Yazar "Koçyiğit, İsmail Doruk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A Technique to Fabricate an Interim Implant-Supported Fixed Complete Denture for Immediate Loading(Allen Press Inc, 2021) Ozan, Oğuz; Pekperdahci, Tolga; Koçyiğit, İsmail Doruk; Yilmaz, BurakConverting an acrylic resin removable complete prosthesis into a fixed implant-supported prosthesis to immediately load the implants can be a challenging procedure. Using acrylic resin to secure titanium interim copings intraorally may be a difficult task, and any process to facilitate this procedure may be advantageous for the clinician and the patient. This report describes a technique for facilitating the fabrication of an interim immediately loaded implant-supported fixed complete prosthesis. This technique and the materials used enabled the efficient fabrication and delivery of the prosthesis with an appropriate soft-tissue surface and acrylic resin thickness without irritating newly sutured soft tissues.Öğe Bifosfanat kullanımına bağlı çenelerde gelişen osteonekrozlar: Çok merkezli retrospektif çalışma(2014) Süer, Berkay Tolga; Coşkunses, Fatih Mehmet; Sinanoğlu, Enver Alper; Atıl, Fethi; Koçyiğit, İsmail Doruk; Kan, Bahadır; Tekin, UmutBifosfonatlar (BP), metastatik kemik hastalıkları ve osteoporoz tedavisinde kullanılan kemik rezorbsiyonu inhibitörleridir. Bifosfanat kullanımına bağlı çenelerde gelişen osteonekroz (BBÇO), çenelerinde radyasyon tedavisi görmemiş, bifosfanat kullanan ya da kullanmış hastalarda mandibula ya da maksillada 8 haftadan daha uzun süren kemik ekspozu ile karakterize bir durum olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmada farklı merkeze yönlendirilen BBÇO vakaları retrospektif olarak sunulmuştur. 2012 ve 2013 yıllarında GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Diş Hekimliği, Kocaeli Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, ve Kırıkkale Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi kliniklerine başvuran BBÇO tanısı konulmuş 18 hastanın demografik özellikleri, anamnez bulguları, klinik muayene bulguları, bifosfanat çeşidi ve kullanım bilgileri (süre, uygulama yolu) ve eğer varsa ilgili sebep açısından değerlendirmeleri yapılmıştır. Hastaların 12' sinde mandibula (% 67), 5' inde maksilla (%28) ve 1 hastada ise hem mandibula hem maksillada (%5) BBÇO izlendi. Hastaların 2 tanesi osteoporozis (% 11) nedeniyle 16 hasta ise (% 89) onkolojik tedavi nedeniyle bifosfanat grubu ilaç kullanmaktaydı. Tıp ve diş hekimliğini ortak olarak ilgilendiren konu olması itibariyle bifosfanat grubu ilaç tedavisine başlanacak hasta gruplarının ortak klinikler tesis edilerek takip edilmeleri ve bilgi paylaşımlarıyla ortaya çıkabilecek olası komplikasyonların azaltılabileceğini düşünmekteyiz.Öğe A Comparison of the Low-Level Laser Versus Low Intensity Pulsed Ultrasound on New Bone Formed Through Distraction Osteogenesis(Mary Ann Liebert, Inc, 2012) Koçyiğit, İsmail Doruk; Coşkunses, Fatih Mehmet; Pala, Elvan; Tuğcu, Funda; Önder, Ercüment; Mocan, AsriyeObjective: To assess and compare the effects of low-intensity pulsed ultrasound stimulation (LIPUS) and low-level laser therapy (LLLT) on the bone mineral density (BMD) of bone formed through distraction osteogenesis (DO) using dual energy x-ray absorptiometry (DEXA). Background data: LIPUS and LLLT are noninvasive supporting treatment concepts used for wound healing. LIPUS has been used to accelerate bone healing through the therapeutic effect arising from piezoelectric and angiogenetic effects on cell membranes. LLLT known as "photobiomodulation'' is used in the treatment of soft and hard tissue injuries. Methods: The study was conducted with 15 New Zealand rabbits randomly divided into three groups of 5 according to treatment, as follows: Group A: DO was performed with no further treatment; Group B: DO was performed followed by 30mW/cm(2) LIPUS at 1 Mhz for 20 min/day during the distraction period; Group C: DO was performed followed by 25mW/cm(2) LLLT at 650 nm for 10 min/day during the distraction period. DEXA was used to examine the treated areas prior to surgery and at 30 and 60 days postoperatively. Results: In the control group, the mean BMD values at both 30 and 60 days postoperatively were below the baseline level, whereas they were above at the same time intervals in the LIPUS group. In the LLLT group, the mean BMD value at 30 days postoperatively was below the baseline level, whereas it was above the baseline level at 60 days postoperatively. Conclusions: LIPUS and LLLT applied during the distraction period accelerated the DO treatment.