Yazar "Uysal, Bahadır" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çalışma Sermayesinin Karlılık Üzerindeki Etkisinin Yüksek Finansal Risk Varlığında Test Edilmesi(2024) Uysal, Bahadır; Göker, İlkut Elif KandilBu çalışma, çalışma sermayesinin karlılık üzerindeki etkisini ve bu etkinin yüksek finansal risk varlığı altında nasıl şekillendiğini tespit etmek üzere ele alınmıştır. Çalışmada 2009-2021 dönemi içerisinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Sektör Bilançolarında yer alan 23 imalat alt sektörü verileri kullanılmıştır. Panel veri analizi bulgularına göre özsermaye karlılığı ile net çalışma sermayesinin toplam varlıklara oranı arasında pozitif anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Daha sonra alt sektörlerin kısa vadeli borçlanma oranlarının sektör ortalamasının üzerinde olması halinde 1, altında olması halinde 0 kabul edildiği bir kukla değişken yaratılmıştır. Bu kukla değişkenin çalışma sermayesinin toplam varlıklara oranı ile çarpılması ile bir etkileşimli değişken yaratılmıştır. Finansal risk varlığı altında çalışma sermayesinin dahil edildiği ikinci modelde ise, finansal risk ve çalışma sermayesi etkileşimli değişkeni ile özsermaye karlılığı arasında yine pozitif yönlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ancak bununla birlikte net çalışma sermayesinin toplam varlıklara oranındaki bir birimlik artışın, özsermaye karlılığı üzerindeki 0.552 birim etki yaratırken, finansal risk varlığı altında çalışma sermayesindeki bir birimlik artışın etkisinin 0.503 düzeyinde olduğu tespit edilmiştir. Bu durum finansal risk arttıkça, başka bir ifade ile ortalamanın üzerinde bir borçlanma düzeyi söz konusu olduğunda ortaya çıkan finansal riskin, özsermaye karlılığında daha düşük bir artışa sebep olduğunu göstermektedir.Öğe Dijital Bankacılık ile Şube ve Personel Sayısı Arasındaki Nedensellik İlişkisi: Toda-Yamamoto Yaklaşımı(Kırıkkale Üniversitesi, 2023) Gövez, Ayşe; Uysal, BahadırBu çalışma, artan dijital bankacılık uygulamaları ile bankaların şube ve personel sayıları arasında bir ilişki olup olmadığının tespit edilmesini amaçlamaktadır. Bu amaçla, Türkiye Bankalar Birliği’nce sunulan 2007q3-2020q3 dönemine ait çeyreklik veri seti, Toda-Yamamoto Nedensellik Testi ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre en az bir kere login olmuş müşteri sayısı değişkeninden özel bankaların personel sayısı, kamu bankalarının personel sayısı ve kamu bankalarının şube sayısına doğru bir nedensellik olduğu tespit edilmiştir. Son 1 yıl içerisinde en az bir kez login olmuş müşteri sayısı değişkeni ile kamu bankalarını şube sayısı değişkeni arasında çift yönlü bir nedensellik olduğu görülmüştür. Ayrıca mevduat bankalarının şube ve personel sayılarının aktif müşteri sayısının nedeni olduğu anlaşılmıştır. Bu sonuçlar, kamu sermayeli bankaların, özel sermayeli bankalara nazaran dijitalleşme ile birlikte şubeleşmeye de önem verdiğini göstermektedir.Öğe Doktora Tez Tanıtım Yazısı(Kırıkkale Üniversitesi, 2015) Uysal, Bahadırİlkut Elif KANDİL GÖKER’in, Kırıkkale Üniversitesi bünyesinde ve İsrafilZOR’un danışmanlığında hazırladığı, “Finansal Açıdan Marka Değerleme veMarka Değerinin Hissedar Değeri Üzerine Etkisi: BİST’te İşlem Gören FirmalarÜzerine Bir Araştırma” isimli doktora tezi, 2014 yılında kabul edilmiştir. Giriş,dört bölüm ve sonuçtan oluşan çalışma, 217 sayfadır.1980 sonrası yaşanan ekonomik dönüşümünde, rekabet avantajının maddi olmayan varlıklar ile sağlanacağına vurgu yapan Göker’in bu çalışmasında, firmaların piyasa değerini etkileyen bir ekonomik varlık olarak düşünülen “MarkaDeğeri”’nin, firmaların değer yaratma performansını, başka bir ifade ile “Hissedar Değeri”’ni etkileyip etkilemediğini incelenmiştir.