Yazar "Şenderin, Zübeyde" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bodur Minareden Öte (Yusuf Atılgan) ve Absürt Birey(2010) Şenderin, ZübeydeBodur Minareden Öte, Yusuf Atılgan'ın 1960 yılında yayınlamış olduğu tek hikâye kitabıdır. Kitapta, “Kasabadan”, “Köyden”, “Kentten” başlıkları altında on hikâye yer almaktadır. Bu hikâyeler, özellikle karakterlerin içinde bulunduğu çevresel özellikler, ruhsal yapıları, diğer insanlarla ilişkileri ve eylemleri dolayısıyla Albert Camus'nün absürt felsefesiyle belirgin biçimde ilişkilendirilebilecek özellikler barındırmaktadır. Yusuf Atılgan, Bodur Minareden Öte adlı bu hikâye kitabından önce yayınladığı Aylak Adam ve Anayurt Oteli adlı tanınmış romanlarında Camus-vâri karakterler yaratmadaki başarısını zaten göstermiştir. Bu makalede, mekân / birey ilişkisi, hikâye kişilerinin karakteristikleri, bireylerin absürt bilinçle tanıştıkları durumlar ve bu durumların yönlendirdiği eylemler aracılığıyla Bodur Minareden Öte adlı kitapta yer alan hikâyelerin Albert Camus'nün absürt felsefesiyle örtüştüğü noktalar tespit edilmeye çalışılmıştır.Öğe Modern Dünyada Manevi Bir Arayışın Romanı: Birdenbire (Sadık Yalsızuçanlar)(2016) Şenderin, ZübeydeSon dönem Türk öykü ve romancılığının önemli isimlerinden biri olan Sadık Yalsızuçanlar, 1962 yılında Malatya'da dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimine Malatya'da devam eden yazar, lise öğrenimini ise Hatay Dörtyol Deneme Lisesinde tamamlamıştır. Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden 1983 yılında mezun olmuştur. Ardından Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunda (TRT) yardımcı prodüktör olarak 1987 yılında başladığı memuriyet yaşamını 2010 yılında emekli olarak tamamlamıştır. Yazarın ilk edebî yayını, Yeni Asya Gazetesi'nde yayınlanan "Ana" adlı öyküsüdür. Yayınlanan ilk kitabı ise Şehirleri Süsleyen Yolcu'dur (1986). Yazarın başlıca edebî üretimi öykü türünde olmakla birlikte roman, masal, araştırma, inceleme, deneme, derleme, söyleşi ve çeviri gibi çok değişik türlerde çok sayıda eser vermiştir. Tasavvufa dayalı manevi bir olgunlaşma süreci Yalsızuçanlar'ın hemen hemen bütün edebî metinlerinin başlıca temasını oluşturmaktadır. Birdenbire (1912) adlı romanı da bu temanın merkezde olduğu eserlerinden biridir. Bu romanda Mustafa adlı bir gencin, gündelik yaşamı eşliğinde, iç dünyasında yaşamakta olduğu manevi değişim ve olgunlaşma süreci anlatılmaktadır. Romanı farklı kılan çağdaş dünyanın karmaşası içinde bunalan çağdaş bir gencin manevi bir arayış ve ilerlemeye talip olmasıdır. Bu makalede romanın anlatıcı, zaman, mekân, şahıs kadrosu gibi yapısal unsurları ile romanın tematik örgüsü arasındaki ilişki üzerinde durulacaktır. Ayrıca romanın ana teması olan manevi arayış ve olgunlaşma kavramlarının ele alınış biçimi çözümlenmeye çalışılacaktır.Öğe Ruhçu ve maddeci görüş ekseninde "Matmazel Noraliya’nın Koltuğu"(2010) Şenderin, ZübeydeMatmazel Noraliya’nın Koltuğu, Peyami Safa’nın en dikkate değer romanlarından biridir. Hemen hemen bütün romanlarında Doğu/Batı çatışması ekseninde bir temayı ele alan Safa, bu romanında da benzer biçimde, mistisizmle özdeşleştirdiği Doğu’yu, akılcılıkla özdeşleştirdiği Batı zihniyetiyle bir mukayeseye sokmaktadır. Ruh ve madde ikilemi olarak da niteleyebilece- ğimiz bir merkezde her iki zihniyet, başkarakter Ferit aracılığıyla sorgulanmaktadır. Bu makalede, başkarakter Ferit’in bakış açısı merkeze alınarak, ruh ve madde ikileminin romana karakterler ve olaylar/olgular bağlamında nasıl yansıdığı incelenmekte; aynı zamanda romanın, anlatım tekniği açısından taşıdığı üstün ya da kusurlu yönler de tespit edilmeye çalışılmaktadır.