Selçuklu çağında Trablusşam'da Ammâroğulları hâkimiyeti (462-502/1070-1109)

[ X ]

Tarih

2023

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Kırıkkale Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Kaynaklarda Bilâdü'ş-Şâm olarak geçen Suriye-Filistin bölgesi, H. 5. yüzyılda /MS 11. yüzyılın büyük güçleri olan Abbasi ve Fâtımî halifelikleri ile Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans)'nun bu toprakların kontrolü üzerindeki mücadelesinden kaynaklanan bir kargaşa ve parçalanma durumunu yaşamıştı. Bunlardan bölgenin kontrolünü elinde tutmakta olan Abbasi Devleti, Bilâdü'ş-Şâm'daki nüfuzunu korumaya çalışıyordu. Fâtımî Devleti de Abbasilerin elindeki yerleri elde etmek için var gücüyle çalışırken, Bizans Devleti de o bölgede kaybettiklerini geri almak için her türlü çabayı gösteriyordu. Bu durum, yerel emîrlerin değişen koşullara göre bazen Abbasilere bazen de Fâtımîlere bağlı yarı bağımsız yönetimler (emîrlik) kurmalarının yolunu açan bir parçalanma durumuna neden olmuştur. Trablusşam'daki Ammâroğulları Emirliği, H. 5./ MS 11. yüzyılın ikinci yarısında Bilâdü'ş-Şâm'da kurulan bu emirliklerden biriydi. Arapların Benû Tayy kabilesine mensup bir aile olan Ammâroğulları, Trablusşam'a H. 5. / MS 11. yüzyılın başında gelmişti ve burada ailenin ileri gelenleri, şehrin kadısı olarak görev yapmıştı. Bundan sonra Ammâroğulları Trablusşam vilayetini yönetmişlerdir. Zira emirliğin kurucusu Ebû Tâlib Abdullah b. Ammâr, belirli bir dönemde Trablusşam'ın yöneticisi olup aynı zamanda kadılığını da yapıyordu. Fâtımî halifesi el-Müstansır döneminde Mısır halkının yaşadığı ekonomik buhran, iç karışıklıklar ve büyük sıkıntıların yaşandığı dönem kastedilerek söylenen "eş-Şiddetü'l-Müstansıriyye" zamanında bir dizi yerel emirin Fâtımîlerden bağımsızlık ilan etmesi sonucu Fâtımî Devleti zayıflık gösterince kadı Ebû Tâlib de bağımsızlığını ilan etmiştir. Kadı Ebû Tâlib böylece Selçuklularla mektuplaşıp hediyeler göndererek onlarla yakınlaşmaya başlamıştır. Ayrıca komşu emirliklerle de iyi ilişkiler kurmuştur. Aynı zamanda onlardan bağımsız olmasına rağmen Fâtımîlere saygı göstermeye de devam etmiştir. Ölümünden sonra Ebû Tâlib'in yerine geçen yeğeni Celâlülmülk, amcasının izlediği yolu takip ederek Selçuklularla yakınlaşınca Trablusşam Emirliği'ni yönetmek için Sultan Melikşah'tan "menşûr" almıştır. Ayrıca Bizanslıların elinde olan Cebele'yi ilhak ederek emirliğin sınırlarını genişletmeye çalışmış, emirliğin durumunu iyileştirmiştir. Bunun yanı sıra Trablusşam kütüphanesini genişleten Celâlülmülk, yönetimi sırasında Trablusşam'ı birçok alimin ve ilim talebesinin ilgisini çeken bir ilim ve kültür merkezi haline getirmiştir. Ancak Haçlıların bölgeye gelmesi ve Trablusşam'ı kontrol etme girişimlerinin başlamasıyla refah dönemi sona ermiştir. Celâlülmülk'ün yerine geçen Fahrülmülk, Haçlıların karşısında yıllarca başarıyla direnmiştir. Haçlıların baskısı yoğunlaşınca da Sultan Muhammed Tapar ile görüşmek için Bağdat'a giderek ondan Haçlılara karşı savaşmak için bir İslam ordusu göndermesini istemiştir. Sultan onun bu isteğini kabul etmiştir. Ancak o zamanki siyasi koşullar, bu ordunun Trablusşam'a hareket etmesini engellemiştir. Bu yüzden Trablusşam 502/1109'da Haçlıların eline geçmiştir. Böylece Trablusşam'ın ele geçirilmesiyle Bilâdü'ş-Şâm tarihinde önemli bir siyasi ve kültürel rol oynayan en önemli emirliklerden birinin tarihi sona ermiştir. Bu araştırmada o dönemde Ammâroğulları emirliğinin siyasi durumu, coğrafi sınırları Trablusşam adının menşei, Ammâroğulları ailesinin tarihsel kökleri, bu arada Orta Doğu'nun politik durumu ortaya konmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede özellikle araştırmacıların farklı yaklaşımlar gösterdiği, ailenin mensup olduğu kabilenin durumu hakkında bu araştırma vesilesiyle yapılan tespitler son derece dikkat çekicidir. Bunun yanı sıra Fâtımî döneminde Trablusşam kentinin siyasi ve tarihi olduğu kadar sosyo-ekonomik koşullarına ve Trablusşam'ın Fâtımî yönetimi sırasındaki Ammâroğulları'nın rolüne de ışık tutulmaktadır. Ardından Ammâroğulları'nın Fâtımîlerden bağımsızlığını kazanması ve çevre ülkelerle özellikle Büyük Selçuklular ve Suriye Selçukluları ile olan ilişkilerinden ve Haçlıların bölgeye gelip Trablusşam'ı kontrol edebilmesine kadar devam eden olaylardan bahsedilmektedir. Çalışma, emirliğin idari mekanizmasından, halkın durumundan, Trablusşam'ın ün kazanmasına sebep olan kültürel yaşamından bahsettiği kadar ekonomik durumundan da söz etmektedir. Bu çerçevede üretimin temelini oluşturan şeker kamışı ve zeytin başta olmak üzere tarımdan bahsedilmektedir. Bunun yanı sıra devrin ticari ve sosyal yaşamında son derece önemli yer tutan kâğıt, şeker ve buz imalatı gibi sanayi ürünlerinin durumundan söz edilmektedir. Bu suretle Suriye'ye açılan bir ticaret kapısı olan Trablusşam'ın genel ticari durumu ele alınmaktar. Anahtar Kelimeler: Ammâroğulları, Selçuklular, Celâlülmülk, Fahrülmülk, Haçlılar.