Öğe Kazanç Yönetiminin Kar Dağıtım Politikaları Üzerindeki Etkisi: BİST Sınai Endeksinde Bir Uygulama(2024) Uysal, Bahadır; Yanya, Evrenİşletme yöneticileri, ortakların servetini maksimize etme hedefine ulaşmaya çalışırken, aynı zamanda nakit akışlarını ve riski etkileyen faktörleri de yönetmelidir. Ortakların işletmeden beklentilerinin başında gelen kâr payı, işletmenin belirlediği kâr payı politikasına bağlı olarak değişmektedir. Dolayısıyla işletmenin ilgili dönemde ne kadar kâr ettiğinin hesaplanması önem arz etmektedir. Gelir tablosunda raporlanan kâr, işletme yöneticilerinin takdirine bağlı olarak manipüle edilebilecek bir değerdir. Dağıtıma konu edilen kâr, faaliyetlerden elde edilen nakit akışları ve toplam tahakkuklardan oluşmaktadır. İşletme faaliyetlerinden elde edilen nakit akışlarının manipüle edilemeyeceği varsayılmaktadır. Bu nedenle toplam tahakkukların artırılması veya azaltılması yoluyla kâr tutarları manipüle edilebilmektedir. Bu yöntem literatürde bir muhasebe manipülasyonu olan kazanç yönetimi olarak bilinmektedir. Kazanç yönetimi, yasalar ve muhasebe standartları çerçevesinde kârın olduğundan farklı gösterildiği işlemler olarak ifade edilebilmektedir. Kazanç yönetimi ile manipüle edilebilen kâr, kâr dağıtım politikası kapsamında hissedarlara dağıtılmaktadır. Bu durumda finansal tablo bilgilerine dayanarak karar alan paydaşlar yanlış yönlendirilmekte ve yatırım kararları olumsuz etkilenmektedir. Kazanç yönetimi uygulamaları ile kâr dağıtım politikası arasında bir ilişki olup olmadığı sorusu literatürde inceleme konusu olmuştur. Ancak çalışmalarda iki değişken arasında genel kabul görmüş bir ilişki tespit edilememiştir. Yapılan litaretür incelemesinde bu ilişkinin Türkiye’de de yeterince araştırılmadığı görülmektedir. Bu kapsamda çalışmada, ihtiyari tahakkukların iki farklı modele göre hesaplanarak Türkiye’de kâr dağıtım politikası ve kazanç yönetimi arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada BIST Sınai Endeksinde yer alan ve kesintisiz kâr payı dağıtan 35 işletmenin 2015-2021 dönemine ilişkin verileri panel veri analizi ile incelenmiştir. Kazanç yönetiminin tespit edilmesinde tahakkuk esasına dayalı bazı istatistiksel modeller geliştirilmiştir. Bu çalışmada ihtiyari tahakkukları ölçmek için Düzeltilmiş Jones (1995) ve Kothari (2005) modelleri kullanılmıştır. Model sonuçlarındaki değişen varyans sorunu Huber, Eicker ve White Tahmincisi kullanılarak ortadan kaldırılmıştır. Model 1 sonuçlarına göre, Düzeltilmiş Jones modeli ile hesaplanan ihtiyari tahakkuklar ile kâr dağıtım politikası arasında %5 anlamlılık düzeyinde negatif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu sonucun test edildiği Model 2’de ise Kothari Modeli ile hesaplanan ihtiyari tahakkuklar ile kâr dağıtım politikası arasında negatif ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Katsayılar değerlendirildiğinde, her iki modelin de birbirini desteklediği görülmektedir. İhtiyari tahakkuklardaki bir birimlik artış, kâr payı dağıtım politikasını Model 1’e göre 1,139 birim, Model 2’ye göre ise 1,120 birim azaltmaktadır. Kontrol değişkenleri olarak kullanılan özkaynak kârlılığı, cari oran ve kaldıraç oranı değişkenleri için anlamlı sonuçlar elde edilememiştir. Çalışmanın