksel durum sınıflamasına göre düşük riskli kabul edi-len (I, II) toplam 24- olgu çalışma kapsamına alındı. Olguların yaşları ortalama 69.3 yıldı. Tüm hastalarda ameliyat öncesinde biyokimya, idrar, tam kan sayımı yapıldı, elektrokardiografi ve akciğer grafisi çekildi. Ameliyat öncesi dönemde Dahiliye ve Anestezi bölümü tarafından değerlendirildi. Hastalara lokal anestezi öncesi kardiovasküler monitorizasyon ve nazal oksijen uygulandı. İzlem süresince otomatik olarak l- 5 dk aralıklar ile kan basıncı ölçümü yapılırken, kalp hızı ve kan parsiyel oksijen basıncı sürekli takip edildi. Tüm veriler cihaz tarafından otomatik kayıt edildi. İstatistiksel karşılaştırma yapabilmek amacıyla; ameliyat başlangıcında (1), asetilkolinin intrakameral uygulanmasından önce (2,3,4), uygulama sırasında (5), uygulamadan sonra (6,7,8) ve ameliyatın sonunda (9) not edilmiş olan vital bulgu değerleri seçildi (tablo 1). Sonuçlar ortalama SD olarak gösterildi. Bulgular: 9 olguda ameliyat öncesinde regüle edilmiş olan hipertansiyon mevcuttu. Diğer 15 olguda sistemik hastalık saptanmadı. Tüm olgular aynı anestezi uzmanı tarafından takip edildi. Seçilmiş olan kalp atım hızı, kan basıncı ve kan parsiyel oksijen basıncı değerleri arasında istatistiksel anlamlı farklılık izlenmedi. Hafif hipertansiyonu olan l olguda ameliyat öncesi dönemde ve peroperatif olarak 62-68/dk aralığında saptanan kalp hızı, ilaç verildikten 5 dk sonra 52 değerine düştü. Bu bulgu, herhangi bir medikasyona gerek duyulmadan 2-3 dk sonra kendiliğinden düzeldi. Aynı anda hastada önemli bir kan basıncı düşüklüğü ya da solunum sıkıntısı gelişmedi. Diğer olguların hiçbirinde izlem süresince önemli bir vital bulgu değişikliği izlenmedi. Sonuç: Sonuç olarak intrakameral uygulanan asetilkolinin, sistemik açıdan sağlıklı ya da düşük riskli (I, II) hasta grubunda ciddi bir yan etkisi gözlenmemiştir. Buna rağmen, intrakameral uygulanan ilaçların sistemik emilim sonucunda düşük olasılıkla olsa bile, özellikle yüksek riskli olgularda ciddi yan etkiler oluşturabileceği unutulmamalıdır.Öğe Sezaryen sonrası ağrı tedavisinde epidural %0.2 ropivakain ile %0.2 ropivakain ve 0.75 µg mL-1 sufentanil kombinasyonunun karşılaştırılması(2008) Kaya, Tahsin; Büyükkoçak, Ünase; Başar, Hülya; Sağsöz, NevinSezaryen operasyonları sonrası uygulanacak analjezi teknikleri, annelerin bebeklerinin bakımına izin verecek erken mobilizasyon ile birlikte etkin analjezi sağlamalıdır. Bu çalışmada, hasta kontrollü epidural analjezide (HKEA) kullanılan yalnız %0.2 ropivakain ve %0.2 ropivakain0.75 µg mL-1sufentanilin karşılaştırılması amaçlandı. 50 kadın olgu (ASA I) çalışmaya dahil edildi. Tüm hastalara kombine spinal-epidural anestezi uygulandı. Duyu bloğu 2 dermatom gerileyince analjezik solüsyonların infüzyonuna başlandı. Hastalar randomize olarak 2 gruba ayrıldı (n25). Grup-I’de %0.2 ropivakain ve 0.75 µg mL-1sufentanil, Grup II’ de yalnız %0.2 ropivakain kullanıldı (yükleme 1.25 mL, kilit süresi 30 dakika, 2.5 mL saat-1 infüzyon ile). Ameliyat sonrası 24 saat süresince ağrı (vizuel analog skala), motor blok (bromaj skalası) ve sedasyon (four-point skala) değerlendirildi. Hemodinamik ve solunumsal parametreler, yan etkiler, total ilaç tüketimi ve ek analjezik gereksinimi kaydedildi. İstatiksel analizde student-t, chi-square