Yazar "Yuvanç, Ercan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Clinical use of specific markers TAS, TOS, PON and IL-6 by the evaluation of kidney damage in patients receiving SWL treatment(2018) Yuvanç, Ercan; Tuğlu, Devrim; Gür, Serhan; Ozan, Tunç; Kısa, Üçler; Batıslam, Ertan; Erdal, Yılmaz SelimAim: Beside efficacy of the shock wave lithotripsy (SWL) procedure, also its negative effects on the kidneys, its relation with the oxidant/antioxidant balance and the search after biomarkers for the detection of this negative effect gained interest in the recent years. The aim of the study is to investigate the possible usage of total antioxidant status (TAS), total oxidant status (TOS), oxidative stress index (OSI), Paraoxonase-1(PON-1) and Interleukin 6 (IL-6) parameters as biomarkers for renal injury/trauma in the early period by patients undergoing SWL due to kidney stones. Material and Methods: Forty patients receiving SWL therapy due to kidney stones were included to study by collecting their blood samples before and 2 hours after the procedure. Results: It was observed that SWL therapy has deteriorated the oxidant/antioxidant balance in terms of the oxidants by analyzing the increase of IL-6 (P <0,01) and decrease in PON-1 (P = 0.049). There was no change observed in TAS (P = 0.178) and TOS (P = 0.175) and OSI (P = 0.551) parameters. Conclusion: This has shown that IL-6 and PON-1 may be more sensitive markers of renal injury after SWL in early period.Öğe Comparison of diffusion-weighed MRI findings of the testis in patients with the advanced stage unilateral testicular varicocele(2017) Burulday, Veysel; Şahan, Mehmet Hamdi; Erdem, Gülnur; Yuvanç, ErcanThe aim of this study was to compare the testicular apparent diffusion coefficient (ADC) values of the patients with unilateral advanced stage varicocele and healthy volunteers. Twenty-seven patients with unilateral advanced stage varicocele and twenty-seven healthy volunteers were included in the study. Those with a diagnosis of clinical varicocele and the healthy volunteers were examined clinical and color Doppler ultrasonography. Patients with a unilateral (left) varicocele clinically grade III, color Doppler ultrasound grade IV-V were included in the study. All the patients and healthy volunteers were obtained ADC values. Mean values were calculated and statistical comparison was performed. ADC values were analysed by using an independent t test for each participant. Pearson's correlation test was used for the comparison of left pampiniform venous diameter and both testicular parenchymal ADC values. Left testicular ADC values were observed to be significantly lower when a comparison of the testicular parenchymal with left advanced stage varicocele and healthy volunteers revealed significantly low left testicular ADC values in patients (p0.05) Furthermore, a negative correlation was detected between the increase in the left testicular venous diameter and parenchymal ADC values of the bilateral testis in patients with left advanced stage varicocele (left p -624, right p -0.382). Diffusion weighted magnetic resonance imaging may be beneficial in defining the testicular damage in patients with varicoceleÖğe Deneysel Tek Taraflı Üreter Obstrüksiyonu Oluşturulan Ratlarda Dimetilsülfoksit Ve Pirasetam’ın Böbrek Hasarına