Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 4 / 4
  • Öğe
    Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri: Fransızca Öğretimi Çerçevesinde Bir İnceleme
    (2015) Demiral, Serkan; Kaya, Muzaffer
    XIX. ve XX. yüzyıllardaki dilbilim, psikoloji, sosyoloji, felsefe ve eğitimbilim alanlarındaki çalışma ve gelişmeler bir takım dil öğretim yöntemlerinin de ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu yöntemler çoğu zaman birbirlerine karşıt yaklaşımlar sonucunda üretilmiş olsa da her bir yöntemin oluşum evresi aslında ait olduğu dönemin siyasal yapı ve gereksinimleriyle oldukça yakından ilgilidir. Bu bağlamda, dil öğretim yöntemleri arasında Dilbilgisi - Çeviri Yöntemi Orta Çağda Latince olarak yazılan İncil'in öğretilmesi; İşitsel - Dilsel Yöntem Amerikalı askerlerin yabancı dil öğrenmeleri için geliştirilen yöntemlerdendir. Öte yandan, II. Dünya savaşından sonra uluslararası iletişim dili olarak görülmeye başlanan İngiliz-Amerikan dil yayılmacılığına karşı Fransızcanın yabancı dil olarak öğretiminin amaçlandığı İşitsel - Görsel Yöntem geliştirilmiştir. Buradan hareketle, yabancı dil öğretimine yönelik yaklaşımların ve yöntemlerin tarihsel gereksinimler temelinde geliştirildiğini söyleyebiliriz. Yabancı dil öğretim yöntemleri sadece gereksinimler temelinde geliştirilmemiş aynı zamanda kendinden önceki yöntemin de genelde alternatifi olarak görülmüştür. Kuramlarla oluşan bu yöntemler, kendi dönemlerinde bir yere kadar kullanılabilmiş daha sonraki dönemlerde ise uygulama sorunu çıkması ve öğrenciden beklenen olumlu dilsel dönütün yeterince alınamaması nedeniyle ilerleyen dönemlerde yerini öğrencilerin, dil öğretim ortamının, kullanılan araç-gereçlerin durumuna göre karma öğretim yöntemlerine bırakmıştır. Günümüzde tek bir dil öğretim yönteminin tercih edilmesi beraberinde birçok sorunu gündeme getirmiştir. Bu sorunların başında öğrenciden beklenen dört temel dil becerisinin (dinleme, anlama, konuşma, yazma) gelişmemesidir. Yabancı dil öğreticilerinin temel görevinin bu dört dilsel becerinin öğrencide yeterince oluşturulmasını ve yerleştirilmesini sağlamak gerektiğinden yola çıkarak yaptığımız bu çalışmada sorunun yaklaşım ve seçilen yöntemden kaynaklandığı düşündük. Bu amaçla söz konusu dil öğretim yöntemlerini olabildiğince inceledikten sonra her bir yöntem sonunda yabancı dil Fransızcadan seçtiğimiz belli bir konunun öğretilmesini bu yöntemlerle uyguladık
  • Öğe
    Albert Camus’nün Yabancı Adlı Eserinde Yabancılaşma Duygusunun Yazınsal İşlenişinin Kavramsal Ve Algısal Açıdan İncelemesi
    (2015) Kaya, Muzaffer
    Bu roman Albert Camus'nün, ön yargıları olan bir topluma karşı ortaya koyduğu tepkisini anlattığı bir eserdir. Toplumsal ve doğal olmak üzere çifte davranışa sahip olan bir insan için hayatın ne ifade ettiği konusunu anlatır. Tüm bu anlatım boyunca insanoğlunun saçmalığını, her şeye sahip olma ve kendisi için mutlak olan gerçeği empoze etme arzusunu bizlere gösterir. Camus'nün sömürge Cezayir'inin gerçekçi tablosunu çizmeyi denemediğini söylemek doğru olmasa da böyle bir durumun saçmalığını göstermeyi denediği söylenebilir. Bu eser hep birinci tekil şahısta yazılmıştır ve bu da demek oluyor ki Camus'nün karakteri, kahramanı Meursault'lun ki ile bağdaşıyor ve hikayeyi onun ağzından anlatıyor. İlginçtir, kahramanımızın ölümünü biz göremiyoruz zira kendisi hikayeyi anlatan kişidir ve kendi ölümünü anlatması mümkün değildir. Meursault bize, duygu ve düşüncelerini anlatarak,kendi iç dünyasını tanıma olanağı sağlıyor. Şunu söyleyebiliriz ki Meursault ve Camus arasındaki ilişki kapalı bir kutu. Birinci tekil şahısta yapılan anlatım bir otobiyografi gibi düşünülebilir ama biz bunun hiç de böyle olmadığını biliyoruz."Ben" kavramı Camus ve Meursault arasında olanları açıklamayı ve değer