Yazar "Öcal, Naci" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aydın yöresinde koyunlarda Listeriosis ve Brucellosis'in seroprevalansı(2003) Paşa, Serdar; Kılıç, Selçuk; Babür, Cahit; Öcal, Naci; Gazyağcı, SerkalBu Çalışma, Aydın yöresinde koyunlarda Listeriosis ve Brucellosis seroprevalansını saptamak amacıyla yapılmıştır. 100 Serum örneği, Listeria monocytogenes "O" antikorlarmının saptanması amacıyla Osebold yöntemiyle incelenmiştir. Osebold yönteminde, 1/100 ve üzerindeki titrasyon basamaklarındaki aglütinasyon varlığı pozitif olarak kabul edilmiştir. 100 örneğin 35'inde (%35) çeşitli dilusyonlarda Listeria monocytogenes antikorları saptanmıştır. Seropozitif olguların 27'sinde (%27) 1/100 titre, sekizinde (%8) 1/200 titre de aglütinasyon gözlenmiştir. Brucella antikorları, Rose Bengal lam aglütinasyonu (RBPT) ve Serum Aglütinasyon Testi (SAT) ile araştırılmıştır. İki örnekte (%2) Brucella antikorları pozitif bulunmuştur.Öğe Die Therapheutische Wirksamkeit von Tylosin bei der Kälberkryptosporidiose(2013) Duru, Sibel Yasa; Öcal, Naci; Yağcı, Buğrahan Bekir; Gazyağcı, Serkal; Duru, Özkan; Yıldız, KaderÇalışmada dışkılarında Cryptosporidium parvum ookistleri tespit edilen 23 (18 buzağı tedavi grubu, 5 buzağı kontrol grubu) ishalli buzağıda tylosinenin (Tylan 200, Elanco) terapötik etkinliği incelenmiştir. Tedavi grubundaki buzağılara günde bir kere 20 mg/kg dozunda tylosin 5 gün süreyle intramuskuler olarak uygulandı. Dört buzağıda tedavinin dördüncü, 8 buzağıda altıncı, 6 buzağıda yedinci gününden itibaren dışkıda ookiste rastlanmadı. Kontrol grubunda ise 10 gün süresince incelenen dışkılarında ookist sayısında önemli bir azalma görülmedi. Çalışmada dışkıdaki ookist sayılarına bakılarak tylosinenin günde bir kere 20 mg/kg dozunda 5 gün süreyle intramuskuler olarak uygulanması buzağı kriptosporidiozunun tedavisinde etkili bulundu.Öğe Evaluation of Colostral Passive Immune Transfer Success in Turkish Kangal Shepherd Dogs(Kafkas Univ, Veteriner Fakultesi Dergisi, 2024) Kara, Erdal; Öcal, Naci; Duru, Özkan; Duru, Sibel Yasa; Şenel, YasinThe aim of this study was to investigate the passive immune transfer process and its effects in Turkish Kangal shepherd dogs. The material of the study consisted of 15 dams and their 138 offspring in the region of Central Anatolia, Turkiye. Blood samples were collected from the surviving puppies at 48 +/- 4 h postpartum and IgG levels were measured using the ELISA method. Before the blood samples were collected, 34 of the puppies (26.64%) died, 56 of the 104 puppies (40.58%) whose blood samples were collected and IgG analyses were done died prior to weaning, and 48 (34.78%) survived until weaning. All of the analyzed blood samples had IgG levels above 230 mg/dL and there was no passive transfer failure. The average blood IgG level of the puppies was 664.86 mg/dL. The effects of litter size and birth season on passive transfer success were statistically significant (P<0.05), while maternal age and the sex of the puppy were not significant (P>0.05). There was no correlation between the average blood IgG levels of the puppies and group mortality rates (r =-0.44). In conclusion, while the rate of passive transfer success for Turkish Kangal shepherd dogs was found to be high compared to other breeds, the high rate of mortality among the puppies suggested that dams and their litters should be cared for more carefully in the neonatal period.