Etkisi(2018) Yuvanç, Ercan; Tuğlu, Devrim; Kısa, Üçler; Bozdoğan, Önder; Bakar, Bülent; Batislam, Ertan; Yılmaz, ErdalAmaç: Dimetil Sülfoksit (DMSO) ve Pirasetam’ın deneysel unilateral üreter obstrüksiyonu (UÜO) oluşturulan ratlarda böbrek hasarını azaltıcı etkilerinin incelenmesi. Gereç ve Yöntem: Çalışma her biri 6 Sprague-Dawley rattan oluşan 4 deney grubunda yürütüldü. Grup 1: sham, Grup 2: UÜO (kontrol grubu), Grup 3: UÜO DMSO 3.8 g/kg grubu, Grup 4: UUO Piracetam 500 mg/kg grubu olarak tanımlandı. Total antioksidan kapasite (TAK) ve total oksidan seviye (TOS) ölçümleri ve histopatolojik inceleme için doku ve kan örnekleri alındı. Doku örnekleri histopatolojik olarak da incelendi. Bulgular: Biyokimyasal ve histopatolojik böbrek hasarı incelendi. Doku Total Antioksidan Kapasite (TAK) düzeyleri değerlendirildiğinde Grup 1 ve Grup 2’ye göre Grup 3 ve 4’de istatiksel olarak anlamlı bir artış olduğu görüldü. Grup 3 ve Grup 4 arasında ise istatiksel olarak anlamlı bir artış olduğu saptandı (p0.001). Doku Total Oksidan Seviye (TOS) değerleri incelendiğinde Grup 1 ve Grup 2’ye göre Grup 3 ve Grup 4’de oksidan düzeyinde istatiksel olarak anlamlı bir azalma olduğu; aynı zamanda Grup 3 ve Grup 4 arasında da istatiksel olarak anlamlı bir azalma olduğu saptandı (p0.001). Doku Oksidatif Stres Indeksi (OSI) parametresi incelendiğinde Grup 1 ve Grup 2’ye göre Grup 3 ve 4’de OSI değerlerinde istatiksel olarak anlamlı bir azalma olduğu tespit edildi. Histopatolojik inceleme de böbrek dokusunda Grup 2’ye göre Grup 3 ve 4’te histopatolojik olarak istatistiksel olarak bir fark saptanmadı. Sonuç: Dokuda biyokimyasal düzeyde DMSO ve Pirasetam’ın antioksidan etkili olduğu aynı etkinin histolojik olarak koruyucu etkinlik oluşturmadığı saptanmıştır. Bununla birlikte bu ilaçların farklı doz ve sürelerle yapılacak çalışmalar ile doku antioksidan özelliklerinin saptanabileceği düşünülmektedir.Öğe Deneysel Testis Torsiyonu Sonrası İskemi/Reperfüzyon Hasarında İloprost Ve Düşük Doz Metotreksat’ın Koruyucu Etkisi(2017) Yuvanç, Ercan; Tuğlu, Devrim; Kısa, Üçler; Bozdoğan, Önder; Batislam, Ertan; Yılmaz, ErdalAmaç: Testis torsiyonunda cerrahi olarak detorsiyone edilen testiste gelişen iskemi/reperfüzyon (I/R) hasarı üzerine İloprost ve düşük doz Metotreksat’ın koruyucu etkilerini araştırmak. Gereç ve Yöntem: Ratlar rastgele 4 gruba ayrıldı. Grup 1 (sham), Grup 2 İskemi/Reperfüzyon, ilaç verilmedi. Grup 3 İskemi/Reperfüzyon İloprost (10 µg/kg) ve Grup 4 İskemi/Reperfüzyon Düşük doz Metotreksat (6 mg/kg). Torsiyon/iskemi ve detorsiyon/reperfüzyon süreleri 4’er saat olarak belirlenmiştir. Medikasyonlar intraperitoneal yolla testis torsiyonunu takiben 3. saatte verilmiştir. Her 4 grupta işlemin başlangıcından 8 saat sonra detorsiyone sağ testis çıkarılmıştır. Bulgular: Çalışmamızda, iloprost ve düşük doz metotreksat verilmesinin total antioksidan kapasiteyi (TAK) istatistiksel olarak anlamlı arttırdığını, oksidan kapasite markırı olan total oksidan kapasite (TOK) ve oksidatif stres indeks oranını (OSI) ise istatistiksel olarak anlamlı düzeyde azalttığını belirledik. İskemireperfüzyon grubu testislerde testis grupları arasında Johnsen skorlama sistemine göre istatistiksel farklılık saptanmadı. Sonuç: Bizim düşüncemize göre iloprost ve düşük doz metotreksat tedavisi, testis örneklerinde antioksidan aktiviteyi arttırmış, oksidan aktiviteyi de baskılamıştır. Ancak, histopatolojik incelemede ve spermatogenes skorlarında bir değişime neden olmamıştır.Öğe Differences between types of tract dilatation techniques during percutaneous nephrolithotomy (PCNL)(2018) Yuvanç, Ercan; Erdal, Yılmaz SelimAim: Dilation of the distance from the skin to the kidney stone is one of the important steps of percutaneousnephrolithotomy (PCNL). However, due to cost and exposure to radiation, there is a debate about the proper dilatationmethod. For this purpose, a controlled clinical trial was planned to evaluate the effectiveness of the use of 12 F Amplatzdilator + balloon dilator in terms of shorter duration of tract dilation and scopy time during PCNL.Material and Methods: 60 patients with kidney stones and performed PCNL were included in the study and dividedinto 3 groups. While balloon dilation was maintained after using 12F Amplatz dilator -only- in Group 1, balloon dilationwas performed after using 8/10 dilator/sheat set, dual-lumen ureteral catheter and ZebraTM angled type guidewire asdescribed in the teachings in Group 2. Dilation in patients in Group 3 was performed with just Amplatz dilators ranging from10F to 30F without using balloon dilation. The access time, dilation time, operation time, scopy time, cost, nephrostomytube removal time, hospital stay period parameters were recorded.Results: Dilation, operation and scopy times were significantly lower in Group 1 compared to the two other groups(p<0.05). The costs were higher in Group 2.Conclusion: Due to the shorter dilation, scopy and operation time and cost benefits, using 12F Amplatz dilator before andthen balloon dilator seems advantageous.Öğe Distal Ve Mid Penil Hipospadias Onarımında Modifiye Connell Sütür Tekniğinin Uzun Dönem Sonuçları(2018) Yuvanç, ErcanAmaç: Hipospadias eksternal üretral meanın penisin ventral yüzünde proksimale açılması ile karakterize konjenital bir anomalidir. Hipospadias onarımında temel hedef üretranın glansın distaline taşınması ve penisin normal görünümünün tekrar sağlanmasıdır. Birçok onarım tekniği sonuçları paylaşılmış olmasına karşın, pek azında cerrahi esnasında kullanılan sütürün uygulanma tekniği tartışılmıştır. Çalışmanın amacı hipospadias onarımında ilk kez tarif edilen Modifiye Connell sütür tekniğinin (MCST) perioperatif ve postoperatif sonuçlarını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Ocak 2011-Şubat 2015 tarihleri arasında distal ve midpenil hipospadias nedeniyle Tubularized Incised Plate Urethroplasty (TIPU) yapılan ve üretraplasti ile glandüloplasti aşamalarında MCST uygulanan 25 hastanın sonuçları retrospektif olarak tarandı. Rekürren ve sünnetli vakalar çalışmadan çıkarıldılar. Perioperatif sütürasyon süresi, penil turnike süresi ve postoperatif komplikasyonlar ve postoperatif 1. hafta, 1. ay, 3. ay ve yıllık takip sonuçları kayıt edildi. Bulgular: Ortalama yaş 5.6 1.2 yıl, ortalama takip süresi 4.05 yıldır. 13 subkoronal, 3 koronal ve 9 midpenil hipospadias vakası vardı. Operasyon esnasında Modifiye Connell sütürasyonu için harcanan ortalama süre 8.3 2.1 dakika olarak belirlendi. Ortalama turnike süresi ise 12.3 3.4 dakika olarak saptandı. 