Yazar "Sevindik, Muhammet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anksiyete bozukluklarında dissosiyatif belirtiler ve mizaç-karakter ilişkisi(Kırıkkale Üniversitesi, 2019) Sevindik, Muhammet; Koçak, Orhan MuratAmaç: Anksiyete ve dissosiyatif belirtiler arasındaki ilişkiden son yıllarda sıklıkla söz edilmekte ancak her anksiyete bozukluğu hastasında dissosiyatif belirtiler görülmemektedir. Bu çalışmanın amacı anksiyete bozukluğu hastalarında görülen dissosiyatif belirtilerin hastalığın kendisiyle mi yoksa hastalığın görüldüğü bireylerdeki belirli bir mizaç-karakter özelliğiyle mi ilişkili olduğunu ortaya koymaktır. Yöntem: Çalışmamıza polikliniğimize başvuran ve DSM-V tanı kriterlerine göre yaygın anksiyete bozukluğu(YAB) ve panik bozukluk(PB) tanısı alan 75 hasta ile 75 sağlıklı kontrol grubu(KG) olmak üzere toplam 150 gönüllü katılımcı dahil edilmiştir. Hastalarla psikiyatrik görüşme yapılmış, yakınmalarının şiddetini değerlendirmek için Hamilton Anksiyete ve Depresyon Derecelendirme Ölçekleri(HAM-A, HAM-D) kullanılmış, tüm katılımcılardan sosyodemografik veri formu, Dissosiyatif Yaşantılar Ölçeği(DES), Dissosiyasyon Ölçeği(DIS-Q) ve Mizaç-Karakter Envanterini(TCI) doldurmaları istenmiştir. İstatistiksel analizler katılımcılar; YAB(n:45), PB(n:30) ve kontrol grubu(n:75) olmak üzere üç gruba ayrılarak yapılmıştır. Bulgular: Gruplar arasında HAM-A, HAM-D, DES ve DIS-Q puanları bakımından anlamlı fark tespit edilmiştir (PB >YAB >KG). PB ve YAB grubunda mizaç alt ölçeklerinden zarardan kaçınma puanlarında kontrol grubuna göre anlamlı yükseklik bulunmuş, karakter alt ölçeklerinden kendini yönetme kontrol grubunda iki hasta grubundan da yüksek bulunmuş, PB ve YAB kendi içinde kendini yönetme açısından anlamlı farklılık göstermemiştir. DES ve DIS-Q puanlarını etkileyen faktörlerin yüksek HAM-A puanları, tanı, karakter özelliklerinden düşük kendini yönetme ve yüksek kendini aşma puanları olduğu, tanı kontrol edildiğinde dahi DES ve DIS-Q puanlarının HAM-A, kendini yönetme ve kendini aşma puanlarından etkilenmeye devam ettiği saptanmıştır. Sonuç: Çalışmamızda anksiyeteyle dissosiyatif yaşantılar arasında pozitif korelasyon olduğu, hasta grubunun(PB de YAB'dan daha fazla olmak üzere) kontrollere göre daha fazla dissosiyatif belirti gösterdiği bulunmuştur. Yüksek zarardan kaçınma profili; çalışmamızda da anksiyete bozukluklarında saptanmış ancak dissosiyasyonu etkileyen faktörler arasında bulunmamıştır. Çalışmamızda dissosiyasyonu etkileyen faktörlerden olan Düşük kendini yönetme ve yüksek kendini aşma karakter profillerinin dissosiyasyon için bir yatkınlık oluşturabileceği öngörülmüştür. Bu çalışma anksiyete bozukluklarında dissosiyatif belirtileri ve bunun mizaç-karakter ile ilişkisini inceleyen bizim görebildiğimiz kadarıyla ilk çalışma olması bakımından önemlidir.Öğe Investigation of the Processing of Noun and Verb Words with fMRI in Patients with Schizophrenia(2020) Nazlı, Şerif Bora; Koçak, Orhan Murat; Kırkıcı, Bilal; Sevindik, Muhammet; Kokurcan, AhmetIntroduction: Action naming is reported to be more damaged in patients with schizophrenia than object naming. Aim of this study is to understand the cortical mechanism underlying the negative symptoms seen in patients with schizophrenia such as inactivity, restricted behavioral repertoire, by using functional MRI (fMRI) to determine whether the action origin words have a different representation in the brain regions of patients with schizophrenia and healthy individuals. Our hypothesis is that restriction in the repertoire of movement and behavior and the failure of words of “action” than words of “object” are interrelated through the same cortical mechanisms. If this hypothesis is correct, the reason for not taking action in patients with schizophrenia may be improper definition of the action (verb). Methods: fMRI study was conducted with 12 patients with schizophrenia and 12 healthy individuals. fMRI recording was performed after applying positive and negative syndrome (PANSS) scale, Calgary depression scale, hand preference scale to the participants. During the sessions, “lexical decision task” is applied by showing a total of 240 words (120 words – 60 verbs (words of action) and 60 nouns (words of object) – and 120 non-words) to the subjects. Results: In fMRI findings, in the group main effect, which can also be expressed as the difference of the noun and verb words in the group of schizophrenia from the noun and verb words in the healthy control group, the activation of the anterior prefrontal cortex is found to be lower in patients with schizophrenia than in healthy individuals. When the brain areas which show the difference in verb words in schizophrenia group from both noun words in schizophrenia group and noun and verb words in healthy individuals are examined, inferior frontal gyrus pars triangularis (BA45) showed more activation in patients with schizophrenia than healthy individuals, but again for the same task, inferior frontal gyrus pars opercularis (BA44) and left primary sensory area showed less activation in patients with schizophrenia than healthy individuals. There is no difference between patients with schizophrenia and healthy volunteers in terms of correctly identified words and reaction time. Conclusion: Considering the lack of difference between the groups in terms of number of correctly identified words and reaction time, and BA 44’s role in recognition and imitation of action and being a part of the mirror neuron system, the significant inverse correlation between PANSS negative score and BA40 can be seen as an effort to compensate for BA44 inadequate activity through BA40.