Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Bezier Search Differential Evolution algorithm based estimation models of delay parameter k for signalized intersections(Wiley, 2022) Akgüngör, Ali Payidar; Korkmaz, ErsinThis article presents a new methodology for estimating delay parameter k, and proposes analytical models which are used artificial intelligence technique for signalized intersections that considers the variation in traffic flow with under-saturated and over-saturated conditions. The delay parameter k has been expressed as a function of the degree of saturation in the proposed analytical models. Using the Bezier Search Differential Evolution algorithm (BeSD) algorithm, four different model forms were developed separately for under-saturated conditions (x <1) and over-saturated conditions (x > =1). Among the model forms developed as linear, quadratic, power, and logarithmic, the quadratic model presented the best results in both traffic conditions. In the validation of the models, a total of 140 different traffic conditions were determined, 56 of which cover the under-saturated and 84 the over-saturated traffic conditions. According to the statistical results, using k values depending on the proposed model instead of using a constant k value (0.5) provides 1.5 and 4.3 improvements for RMSE and MAPE values in under-saturated traffic conditions respectively, while these improvements in over-saturated traffic conditions have reached 9.5 and 6, respectively. As a result, using k values depending on the proposed model will be effective in obtaining a more accurate delay value. This effect is more evident, especially in over-saturated traffic conditions.Öğe Placement and sizing strategies for dynamic wireless charging stations on signalized intersection corridors(Pamukkale Univ, 2022) Doğan, ErdemDynamic wireless charging stations are a potential solution to the range problem of the limited battery capacity of electric vehicles. However, the infrastructure of these stations is costly, so it is important to position the wireless charging tracks (WCT) of the stations. This study proposes strategies in two different groups for positioning and sizing the charging stations on signalized corridors. The first group consists of two predefined strategies, while the second includes strategies using Gray Wolf Optimization (GWO) and Whale Optimization Algorithm (WOA). The performance of these strategies was tested taking into account various BEV ratios (rEv) and maximum WCT lengths. Analysis results showed GWO and WOA is presented high-efficiency placement plans in the majority of cases studied. Surprisingly, however, with increasing rEv, the predefined strategies showed better performances in some cases than that of GWO and WOA. Another notable finding is that the efficiency of the station can be increased by using more WCTs at the corridor entrances. This study presents results that have the potential to contribute to the solution of the problem of positioning and sizing wireless charging stations for intersection corridors and were not highlighted in previous studies.Öğe Bingöl İl Merkezinde Taşkın Yayılım Alanlarının Coğrafi Bilgi Sistemleri ve HEC-RAS ile Belirlenmesi(2020) Çelikler, Murat; Koçer, Nilüfer Nacar; Yıldız, OsmanTaşkın, ülkemizde en sık görülen doğal afetler arasında yer almaktadır. Bu nedenle, taşkın yayılım alanlarının önceden belirlenmesi, taşkın riskinin azaltılması ve buna bağlı olarak can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından çok önemlidir. Bu çalışmada, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve HEC-RAS yardımıyla Bingöl İl merkezinden geçen Çapakçur, Gayt ve Göynük çaylarının kent içerisinde oluşturacağı taşkın su derinliklerinin ve yayılım alanlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bunun için, sentetik birim hidrograflardan elde edilen 2, 5, 10, 25, 50, 100, 500 ve 1.000 yıllık tekerrür sürelerine ait taşkın pik debileri kullanılarak HEC-RAS ile bu derelerin il merkezinden geçen kısımlarının hidrolik modellemeleri yapılmıştır. İl merkezine ait 1/1.000 ölçekli hali hazır haritalardan elde edilen verilerin modele tanımlanması ArcGIS üzerinde çalışan HEC-GeoRAS ile gerçekleştirilmiştir. HEC-RAS yardımıyla elde edilen hidrolik model sonuçlarına göre CBS ortamında hazırlanan taşkın yayılım haritalarında, göz önüne alınan taşkın debilerinin sebep olduğu maksimum su derinliğinin 8,12–9,62 m, su yayılım alanının ise 635.402- 1.561.982 m2 arasında değiştiği görülmüştür. Elde edilen bu taşkın yayılım haritaları, bölgenin ileriye yönelik yerleşim ve kalkınma planları için önemli bir veri kaynağı niteliği taşımaktadır.Öğe Atık Fosfojipslerin Yapı Malzemesi Olarak Ekonomiye Geri Kazandırılması(2015) Demirel, Yusuf; Çağlar, YasinDepolanması sırasında ekolojik dengeye zarar veren fosfojipsin, içerdiği safsızlıklar nedeniyle kullanımı sınırlı olmakla birlikte, yıkama ve kalsine etme yolu ile bu safsızlıkların giderilmesi mümkündür. Bu araştırmada, Türkiye’deki atık fosfojipslerin yol açtığı büyük çevre kirliliğinin önlenmesi ve yapı malzemesi olarak ekonomiye geri kazandırılabilme olanakları araştırılmıştır. Bu amaçla, doğal baz alçı, fosfojips ve belirli oranlarda karıştırılmış doğal baz alçı ve fosfojips karışımı üzerinde bir dizi fiziksel analiz yapılmıştır. Bu üç malzeme üzerinde yapılan fiziksel analizler; kristal suyu tayini, elek analizi, priz (donma) süresi ve yayılma çapı tayini, Ph belirleme, rutubet miktarının tayini, eğilmede çekme mukavemeti ve eksenel basınç mukavemeti tayinidir. Fosfojips ve doğal baz alçının karışım oranları Ph derecelerine göre belirlenmiştir. Doğal baz alçının Ph derecesi 6-7, fosfojipsin Ph derecesi ise 3’tür. Fosfojipsin asidik özelliğinin yapı malzemesi olarak kullanımını sınırlandırması nedeniyle karışım halinde kullanılmasında yarar görülmüştür. Bu amaçla Ph dengesini ve granülometrisini ayarlamak amacıyla birçok karışım hazırlanmıştır. Uygun karışım %15 fosfojips - %85 doğal baz alçı olarak bulunmuştur. Eğilmede çekme mukavemeti ve eksenel basınç mukavemeti deneyleri yapılmış, priz alma süresi de dikkate alınarak yapı malzemesi olarak kullanılabilirliği ve maliyeti irdelenmiştir.Öğe Siltli Kumlarda Gerilme Kontrollü ve Deformasyon Kontrollü Sıvılaşma Testlerinin Karşılaştırılması(2020) Sönmezer, Yetiş BülentDeprem esnasında farklı tane çaplarında ve ince tane içeriğindeki siltli kumların sıvılaşma davranışı aynı olmayıp bu tür zeminlerin sıvılaşma mekanizmasını anlamak geoteknik deprem mühendisliğinin önemli konularından biri olmaya devam etmektedir. Bu amaçla, bu çalışmada iki farklı gradasyondaki 20/30 ve 30/50 kumlarına, %5 ve %30 oranında silt karıştırılarak hazırlanan siltli-kum numuneleri üzerinde, dinamik basit kesme test cihazı kullanılarak deformasyon kontrollü ve gerilme kontrollü testler gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar deformasyon kontrollü ve gerilme kontrollü testlerin sonuçları arasında anlamlı bir fark olmadığını göstermiştir. Ancak silt içeriğinin artışı ile hem 20/30 kumu ve hem de 30/50 kumuna ait siltli-kum numunelerinin sıvılaşmaya karşı dirençleri azalmıştır. Ayrıca rölatif sıkılığın artışı ile tüm numunelerin sıvılaşmaya karşı direnci artmıştır.Öğe Comparison of short- and long-term ASR test methods on cementitious composites(2020) Sivrikaya, Burak; Demir, İlhami; Sevim, ÖzerConcrete has a significant place in construction structures, is a material that can be easily damaged due to incorrect design, incorrect material selection. Concrete may be damaged by physical and chemical factors. One of these factors is the alkali-silica reaction (ASR). ASTM C1260, is a short-term test method, and ASTM C227, is a longterm test method, are used to measure effect of alkali-silica reaction. In this study, the effect of fly ash additive use with 0, 5, 10, 15, and 20 wt.% replacement of cement was investigated in short- and long-term ASR test methods. For this purpose, while samples prepared for ASTM C1260 were kept in NaOH solution 14-days, samples prepared for ASTM C227 were waited 360-days in normal water solution. As a result; mortar bars with 20% fly ash additive ratio were classified as harmless for ASR in both test methods.