ve Mann Whitney U testleri kullanıldı. Demografik veriler, sedasyon skalaları, hemodinamik ve solunumsal parametrelerde gruplar arasında fark saptanmamıştır. Motor blok ve ağrı skorları 2 ve 4. saatte Grup-II’de anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur. Total ilaç tüketiminin Grup-I’de 65.244.20 mL, Grup II’de 81.16.44 mL olduğu gözlenmiştir (P0.05). Grup-I’de 4 hasta, Grup-II’de 21 hasta ek analjezik kullanmıştır. Kaşıntı Grup-I’de daha fazla gözlenmiştir. Sezaryen sonrası HKEA’de %0.2 ropivakaine 0.75 µg mL-1 sufentanil eklenmesi ropivakaine göre, özellikle erken postoperatif dönemde daha etkin analjezi ve daha az motor blok sağlamıştır.Öğe Sezayen sonrası ağrı tedavisinde epidural %0.2 ropivakain ile %0.2 ropivakain ve 0.75 mcgr/ml sufentanil kombinasyonun karşılaştırılması(Kırıkkale Üniversitesi, 2006) Kaya, Tahsin; Büyükkoçak, ÜnaseÖZET Kaya T, 'Sezaryen sonrası ağrı tedavisinde epidural %0.2 ropivakain ile %0.2 ropivakain ve 0.75 mcgr/ml sufentanil kombinasyonunun karşılaştırılması'. Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi. Kırıkkale 2005. Sezaryen operasyonları sonrası uygulanacak analjezi tekniklerinin, hastaların bebeklerinin bakımına izin verecek erken mobilizasyon ile birlikte etkin bir analjezi sağlaması gerekmektedir. Yeni bir amid lokal anestezik olan ropivakainin klinik uygulamaya girmesi ile bupivakaine göre daha az motor güçsüzlük oluşturduğu gösterilmiştir. Epidural ropivakainin önerilen minimum etkili konsantrasyonu %0.2'dir. Fakat optimal analjezi sağlanabilen konsantrasyonlar alt ekstremitelerde motor blok oluşmasına ve erken postoperatif mobilizasyonun gecikmesine neden olabilir. Sufentanil yüksek lipid çözünVlüğü olan ve epidural aralıkta güvenle kullanılabilecek bir opioiddir. Bix çalışmada, hasta kontrollü epidural analjezi (HKEA) sistemi ile uygulanan, tek başına %0.2 ropivakain ile %0.2 ropivakain ve 0.75 mcgr/ml sufentanil karışımının analjezik etkinliği, motor blok ve yan etkilerinin incelenmesi amaçlandı. Etik kurul onayı alındıktan sonra elektif sezaryen planlanan ASA I grubu 50 gebe çalışmaya alındı. Intravenöz yol açılıp hastalara kristaloid infüzyonu yapıldıktan sonra tüm hastalara kombine spinal epidural anestezi (KSEA) uygulandı. Cerrahi bittikten sonra hastalar Grup I ve Grup II olarak iki gruba ayrıldı. Grup l'de (n:25) %0.2 ropivakain ve 0.75mcgr/ml sufentanili 2.5 ml/saat bazal infüzyon, 1.25 ml bolus doz 30 dk'lık kilit sürelerinde uygulandı. Grup ll'deki hastalar (n:25) %0.2 ropivakaini 2.5 ml/saat bazal infüzyon, 1.25 ml bolus doz 30 dk'lık kilit sürelerinde aldı. Postoperatif 2, 4,6,8,10, 12, 16, 20, 24. saatlerde; ağrı (VAS: Visuel Analog Skalası), motor blok düzeyleri (Bromage skalası), bulantı ve kaşıntı insidansları, solunum sayısı, non invaziv kan basıncı, kalp hızı değerleri kayıt edildi, istatistiksel incelemede Student-t testi kullanıldı. P < 0,05 değeri anlamlı kabul edildi. İki grup arasında demografik veriler açısından farklılık bulunmadı. Grupların hemodinamik karşılaştırılmasında; kalp hızı, ortalama arter basıncı ve solunum sayıları benzer bulundu. Motor blok düzeyi ve VAS skorları Grup N'de 2. ve 4. saatlerde anlamlı derecede yüksekti (p < 0.5). Kaşıntı Grup l'de belirgin olarak yüksek bulundu. Bu çalışmada sezaryen sonrası ağrı için epidural