Yazar "Bulut, Ali Can" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 21
  • Küçük Resim
    Öğe
    Bruksizm vakalarında implant destekli 3 üyeli solid zirkonyum seramik ve metal-seramik restorasyonların kullanım süreleri ve kırılma dirençlerinin bruksizmi yansıtan çiğneme simülatöründe değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2015) Bulut, Ali Can; Atsü, Saadet; Berksun, Semih
    Bruksizmli vakalarda ağız içinde fizyolojik olmayan vertikal (diş sıkma) ve lateral (gıcırdatma) kuvvetlerin artması ile implant üstü sabit protez uygulamalarında başarısızlıklar daha sıklıkla görülmektedir. Çalışmamızın amacı, bruksizmli hastalarda posterior diş eksikliğinde çiğneme fonksiyonunu kazandırmak amacıyla yapılan implant üstü metal destekli seramik ve solid zirkonyum köprülerin dayanıklılıklarını in vitro koşullarda bruksizmde oluşan çiğneme kuvvetlerini çiğneme simülatöründe yansıtarak değerlendirmektir. Çalışmamızda, 10 adet üç üyeli metal-seramik implant üstü köprü ve 10 adet üç üyeli solid zirkon implant üstü köprü elde edilerek 2 grup oluşturuldu. Örneklere çiğneme simülatöründe, 2 mm yatay ve 2 mm dikey yönde olmak üzere iki yönlü hareket ile 920 siklusda 50N' luk kuvvet, daha sonra 80 siklus da 250 N' luk kuvvet (600 defa), oda ısısında (22 oC) ve NaCl solüsyonu içinde, 1 .3 Hz çiğneme frekansında 30 aylık süreyi yansıtan 600.000 siklus uygulayacak şekilde yüklendi. Dinamik yükleme sonrasında, sağlam örnekler instron test cihazına alınarak, statik yük altındaki kırılma dayanıklılıkları ölçüldü. Kırılan örneklerin, kırılma tipi ışık mikroskobu, kırık yüzeylerin mikro yapısı taramalı elektron mikroskobu analizi ile incelendi. Elde edilen kırılma değerlerinin istatistiksel analizleri Bağımsız T-testi ve Tek Yönlü Varyans analizi (ANOVA) testleri kullanılarak yapıldı. İstatistiksel önemlilik düzeyi p‹0.005 olarak kabul edildi. Grupların kırılma direnç değerleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.005). Solid zirkon köprülerin kırılma direnç ortalamaları ( 3220.14 ± 449,6 N), metal-seramik köprülere (1708.72 ± 105,5 N) göre daha yüksek bulundu. Işık mikroskobuyla yapılan incelemede, metal-seramik köprülerin kırılma hattının, metal porselen bölgelerinde, solid zirkon köprülerin kırılma hattının ise konnektör bölgelerinde olduğu görüldü. Elektron mikroskop analizinde solid zirkonun homojen ve yoğun kristalize yapıda olduğu gözlendi. Çalışmamızın sonuçları göz önüne alındığında, solid zirkonyum restorasyonlar, homojen, yoğun kristalize yapı göstermeleri ve kırılmaya karşı olan dirençleri ile implant destekli sabit restorasyon yapılacak bruksizmli vakalarda, metal-seramik köprülere alternatif olarak kullanılabilir.
  • [ X ]
    Öğe
    D s hek ml g prekl n k eg t mç n sanal gerçekl k ortamında d s modeller n n olusturulması: P lot çalısma
    (2020) Bulut, Ali Can; Sönmez, Orkun
    Amaç: Hızla artan teknolojik gelişmeler diş hekimliği eğitimini ister istemez etkilemektedir. Çalışmamızın amacı,çevreleyici sanal gerçeklik ortamında gözlemlenebilecek 3 boyutlu dijital diş modelleri oluşturmak ve bu modellerindiş hekimliği eğitiminde kullanmaya uygunluğunu incelemektir.Çalışmamızın amacı, çevreleyici sanal gerçeklik ortamında gözlemlenebilecek 3 boyutlu dijital diş modellerioluşturmak ve bu modellerin diş hekimliği eğitiminde kullanmaya uygunluğunu incelemektir.Gereç ve Yöntemler: Diş hekimliği pre-klinik eğitiminde kullanılmak üzere pembe mumdan yapılan diş anatomisineuygun diş modelleri model tarayıcısı ile taranarak üç boyutlu dijital diş modelleri oluşturuldu. Bu modeller sanalgerçeklik ortamına aktarıldı. Modeller iki uzman tarafından sanal gerçeklik ortamında incelendi ve 7 seçenekli Likertskalası uygulandı. İstatistiksel yöntem Mann Whitney U ve Bağımsız T testi analizleri yapıldı.Bulgular: Likert anketi cevaplarında; hiç bir soru için gözlemciler arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark görülmedi(p>0,05). Bağımsız T testi sonuçlarına göre; sanal gerçeklik ortamındaki modellerin pembe mumdan yapılan modellerebenzediği (p<0,05) fakat anatomik yapı karmaşıklaştıkça kron ve kök şekillerinin daha zor anlaşıldığı görüldü.Sonuç: Bu çalışmada sanal gerçeklik ortamındaki dijital modellerin pembe mumdan hazırlanan modelleri yansıttığıgörülmüştür.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Different Restorative Systems In Non Carious Cervical Lesions
