Yazar "Utku, Özlem Gül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Celiac Crisis: A Rare and Serious Condition Resulting in Death(2019) Karahan, İrfan; Gözükan, Gökberk; Çifci, Aydın; Utku, Özlem GülCeliac disease is an autoimmune disease of the small intestine, resulted from villusdamage and malabsorbtion due to ingestion of gluten; and production of antibodies to gliadin. Thedisease can manifest with various presentations. Celiac crisis was described as an acute, serious,life-threatening form of celiac disease about sixty years ago with a higher incidence among pediatric patients than adults. It is characterized by gastrointestinal symptoms like profuse diarrhea andsevere metabolic distubances like hyponatremia and hypoproteinemia. Early suspicion and detection is important. This case report presents a 54-year-old female patient who died from celiac crisis and sepsis.Öğe ERCP’nin nadir bir komplikasyonu: Subkapsüler hematom(2017) Utku, Özlem Gül; Ergül, Bilal; Aydın, Oktay; Oğuz, DilekEndoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi pankreatikobiliyer hastalıkla-rın tedavisinde kullanılan girişimsel bir endoskopik yöntemdir. Pankreatit, kanama ve perforasyon en sık görülen komplikasyonlarıdır. Subkapsüler he-matom, endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografinin literatürde birkaç adet bildirilmiş olan nadir bir komplikasyonudur. Bu bildiride, kolelitiazis nedeniyle endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi yapılan yaşlı bir hastada işlem sonrasında subkapsüler hematom gelişen bir olguyu sunuyo-ruz.Öğe FONKSİYONEL DİSPEPSİLİ HASTALARDA HELICOBAKTER PYLORI ERADİKASYONUNUN EPİGASTRİK AĞRI SKORU İLE DEĞERLENDİRİLMES(2019) Karatay, Eylem; Utku, Özlem GülAmaç: Dispepsi, erişkinlerin en sık görülen kronikhastalıklarından biridir. Dispepsi tedavisinin maliyeti gelişmişülkelerde sağlık harcamalarının büyük bir kısmını temsiletmektedir. Fonksiyonel dispepsi, multifaktöryel, etiyolojindeHelicobacter pylori’nin suçlandığı bir hastalıktır. Bu çalışmada,“Fonksiyonel dispepsi” alt grubu olan epigastrik ağrı sendromluhastalarda Helicobacter pylori’nin eradikasyonunun epigastrikağrı şiddeti üzerine etkilerini semptomatik skorlama yaparakdeğerlendirmeyi amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Fonsiyonel dispepsi teşhisi konulan veendoskopik biyopsilerinde Helicobacter pylori pozitifliği tespitedilmiş 530 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalara dörtlüeradikasyon tedavisi verildikten sonra hastaların semptomskorları 2. ve 6. ayda tekrar sorgulandı.Bulgular: Çalışmaya 384 kadın (%73) ve 146 erkek (%27)hasta dahil edildi. Yaş ortalaması 39.8±10.6 /yıl idi. Tedavibaşlangıcından 2 ay sonra hastaların skorlarına bakıldığında 463(%88) hastada ağrı skorunda gerileme saptanırken, 67 (%12)hastanın ağrı skorunda değişiklik olmadı. Tedavi sonrası ağrıskorlarında anlamlı düzeyde azalma saptandı (p=0.001). İkincive 6. aydaki ağrı skorları karşılaştırıldığında; 6. ayda ki ağrıskoru, başlangıç ve 2. aydaki ağrı skoruna göre daha düşükbulundu.Sonuç: Hem iki hem de altıncı aydaki, semptom skorlarındakisaptadığımız azalma eradikasyon oranları ile ilişkili olabilir.Böylelikle gereksiz test yapılmasının önüne geçilerek sağlıkgiderleri azaltılabilir. Bu bilgileri teyit edecek daha büyüksayıda hasta grubu içeren ve randomize kontrollü çalışmalaraihtiyaç vardır.Öğe Gaitada gizli kan testi pozitifliği nedeni ile kolonoskopi yapılan hastaların kolonoskopik ve patolojik sonuçlarının değerlendirilmesi(2018) Utku, Özlem Gül; Ergül, Bilal; Oğuz, DilekGiriş ve Amaç: Kolorektal kanser taramasında gaitada gizli kan testi dışında, fekal immünokimyasal test, fleksible sigmoidoskopi ve kolonoskopi kullanılan diğer yöntemlerdir. Bu çalışmada gaitada gizli kan testi pozitif olması nedeni ile kolonoskopi istenmiş olan hastaların kolonoskopik ve patolojik bulgularını değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya Haziran 2014-Ekim 2016 yılları arasında gaitada gizli kan testi pozitif saptanan ve kolonoskopi yapılması için Ahi Evran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi endoskopi ünitesine yönlendirilen hastalar alındı. Yetersiz kolon temizliği, aktif hematokezyası, kolon operasyonu öyküsü, inflamatuvar barsak hastalığı öyküsü veya üst gastrointestinal sistem endoskopisinde kanamaya neden olabilecek lezyonu olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastaların yaşları, cinsiyetleri, kolonoskopik bulguları, patoloji sonuçları not edildi. Üç ya da daha fazla polip, 1 cm’den büyük adenomatöz polip, patolojik incelemede villöz komponent içeren ya da yüksek dereceli displazi saptanan hastalar yüksek riskli grup olarak değerlendirildi ve bu kriterlere göre kolon kanser tarama programına alındı. Bulgular: Çalışmaya toplam 225 hasta dâhil edildi. Hastaların 111’i (%49.3) erkek, 114’ü (%50.7) kadın, ortalama yaşları 58.52 (24-90), ortalama hemoglobin düzeyi 13.63 (7.2-18) idi. Endoskopik tanıları; normal kolonoskopik bulgular 86 (%38,2), polip 59 (%26,2) , yalnızca perianal hastalık 27 (%12), divertikül 16 (%7,1), kolon kanseri 14 (%6,2), inflamatuvar barsak hastalığı 14 (%6,2), enfeksiyöz kolit 6 (%2,7), anjiodisplazi 3 (%1,3) hasta şeklinde idi. Endoskopik olarak kolon kanseri düşünülen ve polip saptanan 73 (%32,4) hastanın patoloji sonuçları; tübüler adenom 31 (%42,5), adenokarsinom 17 (%23,3), hiperplastik polip 16 (%21,9), tübülovillöz adenom 7 (%9,6), serrated adenom 2 (%2,7) şeklinde değerlendirildi. Kolonoskopik olarak polip saptanan 3 (%5,08) hastanın patolojisinde erken evre karsinom saptandı. Polip saptanan 59 hastanın 30’u (%50,8) yüksek riskli, 29’u (%49,2) düşük riskli olarak bulundu. Sonuç: Gaitada gizli kan testi pozitifliği ile gelen hastaların yaklaşık yarısında kolon patolojisi tespit edilmiştir. Bu test, kolon kanseri ve öncül lezyonlarının tespitinde olduğu gibi, subklinik inflamatuvar barsak hastalığı, kronik kan kaybına yol açan divertikül, anjiodisplazi gibi patolojilerin de tespitinde yardımcı olan ucuz, kolay uygulanabilir bir yöntemdir.Öğe HBeAg negative chronic hepatitis B patients with HBV-DNA levels between 2,000-20,000IU/ml and normal aminotransferases are really inactive?(Elsevier Science Bv, 2018) Ergül, B.; Utku, Özlem Gül; Yılmaz, Barış; Köseoğlu, Hüseyin; Oğuz, D.…Öğe Helicobacter pylori enfeksiyonu tanısında kullanılan invaziv yöntemlerin duyarlılık ve özgüllüklerinin değerlendirilmesi(2020) Utku, Özlem Gül; Ergül, Bilal; Oğuz, Dilek; Kaçmaz, BirgülHelicobacter pylori yaklaşık 3.5 mikron uzunluğunda ve 0.5 mikron genişliğinde, spiral şekilli, mikroaerofilik, gram negatif bir bakteridir. Dünya popülasyonunun yaklaşık yarısı Helicobacter pylori ile enfektedir. Helicobacter pylori, gastrit, gastrik ve duodenal ülser, gastrik adenokarsinoma ve mukoza ile ilişkili lenfoid doku lenfomasında birincil patojen olarak bildirilmektedir. Bu bakteri gelişmekte olan ülkelerde önemli bir halk sağlığı sorunudur. Helicobacter