25 olgunun 24'ünde (%96) cerrahi başarılı sonuç alınmıştır. Sadece 1 olguda dilatasyona yanıt veren meatal stenoz izlenmiştir. Hiçbir olguda üretro-kutanöz fistül izlenmemiştir. Uzun dönem takip sonuçları uygun kalibreli ve kozmetik olarak kabul edilebilir ileri doğru, tazyikli, tek, kompakt bir idrar akımı ile düzgün işleyen bir üretra sağlandığını ortaya koydu. Sonuç: Hipospadias onarımında MCST uygulama esnasında güvenilir, hızlı, yara dudaklarının uc-uca getirilmesinde ve epitelyum hattının inverte edilmesinde avantajlı, watertight, doku kanlanmasını bozmayan ve dolayısıyla yara iyileşmesini kolaylaştırıp postoperatif fistül gelişimi riskini azaltan ve fibrotik bir iyileşme hattı yerine vasküler bir hat oluşturarak üretral stenoz ve penil kurvatur riskini azaltan bir yöntemdir.Öğe Histamine 1 Receptor Antagonist in Symptomatic Treatment of Renal Colic Accompanied by Nausea: Two Birds With One Stone?(Elsevier Science Inc, 2009) Yılmaz, Erdal; Batislam, Ertan; Deniz, Turgut; Yuvanç, ErcanOBJECTIVES The pain-relieving efficacy of antagonists of histamine I (HI) receptors that are widely found in the ureter and that cause contractions in renal colic was presented in comparison with a placebo. METHODS Eighty-six patients who presented to the emergency service because of renal colic accompanied by nausea, and who had urinary system stones detected were included in the study. The patients were separated into 2 groups by double-blind, random assignment. The 45 patients in group 1 received 50 mg intramuscular (IM) dimenhydrinate. The 41 patients in group 2 received 2 mL IM saline solution as a placebo. The visual analogous scale (VAS) values were detected at referral of the patients and at 10, 20, and 30 minutes of therapy to detect the pain intensity. Verbal descriptive scale (VDS) was used for evaluation of nausea and vomiting before and after the therapy. RESULTS VAS values were statistically quite low in group 1 at 10, 20, and 30 minutes of therapy. VDS scores were also statistically significantly low in group 1 at 30 minutes of treatment. CONCLUSIONS Dimenhydrinate, which is an ethanolamine group H1 receptor blocker, appeared to be effective compared with the placebo in relieving renal colic pain and nausea and vomiting symptoms in patients. Comparative studies with other analgesics will be useful for determining how to use this agent for analgesic purposes in renal colic. UROLOGY 73: 32-36, 2009. (C) 2009 Elsevier Inc.Öğe Kalsiyum okzalat taş hastalarının gastrointestinal traktında Okzalobakter formigenes kolonizasyonu ve idrar parametreleri ile ilişkisi(Kırıkkale Üniversitesi, 2008) Yuvanç, Ercan; Batislam, ErtanAmaç: Kalsiyum okzalat taşlı hastaların gastrointestinal traktında Okzalobakter formigenes düzeyinin rakamsal olarak bulunması ve bunun idrar parametreleri ile ilişkisini değerlendirmek ve taş etyolojisindeki rolünü ortaya koymak amaçlanmaktadır.Materyal ve Metod: Kalsiyum okzalat taşı saptanan 27 hasta ile normal sağlıklı 25 birey çalışmaya dahil edildi. Hastaların ve normal bireylerin serum Ca, Na, K, BUN ve kreatinin değerleri ile 24 saatlik idrarda Ca, okzalat, sitrat parametreleri değerlendirildi. Hasta ve kontrol gruplarındaki bireylerin gaita örnekleri alınarak real time PCR yöntemi ile Okzalobakter formigenes düzeyleri çalışıldı.Bulgular: Hastaların 24 saatlik idrar parametrelerinde % 40,74 hiperkalsiüri, % 11,11 hipositratüri ve % 37,03 hiperokzalüri tespit edildi. 5 hastada hiperkalsiüri ve hiperokzalüri birlikte görüldü. 