Medeni Hukuk Dergisi Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe ECZANEDEN İLAÇ YA DA İLAÇ DIŞI ÜRÜN ALAN KİŞİ İLE ECZACI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Ertekin, OğuzhanEczacılar, insanların günlük hayatlarında sıklıkla karşılaştıkları sağlık çalışanlarıdır. Bunun sebebi ise eczanelerin kolay ulaşılabilir konumda olmalarıdır. Eczanelerde satılan ürünler, insan sağlığını etkileyen ve bünyesinde risk taşıyan ilaçlar ile yine insan sağlığını etkileme riski taşıyan ilaç dışı ürünlerdir. Eczaneye giden kişi, bu ürünlerin içeriği, kullanılma şekli gibi hususlarda genellikle bilgi sahibi değildir. Bu kişinin karşısındaki eczacı ise, uzman niteliğindeki profesyonel meslek erbabı olarak karşımıza çıkar. İlaçların sadece tekel yetkisine sahip eczanelerden alınabilmesi de eczacı ile muhatap olan kişileri daha da güçsüz kılmaktadır. Eczacı karşısında güçsüz konumda bulunan kişilerin, özel hükümlerle korunması gerekir. Bu koruma ise, Borçlar Hukuku’nun genel hükümleriyle değil, tüketiciyi korumaya yönelik olarak düzenlenmiş olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (6502 Sayılı TKHK) ile sağlanabilir. Bu sebeplerle, eczaneden ilaç ya da ilaç dışı ürün alan kişi hakkında 6502 Sayılı TKHK hükümleri uygulanabilmelidir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi içinse, eczaneden ilaç ya da ilaç dışı ürün alan kişinin, tüketici; eczacının satıcı sıfatına sahip olması gerekir. Çalışmamızda, ilgili kişilerin bu sıfatlarının olup olmadığı ile aralarındaki sözleşmenin tüketici sözleşmesi olarak kabul edilip edilemeyeceği hususlarının üzerinde durulmaktadır. Ayrıca özellik arz eden muhtelif konular inceleme konusu yapılmaktadır.Öğe LEGITIMATE INTEREST OF DATA CONTROLLER (5/2-f)(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Yıldız, KadirPeople's data is private to them. So these data are their personal data. The use of personal property by someone else depends on that person's consent. However, although this personal data is private, it can be used by others without their consent under appropriate conditions. In our article, these conditions are called legal compliance reasons, and people who can use personal data are called data controllers. Data controllers have certain obligations towards the owners of the personal data at issue. In addition to these responsibilities, they also have an obligation to realize their own interests. Caught between these two conflicting interests, the data controller strives to balance the interests with certain criteria. In order to balance, the legitimate interest of the data controller and the fundamental rights and freedoms of the data subject that may violate this interest must first be determined. The concept that is relatively difficult to determine is the legitimate interest of the data owner. Determination of legitimate interest, which is a controversial concept, is not included in the regulations regarding personal data; It is determined by directives, court precedents and board decisions. Each incident is examined separately and then a three-stage test is applied for the legitimate interest that can be determined specifically for that incident, and interests that pass this test are considered legitimate. The main basis of balancing for this measuring instrument, called the balance test, is that the data controller does not harm the fundamental rights and freedoms of the person concerned while pursuing his own interests.Öğe BEDENSEL BÜTÜNLÜĞÜN İHLALİ HALİNDE MADDİ ZARAR VE TAZMİNİ(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Doğru, UğurHaksız fiil neticesinde ortaya çıkan zarar maddi ve manevi zarar olarak meydana gelir. Bedensel bütünlüğün ihlalinden doğan maddi zarar, zarar gören kişinin malvarlığından meydana gelen eksilmeyi tazmin amacı taşır. Bu kapsamda tazmini gereken zararların hangileri olduğu TBK.m. 54’te tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olmak üzere sınırlı olmayan şekilde sayılmıştır. TBK.m.54’te sayılan zararların yanı sıra bedensel bütünlüğün ihlali neticesinde zarar görenin malvarlığında meydana gelen azalmayla nedensellik bağı içinde olan zarar kalemleri de istenebilir. Kimi hallerde meydana gelen zarar neticesinde, zarar gören bir takım faydalar elde etmişse denkleştirme gereği bu faydanın zarardan düşülmesi gerekir. Bedensel zarar halinde, kısmen veya tamamen rücu edilebilen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacı taşıyan ödemeler de zarardan indirilir. Tazminat miktarı belirlenirken zarar verenin kusurunun ağırlığı ve olayın özellikleri dikkate alınmakla birlikte, TBK.m.52’ de sayılan indirim sebepleri de uygulanır. Bedensel zararlara ilişkin olarak saptanan tazminat miktarının hakkaniyet düşüncesiyle azaltılması, zarar veren kişinin hafif kusuruyla verdiği ve zararı ödemesi halinde yoksulluğa düşecek olması durumu hariç, mümkün olmamalıdır.