Yazar "Şahiner, İbrahim Tayfun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aşılı Splenektomili Hastalarda Pnömokok Aşısı ile İndüklenmiş Total IgG, IgG2 ve IgA Düzeylerini Etkileyen Faktörler(2022) Gazi, Umut; Derici, Mehmet Kürşat; Karasartova, Djursun; Güreser, Ayşe Semra; Şahiner, İbrahim Tayfun; Dolapçı, Mete; Özkan, Ayşegül TaylanSplenektomi yaşam boyu devam eden, pnömokok ve diğer kapsüllü bakteri enfeksiyonları riski ile\ryakından ilişkilidir. Bu çalışmada, Streptococcus pneumoniae’ye karşı aşılama sonrası oluşan antikor dü-\rzeylerinin yaşa, cinsiyete, splenektomiden sonra yıllara göre değişiminin ve splenektominin IgG aviditesi\rüzerindeki olası etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ek olarak, katılımcıların splenektomi sonrası aşılama\rve bulaşıcı hastalıklarla ilgili eğitim ve farkındalık düzeyleri de araştırılmıştır. Üç aşamada yürütülen bu\rçalışmanın ilk aşamasına 32 splenektomili birey dahil edilmiştir. Hastaların splenektomi sonrası olası riskler\rhakkındaki farkındalık düzeyleri basit bir anketle araştırılmıştır. Rutin laboratuvar test sonuçları incelene-\rrek klinik muayeneleri yapılmıştır. İkinci aşamada 29 splenektomili bireyin total Ig değerleri belirlenmiş-\rtir. Üçüncü aşamada 14 splenektomili ve beş sağlıklı gönüllü, Aşılama Uygulamaları Danışma Komitesi\r(ACIP) kılavuzlarına göre aşılanmıştır. Pnömokoklara özgü antikor düzeyleri ve IgG aviditesi “enzyme\rlinked immunsorbant assay (ELISA)” ile ölçülmüştür. Splenektomililerin %68.8’inin aşılanma durumu ve\r%78.2’sinin de asplenik koşullarda artmış enfeksiyon hastalıkları riski konusunda farkındalığı olmadığı\rsaptanmıştır. Hastane Bilgi Yönetim Sistemine göre bir hasta dışındaki 31 (%96.87) hastanın tamamının\rPPV23 ile aşılanmış olduğu belirlenmiştir. Beklendiği gibi, aşılanmış hastalar yüksek düzeylerde aşıya özgülantikor üretimi sergilemiş, IgG, IgG2 ve IgA antikor konsantrasyonları sırasıyla, 321 ± 76.68 mg/l, 73.07\r± 8.273 mg/l ve 117.8 ± 14.94 mg/l olarak belirlenmiş ancak aşılanmamış hastaların antikor düzeyi çok\rdüşük (IgG, IgG2 ve IgA antikor konsantrasyonları sırasıyla, 11.5 mg/l, 1.3 mg/l ve 1.2 mg/l) bulunmuş-\rtur Antikor titreleri ile cinsiyet, yaş grupları veya ateş öyküsü varlığı arasında bir korelasyon olmamasına\rkarşın total IgG, IgG2 ve IgA titrelerindeki düşüş splenektomiden bu yana geçen süre ile güçlü bir ilişki\rgöstermiştir. Antikor titreleri, 10 yıldan daha uzun süre önce aşılanmış splenektomili hastalarda önemli\rölçüde daha düşük olarak bulunmuştur. Trombosit sayılarının düşüklüğü dışında rutin laboratuvar sonuç-\rları normal düzeyde tespit edilmiştir. Öte yandan, hem splenektomi uygulanan hem de sağlıklı kontrol\rdeneklerinde, aşılama programından sonra benzer IgG avidite indeksi değerleri (kontrol ve hastalarda,\rsırasıyla, %61.8 ve %64.4 inhibisyon) saptanmıştır. PPV23 ile splenektomi sonrası aşılamanın, beş yıldan\rfazla sürebilen yüksek düzeylerde pnömokoka özgül antikor üretimini indüklediği gösterilmiştir. Hasta-\rların splenektomi sonrası enfeksiyon riskleri konusundaki farkındalıkları zayıf olduğundan, pnömokok ve\rdiğer splenektomi sonrası ağır enfeksiyonlarla (OPSI) ilgi bilgi düzeylerini artırmak için daha fazla çaba\rgösterilmesinin gerektiği belirlenmiştir. Özellikle, 10 yıldan uzun süre önce splenektomi operasyonu ge-\rçiren hastalarda aşıya özgül antikor üretimi anlamlı derecede düşük olarak belirlendiğinden bu hastalar\rasplenik olmaları konusunda daha dikkatli olmalıdır. Bu çalışma splenektominin pnömokok aşılamasının\rneden olduğu IgG aviditesini değiştirmediğini gösteren ilk çalışmadır.Öğe EFFECTS OF THYMOQUINONE, ZEOLITE AND PLATELET RICH PLASMA ON THE HEALING OF ISCHEMIC COLONIC ANASTOMOSIS(2019) Pehlivanlı, Faruk; Karaca, Gökhan; Aydın, Oktay; Altunkaya, Canan; Şahiner, İbrahim Tayfun; Özden, Hüseyin; Uzun, HafizeObjective: Anastomosis on ischemic intestines is a problematicissue in daily surgical routine. In this study, we investigated thepotential effects of thymoquinone, zeolite and platelet rich plasma.Material and Methods: Fifty rats were divided into five groups.In the sham group all rats underwent colonic anastomosis withoutany ischemic insult. Colonic anastomosis was performed aftermesenteric ischemia was induced by clamping the superiormesenteric artery in other study groups. In the control group, nomedication was given to the rats after ishemic anastomosis. InZeolite group and thymoquinone group, Zeolite and thymoquinonewere applied locally on the anastomosis. In the platelet richplasma group, platelet rich plasma was applied locally on theanastomosis. All the rats were sacrified on the 10th day. Blood andtissue samples were retrieved.Results: Hydroxyproline levels were not different between thegroups. Bursting pressure was higher in the thymoquinone groupthan the control group. Reepithelization was higher than thezeolite group in the sham and thymoquinone groups. TNF-? andIL 1? levels were significantly higher in the sham group than allthe other groups. TNF-? and IL 1? levels were also significantlyhigher in the thymoquinone, zeolite and platelet rich plasmagroups than the control group and higher in the thymoquinonegroup than the zeolite and platelet rich plasma groups.Inflammation and ischemic necrosis levels were not differentbetween the groups.Conclusion: Our data is suggesting that thymoquinone andplatelet rich plasma have positive effects on ischemic anastomosishealing, while thymoquinone has the best results.Öğe Simvastatin yüklü polipropilen yama ile onarılan karın duvarı defektlerinde batın içi yapışıklıkların karşılaştırılması(Kırıkkale Üniversitesi, 2011) Şahiner, İbrahim Tayfun; Ağalar, FatihÇalışmanın amacı, karın duvarı fıtıklarında kullanılan polypropylene mesh'i simvastatin ile kaplamak ve bunun karın içi adhezyon gelişimi üzerine etkilerini araştırmaktır. İnsizyonel herni günümüzde cerrahi alanındaki başlıca problemlerden birisidir. İnsizyonel herni tedavisinde oluşan defekt primer sütür ile onarılacağı gibi büyük abdominal defektlerde prostetik materyaller kullanılarak ta onarımı yapılmaktadır. Günümüzde en sık sentetik greftler kullanılmaktadır. Sentetik greftler, karın içerisinde yabancı cisim reaksiyonu yaratabilir ve bunun sonucunda adezyonlar meydana gelebilir.Adezyon oluşumu hem hasta hem de cerrah açısından önemli bir sorun olmaktadır. Adezyon postoperatif mekanik obstrüksiyonun önemli nedenlerinden birisidir. Oluşan obstrüksiyonlar yeniden