    (ANNALS DENTAL SPECIALTY, 2020) Turkoglu, Ozge; Baglar, Serdar; Bulut, Ali Can
    Background: Six different restorative systems were applied in non-carious cervical lesions (NCCLs). They demonstrated acceptable clinical performances, except for retention rates of Beautiful II, Beautiful Flow Plus F00, and Dyract XP restorations, after 12th month. Objective: The aim of this one-blind clinical trial was to evaluate and compare the clinical performance of six different restorative systems for restoring NCCLs. Methods: A total of 300 restorations (n=50) were placed in 33 patients who ranged in age between 35 and 85 years and of both genders, by a single operator. Each group was restored by different restorative systems: Single Bond-Universal & Filtek Ultimate and Filtek Ultimate Flow (3M ESPE); FLBondII-Beautifil II and Beautifil Flow Plus F00 (Shofu); Prime Bond NT-Dyract XP and Dyract Flowable (Dentsply) according to manufacturers' instructions. Evaluations were performed at baseline (1 week after placement) and 3rd, 6th, 9th, and 12th months using modified US Public Health Service criteria (recall rate 100%). The survival rates were analyzed with Kaplan-Meier and the Log-Rank tests and other categories analyzed with the Kruskal Wallis test at a significance level of 5% (p<0.05). Results: After 12 months, this study showed that while nanocomposite, flowable nanocomposite, and flowable compomer restorations demonstrated acceptable clinical performance and survival rate in noncarious cervical lesions. Giomer, flowable giomer, and compomer restorations were not successfully using the retention rate. Conclusions: In this study Beautifil II, Beautifil Flow Plus F00, and Dyract XP restorations performed fewer survival rates than other groups, although they showed similar clinical quality to other groups in other categories.
  • [ X ]
    Öğe
    Diş aşınmalarının etyolojisi, prevalansı ve patogenezi
    (2018) Türkoğlu, Özge; Bulut, Ali Can
    Diş ve diş sert doku kayıplarının en yaygın nedeni diş çürüğüdür. Florür uygulamalarıyla birlikte diş çürüğünün şiddeti,prevelansı ve insidansı azalmakta, dişlerin ağızda kaldığı süre uzamaktadır. Dişlerin ağızda kalma süresini etkileyen birdiğer faktör de diş aşınmalarıdır. Diş aşınmaları çürük içermeyen, geri dönüşümsüz, yıkıcı ilerleyen diş sert doku kaybıdır.Diş aşınmaları abrazyon, atrizyon, erozyon ve abfraksiyon sonucu oluşmaktadır. Bu derlemede diş aşınmalarının etyolojisi,prevalansı ve patagenezi incelenmiştir.
  • [ X ]
    Öğe
    DÜŞÜK MALİYETLİ, ÜÇ BOYUTLU BİR YAZICI KULLANILARAK OLUŞTURULAN DİŞ MODELLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
    (2020) Bulut, Ali Can
    Amaç: Günümüzde teknolojinin hızlı ilerlemesi ile yeniliklerineğitime hızlı bir entegrasyonu olmaktadır. Bu yeniliklerden birtanesi de üç boyutlu (3B) yazıcılardır. Diş hekimliği preklinikeğitiminde gerçekçi anatomik diş modellerine ihtiyaçduyulmaktadır. Fakat diş modellerinin maliyetli olması sebebiile yeterli sayıda diş modelleri diş hekimliği eğitiminde yerinialamamaktadır. Bu çalışmanın amacı ucuz 3B yazıcı ile üretilendişlerin preklinik eğitimi için uygun olup olmadığınındeğerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler: Preklinik eğitiminde kullanılmak üzerediş anatomisine uygun maksillar, premolar ve molar dişlerinpembe mumdan modelleri hazırlandı. Bu modeller dijital olaraktaranarak bilgisayar sisteminde 3B görüntüleri(StereoLithography [STL] dosyaları) elde edildi. Bu görüntüler3B yazıcılar yardımı ile plastik yapıda diş modellerinedönüştürüldü. Pembe mum modeller ile 3B yazıcıdan ele edilenmodeller üzerinde bazı anatomik noktaları ölçülerek modellerarasında fark olup olmadığı SPSS 22.0 de Bağımlı ÖrneklemTesti ile incelendi.Bulgular: Diş modellerinin kron, kök boyutları, meiso-distal vebukko-palatinal çaplarının ölçümleri arasındaki benzerliklerinebakıldığında modeller arasında istatiksel olarak farkgörülmemiştir (p?0.05).Sonuç: Bu çalışmada 3B yazıcıdan elde edilen modeller, pembemumdan hazırlanan ana modellerle karşılaştırıldığındaanatomik ölçümlerinin benzer olduğu görülmüştür.