Öğe In-vivo efficacy of toltrazuril on experimentally induced Toxoplasma gondii tissue cysts in lambs: A novel strategy for prevention of human exposure to meat-borne toxoplasmosis(Elsevier Sci Ltd, 2013) Kul, Oğuz; Yıldız, Kader; Öcal, Naci; Freyre, Alvaro; Deniz, Abdulkerim; Karahan, Siyami; Terzi, Osman SafaThe aim of the present study was to investigate in vivo efficacy of toltrazuril on Toxoplasma gondii tissue cysts following induction of chronic toxoplasmosis in 4-week-old lambs (n = 27) by inoculation of 1 x 105 T. gondii ME 49 strain oocysts (day 0). Beginning at the 15th day after inoculation, lambs in Group T20 and Group T40 were given toltrazuril orally 2 times, once every week (Baycox 5%, Bayer Animal Health) at a dose of 20 mg/kg and 40 mg/kg, respectively. Positive control (PC) lambs were not given any therapy, and 2 clinically healthy non-infected lambs were used as negative controls (Group NC). Two out of 9 lambs in PC group (oocyst inoculated but non-treated) were killed on toltrazuril treatment days (day 15 and 22) to evaluate the tissue cyst presence in their muscles. On day 90, the remaining 25 lambs were necropsied, and samples from the brain and 11 different muscle groups were collected. The tissues were examined for the presence of tissue cysts by histopathology, immunohistochemistry, nested-PCR and percoll gradient centrifugation. Anti-T. gondii antibodies were screened by IFAT throughout the experiment. The increased T. gondii seropositivity beginning from the 15th day of inoculation remained steady at Day 45 and Day 90 in Groups PC while it was significantly lower at Day 90 in toltrazuril receiving groups. In toltrazuril treated groups, histopathological findings included degenerative changes in the cyst wall, complete macrophage invasion to the cysts, and reduction or removal of the cysts in to to. Four out of 9 lambs (44.4%) in both toltrazuril treated group (Group T20 and T40) did not contain tissue cyst in any examined tissues while all positive control animals had T. gondii tissue cysts at least in one muscle group. The toltrazuril treatment efficacy on the cyst presence was determined as 44.4%. The number of the cysts in the musculature was significantly different between non-treated and toltrazuril treated lambs (X-2 = 6.613; p = 0.037). For the total number of cysts, the positive control lambs had higher number of cysts compared to both toltrazuril treated lambs (T20 and T40) (X-2 = 5.629; p = 0.018 and X-2 = 5.629; p = 0.018, respectively) while there were no differences between Group T20 and Group T40 (X-2 = 0.000; p = 1.000). According to PCR results, the brain and M. semitendinosus were positive in all 7 control lambs while 12 out of 18 lambs were positive in toltrazuril treated lambs. In conclusion, the results are promising as the toltrazuril treated lambs had markedly less parasite counts compared to those of untreated lambs. Further research should be conducted to reveal if toltrazuril treatment in sheep could be used as a strategy to minimize the cyst exposure of humans through consumption of raw or undercooked mutton. (C) 2012 Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe Investigation of the Endothelial Response of the Super Elastic Braided Stent: An Experimental