yargısını kolaylaştıran ayrımı ortadan kaldırarark Meursault'un iç dünyasını anlaşılmaz hale getirmek içindir. Bu çalışmada, Albert Camüs'nün L'Etranger adlı eserinde dört alt başlıkta yabancılaşma duygusunu inceledik. Başkahramanımız olan Meursault 'nın kendisine, dünyaya, topluma kendi duruşmasına nasıl yabancılaştığını irdeledik ve sonuca vardık. Bu doğrultuda yabancılaşmanın çağımızın en önemli sosyal sorunlarından biri olduğunu ve bu sorunların da eski kültürel değerlerin ve yeni alışkanlıkların çatışmasıyla ortaya cıkan toplumsal bir psişik bozulmaya neden olduğunu saptadık
  • Öğe
    Fransızcada Ve Türkçede İlgeçlerin Karşılaştırmalı Analizi
    (2016) Kaya, Muzaffer; Demiral, Serkan
    Bu çalışmada, Fransızcada yaygın olarak kullanılan ilgeçlerin (à, de, en, sur, par, dans, pour, avec) ve onların ''postposition'' olarak adlandırılan Türkçedeki eş karşılıklarının (-(y)E², -D²E², -D²E²n, üzerinde, tarafından, içinde, için, ile) işlevsel değerlerini incelemeyi amaçladık. Türk dilini ve Fransız dilini kısa bir şekilde tanıttıktan sonra, Türkçedeki ve Fransızcadaki ilgeçleri tanımlayıp onları Türkçe ve Fransızca örnek tümcelerde kullandık. Verdiğimiz örnekleri karşılaştırıp bu örneklerden hareketle Fransızcadaki ve Türkçedeki ilgeçlerin ortak ve özgün işlevlerini bulmaya çalıştık. Ayrıca, ilgeçlerin işlevsel değerlerini bulmaya yönelik kavramlar kullanarak bu kavramlardan sayısal verilere ulaştık. Bu verileri incelemek karşılaştırmalı bir tablodan yararlandık. Bu tablodan elde ettiğimiz sonuçlara göre, ilgeçlerin, tümcede kullanıldıklarında sözcük temelinde aynı anlamı verseler de çoğu zaman birbirlerinden farklı; bazen de ortak işlevsel değerlere sahip olduklarını gördük. ilgecinin özgün bir işlevi yoktur. "Dans" ve "İçinde" ilgeçlerinin üç ortak işlevi vardır. "Dans" ilgecinin üç özgün işlevi vardır. "İçinde" ilgecinin özgün bir işlevi yoktur. "Pour" ve "İçin" ilgeçlerinin dört ortak işlevi vardır. "Pour" ilgecinin beş özgün işlevi vardır. "İçin" ilgecinin bir özgün işlevi vardır. "Avec" ve "İle" ilgeçlerinin beş ortak işlevi vardır. "Avec" ilgecinin bir özgün işlevi vardır. "İle" ilgecinin iki özgün işlevi vardır
  • Öğe
    Üniversite Öğrencilerinin Yaşlı Ayrımcılığıyla İlgili Tutumları: Keskin MYO Örneği
    (2020) Altun, Atilla; Demirel, Barış
    İnsanlar bir araya geldiklerinde yaş, cinsiyet, ırk, din gibi faktörler bu birlikteliğin kalitesine ve sürekliliğine önemliderecede etki eder. Kadın ve erkeğin bir arada olduğu bir ortamda iletişimin boyutu, yaşlı ve genç bireylerin bir aradaolduğu mekânlarla aynı değildir. Erkeklerin kadınlara, gençlerin yaşlılara, aynı din mensuplarının diğer dini gruplarakarşı ayrımcılık gösterme durumu her zaman mevcuttur. Bu durum, cinsiyet, ırk, yaş vb. faktörlerin bireysel tutumlarıönemli derecede etkilediğinin bir göstergesidir. Buradan hareketle, bu araştırmada yüksekokul öğrencilerinin yaşlıayrımcılığıyla ilgili tutumları incelenmektedir. Veri toplama aracı olarak 10 sorudan oluşan “Kişisel Bilgi Formu” ile23 sorudan oluşan “Yaşlı Ayrımcılığı Tutum Ölçeği (YATÖ)” kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda yaşlıayrımcılığı tutum ölçeğinden öğrencilerin aldığı puanların cinsiyet ve öğrenim görülen program gibi değişkenlere göreanlamlı farklılık gösterdiği (p0.05) belirlenmiştir. Sonuç olarak bireylerle kurulan ilişki ve iletişimin temelindetutumlar yer almaktadır. Olumlu tutumlara sahip olmak ve yaşlılara yönelik olumlu bir bakış açısına sahip olmak dabu nedenle önemlidir. Buradan hareketle, yaşlıya yönelik yapılacak planlamalarda üniversite öğrencisi genç bireylerinyaşlılara ilişkin tutumlarının araştırılması, toplumsal temelde kuşaklar arası farklılıkların ortadan kaldırılmasıbağlamında geleceğe ışık tutacak bilgiler elde edilmesi açısından önemli bir gerekliliktir.