Öğe Alkali-silika reaksiyonu etkisine maruz aynı oranda silis dumanı ve uçucu kül içeren Harçların mekanik özellikleri(2010) Demir, İlhamiBu çalışmada, çimento yerine aynı oranlarda silis dumanı (SD) ve Uçucu kül (UK) içeren karışımların Alkali- silika reaksiyonu (ASR) etkisi araştırılmıştır. ASR nedeniyle oluşan genleşmenin kontrol altına alınması için kullanılan SD ve UK’nın genleşme ve mekanik özellikleri üzerine etkisi belirlenmiştir. Araştırmada, SD ve UK % 0, 5,0, 10,0, 15,0 ve 20,0 oranlarında çimento yerine ikame edilmiştir. Agrega ve çimento karışımlarının reaktifliğini belirlemek için ASTM C 1260 deney standardı kullanılmıştır. Deneysel çalışmada, ASR etkisinde bırakılan örneklerin morfolojisi ve kimyasal kompozisyonu taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve Enerji yayıcı X-ışını analizörü (EDX) kullanılarak incelenmiştir. Deney sonuçlarına göre, 14 günlük ölçümler sonucunda, ortalama en yüksek boy uzamasının kontrol harç çubuklarında %0,34, ortalama olarak en düşük boy uzamasının ise %20 SD ikamesi yapılan harç çubuklarında %0,04 olduğu gözlenmiştir. ASR etkisine maruz kalan harçlarda en az dayanım kaybı %20 SD ikamesi yapılan harçlarda olmuştur. ASR etkisinde bırakılan % 0–20 ikameli SD’li harçlar UK’lı harçlara göre %18 daha iyi eğilme dayanımına ve basınç dayanımına sahip olduğu görülmüştür. SEM görüntüsünde ASR çatlaklarının yoğun ve geniş çatlaklı olduğu bölgelerde yapılan EDX’larda kalsiyum oranı yüksek silis oranı düşük oluşmuştur.Öğe Smeed ve Andreassen kaza modellerinin Türkiye uygulaması: Farklı senaryo analizleri(2008) Akgüngör, Ali Payıdar; Doğan, ErdemBu çalışmada, 1986-2005 yılları arasındaki nüfus (P), araç (N), kaza (C), yaralı (I) ve ölü sayıları’na (D) ait veriler kullanılarak Türkiye için trafik kaza modelleri geliştirilmiştir. Bu modeller geliştirilirken, yapısal form olarak Smeed ve Andreassen modellerinden yararlanılmakla birlikte Smeed modeli farklı bir bakış açısından ele alınarak geliştirilmiş ve bu modele Smeed Benzeşim Modeli adı verilmiştir. Avrupa Birliğine tam üye olma yolunda olan Türkiye’ nin 2010 yılına kadar olan süreçte kaza, yaralı ve ölü sayıları farklı üç senaryo ile tahmin edilmeye çalışılmıştır. Geliştirilen her iki model yüzdelik hatalar (YH), ortalama mutlak hatalar (OMH) ve ortalama karesel hataların karekökü (OKHK) esas alınarak karşılaştırılmıştır. Türkiye için geliştirilen Andreassen Modeli 1986-2005 yılları arasında Smeed Benzeşim modeline göre genel olarak daha küçük yüzdelik hatalara sahip olmakla birlikte, senaryolara göre ileriye yönelik kaza, yaralı ve ölü sayılarına ait tahminlerde Smeed Benzeşim modelinin daha anlamlı sonuçlar verdiği görülmüştür.Öğe Betonarme Zayıf Kolon-Kiriş Birleşimlerinin Davranışı(2014) Er, Şule Bakırcı; Aykaç, Sabahattin; Can, HüsnüBu çalışmada düğüm bölgesi etriyesiz, kolon etriyeleri eksik olan betonarme kolon-kiriş birleşimlerinin deprem yüklerini benzeştiren yükler altındaki davranışı deneysel olarak incelenmiştir. Çalışmada kenar kolon-kiriş birleşimleri ele alınmış tersinir tekrarlanır yükler altında test edilmiştir. Çalışma, bu çalışmanın devamı olan, yedi adet düğüm güçlendirme yöntemini içeren çalışmanın ön çalışması niteliğindedir. ½ ölçekli 1 tanesi referans, yedi tanesi düğüm bölgesi etriyesiz eleman olmak üzere toplam sekiz adet deney elemanı hazırlanmış ve test edilmiştir. Elemanlar hazırlanırken gerçek yapıdaki yapım kusurları aynen oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu yapım kusurları; düğüm bölgesinde eksik bırakılan etriyeler, düşük beton dayanımı ve zamanla dökülen kabuk betonunu kapsamaktadır. Zayıf düğüm elemanlarının davranışları referans elemanıyla karşılaştırılmış, yük-sehim grafikleri elde edilmiştir. Kolondaki sabit eksenel yük ve kolon üzerinde düğüme yakın bölgede, kolonda eksik bırakılan etriye aralıkları ana parametre olarak ele alınmıştır. Yapılan deneysel çalışma sonucunda referans eleman eğilme taşıma gücüne kirişten ulaşılmıştır. Zayıf elemanların tamamında ise kiriş taşıma gücünden çok önce birleşim bölgesinde taşıma gücüne ulaşılmıştır. Birleşim bölgesinde hasar oluşumu tehlikelidir. Bazı zayıf elemanlarda taşıma gücünü hem kolonlardaki kesme hasarları, hem de düğümdeki ağır birleşim hasarları (düğüm bölgesindeki betonun tamamen ezilip dökülmesi gibi) birlikte belirlemiştir.