Öğe İkinci nesil trombosit konsantrasyonunun klinik uygulamaları(2012) Koçyiğit, İsmail Doruk; Tunalı, Mustafa; Özdemir, Hakan; Kartal, Yasemin; Süer, Berkay TolgaTrombositten zengin otoj en ürünlerin tedavi amacı ile kullanılması, güncel bir yaklaşım olarak dikkati çekmektedir. Sert ve yumuşak doku iyileşmelerinde kullanılan ve çok çeşitli büyüme faktörleri ve proteinlerin kontrollü salınımlarını içeren bu preparatların doğal yara iyileşmesi için gerekli olan maddeleri yoğun olarak içerdikleri bilinmektedir. Platelet-rich fibrin (PRF), yeni jenerasyon trombositten zengin otojen ürün olarak bilinmektedir. Kolay uygulanabilir ve biyokimyasal herhangi bir işlem gerektirmeyen PRF protokolü, kişinin kendisinden alınan kan örneklerinden lökositten ve trombositten zengin bir otolog biyomateryal elde edilmesine izin vermektedir. Diş Hekimliğinde özellikle Periodontoloji ve Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi’ndeki klinik uygulamalarda kullanılmaya başlanan PRF’nin önemi giderek artmaktadır.Öğe Odontojenik keratokistlerin dekompresyon yöntemi ile tedavisinde hareketli akrilik aparey kullanımı(2012) Süer, Berkay Tolga; Koçyiğit, İsmail Doruk; Coşkunses, Fatih Mehmet; Gürbüz, Hüseyin BahadırAmaç: Bu vaka serisinde odontojenik keratokistlerin (OK) tedavisinde dekompresyon amac ile kullanlan akrilik apareyin etkinliinin aratrlmas amaçlanmtr. Materyal ve Metod: Maksilla ya da mandibulada 3 cm den büyük radyolusent lezyonu olan hastalardan biyopsi alnm ve odontojenik keratokist tans konmu 10 hastada mevcut 11 odontojenik keratokistin 10 tanesi taklp çkarlabilecek ekilde kiiye özel olarak hazrlanm bir aparey yardmyla tedavi edilmitir. Kistlerin çap yaklak 1 cm’ye inince ikinci cerrahi ilem ile enükleasyon yaplm tr. Bulgular: Çalmaya alnan tüm hastalarda intraoperatif ve postoperatif dönem sorunsuz olarak geçmitir. Minimum 1 maksimum 3 yllk postoperatif kontroller srasnda hastalarn hiç birinde rekürrens gözlenmemitir. Sonuç: Hastalara özel olarak hazrlanan ve taklp çkarlabilen akrilik aparey vastas ile tüm hastalar büyük bir cerrahi ileme gerek kalmakszn ve herhangi bir komplikasyon ile karlalmakszn sorunsuz olarak tedavi edilmilerdir.Öğe Preterm eylemle sonuçlanan odontojen kaynaklı enfeksiyon(2011) Koçyiğit, İsmail Doruk; Taşkaldıran, Alper; Alp, Yunus Emre; Tekin, Umut; Atıl, Fethi; Tüz, Hakan Hıfzı; Sağsöz, NevinPreterm eylem ve doğum, tıp ve teknolojideki gelişmelere rağmen çağdaş obstetrikte halen güncelliğini korumakta ve perinatal morbidite ve mortaliteye neden olan sorunların başında gelmektedir.WHO (World Health Organization) tanımlamasına göre preterm doğum 37. gebelik haftası öncesinde doğum olarak tanımlanmıştır. Preterm eylem ise 20-37 gebelik haftaları arasında 10 dakikada 2 ya da 30 dakikada 3-4 kontraksiyon ve en az 30 saniye süren uterin kontraksiyonları ile birlikte servikal efasman ve dilatasyon olmasıdır. Çağdaş obstetrik anlayışının gelişmesi ile diğer obstetrik komplikasyonların oranında azalma meydana geldiği halde preterm eylem tedavisi için bugüne kadar geliştirilen tedavi yöntemleri ile preterm doğum ile preterm erken membran rüptürü insidansı azaltılamamıştır. Birçok farklı etyolojinin rol aldığı preterm eylem ve buna bağlı erken doğum riskinde anteneatal enfeksiyonun rolü çok büyüktür. Preterm eylem etiyolojisinde birden çok faktör rol oynar. Klinik faktörler, düşük sosyoekonomik statü, annenin yaşı, doğum öncesi düşük kilo, sigara kullanımı, ikinci trimestrda düşük hikayesi, rahim hacminde artış, rahim anomalileri, travma ve rahim içi ve dışı enfeksiyon olarak sıralanabilir. Bu vaka raporunda hamileliğinin 33. haftasında mukoza retansiyonlu alt çene sağ üçüncü azı dişe bağlı submandibuler ve yanak apsesi ve buna bağlı gelişen preterm eylem ve erken doğum sunulmuştur.Öğe Stress Analysis of Prostheses Retained with Zygomatic Implants on Augmented and Non-Augmented Maxillary Sinus(AMER SCIENTIFIC PUBLISHERS, 2020) Güngör, Hamiyet; Kaman, Süleyman; Özgül, Özkan; Önder, Ercüment Mustafa; Atil, Fethi; Tekin, Umut Saraçoğlu; Koçyiğit, İsmail DorukZygomatic implants for toothless, atrophic posterior maxilla are effective treatment options and it is known that graft use has a positive effect on the zygomatic implant stability with this treatment option. The aim of this study was to evaluate the stress values and their distribution at zygomatic implant-supported prosthetic infrastructure in augmented and non-augmented models. In this study, the three-dimensional finite element method was used and 2 zygomatic implants (47.5 x 4.0 mm), 2 conventional implants (13 x 3.75 mm) and atrophic maxilla with augmented and non-augmented maxillary sinus with prosthetic infrastructure, were modelled. A vertical load of 150 N was applied onto the maxillary model at 4 different regions (#9, #12, #14 and #15). The von Mises stress, which is produced as a result of loading of zygomatic implants and prosthetic infrastructure has been evaluated in augmented and non-augmented models. The highest von Mises stress value for the prosthetic infrastructure was determined in the non-augmented model as a result of the loading to region #9 (MPa 222,886). Consequently, grafting procedures will increase bone support and reduce stresses in the prosthetic substructure, especially in posterior loads in the maxilla with low bone density.