Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Aktif sporcularda dental durum, iskeletsel anomali, diş sıkma alışkanlığı ve enfeksiyon varlığının sporcu performansı üzerine etkisi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2022) Doğan, Oğuzhan; Özgül, Özkan
    Ağız sağlığı, genel sağlık, esenlik ve yaşam kalitesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ağız sağlığı, yaşam kalitesi için gerekli olan fizyolojik, sosyal ve psikolojik özelliklerin aynası niteliğindedir. Ağız sağlığının yanı sıra birçok parametre spor performansını etkileyebilmektedir. Bu araştırmada 18-28 yaş aralığındaki sporcuların performansı ile ağız sağlığı, iskeletsel anomali, bruksizm ve enfeksiyon arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Çalışmaya toplam 396 sporcu dahil edilmiştir. Çalışmaya katılan tüm sporcuların dental ilişkisine bakıldıktan sonra ağız sağlıklarının değerlendirilmesi amacıyla Dmft skorları tespit edilmiştir. İskeletsel anomali varlığına bakılmış, bruksizm ve enfeksiyon varlığı tespit edilmiştir. Ağız içi ve dışı muayeneler tamamlandıktan sonra sporcuların antropometrik ölçümleri ve performans testleri (Otur Uzan Testi,30 Metre Sprint Testi, Dikey Sıçrama Testi, 505 Çeviklik Testi, Sağ-Sol El Kavrama Testi, Bacak Kuvveti Ölçümü) yapılmıştır. Sonuç olarak, sporcularda bruksizm görülme sıklığının daha fazla olduğu, sporcu performansı ile bruksizm, iskeletsel anomali ve enfeksiyon arasında anlamlı bir ilişki olmadığı ancak Dmft skoru <4 olan sporcuların >4 olanlara göre tüm performans testlerinde daha başarılı ve anlamlı sonuçlar elde ettiği tespit edildi. Çalışma sonuçlarına göre görülmektedir ki ağız sağlığı ile sporcu performansı arasında ciddi bir ilişki söz konusudur. Araştırma bulgularının bizzat sporcular başta olmak üzere spor bilimciler, antrenörler, spor yöneticileri ve diş hekimlerine önemli katkılar sağlayacağı, doğru ağız sağlığı politikaları ile sporcu performansının artırılabileceği düşünülmektedir.
  • Öğe
    Lateral nazal osteotomili ya da lateral nazal osteotomi olmaksızın yapılan cerrahi destekli hızlı maksiller genişletme (cdhmg) sonrası oluşan iskeletsel ve dental değişikliklerin karşılaştırılması
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2022) Kirman, Betül; Tekin, Umut
    Maksiller transversal yetmezlik (MTY) sık görülen bir problemdir. MTY'nin tedavisinde genç hastalarda hızlı maksiller genişletme (HMG), büyüme gelişimi tamamlanan hastalarda ise cerrahi destekli hızlı maksiller genişletme (CDHMG) uygulanmaktadır. Cerrahi destekli hızlı maksiller genişletme (CDHMG) prosedürü distraksiyon osteogenezinin bir türüdür. Bu prosedürde, genişlemeye karşı direncin yüksek olduğu piriform rim, zigomatik buttress, midpalatal sutur ve pterygoid plaka gibi alanlara kortikotomiyi takiben damağa yerleştirilen aygıtlar kullanılarak genişletme uygulanır. Literatürde farklı osteotomiler ve farklı aygıtlar kullanılarak yapılan pek çok çalışma mevcuttur. Ancak lateral nazal osteotomilerin maksiller genişletme için etkinliğini inceleyen bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu anlamda çalışmamız ilk olma özelliğindedir. Bu çalışmanın