ameliyat gerektirebilir ve yüksek maliyet, iş gücü kaybıyla beraber morbidite ve mortaliteye neden olabilir. Simvastatin ateroskleroz hastalarında kolesterol ve lipid düzeylerini düşürmede kullanılan bir ilaçtır. Yapılan incelemelerde simvastatin'in antiinflamatuar, immünomodülatuar, endotel disfonksiyonunu düzeltici ve ayrıca prokoagulan aktivite ve trombosit fonksiyonları üzerine etkileri de olduğu gösterilmiştir.Greftler simvastatin ile kaplandıktan sonra doku sistotoksitite, sterilite ilaç miktar tayini, durağan damla temas açısı ve elektron mikroskopik incelemeler yapıldı. Çalışmada 30 adet wistar rat iki eşit gruba bölündü. Her iki gruba insizyonel fıtık modeli uygulandı. Kontrol grubu çıplak greft ile simvastatin grubu ise simvastatin kaplı greft ile onarıldı. Postopeartif 21. Günde sakrifikasyon sonrası adezyon skorları ve histopatolojik değerlendirme yapıldı. Simvastatin grubunda, karın içi yapışıklıkların anlamlı derecede azaldığı görüldü (p<0.05). Histopatolojik değerlendirmede granülom, lenfosit infiltrasyonu, kapiller proliferasyon, fibroblast proliferasyonu ve kollajen yoğunluğu açısından fark gözlenmedi, PMNL ve dev hücre oluşumu açısından ise fark olduğu saptandı. Simvastatin kaplı mesh adezyon oluşumunu azalltığı için ümit vaat etmektedir.Öğe V. Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Kongresi bildirilerinin değerlendirilmesi(2008) Deniz, Turgut; Saygun, Meral; Şahiner, İbrahim Tayfun; Ağalar, Fatih; Taviloğlu, Korhan; Yorgancı, Kaya; Ertekin, CemalettinAMAÇ: V. Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Kongresi’nde sunulan bildiri özetlerinin öz yazım kılavuzuna uygunluğu değerlendirildi; demografi, metodoloji ve yazım tekniği yönünden incelendi. GEREÇ-YÖNTEM: Kongre kitapçığındaki 451 bildiri değerlendirmeye alındı. Değerlendirilen parametreler; çalışmanın türü ve içeriği, çalışmanın yapıldığı kurumlar, yazar sayısı, başlık kullanımının uyumluluğu, yapısal öz kullanımı, sözcük sayısı, dilin akıcılığı, uygun istatistiksel değerlendirme ve sonuç-öz ilişkisiydi. BULGULAR: Çalışmaların %49’u retrospektif, %29’u olgu sunumuydu. Bildirilerin %33’ü izole organ yaralanması, %26’sı tek sistem yaralanması, %24’ü çoklu sistem yaralanmasına ilişkindi. Çalışmaların %43’ü üniversite, %38’i devlet hastanesi kökenliydi. Çalışmaların %40’ı genel cerrahiyle ilgiliydi, %29’u ise multidisiplinerdi. Çalışmalardaki ortalama yazar sayısı 5,6±1,8 idi; üniversite ve devlet hastaneleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı (p=0,001). Bildirilerin %91’inde yapısal öz vardı, %57’si 100-250, %42’si ise 250-500 sözcük içermekteydi. Çalışmaların %73’ü akıcı olarak değerlendirildi. Tüm bildirilerin %19’unda istatistiksel yöntem uygulandığı belirlendi. Bildirilerin çoğu akıcı idi. İstatistiksel analiz uygulama yönünden üniversite ve devlet hastaneleri arasında anlamlı fark saptandı (p=0,001). Sonuç-öz ilişkisi bildirilerin %71’inde yeterli olarak değerlendirildi. SONUÇ: Bildiri özeti yazma konusunda bazı sorunlarımızın olduğu saptanmıştır. Yapısal öz kullanımı, akıcılık ve yazım kurallarına uyumu artırmaktadır. Özellikle çoklu yaralanlamaları irdeleyen klinik çalışmalar ve deneysel çalışmalar özendirilmeli, bu yönde araştırmalar teşvik edilmelidir.