Öğe DUYGUSAL VE HUKUKİ BAKIMDAN NİŞANLANMA(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Ertekin, OğuzhanNişanlanma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 118. maddesinin birinci fıkrasında evlenme vaadi olarak ifade edilmektedir. Buna göre, kadın ve erkeğin karşılıklı ve birbirine uygun evlenme vaadini içeren irade beyanında bulunmalarıyla nişanlanma bir hukuki ilişki olarak ortaya çıkmaktadır. Bu hukuki ilişki, kadın ve erkek arasında kurulan duygusal niteliği de olan bir ilişkidir. Duygusal niteliği olan bir ilişkinin neden hukuk düzenince tanındığı ve bazı hukuki sonuçlar bağlandığı hususu önem taşımaktadır. Gerçekten de duygusal niteliği olan her sosyal olay hukuk tarafından düzenlenmemişken nişanlanma, hukuk tarafından düzenlenmiştir. Nişanlanmanın duygusal niteliği, nişanlanma hukukuna da yansımıştır. Nişanlanmanın aile hukukuna özgü bir sözleşme olması, farklı cinsten kişiler arasında yapılabilmesi, nişanlanma ve nişanı bozmanın kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olması, irade özgürlüğü ilkesinin kabul edilmesinin gerekmesi, şekle bağlı olmaması, nişanın bozulması için haklı sebebin şart olmaması, taraflardan biri kusurlu olmasa bile nişanın bozulabilmesi, nişanı bozmanın haksız fiil sayılmaması gibi hususlar nişanlanmanın duygusal niteliğinin hukuka yansıması olarak görülebilmektedir. Duygusal bir ilişki olan nişanlanmanın hukuk tarafından düzenlenmesine neden gerek duyulduğu ve nişanlanmanın duygusal niteliğinin hukuka nasıl yansıdığı konuları üzerinde durulmasında fayda görülmektedir.Öğe ARABULUCUNUN SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİNDEN DOĞAN SORUMLULUĞU(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Badur, EmelArabuluculuk, Türk Hukuku’na 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun (HUAK) kabulü ve yürürlüğe girmesiyle birlikte 2012 yılında dahil olmuş, nispeten yeni bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur. Bu Kanun gereğince arabulucu, “Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi” ifade eder. HUAK’ın kabulünden sonra, Türk Hukuku’na dahil edilen dava şartı arabuluculuk düzenlemeleri, Türk Hukuku açısından arabuluculuğun önemini ve yaygınlığını arttırmıştır. Aralarındaki uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözmeyi kararlaştıran tarafların, arabulucuyla yaptıkları ve arabulucunun uyuşmazlığın taraflarına arabuluculuk etmeyi yükümlendiği; buna karşılık uyuşmazlığın taraflarının (veya sadece taraflardan birinin) arabulucuya ücret ödemeyi borçlandığı sözleşmeye, arabulucu sözleşmesi adı verilmektedir. Arabulucunun, arabulucu sözleşmesinin kurulmasının öncesinde de dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözümlenmeye uygun olup olmadığını değerlendirme yükümlülüğü arabulucudadır. Arabulucu, uyuşmazlığın taraflarıyla arabulucu sözleşmesini kurmadan önce, uyuşmazlığın arabuluculukla çözümlenmeye elverişli olup olmadığını değerlendirmeli; elverişli olduğu kanaatine varırsa, sözleşmeyi akdetmelidir. Aksi halde taraflar, arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturmalarına hukuken imkan bulunmayan bir uyuşmazlığı, bu yolla çözmek için zaman kaybedecek ve harcama yapacaklardır. Uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözümlenmeye uygun olmadığını fark ettiği durumlarda, arabulucu sözleşmesine taraf olan arabulucu, sözleşme görüşmelerinden doğan zararlardan sorumlu olur.Öğe AİLE KONUTUNUN KİRA SÖZLEŞMESİ İLE SAĞLANMASI HALİNDE BOŞANMANIN SÖZLEŞMEYE ETKİSİ(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Özlük, BetülHukukumuzda, konusu aile konutu olan kira sözleşmelerinde, eşlerin konutla ilgili birlikte karar almasını sağlamaya yönelik önemli düzenlemeler yapılmış (TMK m. 194/III, TBK m. 349/I), sözleşmenin kiracı olmayan eşin açık rızası olmadan feshedilemeyeceği ve dilerse bu eşin bildirimle sözleşmenin tarafı olabileceği belirtilerek aile konutunun varlığı teminat altına alınmıştır. Ancak, söz konusu düzenlemeler, aile konutunun eşlerin boşanması sonrasında niteliğini kaybetmesine bağlı olarak işlevini kaybetmekte, kira sözleşmesinin devamında yararı olan, konuta ihtiyacı olan eş korumasız kalmaktadır. Çalışmamızda konuya ilişkin kanun boşluğunun doldurulmasına ilişkin önerilen çözümler üzerinde durulmuş, nihayetinde karşılaştırmalı hukuk düzenlemeleri incelenerek yeni bir kanuni düzenleme yapılması önerilmiştir.