In the fifth century AH / eleventh century AD, the region of Syria and Palestine, known in historical sources as Bil?d al-Sh?m, experienced a state of turmoil and disintegration, as a result of the struggle of the great powers, the Abbasids and the Fatimids, with the Eastern Roman Empire [Byzantium] over control of its lands. The Abbasid state, which controlled the region, was trying to maintain its influence in Bil?d al-Sh?m, the Fatimid state was working hard to control what was in the hands of the Abbasids, and the Byzantine state was sparing no effort to restore what it lost in that region. This situation caused a state of disintegration, which paved the way for the local princes to establish semi-independent administrations [emirates], which owed allegiance at times to the Abbasids and at other times to the Fatimids, according to changing circumstances. The Emirate of Ban? ?Amm?r in Tripoli was one of these emirates that was established in Bil?d al-Sh?m in the second half of the fifth century AH / eleventh century AD. Ban? ?Amm?r, an Arab family belonging to the Arab tribe of Ban? ?ayy, arrived in Tripoli at the beginning of the fifth century AH / eleventh century AD, where its members served as judges for the city. After that, Banu Ammar ruled the state of Tripoli, so the founder of the emirate, Ab? ??lib ?Abd All?h ibn ?Amm?r, was governor of Tripoli and a judge for it at the same time in a period of the period. The state of weakness that afflicted the Fatimid state as a result of Al-Mustansiriya distress [which is a sign of economic depression, internal unrest, and the general nation experienced by the Egyptian people], and the declaration of a number of local princes of independence from the Fatimids encouraged Judge Ab? ??lib to independence, so he declared his independence. He approached the Seljuks by sending them letters and gifts, and established good relations with the neighboring emirates, at the same time he continued to show respect for the Fatimids despite his independence from them. Jal?l al-Malik succeeded his uncle Ab? ??lib after his death, so he followed the same approach that his uncle had drawn, so he got closer to the Seljuks, and he obtained a resolution [Mansh?r] from Sultan Malik-Shah to rule the Emirate of Tripoli. He also worked to expand the emirate's borders, annexing Jableh, which was in the hands of the Byzantines. He controlled the emirate, improved its condition, and expanded its library, so it flourished during his reign, and Tripoli became a center for science and culture, attracting scholars and students. But the period of prosperity did not last long, as the Crusaders arrived in the region, and their attempt to control Tripoli began. Fakhr al-Malik, the successor of Jal?l al-Malik, stood up to them and resisted them for years. And when the pressure of the Crusaders intensified on him, he traveled to Baghdad to meet Sultan Muhammad Tabar, asking him to send an Islamic army to fight the Crusaders, and the Sultan answered him for that. But the political circumstances at that time prevented that army from moving to Tripoli, which led to its fall into the hands of the Crusaders in 502/1109 and ended with its fall the history of one of the most essential emirates that played an important political and cultural role in the history of Bil?d al-Sh?m. In this research, we try to reveal the political status of the Ban? ?Amm?r emirate, by defining its geographical borders, the origin of the name Tripoli, the historical roots of the Ban? ?Amm?r family, and the political situation in the Middle East at that time. In this context, the results he reached in this study about the tribe to which Ban? ?Amm?r belongs are completely different from what the researchers reached. We also shed light on the political, historical, as well as social, and economic conditions of the city of Tripoli during the Fatimid era, and the role of Ban? ?Amm?r during the Fatimid rule of Tripoli. After that, we talk about the independence of Ban? ?Amm?r from the Fatimids, their relationship with the surrounding countries, especially the Great Seljuks and the Seljuks of the Bil?d al-Sh?m, and the events that followed until the Crusaders arrived in the region, and they were able to control Tripoli. The study talks about the administrative mechanism of the Emirate, the conditions of the population, and the cultural life that made Tripoli famous, in addition to its economic situation. In this context, we are talking about agriculture, especially sugar cane, and olives, which formed the basis of production. Then we talk about industrial products such as the production of paper, sugar, and ice. Then we discuss the general trade situation, as Tripoli was Syria's open commercial gateway. Keywords: Ban? ?Amm?r, Seljuks, Jal?l al-Malik, Fakhr al-Mulk, Crusaders.

Açıklama

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Ana Bilim Dalı, Tarih Bilim Dalı

Anahtar Kelimeler

Tarih, History

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye