Yazar "Aldahrouj, Ahmed" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe İTİL BULGARLARI VE COĞRAFYACILAR(2021) Gökbörü, Halil İbrahim; Aldahrouj, Ahmedİtil (Volga) Bulgarları hakkında bilgi veren Arapça coğrafi kaynaklar, bu bölgede yaşayan halkınhayatı ve bu insanlar hakkındaki haberleri belgeleyen ilk kaynaklardır. Bu kaynaklarda Bulgarlarınyurdunun İtil Nehri’nin kenarında bir yer olduğu var sayılmaktadır. Bu kaynaklar onların yaygınolduğu bölgeleri, gelenek ve göreneklerini, inançlarını, ürünlerini, sahip oldukları hayvanları, ticariilişkilerini ve orada yaşayan diğer topluluklarla siyasi ilişkilerini bize sunmaktadırlar. Bu bilgilere obölgeyi ziyaret etmeyi başaran seyyah ve coğrafyacılar aracılığı ile ulaşılmıştır. İbn Fadlan, Gırnatîve İbn Battuta gibi bazı seyyah ve coğrafyacılar Bulgarlara ait kişisel izlenimlerini yazmış olduklarınotlar ile aktardılar. Bu seyyah ve coğrafyacıların bir kısmı bu bilgileri aynı zamanda Müslümantüccarlar ve Müslüman ülkelerle bağlantısı olan Bulgar tüccarlarından topladılar. Arap coğrafyacıve seyyahların aktardığı bu nadir kayıtlar, daha önce herhangi bir dilde kaynak bulunmayan bu uzakülke hakkında bize özet ama değerli bilgiler vermektedir. Bu nedenle, Arapça kaynaklar ve zamaniçinde emsal olan Rus kaynakları, İtil Bulgarlarının coğrafyası ve etnografyasını ilk ortaya çıkarankaynaklar olarak kabul edilmiştir.Öğe Orta Çağ İslam Dünyasında Buz Ticareti(2021) Aldahrouj, Ahmed; Gökbörü, Halil İbrahimYakın zamanlara kadar İslam dünyasının Ön Asya’daki kimi ülkelerinde kar yağışı, bir zorluk olmaktan ziyade bir imkân olarak değerlendirilmiştir. Zira kışın yağan kar, depolanarak buza dönüştürülmüş ve yazın da sıcak bölgelere taşınarak soğutma amaçlı kullanılmıştır. Bu şartlarda sıcak yörelerde buzlu soğuk su içme imkânının ne kadar değerli bir fırsat olduğu anlaşılabilir. Dolayısıyla sıcak İslam ülkelerinde değerli bir mücevher kadar ilgi gören buzun bir ticaret metaına dönüşmesi ve onun ilginç serüveninin hikâyesi bazı tarih kitaplarına yansımıştır. Orta Çağ İslam dünyasında gerçekleşen bu buz ticaret ve taşımacılığına dair kaynaklarda ilgi çekici kayıtlar yer almaktadır. Bu kayıtlara bakıldığında, özellikle Suriye, Lübnan ve Irak’ın dağlık yörelerinden temin edilen kar yığınlarının yaz başlarında buza dönüştürülmesi, özel olarak paketlenerek değerli bir kargo halinde başta Hicaz ve Mısır’a sevk edilmesi, nihayet buzun satıldığı merkezlerde kullanım biçimleri dikkat çekiyor. Bunlar arasında buzun, kavurucu sıcaklar altında yüzlerce kilometrelik yollardan geçişi sırasında nasıl olup da bozulmadan yerine ulaştığı; hangi rota ve yolların takip edildiği; taşıma işlemi sırasında ne gibi noktalara dikkat edildiği hususları merak konusudur. Dolayısıyla bu makalede bu konular ve genel olarak buzun Orta Çağ İslam dünyasındaki serüveni, bazı Arapça kaynaklar göz önüne alınarak incelenmektedir.Öğe Selçuklu çağında Trablusşam'da Ammâroğulları hâkimiyeti (462-502/1070-1109)(Kırıkkale Üniversitesi, 2023) Aldahrouj, Ahmed; Gökbörü, Halil İbrahimKaynaklarda Bilâdü'ş-Şâm olarak geçen Suriye-Filistin bölgesi, H. 5. yüzyılda /MS 11. yüzyılın büyük güçleri olan Abbasi ve Fâtımî halifelikleri ile Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans)'nun bu toprakların kontrolü üzerindeki mücadelesinden kaynaklanan bir kargaşa ve parçalanma durumunu yaşamıştı. Bunlardan bölgenin kontrolünü elinde tutmakta olan Abbasi Devleti, Bilâdü'ş-Şâm'daki nüfuzunu korumaya çalışıyordu. Fâtımî Devleti de Abbasilerin elindeki yerleri elde etmek için var gücüyle çalışırken, Bizans Devleti de o bölgede kaybettiklerini geri almak için her türlü çabayı gösteriyordu. Bu durum, yerel emîrlerin değişen koşullara göre bazen Abbasilere bazen de Fâtımîlere bağlı yarı bağımsız yönetimler (emîrlik) kurmalarının yolunu açan bir parçalanma durumuna neden olmuştur. Trablusşam'daki Ammâroğulları Emirliği, H. 5./ MS 11. yüzyılın ikinci yarısında Bilâdü'ş-Şâm'da kurulan bu emirliklerden biriydi. Arapların Benû Tayy kabilesine mensup bir aile olan Ammâroğulları, Trablusşam'a H. 5. / MS 11. yüzyılın başında gelmişti ve burada ailenin ileri gelenleri, şehrin kadısı olarak görev yapmıştı. Bundan sonra Ammâroğulları Trablusşam vilayetini yönetmişlerdir. Zira emirliğin kurucusu Ebû Tâlib Abdullah b. Ammâr, belirli bir dönemde Trablusşam'ın yöneticisi olup aynı zamanda kadılığını da yapıyordu. Fâtımî halifesi el-Müstansır döneminde Mısır halkının yaşadığı ekonomik buhran, iç karışıklıklar ve büyük sıkıntıların yaşandığı dönem kastedilerek söylenen "eş-Şiddetü'l-Müstansıriyye" zamanında bir dizi yerel emirin Fâtımîlerden bağımsızlık ilan etmesi sonucu Fâtımî Devleti zayıflık gösterince kadı Ebû Tâlib de bağımsızlığını ilan etmiştir. Kadı Ebû Tâlib böylece Selçuklularla mektuplaşıp hediyeler göndererek onlarla yakınlaşmaya başlamıştır. Ayrıca komşu emirliklerle de iyi ilişkiler kurmuştur. Aynı zamanda onlardan bağımsız olmasına rağmen Fâtımîlere saygı göstermeye de devam etmiştir. Ölümünden sonra Ebû Tâlib'in yerine geçen yeğeni Celâlülmülk, amcasının izlediği yolu takip ederek Selçuklularla yakınlaşınca Trablusşam Emirliği'ni yönetmek için Sultan Melikşah'tan "menşûr" almıştır. Ayrıca Bizanslıların elinde olan Cebele'yi ilhak ederek emirliğin sınırlarını genişletmeye çalışmış, emirliğin durumunu iyileştirmiştir. Bunun yanı sıra Trablusşam kütüphanesini genişleten Celâlülmülk, yönetimi sırasında Trablusşam'ı birçok alimin ve ilim talebesinin ilgisini çeken bir ilim ve kültür merkezi haline getirmiştir. Ancak Haçlıların bölgeye gelmesi ve Trablusşam'ı kontrol etme girişimlerinin başlamasıyla refah dönemi sona ermiştir. Celâlülmülk'ün yerine geçen Fahrülmülk, Haçlıların karşısında yıllarca başarıyla direnmiştir. Haçlıların baskısı yoğunlaşınca da Sultan Muhammed Tapar ile görüşmek için Bağdat'a giderek ondan Haçlılara karşı savaşmak için bir İslam ordusu göndermesini istemiştir. Sultan onun bu isteğini kabul etmiştir. Ancak o zamanki siyasi koşullar, bu ordunun Trablusşam'a hareket etmesini engellemiştir. Bu yüzden Trablusşam 502/1109'da Haçlıların eline geçmiştir. Böylece Trablusşam'ın ele geçirilmesiyle Bilâdü'ş-Şâm tarihinde önemli bir siyasi ve kültürel rol oynayan en önemli emirliklerden birinin tarihi sona ermiştir. Bu araştırmada o dönemde Ammâroğulları emirliğinin siyasi durumu, coğrafi sınırları Trablusşam adının menşei, Ammâroğulları ailesinin tarihsel kökleri, bu arada Orta Doğu'nun politik durumu ortaya konmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede özellikle araştırmacıların farklı yaklaşımlar gösterdiği, ailenin mensup olduğu kabilenin durumu hakkında bu araştırma vesilesiyle yapılan tespitler son derece dikkat çekicidir. Bunun yanı sıra Fâtımî döneminde Trablusşam kentinin siyasi ve tarihi olduğu kadar sosyo-ekonomik koşullarına ve Trablusşam'ın Fâtımî yönetimi sırasındaki Ammâroğulları'nın rolüne de ışık tutulmaktadır. Ardından Ammâroğulları'nın Fâtımîlerden bağımsızlığını kazanması ve çevre ülkelerle özellikle Büyük Selçuklular ve Suriye Selçukluları ile olan ilişkilerinden ve Haçlıların bölgeye gelip Trablusşam'ı kontrol edebilmesine kadar devam eden olaylardan bahsedilmektedir. Çalışma, emirliğin idari mekanizmasından, halkın durumundan, Trablusşam'ın ün kazanmasına sebep olan kültürel yaşamından bahsettiği kadar ekonomik durumundan da söz etmektedir. Bu çerçevede üretimin temelini oluşturan şeker kamışı ve zeytin başta olmak üzere tarımdan bahsedilmektedir. Bunun yanı sıra devrin ticari ve sosyal yaşamında son derece önemli yer tutan kâğıt, şeker ve buz imalatı gibi sanayi ürünlerinin durumundan söz edilmektedir. Bu suretle Suriye'ye açılan bir ticaret kapısı olan Trablusşam'ın genel ticari durumu ele alınmaktar. Anahtar Kelimeler: Ammâroğulları, Selçuklular, Celâlülmülk, Fahrülmülk, Haçlılar.