  • [ X ]
    Öğe
    Effect of Eight Different Disinfection Methods on the Surface Roughness and Flexural Strength Properties of Acrylic Resins: In Vitro Study
    (2023) Bulut, Ali Can; Türksayar, Almira Ada Diken
    Objective: The method used to clean and disinfect dentures can affect the surface properties and flexural strength of dentures. The purpose of this study was to evaluate the effects of eight different disinfection methods on the surface roughness and flexural strength of heat-polymerized acrylic resins. Material and Methods: A total of 108 acrylic resin blocks were divided into nine groups (n=12) according to disinfection procedure: Group 1: distilled water (control group), Group 2: 100% white vinegar, Group 3: 50% white vinegar, Group 4: 2% glutaraldehyde, Group 5: 3% hydrogen peroxide, Group 6: 5% sodium hypochlorite, Group 7: 2% sodium hypochlorite, Group 8: microwave, and Group 9: ultraviolet (UV) light. The effects of the disinfection methods on acrylic resins were examined by analyzing the surface roughness measurement of acrylic resins using a profilometer and the flexural strength values. The Kolmogorov-Smirnov and Levene tests were used to control the normal distribution of the data and the homogeneity of the variances, respectively. The surface roughness and flexural strength values were analyzed using one-way analysis of variance and post hoc Tukey's test. Results: There was an increase in surface roughness values in all the groups except the control and UV groups (p>0.05). Decreased flexural strength was found in all the groups except the control, 50% white vinegar solution, and UV groups (p>0.05). Conclusion: Only UV sanitizer caused the least negative effect among other disinfection methods in terms of surface roughness and flexural strength.
  • Küçük Resim
    Öğe
    The effect of repeated bonding on the shear bond strength of different resin cements to enamel and dentin
    (Korean Acad Prosthodontics, 2017) Bulut, Ali Can; Atsu, Saadet Saglam
    PURPOSE. Cementation failures of restorations are frequently observed in clinical practice. The purpose of this study is to compare the effect of initial and repeated bonding on the bond strengths of different resin cements to enamel and dentin. MATERIALS AND METHODS. Ninety human maxillary central incisors were bisected longitudinally. The 180 tooth halves were divided into 2 groups (n = 90) for enamel and dentin bonding. The enamel and dentin groups were further divided into 3 groups (n = 30) for different resin cement types. Composite resin (Filtek Ultimate) cylinders (3 x 3 mm) were prepared and luted to enamel and dentin using Variolink II (Group V), RelyX ARC (Group R), or Panavia F 2.0 (Group P) resin cement. After 24 hours, initial shear bond strengths of the resin cements to,enamel and dentin were measured. Using new cylinders, the specimens were de-bonded and re-bonded twice to measure the first and the second bond strengths to enamel and dentin. Failure modes and bonding interfaces were examined. Data were statistically analyzed. RESULTS. Initial and repeated bond strengths to enamel were similar for all the groups. The first (15.3 +/- 2.2 MPa) and second (10.4 +/- 2.2 MPa) bond strengths to dentin were significantly higher in Group V (P<.0001). Second bond strengths of dentin groups were significantly lower than initial and first bond strengths to dentin (P<.0001). CONCLUSION. All resin cements have similar initial and repeated bond strengths to enamel. Variolink II has the highest first and second bond strength to dentin. Bond strength to dentin decreases after the first re-bonding for all resin cements.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Endodontic management of a patient with dystrophic epidermolysis bullosa: A case report
    (WILEY, 2020) Türkyılmaz, Ali; Bulut, Ali Can; Hancerlioğulları, Dilek
    Epidermolysis bullosa is a congenital genetic disease that causes blistering and erosion of the skin and mucosa. The main known forms include simple, junction, dystrophic and mixed subtypes. This case report presents the endodontic management and 1-year follow-up of a 27-year-old female patient with epidermolysis bullosa who was referred to the Faculty of Dentistry, Kirikkale University, Turkey. An extraoral examination showed that the patient had multiple scars and blisters. The intraoral examination revealed ankyloglossia, microstomia, shallow buccal and vestibular sulci, enamel hypoplasia, gingival inflammation, mouth ulcers, symptomatic and asymptomatic deep caries, a tooth with an apical lesion and a tooth with pulpitis. The dental treatment was divided into four stages: (i) oral hygiene motivation and elimination of gingival bleeding, (ii) restorative and/or endodontic procedures, (iii) extractions and prosthetic treatments and (iv) recall appointments. A 1-year follow-up radiographic examination of the periapical status of the root canal treatments was clear.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Evaluation of the Effect of Different Abutment Materials on the Final Color of the Restoration After Aging: An In Vitro Study