Öğe Düzenli Boşluklu Betornarme Kirişlerin Düzlem İçi Eğilme Davranışları(2014) Kalkan, İlkerBetonarme kirişlerde çok sayıda düzenli boşluk bırakılması, bir bina içerisinde çeşitli hizmetlerin ulaştırılabilmesi için gerekli olan boruların kirişin içinden geçişine imkan sağlaması ve boşluk çevresinde oluşan gerilme birikmelerinin kirişin bütününe yayılması gibi sebeplerle etkili bir tasarım niteliği taşımaktadır. Bu çalışmada, düzenli boşluklara sahip betonarme kirişlerin düzlem içi eğilme davranışları ile servis yükleri altındaki sehimleri incelenmiştir. Literatürde mevcut olan formüllerden elde edilen analitik değerler, çeşitli donatı düzenlerine sahip numunelerin deney sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. Deney kirişinin nihai göçme şekline bağlı olmaksızın, Vierendeel göçme moduna uygun olarak kullanım yükleri için hesaplanan sehim değerlerinin deneysel değerlerle uyumlu olduğu görülmüştür. Bununla beraber, eğilme göçmesine uğrayan kirişlerin yükdeplasman eğrilerinin başlangıç bölgelerinin, yalnızca eğilme deformasyonları hesaba katılarak elde edilen analitik eğrilerle uyumlu olduğu, Vierendeel göçme moduna karşılık gelen eğrilerle uyumlu olmadığı tespit edilmiştir.Öğe Development of gravitational search algorithm model for predicting packing density of cementitious pastes(ELSEVIER, 2020) Banyhussan, Qais S.; Hanoon, Ammar N.; Al-Dahawi, Ali; Yildirim, Gurkan; Abdulhameed, Ali A.Wet packing approach is recently used to design different kinds of concrete. To achieve an optimal particle packing density, the particles should be chosen in a way to fill the voids between larger particles with smaller ones for obtaining a dense and stiff particle structure. The majority of past research on packing density has focused on the evaluation of the particle size distribution of granular matrix to gain improvements in the packing density of cementitious materials, while limited attention has been paid to the construction of a model to estimate the packing density value. To serve that purpose, in this study, a series of 216 collected samples were used for proposing a model. The dataset was divided into two main sets for construction and verification of the model. As the basis for the packing density modeling, use of the gravitational search algorithm (GSA) was proposed. Design of experiment (DOE) software was used to evaluate the contribution of each variable on the proposed model. The outcomes indicate that among different parameters, water amount has the largest effect on the packing density value of cementitious pastes. Moreover, increases in the amounts of supplementary cementitious materials up to certain levels increase the packing density. The coefficient of variation (CoV) of the proposed model is 6.3% which reflects the accuracy and consistency of the model.Öğe Short-Term Traffic Flow Prediction Using Artificial Intelligence With Periodic Clustering And Elected Set(SVENCILISTE U ZAGREBU, FAKULTET PROMETNIH ZNANOSTI, 2020) Dogan, ErdemForecasting short-term traffic flow using historical data is a difficult goal to achieve due to the randomness of the event. Due to the lack of a solid approach to short-term traffic prediction, the researchers are still working on novel approaches. This study aims to develop an algorithm that dynamically updates the training set of models in order to make more accurate predictions. For this purpose, an algorithm called Periodic Oustering and Prediction (PCP) has been developed for use in short-term traffic forecasting. In this study, PCP was used to improve Artificial Neural Networks (ANN) predictive performance by improving the training set of ANN to predict short-term traffic flow using selected clusters. A large amount of traffic data collected from the US and UK motorways was used to determine the PCP ability to increase the ANN performance. The robustness of the proposed approach was determined by the performance measures used in the literature and the mean prediction errors of PCP were significantly below other approaches. In addition, the studies showed that the percentage errors of PCP predictions decreased in response to increasing traffic flow values. Considering the obtained positive results, this method can be used in real-time traffic control systems and in different areas needed.