amacı; büyüme gelişimi tamamlanan bireylerde MTY varlığında lateral nazal osteotomi ile birlikte yapılan CDHMG ile lateral nazal osteotomi olmaksızın yapılan CDHMG sonrasında iskeletsel ve dental olarak meydana gelen değişikliklerin değerlendirilmesidir. Çalışmamıza MTY tanısı konmuş ve CDHMD uygulanmış 16 hasta dahil edildi. Hastalar lateral nazal osteotomi yapılan deney grubu ve lateral nazal osteotomi yapılmayan kontrol grubu olmak üzere iki farklı gruba ayrılmıştır. Hastalardan cerrahi öncesi ve pekiştirme tedavisinden hemen sonra alınan konik ışınlı bilgisayarlı tomografilerde dental, iskeletsel ve dentoalveoler ölçümler yapıldı. Elde edilen veriler IBM SPSS V23 ile analiz edildi. Normal dağılıma uygunluk Shapiro-Wilk testi ile incelendi. İkili gruplara göre normal dağılan verilerin karşılaştırılmasında Bağımlı iki örnek t testi ve normal dağılmayan verilerin karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi kullanıldı. Önem düzeyi p<0,050 olarak alındı. Çalışmadan elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirilmesi sonucunda lateral nazal osteotomi yaptığımız grupta özellikle iskeletsel olarak nazal tabandaki genişliğin daha fazla arttığı gözlenmiştir. Bu sonuç ise ciddi maksiller darlığı olan vakalarda veya nazal pasajı dar olan hastalarda horizontal ve midpalatal osteotomilere ek olarak lateral nazal duvarların da osteotomisinin yapılmasının hastanın yararına olabileceğini düşündürmüştür. Anahtar Sözcükler: Cerrahi destekli hızlı maksiller genişletme, maksiller darlık, osteotomi
  • Öğe
    Biyomimetik poröz dental implant tasarımı, in VİVO değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2022) Odabaşi, Fatih; Özgül, Özkan
    Dental implantlar ve eklemeli üretim tekniklerinin son dönemde popularitesi giderek artmıştır. Karmaşık geometrilerin, eklemeli üretim teknikleri ile elde edilmesi, kompleks makro ve mikro geometrilere sahip medikal ürünlerin de bu yolla üretilmesi fikrinin doğmasına neden olmuştur. Dental implantların kemik ile temas eden yüzeylerinde, hem yüzey alanının arttırılıp daha güçlü bir osseointegrasyon elde etmek hem de titanyumun elastik modülünün doğal kemiğe yaklaştırılması amacıyla 2 farklı dizayna sahip dental implant eklemeli üretim tekniği ile üretilmiştir. Üretimi yapılan implantlarda tüm yüzeyde ve orta üçlü kısmında gözeneklilik tasarlanmış ve üretilmiştir. Yeni tasarımı yapılan implantlarda gyroid tipde gözeneklilik tercih edilmiştir. Bu implantlar, konvansiyonel ticari bir dental implant ile in vivo hayvan çalışması, mikro BT analizi ve histomorfometrik çalışmalar yapılmıştır. İnvivo şartlarda, hayvan deneyleri başarılı bir şekilde tamamlanmış ve tüm implantlarda osseointegrasyon sağlanmıştır. Bu durum invivo mikro-BT ve histomorfometri analizleri ile gösterilmiştir. Bu tipte gözenekliliğin, hücre kültürü düzeyinde, artmış osteojenik aktiviteye neden olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, konvansiyonel implant ile biyolojik olarak eşdeğere yakın sonuç veren gözenekli implantlar, bazı hücre kültürü testlerde ise daha üstün sonuçlar vererek geleceğe yönelik ümit vaat eden tasarımlar olduğu görülmüştür.