Evaluation(2020) Karahan, Oğuz; Öcal, Naci; Sümer, Tuğçe; Hafız, Erhan; Khalıl, EmcedAim: This study aimed to experimentally investigate the vascular biocompatibility of the new super elastic braided stents and ultrasonographically follow up the mid-term outcomes on the blood flow of stent-implanted vessels. Method: After designation of the study steps, stents were implanted into the iliac arteries of two ewes. The preoperative and postoperative blood flow and local findings were noted. The ewes were inspected periodically for abnormal body changes, and the stent-implanted vessels were checked with Doppler ultrasonography. The subjects were sacrificed at six months, and the iliac arteries were examined histopathologically. Results: During follow up an occlusive pattern was not observed in the stentimplanted vessels. The histopathological analysis revealed that both two stent area had no significant neointimal hyperplasia, despite sufficient re-endothelisation at the stent surface. Occlusive or stenotic patterns were not detected in both macroscopic and microscopic findings. Conclusion: According to the mid-term findings, our results show that the new super elastic bare stents have good vascular biocompatibility with high patency rates.Öğe İshalli buzağılarda asit-baz dengesi bozukluklarının saha şartlarında tanı ve sağaltımı(2006) Öcal, Naci; Duru, Sibel Yasa; Yağcı, Buğrahan Bekir; Gazyağcı, SerkalAraştırma 2004-2006 yılları arasında gerçekleştirildi. Çalışmada, neonatal ishalli buzağılardaki sıvı-elektrolit ve asit-baz dengesi bozukluklarının belirlenmesinde ve tedavinin izlenmesinde, Gastat-mini kan gazı cihazının saha şartlarında kullanılabilirliğinin, elektrolitlerden özellikle de Ca'un neonatal ishalli buzağılarda nasıl etkilendiğinin, intravenöz sağaltıma ek olarak, oral rehidrasyon çözeltilerinden Lectade'm, kullanılmasının sağaltımdaki etkinliğinin belirlenmesi amaçlandı. Araştırmada ishal şikayeti olan, farklı ırk ve cinsiyette, yaşlan 1-28 gün (12.48.15 gün) arasında değişen, vücut ağırlıkları 27-44 kg (34.74.71 kg) arasında olan 20 tanesi hasta grubu (Grup I), 10 tane sağlıklı kontrol grubu (Grup II) olmak üzere toplam 30 buzağı kullanıldı. İshalli buzağıların klinik muayene değerlendirmesi deri elastikiyeti, göz küresinin durumu, emme refleksi ve vücut ısısına göre yapıldı. Laboratuar incelemelerinde hematolojik olarak %PCV ile birlikte total kan sayımı yapıldı. Venöz kan örneklerinden pH, HCOr, pCCte, pCte, sO2, baz durumu (BD) ve kan Na, K, Ca ve glikoz düzeylerine bakıldı. İshalli buzağılarda hematolojik olarak tedavi öncesi RBC (p0.05), PCV (p0.01) ve Hb (p0.05) değerlerinin yükseldiği (hemokonsantrasyon) belirlendi. Venöz kan gazı sonuçlarına göre, ishalli buzağıların tedavi öncesi ortalama pH, sCte, HCCb ve baz durumu değerlerinin kontrol grubu değerlerine göre önemli (p0.001) düzeyde düşük (metabolik asidozis) olduğu saptandı. Kan Na, K, Ca ve glikoz düzeylerinin istatistik öneme sahip bir değişiklik göstermediği, ancak tedavi öncesi düşük olan kan Ca düzeyinin, asidozis'in tamponlanmasına paralel olarak yükseliş gösterdiği belirlendi. Tedavi sonuçlan (%95 iyileşme), uygulanan tedavi protokolünün başanlı olduğunu, saha şartlannda tedavinin yönlendirilmesinde Gastat-mini kangazlan cihazının kullanılabilir olduğunu, Lectade'ın, hem parenteral sıvıya ek olarak hem de emme refleksi olan ve hafif asidozisli buzağılann sağaltımında, belirtilen dozda (40 ml/kg/12 saat) kullanılması durumunda etkili olduğunu gösterdi.