pylori tanısında endoskopi gerektiren invaziv ve gerektirmeyen noninvaziv tanı testleri mevcuttur. Bunlar; hızlı üreaz testi, histopatolojik inceleme ve kültür invaziv yöntemlerdir. Bu çalışmada amacımız Helicobacter pylori enfeksiyonu için daha önce tedavi almamış hasta grubunda hızlı üreaz testi, histopatolojik değerlendirme ve kültür sonuçlarının karşılaştırılması ve bu yöntemlerin kültür altın standart yöntem olarak değerlendirildiğinde sensitivite ve spesifitelerini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Hastanemiz gastroenteroloji kliniğinde dispepsi ön tanısı ile endoskopi yapılan 18-65 yaş arası 55’i (%55.6) kadın, 44’ü (%44.4) erkek toplam 99 hasta çalışmaya alınmıştır. Endoskopide antrumdan kültür, dokuda üreaz ve histopatolojik inceleme için toplam dört biyopsi örneği alınmıştır. Bu örneklerin iki tanesi kültür için kullanılmıştır. Enfeksiyon tanısında altın standart olarak; tek başına kültürün pozitif olması ya da kültürün negatif olduğu durumlarda kullanılan iki testin (histopatolojik inceleme ve hızlı üreaz testi) pozitif olması kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışmada 18-65 yaş arası (yaş ortalaması 44.42±12.53), 55’i (%55.6) kadın, 44’ü (%44.4) erkek toplam 99 hasta değerlendirilmiştir. Endoskopik olarak 91 (%92) hastada gastrit, 8 (%8) hastada gastrik ülser tespit edildi. 38 (%38.3) hastada kültürde üreme, 75 (%75.7) hastada hızlı üreaz testi pozitifliği ve 71 (%71.7) hastada histopatolojik inceleme pozitifliği bulunmuştur. Buna göre 99 hastanın 63 (%63.6) tanesinde altın standart kriterlerine göre Helicobacter pylori pozitif bulunmuştur. Hastaların kültür, hızlı üreaz testi ve histopatolojik inceleme yöntemlerinin duyarlılık ve özgüllükleri sırasıyla %60.3 ve %100, %100 ve %66.6, %98.4 ve %75.0 olarak saptanmıştır. Sonuç: Helicobacter pylori enfeksiyonu tanısında kullanılan farklı özgüllük ve duyarlılığa sahip birçok yöntem mevcuttur. Ancak bu yöntemler arasından yapılacak olan seçim, amaca ve klinik şartlarına göre değişiklik göstermektedir. Çalışmamızın bulguları, endoskopik yöntemlerin uygulanabildiği durumlarda, erken tanı ve tedavi kararı için hızlı üreaz testi kullanılarak hastalığın tedavisinin planlanabileceğini destekler niteliktedir.Öğe Noninvasive assesment in differentiating benign and malign pancreatic lesions with endosonographic elastography score and strain ratio(2020) Utku, Özlem Gül; Ergül, Bilal; Karatay, Eylem; Efe, Cumali; Turhan, Nesrin; Oğuz, DilekBackground: We aimed to evaluate the diagnostic capability of endoscopic ultrasound elastography (EUS-EG) score and strain ratio (SR) for differentiating benign pancreatic lesions from the malign lesions Material and Method: We retrospectively evaluated well collected data of patients who undergone EUS-EG in a single center during the period of January 2016-June 2019. Patients who had pancreatic disorders were further evaluated for the study. The final diagnosis of solid pancreatic lesions (SPL) was made by histopathologic examination. Control group consisted of patients with chronic pancreatitis (CP) who diagnosed according to Rosemont criteria. Elastography was evaluated by a qualitative (elastography scores) and a quantitative method SR. Results: A total of 66 patients (42 (63.6%)female/24(63.6%)male) with mean age of 58.88±15.32 (19- 80) were included in the study. Thirty-eight patients had SLP, remain 28 patients were CP. In SPL group, 32 (84.2%) had adenocarcinomas and 6 (15.8%) had