bulguları değerlendirildiğinde, kısıtlayıcı mevzuatın önemi ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, yatırımcılara karşı şeffaf olmak ve onların haklarını korumak, kazanç yönetimi uygulamaları üzerinde daha kısıtlayıcı bir etki yaratmaktadır. Yasal düzenlemeler, yatırımcıları etkin bir şekilde korursa, yöneticilerin işletme performansını gizleme ihtiyacını azalmaktadır. Dolayısıyla yatırımcılara yönelik yasal korumanın güçlü olduğu ülkelerde kazanç yönetiminin daha sınırlı bir şekilde uygulanabileceği değerlendirilmiştir. Diğer taraftan işletmelerin kazanç yönetimi yoluyla elde ettikleri kazançların sürdürülebilir, kalıcı ve reel olmadığı düşünüldüğünde kâr payı dağıtmaları beklenmemelidir. Başka bir ifade ile işletmenin kazanç yönetimi uygulamaları ile elde ettikleri kazançlar yapay bir nitelik göstermektedir. Bu nedenle işletme gerçekte elde etmediği bir kârı, kâr payı olarak dağıtmaktan kaçınacağı düşünülmektedir. Çalışma sonuçları aynı zamanda gelişmişte olan ülkelerde işletme yöneticilerinin istikrarlı bir kâr dağıtım politikası oluşturma konusunda hevesli olmadıklarına işaret etmektedir. Başka bir ifade ile işletme yöneticileri kazanç yönetimi uygulamalarını kullanarak daha yüksek kâr açıklayıp yatırımcılarına düzenli şekilde kâr payı dağıtmak noktasında herhangi bir istek duymamaktadır.Öğe Kredi temerrüt takası primini belirleyen faktörler: Bir panel veri analizi(Kırıkkale Üniversitesi, 2017) Uysal, Bahadır; Yıldız, EkremKredi Temerrüt Takası (CDS), yatırımcılara kredi riskinden korunma imkanı sağlayan bir kredi türev ürünüdür. CDS primi, ilgili referans varlık, referans kurum veya referans ülke için temerrüde düşme ihtimalini gösterir. Bu nedenle piyasa aktörleri, CDS primini, ilgili referans varlığın riskini ifade etmekte kullanmaktadırlar. Bu çalışmada, CDS priminin belirleyicisi olabileceği düşünülen makroekonomik göstergeler panel veri analizi yöntemi ile incelenmiştir. Gelişmekte olan 23 ekonominin dâhil edildiği çalışma Ekim 2000 – Mayıs 2016 tarihlerini kapsamaktadır. Bir bağımlı ve on iki açıklayıcı değişken ile oluşturulan modeller, ekonometrik bir program ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre CDS primi, hisse senedi endekslerindeki oynaklık ve döviz kurundaki oynaklık ile pozitif; rezervlerin dış ticaret açığını karşılama oranı ile negatif yönlü ilişki içerisindedir. 5 ve 10 yıllık devlet tahvili faiz oranlarındaki değişiklik, CDS primini aynı yönde etkilemektedir. Ekonomik kriz dönemlerinde CDS primi artarken, ekonomik genişlemenin yaşandığı dönemlerde ise CDS primi azalmaktadır. Küresel piyasalardaki oynaklığın artışı CDS primini pozitif yönde etkilerken, küresel risksiz faiz oranının artışı ise CDS primini düşürmektedir. Merkez Bankalarının politika faizlerinin ise CDS primi ile ilişkili olmadığı gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: CDS Primi, Kredi Riski, Ülke Riski, Temerrüt RiskiÖğe Kurumsal İtibar Kavramı Ve Hisse Senedi Fiyatlarına Etkisi: Türkiye Örneği(2017) Göker, İlkut Elif Kandil; Arar, Tayfun; Uysal, Bahadırİçinde bulunduğumuz yüzyılda, firmaların piyasa değerinin en önemli belirleyicilerinden biri sahip oldukları maddi olmayan varlıkları olarak kabul edilmektedir. Söz konusu varlıklar kapsamında değerlendirilebilecek olan kurumsal itibarın finansal performansı, hisse senedi fiyatlarını ne şekilde etkilediği, firmalara ne şekilde değer yarattığına dair literatürde pek çok çalışma yer almaktadır. Bu çalışma ile Türkiye’de 2000 