kateterden uygulanan %0.2 ropivakain ve 0.75 mcgr/ml sufentanil kombinasyonunun daha az motor blok yaptığı ve daha fazla etkin analjezi sağladığı sonucuna varıldı. Anahtar kelimeler: Ropivakain, sufentanil, Hasta kontrollü epidural analjezi (HKEA) vıÖğe Similar effects of general and spinal anaesthesia on perioperative stress response in patients undergoing haemorrhoidectomy(Hindawi Ltd, 2006) Büyükkoçak, Ünase; Cağlayan, Osman; Daphan, Cağatay; Aydinuraz, Kuzey; Saygun, Oral; Kaya, Tahsin; Agalar, FatihSurgery induces release of neuroendocrine hormones (cortisol), cytokines (interleukin-6: IL-6, tumour necrosis factor-alpha: TNF-alpha), acute phase proteins (C-reactive protein: CRP, leptin). We studied the effects of general and spinal anaesthesia on stress response to haemorrhoidectomy. Patients were assigned to general and spinal anaesthesia groups (n = 7). Blood samples were drawn before induction and 24 hours after surgery. Perioperative levels of IL-6, TNF-alpha, CRP, cortisol, and leptin were comparable among the groups. Twenty four hours after surgery, TNF-alpha and cortisol did not change; IL-6 and CRP increased significantly in all patients. Significant increase in leptin levels was found in patients undergoing spinal anaesthesia. Except for the increase in leptin levels, there was no significant difference related to the effects of general and spinal anaesthesia. Copyright (c) 2006 Unase Buyukkocak et al.Öğe Sinonazal cerrahide farklı intravenöz sedasyon teknikleri(2003) Büyükkoçak, Ünase; Koç, Can; Özcan, Şaziye; Kaya, TahsinAmaç: Lokal anestezi altında uygulanan sinonazal cerrahide, intravenöz sedasyon için kullanılan dört farklı anestezik medikasyonun hemodinamiye etkileri ve yan etkileri karşılaştırıldı. Gereç ve Yöntem: Septoplasti veya fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi geçiren seksen hasta, rastgele dört gruba ayrıldı. Birinci gruptaki hastalara midazolam (0,07 mg/kg) ve fentanyl (1 µg/kg/dk), intravenöz (İV), ikinci gruptaki hastalara fentanyl (1 µg/kg), İV ve propofol infüzyonu (2 mg/kg/sa), üçüncü gruptaki hastalara midazolam (0,07 mg/kg), İV ve remifentanil infüzyonu (0.05 µg/kg/dk), dördüncü gruptaki hastalara ise propofol (2 mg/kg/sa) ve remifentanil (0.05 µg/kg/dk) infüzyonu uygulandı. Bütün hastalarda elektrokardiyografi, kan basıncı ve satürasyon şeklinde standart monitörizasyon yapıldı. Sekiz ölçüm periyodunda alınan veriler istatiksel olarak analiz edildi: 1: ameliyat öncesi (bazal), 2: intravenöz medikasyon sonrası, 3: lokal anestezi sonrası, 4: ameliyat başlangıcından hemen sonra, 5, 6, 7: ameliyat süresince ve 8: ameliyat bitiminde. Bulgular: Kalp hızı ve kan basıncı seyrinde gruplar arasında anlamlı fark gözlenmedi. Sedasyon sonrası satürasyon değerleri gruplar arasında farklı bulundu (p0.01). Hemodinamik parametreler, midazolam ve remifentanil alan hasta grubunda stabil seyretti. Propofol ve remifentanil alan hastalarda ameliyatın ikinci yarısında görülen hipoventilasyon dışında yan etki gözlenmedi. Sonuç: Sinonazal cerrahide lokal anestezi ile birlikte uygulanan sedasyon tekniklerinden, midazolam-remifentanil kombinasyonu oldukça stabil hemodinami sağlamaktadır. Yan etkilerinin azlığı bakımından propofol-remifentanil kombinasyonu midazolam-remifentanile alternatif olabilir.