Öğe Eligibility for Family Mediation of Disputes in Family Law(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Şahin Altıntaş, MehtapDisputes that related to private law are predominantly resolved by judicial authorities. In addition to the fact that these decisions are final and binding, the fact that the sanction power is based on the state is one of the most important reason for the parties to choose state judgment. However, there are some undesirable consequences of resorting to the judicial remedy in the disputes that arise. Due to the increasing workload in the judiciary, the prolongation of the trial process, the damage to the communication between the parties based on the enmity-based trial process, and the limited intervention of the parties in this process have led the parties to mediation, which is an alternative dispute resolution method. Especially in disputes arising from family law, it can be mentioned that there is a wide range of area where family mediation can be resolved due to reasons such as not always being able to resolve the concerns about the protection of confidentiality, inability to offer solutions to the daily problems of the parties in the ongoing life cycle of the protracted proceedings, and the negative effects of legal subjects other than the parties to the trial. Contrary to private law regulations, family mediation has a limited scope of application as it is closely related to public order, especially disputes regarding paternity, custody and domestic violence; there are also many types of disputes eligible for family mediation in disputes arising from family law. In this study, the concept of family mediation, which is a special type of mediation, is examined in detail in terms of the types of disputes arising from family law, through the filter of eligibility for mediation.Öğe FEDAKÂRLIĞIN DENKLEŞTİRİLMESİ İLKESİNE DAYANAN SORUMLULUĞUN MEDENİ HUKUK ÇERÇEVESİNDEKİ GÖRÜNÜMÜ(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Kara Kılıçarslan, SedaÇalışma konusu “Fedakârlığın Denkleştirilmesi İlkesine” dayanan sorumluluk halleriyle sınırlıdır. Kural olarak hukuk düzeni kişiler arasındaki davranışları, ancak birbirini zarara uğrattığı takdirde sınırlandırmıştır. Aksi takdirde irade özerkliği çerçevesinde sınırlamadan değil, serbesiyetten bahsedilir. Bazı durumlarda ise hukuki sonuç bağlanan bu davranışlarda hukuka aykırılık olmasa dahi, zarar olduğu için sorumluluğun gündeme gelmesi muhtemeldir. Kişiler arasında bir tarafın diğerine göre menfaatinin zedelendiği durumlarda, bu menfaat ihlali durumuna katlanan lehine “Fedakârlığın Denkleştirilmesi İlkesi” gereğince zarar denkleştirilir. Böylece temelinde hukuka uygun bir davranışa rağmen gerçekleşen zarar zarar gören üzerinde kalmayacaktır. Bu çerçevede konuya ilişkin halleri incelemeden önce, genel itibariye kavrama ilişkin açıklamalarda bulunulup, kavramın gelişimi incelenmiştir. Dolayısıyla çalışma iki ana bölümde gerçekleştirilmiştir. İlk bölümde kavramın tarihi gelişimi ve hukukumuzdaki son durum ele alınmakla birlikte, sorumluluk türleri arasındaki yeri şematize edilmiştir. Ayrıca tehlike sorumluluğundan ayırt edilmesi gerekliliği vurgulanmıştır. Denkleştirme sorumluluğuna ilişkin başlıca görünümler ise ikinci bölümde incelenmiştir. Genel sınıflandırmaya uyularak, iki alt bölümde, zorunluluk halleri, komşuluk ilişkilerine ilişkin ve takip hakkından doğan haller olarak irdelenmiştir.Öğe KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KAPSAMINDA HUKUK MAHKEMELERİNDE DURUŞMANIN KAYIT VE YAYIN YASAĞI(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Arslan, Aziz SerkanTarihin hiçbir döneminde görülmediği kadar hızlı bir değişim içerisinde olan teknolojik gelişmeler yargılama alanda da pek çok olumlu yönde yeniliklere fırsat sunmuştur. Özellikle internetin ortaya çıkışıyla birlikte bilgiye ulaşım kolaylaştığı gibi şehirler arası mesafeler sorun olmaktan çıkmış, kişiler arasında daha sağlıklı iletişim imkanları doğmuştur. Bu durum yargılamanın taraflarına ve vekillere önemli zaman ve masraf tasarrufu sağlamış, yargılamanın daha ucuz ve hızlı olmasına katkı sunmuştur. Neticeten adil bir yargılamanın temel gereksinimlerinden olan usul ekonomisi gibi yargılama ilkelerinin uygulanması kolaylaşmıştır. Dijitalleşme ve teknolojik gelişimin medeni yargılama hukukuna sunduğu katkılar kabul edilmekle bazı sorunlara da neden olduğu bir gerçekliktir. Bu sorunlardan biri de HMK m.153’te düzenlenen ‘’Kayıt ve yayın yasağı’’ başlıklı hüküm gereğince ‘duruşma sırasında fotoğraf çekilemez ve hiçbir şekilde ses ve görüntü kaydı yapılamaz.’ kuralının ihlal edilmesinin kolay hale gelmesidir. Teknolojik gelişmeler özellikle cep telefonlarının ve benzer cihazların kayıt kapasitesini ve kalitesini artırdığı gibi, bu cihazlara yüklenmiş olan sosyal medya uygulamaları hukuka aykırı olarak elde edilen bu kayıtların üçüncü kişilerle paylaşılmasını ve yayınlanmasını çok basit hale getirmiştir. Hukuka aykırı şekilde duruşmanın kayıt ve yayın yasağının ihlal edilmesi hem HMK hem de TCK kapsamında müeyyideye bağlanmış olmakla birlikte Kişisel Verilerin Korunması Kanununa da aykırılık teşkil edecektir.Öğe INVALIDITY OF PYRAMID SALES UNDER PRIVATE LAW ACCORDING TO CONSUMER PROTECTION LAW NO: 6502 ART. 80(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Doğar, MehmetPyramid sales system is a structure in which many participants become members of the system without purchasing any goods or services, or in exchange for purchasing products sold at very low prices with a high profit margin. The participant who enters the pyramid sales system is promised to earn profit in return for finding other participants who can enter this system. In pyramid sales, a small number of people obtain illegally high returns, depending on the number of participants entering the system. The pyramid sales system promises to pay high dividends to the participant in a relatively short period of time without any effort or physical work, and with this aspect, the system becomes an illegal structure that attracts interest from all consumer groups.The pyramid sales system, which emerged in the 1800s and 1900s, is also known by different names such as pyramid scheme, ponzi scheme, snowball system, snowball sales and pyramid scheme. The reason for using different names is to circumvent legal sanctions and deceive the participants. With the name change in the system, pyramid sales systems can be established in different sectors (e.g. finance, cosmetic or food industry etc.) and confidence is given to the participants. Participants sometimes join the system in the relevant sector, sometimes through their friends, relatives or famous people.Participants included in the system constantly expand this structure by providing trust to other new participants. Despite all the prohibitions imposed by legal systems, the pyramid sales system continues to maintain its attractiveness every period. The main reason for this is that people expect high earnings in a short time and without effort. Attractive earning rates are offered to participants to participate in the system, and a small portion of these earning rates are paid back to the participant in a short time to convince them. The first regulation regarding the pyramid sales system in Turkish law is Article 80 of the Consumer Protection Law No. 6502. According to the relevant regulation, establishing, disseminating and recommending a pyramid sales system is prohibited. According to Art. 77/17 of the Law on Consumer Protection No. 6502, the penalties in the Turkish Penal Code are applied to those who do not comply with this rule.The name of the pyramid sales system, which has recently begun to be seen in the banking and finance sectors, is constantly changing, but the basis of all of them is the expectation of making high profits that is impossible to realize. It is of particular importance to emphasize the differences between network marketing and multi-level marketing, which are often confused with the pyramid sales system. Distinguishing these three systems is important in terms of applying possible sanctions. As a matter of fact, multi-level marketing or network marketing is not prohibited within the framework of Law on Consumer Protection No. 6502, Art. 80 is not considered a crime. The differences with pyramid sales method and network marketing were excluded from the study. The validity of the contracts signed by the participants in the pyramid sales system will also be mentioned in the study.