Öğe Microstructural, Physical And Mechanical Properties Of Aerated Concrete Containing Fly Ash Under High Temperature And Pressure(SERBAN SOLACOLU FOUNDATION, 2020) Demir, Ilhami; Sevim, Ozer; Ozel, Gokhan; Dogan, OrhanThis study analyzed the effects of the use of fly ash as a replacement for the quartz sand on the compressive strength, dry density, moisture content and thermal conductivity of the aerated concrete. Based on the production of Class G2/04 aerated concrete, a commercially available wall construction element, aerated concrete samples were produced using the fly ash as a replacement for the silica sand (quartz sand) at additive ratios of 5%, 10%, 15%, 20%, and 25%. After steam curing the samples for 4 hours at 60 degrees C, they were cured in an autoclave for 6.5 hours at 180 degrees C under 11 bar pressures. As a result, the samples showed an increase in their dry density directly proportional to the fly ash addition ratio; and the highest dry density was found in the aerated concrete with 25% fly ash content. It was further observed that the moisture content increases as the fly ash addition ratio increases. Compressive strength was reduced with the fly ash addition. Thermal conductivity was found to be reduced up to fly ash addition ratio of 10%, however, it was then increased again up to fly ash addition of 25%. 25% fly ash replacement ratio is recommended in this study in terms of thermal conductivity, dry density, which are the most important properties of aerated concrete. Higher levels of fly ash replacement with sand can be actualized which can further enhance to the utilization of fly ash, raise awareness regarding waste minimization and reduce the overall costs of aerated concrete mixtures.Öğe Analysis And Comparison Of Long Short-Term Memory Networks Short-Term Traffic Prediction Performance(FAC TRANSPORT SILESIAN UNIV TECHNOLOGY, 2020) Dogan, ErdemLong short-term memory networks (LSTM) produces promising results in the prediction of traffic flows. However, LSTM needs large numbers of data to produce satisfactory results. Therefore, the effect of LSTM training set size on performance and optimum training set size for short-term traffic flow prediction problems were investigated in this study. To achieve this, the numbers of data in the training set was set between 480 and 2800, and the prediction performance of the LSTMs trained using these adjusted training sets was measured. In addition, LSTM prediction results were compared with nonlinear autoregressive neural networks (NAR) trained using the same training sets. Consequently, it was seen that the increase in LSTM's training cluster size increased performance to a certain point. However, after this point, the performance decreased. Three main results emerged in this study: First, the optimum training set size for LSTM significantly improves the prediction performance of the model. Second, LSTM makes short-term traffic forecasting better than NAR. Third, LSTM predictions fluctuate less than the NAR model following instant traffic flow changes.Öğe Multifunctional smart nanoconcretes(ELSEVIER SCIENCE BV, 2020) Yildirim, GürkanIn this chapter, multifunctional smart properties of Engineered Cementitious Composites (ECC) which is a special class of High Performance Fiber Reinforced Cementitious Composites are presented. Main focus is placed on the discussion of recent research findings related to the autogenous self-healing, self-sensing and the combination of these capabilities for composites developed with and without different types of nano materials.