  • Öğe
    İç anadolu bölgesinde konik ışınlı bilgisayarlı tomografi ile stiloid proçesin morfometrik olarak değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2022) Emre, Zahide Meşhur; Misirlioğlu, Melda
    Stilohiyoid ligament ossifikasyonu, panaromik görüntülerde çoğunlukla tesadüfi bir bulgu olarak saptanmaktadır. Her yaştan bireyde, ligamentin en azından bir kısmında kalsifikasyon görülebilir. Çalışmamızda Stiloid proçesin anatomisi ve lokalizasyonu belirlenerek baş-boyun bölgesinde planlanan operasyonlarda stiloid proçesin yeri ve önemi vurgulanmıştır. Semptomatik hastalarda sadece stiloid proçesin uzunluğu değil, angulasyon değerleri de önemlidir. APA'daki değişiklikler IX-XII. kraniyal sinirlerin arteria karotis interna ve vena jugularis internanın kompresyonuna neden olması ile bazı semptomlar ortaya çıkabilir. Uzamış stiloid proçes veya kalsifiye olmuş stilohyoid ligament hakkında pek çok çalışma yapılmıştır. Yaş, cinsiyet, sağ-sol farkı, TME ile ilişkisi, ırksal farklılıklar, genetik faktörler gibi çeşitli parametrelere bakılarak stiloid proçes ile arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Çalışmamızın amacı orofasiyal bölgede kas ve iskelet sistemi nedenli rahatsızlıklar dışında nörolojik, kulak- burun- boğaz, neoplastik, vasküler, veya enfeksiyöz hastalıkların da gelişebileceği düşünülerek; ağrının kraniomandibular veya kraniofasiyal kaynaklı olup olmadığını belirlemenin önemini ortaya koymaktır. Planlanan bu çalışmada Ağız Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim dalı arşivinde kayıtlı ve kraniyofasiyal bölgedeki anatomik yapıların uzunluğunun tam olarak ölçülebildiği üç boyutlu konik ışınlı bilgisayarlı tomografik görüntüler analiz edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi, Morfometri, Stiloid proçes, Stiloid proçes açılanması
  • Öğe
    Dış kulak kanalı hacmi ile kondil morfolojisi ve konumu arasındaki ilişkinin farklı sagittal paterne sahip hastalarda kıbt kullanılarak değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2022) Ertaş, Gülşah; Adişen, Mehmet Zahit
    Anatomik olarak yakın komşuluktaki kulak, maksilla, mandibula ve temporomandibular eklem (TME) gibi baş boyun bölgesindeki çeşitli yapılar birbiri ile ilişki halindedir. Bu ilişki embriyonel döneme dayanmaktadır. Embriyonel dönemdeki kraniyofasiyal yapıların gelişimi; dış kulak kanalı ve TME'nin maksillomandibular pozisyon ile bir bütün olarak şekillendiğini düşündürmektedir. Kulak kanalını ölçmek için çeşitli yöntemler önerilmiştir ancak bu yöntemlerin çoğu sınırlı doğruluk veya klinik uygulanabilirliğe sahiptir. Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi (KIBT), maksillofasiyal bölgenin üç boyutlu görüntülenmesi için tasarlanmıştır. Güvenli olması ve kolay uygulanabilmesi, kaliteli görüntüleme sağlaması gibi avantajları ile KIBT dental radyolojide sıklıkla kullanılmaktadır. Ayrıca çeşitli anatomik yapıların hacimsel analizini güncel yazılım programları ile değerlendirilmesine olanak sağlar. Günümüzde KIBT kulak görüntülenmesinde alternatif bir yöntem olarak bilinse de birçok avantajına rağmen tıp hekimleri tarafından tercih edilmemektedir. Bu çalışmanın amacı; dış kulak kanalı, TME ve maksillomandibular pozisyon arasındaki ilişkinin KIBT kullanarak çeşitli analizler ile değerlendirilmesidir. Çalışmamız Şubat 2020 – 2021 tarihleri arasında Kırıkkale Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı'nda gerçekleştirildi. KIBT arşivinde bulunan hastaların görüntüsü retrospektif olarak tarandı. KIBT görüntüleri üzerinden 60 hasta sagittal paterne göre sınıflandırıldı, 120 kondilin konumun ve morfolojisi yapılan ölçüm ve değerlendirmeler ile belirlendi. 120 dış kulak kanalı ve kondil hacmi ITK Snap programı ile hesaplandı. Bulunan değerlerin yaş, cinsiyet, sağ-sol taraflar ve oklüzyona göre ilişkileri istatistiksel olarak değerlendirildi. Çalışmamızda maksillomandibular pozisyon, kondil ve dış kulak kanalı arasındaki ilişkinin varlığı KIBT kullanarak değerlendirilmiş ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Çenler, kondil ve TME'nin morfolojik ve fonksiyonel olarak etkileşim içinde oldukları bilinmektedir. Çalışmamızda anlamlı bir ilişki bulunmaması bu etkileşimin daha büyük çalışma grupları ile araştırılması gerekliliğini ortaya koymuştur. Kulak gibi çeşitli kraniyofasiyal yapıların görüntülemesinde birçok avantajına rağmen kullanılmayan KIBT'ın tıbbı alanlarda uygulamalarının geliştirilmesi gerekliliği görülmüştür.