yılından beri Capital Dergisi tarafından yayınlanmakta olan “Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri” listesinde yer alan şirketlerden oluşturulmuş porföyün getirisinin 2008-2014 yılları arasında piyasa getirisinin üzerinde olup olmadığı Fama French Üç Faktör Modeli kullanılarak analiz edilmiş, tek örneklem t testi ile analiz sonucunun istatistiksel olarak anlamlılığı sınanmıştır. Araştırma sonuçları kurumsal itibarın, firmaların finansal performansı pozitif yönlü etkilediği hipotezini ele alınan dönem ve veri seti için doğrulamıştır.Öğe TuRİzM SEKTÖRÜNDE FAİz ORANI VE Döviz KURUNUN KARLıLıK UZERİNDEKİ ETKİsİ(2020) Göker, İlkut Elif Kandil; Uysal, BahadırSermaye Varlıklarını Fiyatlandırma Modeli ile ortaya atılan birfinansal varlığın getirisinin sistematik riske bağlı olarak belirlenebileceği görüşü, zamanla farklı değişkenlerin getiri üzerindeki etkisinin tespit edilmesi ile geliştirilmiştir. Bununla birlikte sistematik riskin fiyat, getiri, karlılık, değer üzerindeki etkisi pek çok çalışma ile ortaya konulmuştur. Maruz kalınan ancak çeşitlendirme ile ortadan kaldırılamayan risk olarak tanımlanan sistematik riskin iki önemli unsurufaiz riski ve kur riski olarak belirtilmektedir. Faiz oranları ve döviz kurunda yaşanan dalgalanmaların beraberinde getirdiği söz konusu risklerin aynı zamanda firmaların karlılıkları üzerinde de etkili olduğu görülmektedir. Bu anlamda, bu çalışma gerek niteliği itibariyle faiz oranındaki ve döviz kurundaki değişimden en çok etkilenecek sektörler arasında yer alması; gerekse Türkiye ekonomisinde özellikle cari dengenin sağlamasında önemli bir paya sahip olması nedeniyle turizm sektöründe iki önemli sistematik risk unsurunun farklı karlılık göstergeleri üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. B/ST'e kote olmuş 6 turizmfirmasının 20/0-20/9 dönemi verileri kullanılarak panel eşbütünleşme testleri ile değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişki ortaya konulmuştur. Döviz kuru ve faiz oranının firmaların özsermaye karlılıkları üzerindeki uzun dönemli etkisi Maki Eşbütünleşme testi ile incelenmiş, DOLS tahmineisi ile etkinin yönü ve katsayısı tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular BİST'e kote turizmfirmalarının karlılıkları üzerinde her iki sistematik risk unsurunun da negatif etkisi olduğunu göstermektedir.Öğe Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sektörel Bilançoları Kullanılarak Sermaye Yapısını Belirleyen Faktörler Üzerine Bir Analiz: 1996-2008(2011) Sayılgan, Güven; Uysal, BahadırSermaye yapısını etkileyen faktörlerin panel veri analizi yöntemiyle incelenmesi ve elde edilen bulguların Ödünleşme Kuramı’yla (Trade off Theory) mı, Finansman Hiyerarşisi Kuramıyla (Pecking Order Theory) mı uyumlu olduğunun araştırılması amacıyla yapılan bu çalışmada; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yayınladığı, 1996-2008 dönemlerine ait sektör bilançolarından yararlanılmıştır. Çalışma, dayandığı veri seti bakımdan sermaye yapısı ile ilgili ilk çalışma niteliğindedir. Sermaye yapısını temsil etmek üzere nihai bağımlı değişken olarak; durağanlaştırılmış “toplam borçların toplam varlıklara oranı” kullanılmıştır. Bağımsız değişkenler ise; büyüklük, varlık yapısı, kârlılık, büyüme fırsatları, borç dışı vergi kalkanı ve iflas riski gibi işletmeye özgü faktörlerdir. Analiz sonuçlarına göre; sermaye yapısı ile borç dışı vergi kalkanı arasındaki negatif, büyüme fırsatları, varlık yapısı, kârlılık ve büyüklük ile ise pozitif ilişki saptanmıştır. Elde edilen bulgular, büyük oranda Ödünleşme Kuramı (Trade off Theory) ile uyumludur.