1 hastada hiperkalsiüri, hiperokzalüri ve hipositratüri birlikte mevcut idi. Hiperkalsiürisi olan 5 hastanın 1'inde, hiperokzalürisi olan 4 hastanın 3'ünde Okzalobakter formigenes kolonizasyonu tamamen ortadan kalkmıştı. Hiperokzalüri ve hiperkalsiürinin birlikte olduğu bireylerde, Okzalobakter formigenes düzeyi hipositratüri ve metabolik anomalisi olmayan hastalar ve normal bireylere göre istatistiksel olarak anlam arzedecek şekilde düşük idi.Sonuç: Kalsiyum okzalat taşlı hastalardan hiperokzalürisi ve hiperkalsiürisi olanlarda Okzalobakter formigenes kolonizasyonu ya tamamen ortadan kalkmakta yada oldukça azalmaktadır. Real time PCR ile Okzalobakter formigenes düzeyini ölçmek zor, pahalı bir yöntem olarak göze çarpmaktadır. Hassas bir metod olduğundan etkileyen faktörleri ortaya koyarak bir standart oluşturulması faydalı olacaktır.Anahtar Kelimeler: Okzalobakter formigenes, Real time PCR, Kalsiyum okzalat taşı, Hiperokzalüri, HiperkalsiüriÖğe Protective Effects Of Systemic Piracetam Treatment On Testicular Torsion/Detorsion Damage In Rats: A Dose-Response Study(2017) Tuğlu, Devrim; Yuvanç, Ercan; Bal, Fatih; Yılmaz, Erdal; Atasoy, Pınar; Kısa, Üçler; Batislam, ErtanAmaç: Çalışmamızda amacımız, testiste iskemi/reperfüsyon (I/R) etkisi ile oluşan oksidatif hasar üzerine pirasetamın koruyucu etkilerini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Ratlar rastgele 4 gruba ayrıldı. Grup 1= sham (kontrol), Grup 2=I/R (iskemi/reperfüsyon), Grup 3=I/R+pirasetam (250 mg/kg; i.p.) ve Grup 4=I/R+pirasetam (500 mg/kg; i.p.). Pirasetam intraperitoneal yolla testis torsiyonunu takiben 60. dakikada verilmiştir. Her 4 grupta işlemin başlangıcından 6 saat sonra ipsilateral sol testis ve kontralateral sağ testisler çıkarılmıştır. Bulgular: Pirasetam uygulaması total antioksidan kapasiteyi istatistiksel olarak anlamlı biçimde arttırırken, oksidatif stres indeks oranını da istatistiksel olarak anlamlı biçimde azaltmıştır. İpsilateral ve kontralateral testis grupları arasında Johnsen skorlama sistemine göre istatistiksel farklılık saptanmamıştır. Sonuç: Pirasetam uygulaması, testislerde iskemi reperfüzyon ile oluşan oksidatif hasarı antioksidan kapasiteyi arttırarak ve oksidatif stres skorlarını düşürerek azaltmıştır; ancak, histopatolojik incelemede ve spermatogenes skorlarında bir değişime neden olmamıştır.Öğe PROTECTIVE EFFECTS OF SYSTEMIC PIRACETAM TREATMENT ON TESTICULAR TORSION/DETORSION DAMAGE IN RATS: A DOSE-RESPONSE STUDY(2017) Tuğlu, Devrim; Yuvanç, Ercan; Bal, Fatih; Yılmaz, Erdal; Atasoy, Pınar; Kısa, Üçler; Batislam, ErtanAmaç: Çalışmamızda amacımız, testiste iskemi/reperfüsyon (I/R) etkisi ile oluşan oksidatif hasar üzerine pirasetamın koruyucu etkilerini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Ratlar rastgele 4 gruba ayrıldı. Grup 1= sham (kontrol), Grup 2=I/R (iskemi/reperfüsyon), Grup 3=I/R+pirasetam (250 mg/kg; i.p.) ve Grup 4=I/R+pirasetam (500 mg/kg; i.p.). Pirasetam intraperitoneal yolla testis torsiyonunu takiben 60. dakikada verilmiştir. Her 4 grupta işlemin başlangıcından 6 saat sonra ipsilateral sol testis ve kontralateral sağ testisler çıkarılmıştır. Bulgular: Pirasetam uygulaması total antioksidan kapasiteyi istatistiksel olarak anlamlı biçimde arttırırken, oksidatif stres indeks oranını da istatistiksel olarak anlamlı biçimde azaltmıştır. İpsilateral ve kontralateral testis grupları arasında Johnsen skorlama sistemine göre istatistiksel farklılık saptanmamıştır. Sonuç: Pirasetam uygulaması, testislerde iskemi reperfüzyon ile oluşan oksidatif hasarı antioksidan kapasiteyi arttırarak ve oksidatif stres skorlarını düşürerek azaltmıştır; ancak, histopatolojik incelemede ve spermatogenes skorlarında bir değişime neden olmamıştır.