Öğe Sabahattin Ali'nin eserlerinde toplumsal gerçekçilik(Kırıkkale Üniversitesi, 1996) Şenderin, Zübeyde; Kahraman, MehmetToplumsal gerçekçilik, Marksist ideolojiden kaynaklanarak Sovyetler Birliği'nde doğan ve 1930'lu yıllarda yurdumuzda ilk örnekleri verilmeye başlanan bir edebi yöntemdir. Bu çalışmada, ülkemizde toplumsal gerçekçiliğin ilk ve başarılı uygulayıcılarından biri olan Sabahattin Ali'nin eserleri incelenmiştir. Amaç, sözü edilen edebi yöntemin yazarın eserlerine yansıyan biçimini ve boyutlarım tespit etmek olmuştur. Bu konuda ağırlıklı olarak yazarın eserlerindeki şahıs kadrosu ve temalar üzerinde durulmuştur. Toplumsal gerçekçilik bağlanımda şahıs kadrosu ve temalar değerlendirilmiş ve ortak noktalar tespit edilmiştir. Yazarın eserlerindeki anlatım özellikleri başardı ve başarısız yönleriyle ayrıca değerlendirilmiştir.Öğe Süleyman Nazif'in "Fuzûlî-i Bağdâdî'den Nef'î-i Erzurumî'ye" (Firâk-ı Irak) Başlıklı Metninde Osmanlı Kimliği(2016) Şenderin, ZübeydeSüleyman Nazif, Servet-i Fünûn topluluğuna mensup şair ve yazarlardan biridir. Daha çok nesirleriyle tanınmıştır. Gerek şiir gerekse nesirlerinde vatanseverlik teması ağırlıklı olarak yer almaktadır. Firâk-ı Irak da bu temanın yoğun olarak yer aldığı nazım ve nesir parçalardan oluşan eserlerinden biridir. Bu eserde Irak'ın, özelde de Bağdat'ın Osmanlı'nın elinden çıkmış olmasının yarattığı üzüntü, vatanseverlik temasının zeminini oluşturmaktadır. Bu kitapta yer alan ve inceleme konumuz olan "Fuzûlî-i Bağdâdî'den Nef'î-i Erzurumî'ye" ise Erzurum ve Bağdat'ın elden çıkması üzerine yine vatanseverlik temasına odaklanılan nazımnesir karışık bir metindir. Bu metin kurgusu itibariyle de ilginç bir anlatı olarak göze çarpmaktadır. Ayrıca Süleyman Nazif gibi Osmanlı devletinin son dönem aydınlarının imparatorluk bilinciyle geniş coğrafyaları da vatan toprağı olarak görmelerinin edebî bir göstergesi olarak örnek bir metindir. Bu incelemede, metin üzerine genel bir tahlilin ardından, imparatorluk bilinci ile yetişen aydınlarda vatan ve milliyet kavramlarının kavramsal karşılığını tespite çalışacağızÖğe TURGUT UYAR: SANAT HAYATI VE ESERLERİ(Kırıkkale Üniversitesi, 2012) Şenderin, Zübeydeİkinci Yeni şiiri, Cumhuriyet sonrası şiir tarihimizin kilometre taşlarından biridir. Bu akım, 1950 sonrasında ortaya çıkmış; şiirimizi, biçim, dil ve içerik bağlamında köklü bir değişikliğe uğratmıştır. Turgut Uyar, İkinci Yeni şiirinin önde gelen isimlerinden biridir. Diğer İkinci Yeni şairleri gibi kentli bireyin kişisel trajedisini anlatmaya odaklanmış, bu tema etrafında çok özgün şiirsel denemeler gerçekleştirmiştir. Şair, bu denemeler aracılığıyla şiiri geleneksel anlatım kalıplarından kurtararak yeni anlatım olanaklarına kavuşmasını sağlamıştır. Bu nedenle özellikle son yıllarda Turgut Uyar şiiri araştırmacı ve okurun ilgi odağı durumundadır. Nitekim şiiri, içerdiği zengin malzeme nedeniyle çok farklı unsurlara odaklanarak defalarca irdelenebilecek çok katmanlı bir yapıya sahiptir. Bu makalede, Turgut Uyar’ın sanat hayatı, eserlerindeki biçim, dil ve içerik bağlamındaki değişimlere odaklanarak anlatılmaktadır. Aynı zamanda şairin eserlerinde gözlemlenen değişme ve gelişmelerde, yaşamöyküsünün yanısıra siyasal ve toplumsal ortamın etkisi de tespit edilmeye çalışılmaktadır.Öğe Turgut Uyar’ın Şiirinde Kent Yaşamı ve Birey(2016) Şenderin, ZübeydeTurgut Uyar, Cumhuriyet sonrası Türk şiirinin dikkate değer şiir akımlarından İkinci Yeni'nin akımının önemli isimlerinden biridir. Uyar'ın şiiri, 1952 yılında yayınladığı Dünyanın En Güzel Arabistanı adlı kitabı ile İkinci Yeni akımına evrilmiştir. İkinci Yeni akımına mensup bütün şairlerde mekân olarak kent önemli bir unsurdur. Anlattıkları kişisel dramlar daha çok kentli bireylerin, kent yaşamı içindeki uyumsuzlukları, kuşatılmışları ve bunalımları üzerinedir. Turgut Uyar'ın şiirinde de kent yaşamı ve bu yaşamın bireyler üzerindeki kuşatıcı etkisi başlıca temalardan biridir. Bu makalede Turgut Uyar'ın şiirinde ana mekân olarak kent ve kent yaşamı içindeki bireyin durumu, iletişimsizlik, kuşatılmışlık, kaçış ve yabancılaşma gibi kavramlar eşliğinde ana hatlarıyla ele alınmaktadır.