Öğe Self-sensing capability of Engineered Cementitious Composites: Effects of aging and loading conditions(ELSEVIER SCI LTD, 2020) Yildirim, Gurkan; Ozturk, Oguzhan; Al-Dahawi, Ali; Ulu, Adem Afsin; Sahmaran, MustafaSelf-sensing capability of 7-, 28-, 90- and 180-day-old Engineered Cementitious Composites (ECC) incorporated either with carbon fibers (CF/ECC-CF) at micro-scale or multi-walled carbon nanotubes (CNT/ECC-CNT) and carbon black (CB/ECC-CB) at nano-scale were investigated herein. Mechanical properties (compressive strength, splitting tensile strength/deformation, flexural strength/deformation) of different-age mixtures were evaluated. Control mixture (ECC-Control) without any carbon-based material was also produced and tested for comparison. Depending on the loading condition, equipment utilizing either direct current (DC) or alternating current (AC) was used for self-sensing assessments. Results showed that carbon-based materials generally improve the mechanical properties of ECC-Control specimens depending on the type of carbon-based materials, specimens' age and loading conditions. All specimens sensed different types of damage except 180-day-old ECC-Control specimens loaded under uniaxial compression and splitting tension due to abrupt increments in impedance results exceeding the limits of testing device which revealed the importance of presence of electrically-conductive materials for achieving enhanced self-sensing capability independent of aging, testing configuration/equipment, loading conditions and microcrack characteristics. CF is the best to improve self-sensing capability of ECC-Control specimens for all ages and loading conditions. Self-sensing performances of ECC-CNT and ECC-CB are comparable and utilization of nano-size carbon-based materials is suggested in cases where reversibility in self-sensing is needed. (C) 2019 Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe Nano-tailored multi-functional cementitious composites(ELSEVIER SCI LTD, 2020) Ozturk, Oguzhan; Yildirim, Gurkan; Keskin, Ulku Sultan; Siad, Hocine; Sahmaran, MustafaThis paper explores the effects of single and binary use of nano-additions on the self-sensing and self-healing efficiencies of cementitious composites in achieving a material that combines high mechanical and multifunctional performances. The researchers studied three nano-tailored cementitious compositions incorporating nano-silica (NS), multi-walled carbon nanotubes (CNT) and binary NS/CNT, as well as control composites prepared without nano-additions. The study included compressive strength testing on sound specimens and an evaluation of combined self-sensing/self-healing capabilities with electrical resistivity (ER) measurements conducted before and after preloading and during the self-healing recovery stage. Recovery rates were also evaluated via crack width measurements recorded by video microscope and compared to ER testing results. To account for different self-healing products, microstructural characterization was performed on healed cracks using scanning electron microscopy coupled with EDX (SEM/EDX) and thermo-gravimetric (TG/DTG) analyses. Results show that while the single use of CNT can promote self-sensing and self-healing properties, using binary NS/CNT can significantly enhance these performances. The density and amounts of C-S-H and CaCO3 in healed cracks increased with the addition of nano-materials, especially for the binary NS/CNT.Öğe Determination of seismic hazard and soil response of a critical region in Turkey considering far-field and near-field earthquake effect(TECHNO-PRESS, 2020) Sonmezer, Yetis Bulent; Celiker, MuratEvaluation of earthquake impacts in settlements with a high risk of earthquake occurrence is important for the determination of site-specific dynamic soil parameters and earthquake-resistant structural planning. In this study, dynamic soil properties of Karliova (Bingol) city center, located near to the intersection point of the North Anatolian Fault Zone and the East Anatolian Fault Zone and therefore having a high earthquake risk, were investigated