Öğe Temel Cinsel Sağlık Eğitimi Almış Sağlık Çalışanı Kadınlarda Cinsel Fonksiyon Değerlendirmesi ve Sonuçların Temel Cinsel Sağlık Eğitimi Almamış ve Sağlık Sektöründe Çalışmayan Kadınların Sonuçları ile Karşılaştırılması(2021) Ozan, Tunç; Karakeçi, Ahmet; Yılmaz, Kemal; Yuvanç, Ercan; Pirinçci, Necip; Fırdolaş, Fatih; Onur, RahmiAmaç: Bu çalışmada sağlık çalışanı olan ve olmayan kadınların cinsel sağlık durumlarının araştırılması ve her iki grubun cinsel sağlık açısından\rbirbirleriyle karşılaştırılması amaçlanmıştır.\rGereç ve Yöntem: Çalışma, katılmayı kabul eden 116 gönüllüden, 25 yaş üstü, evli olan, herhangi bir kronik hastalığı olmayan, menapoza girmemiş\rve eğitim seviyesi olarak en az ilkokul mezunu olan 40 sağlık çalışanı ve 40 sağlık çalışanı olmayan toplam 80 kadın birey ile gerçekleştirildi. Katılımcılara\rkarşılıklı görüşme usulü ile demografik bilgi ve kadın cinsel fonksiyon indeksi (FSFI) anket formu doldurtuldu. Anketteki cevaplar her soru\riçin farklı bir katsayı ile çarpılarak hem 6 farklı alt parametre skoru hem de toplam skor elde edildi ve gruplar birbirleri ile bu parametreler ve toplam\rskor açısından karşılaştırıldı.\rBulgular: Çalışmaya dahil edilen 40 sağlık çalışanı ve 40 sağlık çalışanı olmayan toplam 80 katılımcının ortalama yaşı 35.5 (25-52) olarak belirlendi.\rFSFI skorlamasına göre cinsel disfonksiyon her iki grupta toplam 43 kişide görüldü (%53.8), gruplara göre bakıldığında sağlık çalışanı grupta 16\rkatılımcıda (%40), sağlık çalışanı olmayan grupta 27 (67.5) katılımcıda cinsel disfonksiyon görüldü. Her iki grup karşılaştırıldığında cinsel fonksiyon\raçısından anlamlı farklar saptandı (p <0.05).\rSonuç: Sağlık çalışanı olmayan kadınlarda bulunan yüksek cinsel fonksiyon bozukluğu oranı toplum kökenli olarak kadın cinsel fonksiyonu eğitiminin\rdesteklenip arttırılması gerektiğini göstermektedir.Öğe Ways in which SWL affects oxidant/antioxidant balance(Springer, 2013) Yılmaz, Erdal; Haciislamoğlu, Ahmet; Kısa, Üçler; Doğan, Özlem; Yuvanç, Ercan; Batislam, ErtanMany damages can occur in the kidneys following extracorporeal shock wave lithotripsy (SWL) and some of these damages are thought to emerge as a result of oxidative stress. The objective of this study is to evaluate the impact of SWL application on kidneys in stone patients on oxidative stress parameters in 24-h urine. The study included 20 patients scheduled for SWL. total antioxidant capacity (TAC) and total oxidant status (TOS) measurements were made on 24-h urines of the patients before and after SWL. The oxidative stress index (OSI) was calculated based on these values. Following SWL, while TOS increased in 24-h urine (p = 0.006), TAC remained unchanged (p = 0.312). OSI increased following the procedure (p = 0.004). SWL application disrupts the oxidant/antioxidant balance in favor of oxidants, which leads to oxidative stress. TOS, TAC and OSI may be useful in the determination of the existence of oxidative stress following SWL.