Öğe Montafon melezi danalarda flumethrin uygulamaları(2008) Öcal, Naci; Ergin, ŞeydaBu çalışmada, 1 ml/10 kg dozunda pour-on %1'lik flumethrin'in dökme çözeltisi uygulamasından sonra uygulama bölgesinde lokal dermatolojik muayene bulgularının karşılaştırılması amaçlandı. Çalışmanın materyalini yarı açık sistem ahırda serbest dolaşımda barınan, yaşları 8-12 ay ve canlı vücut ağırlıkları 180- 250 kg arasında değişen, Montafon melezi, erkek toplam 50 dana oluşturdu. Bunlardan 4O'ı 2O'şerli iki gruba (Grup I, Grup II) ayrılarak flumethrin dökme çözeltisi, sırt bölgesine uygulandı. Geriye kalan 10 dana ise kontrol grubu (Grup III) olarak tutuldu. Çalışma süresince, ilaç uygulanan Grup I ile Grup III direkt güneşe maruz bırakılırken Grup II ahırın direkt güneş almayan kapalı bölümünde bağlı tutuldu. Uygulama sonrası 1. saat ile 1. ve 7. günlerde uygulama bölgesi derisinin klinik muayenesi yapıldı. Elde edilen veriler One-Way Anova - Tukey testiyle değerlendirildi. Sonuç olarak 1 ml/10 kg dozunda flumethrin dökme çözeltisi uygulandıktan sonra güneş ışığına maruz kalan, ahırda bağlı tutulan ve kontrol grubu montafon melezi danalarda uygulama yapılan bölge derilerinin klinik muayenesinde istatistiksel olarak önemli farklılıklar saptanmadı (p>0.05).Öğe Neospora caninum associated with epidemic abortions in dairy cattle: The first clinical neosporosis report in Turkey(Elsevier, 2009) Kul, Oğuz; Kabakcı, Nalan; Yıldız, Kader; Öcal, Naci; Kalender, Hakan; Ilkme, N. AycanNeospora caninum, a protozoan parasite, has been considered as one of the most important etiological agents responsible for abortion in dairy cattle throughout the world since it was first identified in dogs in 1988. In this report, characteristics of neosporosis, detected in a dairy cow ranch having epidemic abortions as high as 18.4%, were described. Blood samples were collected from 25 infertile or aborted dairy cattle, 6 calves born in 2006 and 40 heifers that were born in 2005 and raised in the same ranch. Necropsy was conducted in a 20-day-old Simmental calf that exhibited neurological signs including incoordination, head shaking, hyperextension in forelimbs and hindlimbs and tremor. The seroprevalance in aborted or infertile dairy cattle, heifers, and calves was 60%, 40%, and 33.3%, respectively. The mothers of seropositive two calves including clinically affected calf and its dam were N. caninum seropositive. In immunoperoxidase examinations, N. caninum antigen immunopositivity was observed in the degenerative and necrotic neurons in the brain, cerebellum as well as neurons in dorsal root ganglia of the cervical and thoracic regions of the spinal cord. In the heart, myocytes and Purkinje cells exhibited granular and linear patterns of immunoreactivity. Striated myofibers around the eyeball also showed immunolocalization for N. caninum antigen. Ultrastructurally, tachyzoites with typical apical complex, rhoptries and (double-layered parasitic membrane Were detected in the brain and heart sections. In conclusion, this report described clinical neosporosis for the first time in Turkey with tissue localization of the causative agents. This scientific communication also discusses the possible impact of cattle neosporosis by clinical, serologic and pathologic evidences collected from the Survey of calves born in two successive generations in a ranch. Crown Copyright (c) 2008 Published by Elsevier B.V. All rights reserved.Öğe Parvoviral hemorajik gastroenteritisli köpeklerin sağıltımında total parenteral beslemenin etkisi(2009) Öcal, Naci; Ünsüren, HikmetÇalışmada, yaşları 2-6 ay, vücut ağırlıkları 5-16 kg, farklı ırk ve cinsiyette, 20’si parvoviral gastroenteritis (PVGE)’li, 10’u sağlıklı kontrol olmak üzere toplam 30 köpek kullanıldı. Parvokit kullanılarak PVGE oldukları saptanan 20 köpek, biri klasik sağaltım grubu (Grup II), diğeri modifiye sağaltm grubu (Grup III) olmak üzere rastgele onarlı iki gruba ayrıldı. Al]nan kan örneklerinde hematolojik parametreler, kan gazı değerleri ve biyokimyasal parametreler incelenerek total parenteral besleme (TPB)’nin PVGE’in sağaltımındaki etkinliği araştırıldı. Sağaltım öncesi her iki gruptaki hastaların büyük bir bölümünde kontrol grubu (Grup I)’na göre hipoproteinemi ve hipoglisemi görülmesi PVGE’e bağlı bir protein kalori malnutrisyonu (PKM)’nun geliştiğine yorumlandı. Aynı zamanda lökopeninin görülmesi virusun lenfoid dokuları etkilemesine ve PKM’na bağlı lenfoid yetersizlik ve immun fonksiyonların baskılanmasına bağlandı. Klinik ve laboratuvar bulguları dikkate alınarak, her iki gruptaki hastalara asidozis ve dehidrasyonun sağaltımı için %5 dekstroz’lu Laktatlı Ringer, ayrıca baz durumu (BD) -10’dan fazla olan hastalara %1.3’lük sodyumbikarbonat (NaHO3-) solüsyonu uygulandı. Bunlara ek olarak modifiye sağaltım grubuna TPB solüsyonu verildi. Sekonder enfeksiyonlara karş] ceftazidim 25 mg/kg/gün dozunda intravenöz uygulandı. Çalışma sonuna kadar klasik sağaltım grubunda 5 hasta (%50), modifiye sağaltım grubunda ise 1 hasta (%10) öldü. Sonuç olarak, TPB’ye alınan yanıt ve ölüm oranları dikkate alındığında PVGE’in sağaltımında modifiye sağaltımın klasik sağaltıma göre önemli düzeyde etkili olduğu görüldü.Öğe The prevalence of Dirofilaria immitis in dogs in Kırıkkale(2008) Yıldız, Kader; Duru, Sibel Yasa; Yağcı, Buğrahan B.; Öcal, Naci; Gazyağcı, Aycan N.Kalp kurdu enfeksiyonu köpeklerin önemli paraziter hastalıkları arasında yer almaktadır. Bu çalışmada Kırıkkale'de köpeklerde bu enfeksiyonun yaygınlığını belirlemek amaçlanmıştır. Yöre köpeklerinden toplam 172 kan örneği toplanmıştır. Modifiye Knott tekniği kullanılarak 10 köpekte (%5,8) mikrofiler tespit edilmiştir. Mikrofiler saptanan kan örnekleri asit fosfataz boya ile boyanmıştır. Boşaltım ve anal delikleri boyanan bu mikrofilerlerin Dirofilaria immitis'e ait olduğu belirlenmiştir. Mikrofilerler 2-10 yaş arası köpeklerde ve özellikle Siberian husky, setter, pointer ve melez köpek ırklarında saptanmıştır. 142 köpek serumu ticari ELISA kiti kullanılarak anti- Dirofilaria immitis antikorları yönünden incelenmiştir. Yöre köpeklerinde occult enfeksiyon oranı %27,46 olarak saptanmıştır. Bu sonuçlarına göre Kırıkkale, kalp kurdu enfeksiyonu yönünden yüksek risk taşımaktadır.Öğe Şap hastalıklı danalarda plazma monosit kemoatraktan protein-1 ve İnterlökin-1α düzeylerinin ve bu düzeylerle kan lenfosit ve monosit sayıları arasındaki ilişkilerin incelenmesi(2006) Yarım, Gül Fatma; Nisbet, Cevat; Öcal, Naci; Çiftci, Gülay; Coşkuner, AydınBu çalışmada, şap hastalıklı danalarda plazma monosit kemoatraktan protein-1 (MCP-1) ve interlökin 1-a (İL-la) düzeylerinin ve bu düzeyler ile kandaki lenfosit ve monosit sayıları arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlandı. Bu amaçla, 1-1.5 yaşlarında 16 adet şap hastalıklı ve 11 adet sağlıklı dana kullanıldı. Şap hastalıklı danalarda plazma MCP-1 ve İL-la düzeyleri sağlıklı gruba göre önemli derecede yükselmiş bulundu (p0.001). Şap hastalıklı danalarda plazma MCP-1 ve IL-la düzeyleri ile kandaki lenfosit ve monosit sayıları arasında önemli derecede ilişki olduğu belirlendi (p0.01). Kandaki lenfosit ve monosit artışına paralel olarak plazma MCP-1 ve ILI-a düzeylerinin de önemli derecede artmış olması, MCP-1 ve IL-la'nın şap hastalığının patogenezinde rol aldığını düşündürmektedir.Öğe Sarcoptes cuniculi ile Doğal Enfeste Tavşanların Abamektin ve Prazikuantel ile Sağaltımı: Klinik Çalışma(2021) Gazyağcı, Aycan Nuriye; Öcal, Naci; Gökpınar, Sami; Gazyağcı, SerkalAmaç: Bu çalışmada, Sarcoptes cuniculi ile doğal enfeste olan\rtavşanlarda, klasik uyuz tedavisi yerine pasta formunda abamektin ve\rprazikuantel kullanılmış ve bu tedavinin başarılı olup olmadığı\raraştırmak amaçlanmıştır. Ayrıca tavşanlarda rutin uyuz tedavisinde\rkullanılan ilaçların yerine oral olarak kullanılan pasta formunda bu\rilaç ile uygulama zorluklarını ortadan kaldırmak planlanmıştır.\rGereç ve Yöntemler: Kırıkkale Üniversitesi Hüseyin Aytemiz\rDeneysel Araştırma ve Uygulama Laboratuvarında diş operasyonu\ryapılmak üzere bakılan 10 adet tavşanın 5’inde deri lezyonları\rsaptanmış, yapılan deri muayenesinde S. cuniculi tespit edilmiştir.\rTedavi amacıyla pozitif çıkan hayvanlara 2,5 mg dozda pasta\rformunda abamektin ve prazikuantel içeren ilaç oral yolla\ruygulanmıştır. Bulgular: Bir hafta sonra yapılan deri incelemesinde,\ruyuzlu bölgelerin iyileşmeye başladığı gözlemlenmiş, deri\rmuayenesinde S. cuniculi’ye rastlanmamıştır. Diş operasyonu ile\rilgili çalışmanın ilerleyen sürecinde, ilaç uygulamasından 1 ay sonra\raynı hayvanlarda deri şikâyetleri tekrar ortaya çıkmıştır. Yürütülen\rçalışmadaki tavşanların opere olması nedeniyle immünsupresyon\rortaya çıktığı ve tedavi edilmeyen hayvanların zayıf pozitifliğinin\raktive olduğu düşünülerek, diş operasyon deney grubundaki tüm\rtavşanlara (n=10) 2,5 mg dozda ilaç oral olarak uygulanmıştır. On\rgün sonra derideki düzelmelere ve kazıntının uyuz açısından negatif\rolmasına rağmen 2. doz ilaçlama 2,5 mg dozda yapılarak, nüksler\rengellenmiştir. Sonuç: Çalışma ile abamektin ve prazikuantel içeren\r(Wormnil®) preparatın, oral yolla tek seferde 2,5 mg dozda\rkullanımının başarı sağladığı anlaşılmış, ancak yürütülen\rçalışmadaki tavşanların immünsupresyon ve stres altında olması\rsebebiyle nükslerin bu tür kombine ilaçlarla tedavisinde\rengellenmesi için periyodik olarak tekrar kullanılmasının daha\rfaydalı olacağı sonucuna varılmıştır. Ayrıca oral yolla kullanılan\rpasta formundaki bu preparat ile uygulama kolaylığı sağlanmıştır.Öğe Seasonal changes of some mineral status in mares(William E Jones Dvm, 2005) Biricik, Hakan; Öcal, Naci; Gucus, Ali I.; Ediz, Bülent; Uzman, MehmetTwenty-three Standardbred mares (4 to 8 years old) were used to determine the effects of season on mineral metabolism. Diet was formulated to supply recommended protein and energy requirement.