Öğe TÜRKİYE’DE İNSAN SAĞLIĞI VE SOSYAL HİZMET FAALİYETLERİ SEKTÖRÜNDE KARLILIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER(2024) Koçyiğit, Seyhan Çil; Uysal, Bahadır; Göker, İlkut Elif KandilTürkiye’de insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri kapsamında yurt dışı hizmet satışlarının son yıllarda artış trendinde olduğu görülmektedir. Ekonomik kalkınmada ihracatın payı gözetildiğinde sağlık ve sosyal hizmet alanında görülen bu artan ihracat performansı için karın sürekliliğinin sağlanması önem arz etmektedir. Bu noktadan hareketle bu çalışma Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) sektör bilançosu istatistiklerinden yararlanarak İnsan Sağlığı ve Sosyal Hizmet Faaliyetleri alt sektörleri örnekleminde yurt dışı satış yapan firmalar için sağlık alanında karlılığı etkileyen faktörleri belirlemek üzere ele alınmıştır. 2009-2021 dönemi çalışmanın inceleme dönemini oluşturmaktadır. Hastane Hizmetleri, Tıp ve Dişçilik ile ilgili Uygulama Faaliyetleri, İnsan Sağlığı ile İlgili Diğer Hizmetler ve Barınacak Yer Sağlanmaksızın Verilen Diğer Sosyal Hizmetler alt sektörleri yurt dışı satışı yapan insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri ana sektörünün alt sektörleri olup uygulanan panel veri analizinin yatay kesitini oluşturmuştur. Karlılık üzerinde etkisi olması beklenen maddi ve maddi olmayan duran varlık yatırımları, finansal kaldıraç oranı ve yurt içi ve yurt dışı satış oranlarının özsermaye karlılığı üzerindeki etkisi panel veri analizi ile tahmin edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre özsermaye karlılığı üzerinde maddi duran varlık yatırımlarının ve finansal kaldıraç düzeyinin negatif yönlü bir etkisi olduğu; yurt dışı satışlarının özsermaye karlılığını yurt içi satışlara göre pozitif yönde daha fazla etkilediği tespit edilmiştir.Öğe Uluslararasılaşma Düzeyi İle Finansal Performans İlişkisi: İmalat Sanayii Firmaları Üzerine Bir Araştırma(2017) Göker, İlkut Elif Kandil; Uysal, BahadırGünümüzde firmaların sadece kendi ülkelerinde değil, lojistik ve finansal hareketliliğin katkısı ile farklı coğrafyalarda da faaliyet gösterdikleri görülmektedir. Bu durum firmalara globalleşme sonucu artan rekabet ortamında kendi pazarında ayakta kalabilme, yeni pazarlardan kazanç elde edebilme imkanı sağlamaktadır. Öte taraftan farklı ülkelerde faaliyet göstermenin firmaya yüklediği işlem maliyetleri de söz konusudur. Bu anlamda uluslararası faaliyetlerin, firma performansını ne şekilde etkilediği literatürde sıkça tartışılan bir konu olmuştur. Bu çalışma ile BİST’te işlem gören imalat sanayii firmalarının uluslararasılaşma düzeylerinin firma performanslarına etkisinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. 187 firmanın 2008-2015 yıllarına ait verileri ile yapılan panel veri analizi sonucunda firmaların performansları ile uluslararasılaşma düzeyleri arasında ters yatay S şekilde bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu ilişki literatürde firmaların uluslararasılaşmayı üç aşamada gerçekleştirdiklerini ileri süren üç aşama teorisini destekler bir bulgu niteliğinde olmakla birlikte, eğimin ters yatay S şeklinde olması uluslararasılaşma düzeyi ile firma performansı arasındaki ilişkinin uluslararasılaşmanın ilk aşamalarında firma performansını artırıcı, daha sonra azaltıcı ve sonra tekrar artırıcı etki yarattığını göstermektedir.