Yazar "Oktay, Ayla" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Hipoksik iskemik ensefalopatili term yenidoğanlarda plazma resistin düzeyleri(Kırıkkale Üniversitesi, 2008) Oktay, Ayla; Aliefendioğlu, DidemHipoksik iskemik ensefalopati (HİE) neonatal dönemde mortalite ve morbiditede artışa yol açan önemli bir sorundur. Patogenezinde hipoksi ve iskeminin tetiklediği inflamatuvar döngünün rol oynadığı düşünülmektedir. Farelerde insülin direncine neden olduğu gösterilen, yeni tanımlanmış bir hormon olan resistinin inflamatuvar yanıtta rolü olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı HİE'li yenidoğan ve kontrol grubu bebekler arasındaki resistin düzeylerini karşılaştırmaktı. Çalışmaya term, asfiktik bebekler (n=35) alındı. Kontrol grubu (n=21) ise hipoksik olmayan, gebelik yaşı ve doğum ağırlığı benzer bebeklerden seçildi. Çalışma grubundaki bebekler Sarnat & Sarnat sınıflamasına göre derecelendirildi. Her iki gruptan yaşamın ilk saatlerinde resistin yanısıra, üre, kreatinin, glukoz, ALT, kreatin fosfokinaz, ürik asit, CRP, IL-6 düzeylerine bakılmak için kan örnekleri alındı. Hipoksik iskemik ensefalopatili ve konrol grubu hastalar arasında üre (p=0,04), kreatinin (p=0,02), ALT (p=0,02) ürik asit (p=0,001), glukoz (p=0.000), IL-6 (p=0,000) ve CRP (p=0,01) düzeyleri açısından fark bulundu. Ek olarak, çalışma grubunda, resistin düzeyleri ile kreatin fosfokinaz (r=0,51 ve p=0,000), üre (r=0,35 ve p=0,007), kreatinin (r=0,51 ve p=0,000), ürik asit (r=0,55 ve p=0,000), ALT (r=0,45 ve p=0,000), IL-6 (r=0,48 ve p=0,006), CRP (r=0,43 ve p=0,01) düzeyleri arasında pozitif korelasyon saptandı. Plazma resistin düzeyleri evre 3'deki hastalarda kontrol grubuna (p=0,018) ve evre 1'deki hastalara (p=0,048) göre daha yüksek bulundu. Bu çalışmanın sonuçları ağır hipoksik iskemik ensefalopatili yenidoğanlarda resistin düzeylerinin sağlıklı veya hafif hipoksik bebeklere göre artmış olduğunu ve resistin düzeylerinin hastalığın ağırlığı ile korele olduğunu göstermiştir.Öğe Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne başvuran çocuklarda demir eksikliği anemisi sıklığı ve beslenme durumu ile ilişkisi(2005) Şanlı, Cihat; Koçak, Ülker; Albayrak, Meryem; Oktay, Ayla; Aliefendioğlu, Didem; Hızel, SeldaAmaç: Daha önce bu konu ile ilgili çalışma yapılmamış Kırıkkale ilinde demir eksikliği anemisinin sıklığı ve beslenme durumu ile ilişkisinin araştırılması. Yöntem: Ocak 2001-Temmuz 2001 tarihleri arasında herhangi bir nedenle Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları polikliniklerine başvuran 1,362 çocuk arasından demir eksikliği anemisi saptanan yaşları 4 ay ile 16 yıl arasında değişen 126'sı erkek (% 55.3), 102'si kız (% 44.7) toplam 228 çocuk (% 16.7) retrospektif olarak değerlendirildi. Çocuklar yaşlarına göre 4-23 ay (Grup 1, n:167), 2-6 yaş (Grup 2, n:50), 7-11 yaş (Grup 3, n:7) ve 12-16 yaş (Grup 4, n:4) olarak 4 gruba ayrıldı. Çalışmaya alınan çocukların dosyalarından antropometrik ölçümleri, beslenme durumları, solukluk, halsizlik, semptomları, pika, hemoglobin, eritrosit sayısı, hematokrit, ortalama eritrosit hacmi, ortalama eritrosit hemoglobini, eritrosit dağılım genişliği, serum demiri, serum demir bağlama kapasitesi ve serum ferritin düzeyleri kaydedildi. Yaş grubuna uygun Hb değeri - 2 SD altında, serum ferritin düzeyi 12 ng/ml altında olan vakalar demir eksikliği anemisi olarak kabul edildi. Bulgular: Anemi saptanan çocukların yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde, 4-23 ay grubu çocuklarda demir eksikliği anemisinin daha sık olduğu saptandı (% 73). Bu yaş grubundaki çocukların % 43'ünün demirden fakir diyetle beslendiği, % 67'sinin 1 yaş altında inek sütü aldığı, % 19.6'sının malnütrisyonlu olduğu saptandı. Sonuç: Psikomotor gelişim ve zihinsel işlevleri etkileyen demir eksikliği anemisinin Kırıkkale ilinde de özellikle 4-23 ay arası çocuklarda oldukça sık görüldüğü ve bu yaş grubunda uygun beslenme önerileri yönünden dikkatli olunması gerektiği vurgulanmıştır.Öğe TRADITIONAL CHILD CARE PROCEDURES IN AN ANATOLIAN CITY(Gazi Univ, Fac Med, 2009) Aliefendioglu, Didem; Hizel, Selda; Misirlioglu, Emine Dibek; Sanli, Cihat; Albayrak, Meryem; Oktay, AylaPurpase Traditional procedures as old as humanity are current issues in today's modern medicine. Social and cultural characteristics influencing child care behavior and some procedures could be detrimental to the baby. The aim of this study was to determine traditional child care procedures in the central Anatolian city of Kirikkale, a city established after extensive migration. Method: Randomly chosen mothers were asked to fill in a questionnaire. The sociodemographic characteristics and traditional practices of the mothers were assessed. The results were compared by using the chi-square test. The relationships between the traditional procedures used by the mothers and the age at marriage and educational status were analyzed with logistic regression models. Results: A total of 974 mothers aged 18-60 years were interviewed. Of these, 201 (43%) were less than 30 years old. The average age at marriage was 17 or younger for 29% of the group and the age at first pregnancy was 17 or younger in 16%. Forty-eight percent of all were using at least one traditional procedure. Swaddling was the most commonly used method (27.2%). These practices were seen at higher rates in women with education of less than eight years' duration, among those who had married at 17 years of age or younger, and among those for whom more than 10 years had passed since their last pregnancy (p<0.05). Conclusion: Traditional procedures for baby care are still in use today. However, procedures that may be harmful to the baby are used less often by younger and better educated mothers. This result indicates that educating mothers is crucial and that the social fabric has changed somewhat over the years.Öğe Traditıonal child care procedures in an anatolian city(2009) Aliefendioğlu, Didem; Hızel, Selda; Mısırlıoğlu, Emine Dibek; Şanlı, Cihat; Albayrak, Meryem; Oktay, AylaAmaç: İnsanlık tarihi kadar eski olan geleneksel uygulamalar, günümüzde modernle- şen tıp tekniklerine karşın güncelliğini korumaktadır. Toplumsal ve kültürel özellik- ler, bebek bakımı ile ilgili davranışları da etkilemekte ve bunların bazıları bebek için yararlı iken bazıları bebek için zararlı olabilmektedır. Bu çalışma ile Anadolu’nun orta bölgesinde yer alan ve yoğun göç alarak kurulan Kırıkkale ilinde bebek bakımı ile ilgili geleneksel uygulamaların araştırılması amaçlanmıştır. Metod: Randomizasyon yöntemi ile seçilen evlerde annelere önceden hazırlanmış anket formları doldurtularak, annelerin sosyodemografik özellikleri ve geleneksel uygulamalar açısından pratikleri araştırıldı.Karşılaştırmalarda ki kare testi kullanıl- dı. Lojistik regresyon modelinde geleneksel uygulamaların evlenme yaşı ve eğitim düzeyi ile etkileşimi araştırıldı. Bulgular: Yaşları 18-60 arasında değişen toplam 974 anne ile görüşüldü. Annelerin 201 (% 43)’i 30 yaş altında idi. Yüzde yirmidokuzunun evlenme yaşı 17 veya altı iken, ilk gebeliği 17 yaş veya altında olanların oranı % 16 olarak bulundu. Tüm anne- lerin % 48’inin bebek bakımında en az bir geleneksel uygulamaya başvurduğu ve en sık uygulamanın kundaklama (% 27,2) olduğu görüldü. Eğitim düzeyi 8 yılın altında olanlarda, evlenme yaşı 17 yaş veya altında olanlarda ve son gebeliği üzerinden 10 yıldan uzun zaman geçmiş olanlarda bu uygulamalar daha fazla oranda idi (p<0,05). Sonuç: Günümüzde halen bebek bakımı ile ilgili geleneksel uygulamaların devam ettiği görülmektedir. Ancak, bebeğe zarar verebilme olasılığı da bulunan bu uygu- lamaların daha genç ve eğitimli anneler tarafından daha az yapılıyor olması, anne eğitiminin önemli olduğunu ve yıllar içinde toplumsal yapının az da olsa değiştiği izlenimini vermektedir.Öğe Transposition of the great arteries in a newborn whose mother was treated with carbamazepine during pregnancy(Turkish Soc Cardiology, 2007) Misirlioglu, Emine Dibek; Aliefendioglu, Didem; Dogru, M. Tolga; Sanli, Cihat; Oktay, Ayla…