neuroendocrine tumors. Among 28 patients with benign pancreatic lesions, 23 (82.1%) had CP while five (17.9%) had autoimmune pancreatitis. Median SR values were significantly higher in patients with SPL than those with CP (44.0 (10.0-110.0) vs 7.0 (2.6- 14.6), p<0.001). Elasticity scores were also significantly different between patients with SLP and CP (p<0.001). Elasticity scores were significantly different between adenocarcinomas and CP (p<0.001). A 14 cut-off value of SR had 97% sensitive and 100% specificity for SPL and receiver-operating characteristic curves showed an area under the curve of 0.99.6. Likelihood Ratio test revealed that SR appears as the best parameter in discrimination of lesion type either as benign or malignant (X2 = 54.031, p<0.001). Conclusion: Our study suggested that EUS-elastography and SR scores are highly effective in differentiating malign-benign pancreatitis lesions.Öğe A rare case of ischemic colitis: cefuroxime-related anaphylactic shock(Lippincott Williams & Wilkins, 2019) Utku, Özlem Gül; Ergül, Bilal; Balcı, Mahi; Oğuz, Dilek…Öğe TNBS ile Oluşturulmuş Deneysel Rat Kolit Modelinde Tedavide Karışım Probiyotikler Etkin midir?(2020) Utku, Özlem Gül; Karatay, Eylem; Ergül, Bilal; Yılmaz, Canan; Ekinci, Özgür; Arhan, MehmetAmaç: Enflamatuvar barsak hastalıkları (EBH) kronik idiyopatik hastalıklardır. EBH patogenezinin en kabul edilen hipotezi, genetik, çevresel faktörler ve konakçı bağışıklık sistemi arasındaki karmaşık etkileşimlerin, anormal immün yanıtlara ve kronik intestinal enflamasyona yol açmasıdır. Disbiyozis barsak mikrobiyota bileşiminde ve işlevinde değişiklikler olarak tanımlanmıştır. Klinik ve deneysel çalışmalar disbiyozisin EBH etiyopatogenezinde önemli rol oynadığını desteklemektedir. Bu çalışmada, deneysel kolit modelinde Enterococcus Faecium, Lactobacillus Acidophilus, Lactobacillus Rhamnosus, Bifidobacterium Bifidum, Bifidobacterium Longum bakterilerinin anti-enflamatuvar ve anti-oksidan etkinlikleri ve steroide göre probiyotiklerin tedavi başarısının değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntem: Bu çalışmada toplam 24 adet 200-250 gram ağırlığında Wistar-Albino dişi rat grubu kullanıldı. Her grupta 6 rat olacak şekilde 4 farklı grup oluşturuldu. Sağlıklı kontrol (sham: grup A), trinitrobenzensülfonik asit (TNBS) koliti (grup B), (TNBS + metilprednizolon: grup C) ve probiyotik (TNBS + P: grup D). Sıçanlar 8. günde sakrifiye edildi. Makroskopik ve mikroskopik skorları değerlendirildi, doku miyeloperoksidaz (MPO), malondialdehit (MDA) ve süperoksitdismutaz (SOD) düzeyleri ölçüldü. Bulgular: Makroskopik ve mikroskopik skor düzeyleri değerlendirildiğinde A grubunun makroskopik skoru B, C ve D gruplarından düşüktü ve istatiksel anlamlı farklılık mevcuttu. C grubunun makroskopik ve mikroskobik skoru B grubuna göre düşüktü ve istatiksel anlamlı farklılık bulundu. Gruplar arasında ortanca MPO düzeyleri açısından anlamlı fark (p<0,001) tespit edilmedi. MDA ve SOD değerleri değerlendirildiğinde medyan MDA düzeyleri arasında anlamlı farklılık tespit edildi (p<0,001). Sonuç: Çalışmamız probiyotiklerin anti-oksidan ve oksidan sistemler arasındaki dengeyi düzenlediğini göstermektedir. Eğer klinik çalışmalar ile desteklenirse probiyotikler EBH’de destek tedavisi olarak kullanılabilir.Öğe A tough scope to swallow: endoscopic retrograde cholangiopancreatography through percutaneous endoscopic gastrostomy(2018) Devrim, Tuba; Utku, Özlem Gül; Oğuz, Dilek…