by one-dimensional equivalent linear site response analysis. From ground response analyses, peak ground acceleration, predominant site period, 0.2-sec and 1-sec spectral accelerations and soil amplification maps of the study area were obtained for both near-field and far-field earthquake effects. The average acceleration spectrum obtained from analysis, for a near-field earthquake scenario, was found to exceed the design spectra of the Turkish Earthquake Code and Eurocode 8. Yet, the average acceleration spectrum was found to remain below the respective design spectra of the two codes for the far-field earthquake scenario. According to both near- and far-field earthquake scenarios in the study area, the low-rise buildings with low modal vibration durations are expected to be exposed to high spectral acceleration values and high-rise buildings with high modal vibration durations will be exposed to lower spectral accelerations. While high amplification ratios are observed in the north of the study area for the near-distance earthquake scenario, high amplification ratios are observed in the south of the study area for the long-distance earthquake scenario.Öğe Investigation of the effect of grain size on liquefaction potential of sands(TECHNO-PRESS, 2020) Sonmezer, Yetis Bulent; Akyuz, Abdussamed; Kayabali, KamilDue to the permanent damage to structures during earthquakes, soil liquefaction is an important issue in geotechnical earthquake engineering that needs to be investigated. Typical examples of soil liquefaction have been observed in many earthquakes, particularly in Alaska, Niigata (1964), San Fernando (1971), Loma Prieta (1989), Kobe (1995) and Izmit (1999) earthquakes. In this study, liquefaction behavior of uniform sands of different grain sizes was investigated by using the energy-based method. For this purpose, a total of 36 deformation-controlled tests were conducted on water-saturated samples in undrained conditions by using the cyclic simple shear test method and considering the relative density, effective stress and mean grain size parameters that affect the cumulative liquefaction energy. The results showed that as the mean grain size decreases, the liquefaction potential of the sand increases. In addition, with increasing effective stress and relative density, the resistance of sand against liquefaction decreases. Multiple regression analysis was performed on the test results and separate correlations were proposed for the samples with mean grain size of 0.11-0.26 mm and for the ones with 0.45-0.85 mm. The recommended relationships were compared to the ones existing in the literature and compatible results were obtained.Öğe Mechanical properties and microstructure of cement multicomponent systems containing pozzolan materials under sulfate attack(STOWARZYSZENIE PRODUCENTOW CEMENTU, 2020) Guzelkucuk, Selahattin; Demir, Ilhami; Sevim, Ozer; Kalkan, IlkerSulfates are a significant chemical components that may lead to failures of cement concrete composites. The present study is dedicated to analyzing the effects of sulfate on the microstructure of cement composite mortars. For this purpose, cementing composite specimens were prepared with 20% pozzolan mixture [fly ash + granulated blastfurnace slag + bottom ash] by mass of cement, together with the reference additive-free specimen of cement concrete, without any mineral admixtures. These cementing composite mortar specimens were then treated for 2, 7, 28, 90, and 360 days in tap water and 10% sodium sulfate solution. The microstructure of the additive-free mortar and composite cement mortar, partially replaced with 20% pozzolan, was then investigated using a scanning electron microscope. The results showed that increasing curing time also increases the formation of C-S-H [calcium silicate hydrate] gel in the cement mortar, when the microstructural changes in the cement are explored in detail. Ettringite formation [3CaO center dot Al2O3 center dot 3CaSO(4)center dot 32H(2)O] in the specimens cured in 10% Na2SO4 was also noticed, in the present experiments.