(1) No additional mineral was supplied in the diet. Blood samples were collected from the horses at the beginning and the end of January, April, July, and November. In addition, hair samples from 8 different parts of the body were collected on January and July. Mineral concentrations of feeds were higher in summer months than those in other seasons and lower in autumn than those in other seasons. Serum copper and zinc levels were the highest in the summer months. Serum iron levels were the highest during the spring. Except for copper, mineral contents of the hair were significantly lower in winter than those determined in summer months.Öğe Seroprevalance and co-existence of brucellosis, listeriosis and toxoplasmosis in dairy cattle in Kirikkale province(Veteriner Fakultesi Dergisi, 2008) Öcal, Naci; Babür, Cahit; Ya?ci, Bu?rahan B.; Macun, Hasan Ceyhun; Çelebi, Bekir; Kiliç, Selçuk; Pir Ya?ci, IlknurThis study was conducted on a total of 100 dairy cows of Holstein and Holstein crossbred cows of 3-7 years of age between December 2005 and April 2006. The aim of the study was to determine seroprevalence of brucellosis, listeriosis and toxoplasmosis, and the frequency of their co-existence in dairy cows. Clinically, the mean pulsus rate, breathing rate and body temperature were determined as 72±12/min., 24±6/min and 38.2±0.6°C, respectively. Antibodies against Brucella abortus were determined by means of Microplate Agglutination Test (MAT). The titres above 1/40 were considered seropositive. The 'O' antibodies, generated against Listeria monocytogenes, were determined by Osebold method. At least 2 (+) results at the titres above 1/100 were considered seropositive. Toxoplasma gondii antibodies were analyzed by Sabin-Feldman Dye Test (SFBT). The titres above 1/16 were considered seropositive. As a result, in dairy cows of Kirikkale region the seroprevalence of brucellosis, listeriosis and toxoplasmosis were 19%, 37% and 53%, respectively. The frequency of co-existence all three together was 5%. The frequency of co-existence of brucella with listeria was 4%, of brucella with toxoplasma was 7%, and of listeria with toxoplasma was 13%.Öğe Seroprevalence of Neospora caninum and coexistence with Toxoplasma gondii in dogs(2009) Yıldız, Kader; Duru, Sibel Yasa; Yağcı, Buğrahan B.; Babür, Cahit; Öcal, Naci; Gürcan, Safa; Karaca, SedaNeospora caninum süt ineklerinde yavru atımı ve infertilite problemlerine sebep olan bir protozoondur. Bu çalışmada Kırıkkale şehir merkezi ile köylerinde yaşayan köpeklerde N.caninum seroprevalansını ve seropozitif köpeklerde T.gondii varlığını araştırmak amaçlanmıştır. Bu amaçla 121 kan örneği N.caninum IgG varlığı yönünden indirect floresan antikor testi kullanılarak incelenmiştir. Bunun sonucunda köpeklerde N.caninum seropozitivitesi %28,9 olarak belirlenmiştir. Seropozitifliğin erkek köpeklerde dişilere oranla daha yüksek olduğu gözlenmiştir (p0,05). Saf ırklarda ve sokak köpeklerinde ise N.caninum seropozitifliği %36,5 ve %20,7 olarak tespit edilmiştir (p0,05). Köpeklerin yaşları ve bulundukları yerler (Kırıkkale şehir merkezi veya köyleri) arasında ise N.caninum seropozitifliği bakımından önemli farklılık bulunmamıştır (p0,05). N.caninum yönünden seropozitif bulunan köpek serumları Sabin Feldman boya testi kullanılarak T.gondii yönünden incelenmiş, 1/16 ve üzeri titreler pozitif kabul edilmiştir. Buna göre 35 N.caninum seropozitif köpeğin 19'unda (%54,3) T.gondii seropozitifliği belirlenmiştir.Öğe Serum ANGPTL4 and FGF2, energy-related blood biochemicals, cytokine responses and oxidative stress in dairy cows with subclinical ketosis(Ankara Univ, 2023) Kurtdede, Efe; Kurtdede, Arif; Öcal, Naci; Kara, ErdalIn this study, it was aimed to investigate the serum levels of ANGPTL4, FGF21, IL-1 beta, IL-6, SOD, MDA, and serum biochemical and hematological parameters in cows with subclinical ketosis. The mean serum beta-hydroxybutyric acid (BHB) level was 1.37 +/- 0.04 mmol/L in 10 dairy cows aged 3-5 years that were <21 days postpartum and diagnosed with subclinical ketosis. The mean serum BHB level was 0.40 +/- 0.08 mmol/L in 10 healthy dairy cows in the same period and in the same age range. An increase in serum AST (P<0.001) and a decrease in serum albumin levels (P<0.05) indicated altered liver functions. An increase in serum non-esterified fatty acid (P<0.001) and decreases in serum HDL, triglyceride, and total cholesterol levels (P<0.05) were interpreted as indicators of increased metabolic pathology risk due to negative energy balance. Increases in serum ANGPTL4, FGF2, IL-1 beta, IL-6, and MDA (P<0.001) and SOD levels (P<0.05) were evaluated as indicators of the development of effective metabolic, inflammatory, and oxidative stress. It was concluded that significant increases in serum ANGPTL4, FGF2, IL- 1 beta, IL-6, and MDA and SOD levels in dairy cows with subclinical ketosis were associated with negative energy balance, effective cytokine responses, and oxidative stress.Öğe Surgical treatment in canine dirofilariosis by pulmonary arteriotomy A case report(2006) Sarıtaş, Zülfikar Kadir; Öcal, Naci; N., Apaydın; Pamuk, Kamuran; Şahal, Mehmet; Gökçe, A. P.; Katırcıoğlu, S. F.Dirofilaria immitis köpeklerde gözlenen bir nematod olup, periferik kandan alınan örneklerin ısık mikroskobunda incelenmesiyle mikrofilerlerin gözlenmesiyle tanısı konabilir. Sunulan bu olgu 35 kg agırlıgında erkek kangal köpegiydi ve klinige kilo kaybı ve öksürük sikayetiyle getirildi. Preoperatif biyokimyasal ve idrar analizlerinde organ yetmezligine ilgili bir bulguya rastlanmadı. Hematolojik muayenede lökositozis belirlendi. Olgun parazitlerin uzaklastırılması için cerrahi girisim uygulandı. Cerrahi uygulaması sırasında EKG ve arteriyel kan basıncı monitörizasyonu femoral arter kateteri aracılıgıyla gerçeklestirildi. Genel anestezi altında 4. interkostal aralıktan sol torakotomi gerçeklestirildi. Arteria pulmonaris diseke edildi. Satinsky damar pensiyle tutulan a.pulmonaris’e iki cm uzunlugunda longitudinal ensizyon gerçeklestirildi. Damar grefti ensizyon hattına dikildi. Ortalama arteriyel kan basıncı 60 mm Hg’ya düsürüldü. Uzun Alligatör forsepsi kullanılarak 10 dakika boyunca greft içinden kör atıslar yapıldı ve olgun parazitler uzaklastırıldı. Arteria pulmonaris’e lokalize olan 8 olgun parazit uzaklastırıldı. notropik ilaç kulanılarak arteriyel kan basıncı normal seviyeye çıkarıldı. Postoperatif periyotta komplikasyon gözlenmedi. Postoparetif periyotta ivermektin (50 mcg/kg) derialtı yolla uygulandı. Altı aylık postoperatif gözlem periyodunda periferik kanda mikrofilere rastlanmadı.Öğe Therapeutic Efficiency of Tylosin in Bovine Cryptosporidiosis(Kafkas Univ, Veteriner Fakultesi Dergisi, 2013) Yasa Duru, Sibel; Öcal, Naci; Yağcı, Buğrahan Bekir; Gazyağcı, Serkal; Duru, Özkan; Yıldız, Kader…