    (Quintessence Publishing Co Inc, 2022) Türksayar, Almira Ada Diken; Bulut, Ali Can; Atsu, Saadet Sağlam
    To compare the effect of thermomechanical aging on implant abutment color change when using different abutment backgrounds. Materials and Methods: In this study, three separate experimental groups (n = 10) with different implant abutment materials were used: zirconia, modified polyether ether ketone (MPEEK), and polyether ketone ketone (PEKK). Equal-sized glass-ceramic incisor crowns were cemented to the abutments using transparent dual-curing resin cement. The specimens were then subjected to the thermomechanical aging process for the clinical equivalent of 5 years of use. The color values of each specimen in the middle third and the incisal third were recorded by a digital spectrophotometer in the CIE L*a*b* color coordinates both before and after the aging process. Color differences between groups were compared using one-way analysis of variance (ANOVA), while Tukey test was used to compare differences within the groups (P = .05). Results: In terms of color change (Delta E00) values, the zirconia group was found to show statistically more color changes only in the middle third (P < .000), but there was no significant difference between the the MPEEK and PEKK groups. In all groups, the Delta E00 value was clinically acceptable (Delta E00 < 1.8). Conclusion: After the aging process, high-performance polymer abutments caused less color change than zirconia. Therefore, esthetically satisfying results can be obtained in the anterior region, especially when highly translucent crown materials are used.
  • [ X ]
    Öğe
    Farklı kavite preparasyon yöntemi kullanılarak prepare edilen sınıf V kavitelerinin farklı cam iyonomer simanlarla restore edilerek mikrosızıntısının değerlendirilmesi
    (2019) Bahadır, H. Sevilay; Bağlar, Serdar; Bulut, Ali Can; Karadağ, Gökhan
    Amaç: Bu çalışmanın amacı; farklı kavite preparasyon tekniği kullanılarak prepare edilen sınıf V kavitelerin, cam iyonomer materyali ile restorasyonu sonrası okluzal ve gingival bölge de oluşan mikrosızıntı seviyelerini belirlemektir.Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada; ortodontik veya periodontal sebeplerle çekilmiş ve herhangi bir çürük, restorasyon ya da yapısal bir bozulma olmayanlar molar dişler (n:90) kullanılmıştır. Her bir dişin bukkal yüzeyinde standart sınıf V kaviteler 3 mm genişliğinde, 2 mm yüksekliğinde ve 1,5 mm derinliğinde olacak şekilde açılmıştır. Kavite preparasyon tekniğine (Er:YAG lazer, Er,Cr:YSGG lazer ve konvansiyonel yöntem) göre 3 ana gruba (n:30) ayrılan dişler, kendi aralarında da 3 farklı ticari markalı konvansiyonel cam iyonomer siman ile restore edilerek 3 alt gruba (n:10) ayrılmıştır. Örnekler stereomikroskopta X16 büyütmede ve SEM de incelenmiştir. Veriler Kruskal-Wallis ve Wilcoxon testleri ile istatiksel olarak 0.05 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir.Bulgular: Hem SEM hem de mikroskop ile incelenen tüm gruplarda gingival kenar, okluzal kenara göre daha fazla sızıntı göstermiştir. Kavite preparasyon yöntemleri arasında hem SEM hem de mikroskop incelemelerinde istatistiksel olarak anlamlı fark (p<0.05) bulunmuştur.Sonuç: Kavite preparasyonu ve kullanılan materyale göre mikrosızıntı görülme oranları değişse de en yoğun mikro sızıntı gingival bölgede görülmektedir. Çalışmamızda kullanılan Er:YAG lazer yönteminin konvansiyonel yönteme alternatif olabileceği öngörülmektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    Fracture Resistance of Titanium, Zirconia, and Ceramic-Reinforced Polyetheretherketone Implant Abutments Supporting CAD/CAM Monolithic Lithium Disilicate Ceramic Crowns After Aging
    (Quintessence Publishing Co Inc, 2019) Atsu, Saadet Saglam; Aksan, M. Emin; Bulut, Ali Can
    Purpose: The purpose of this study was to compare the fracture resistances and the fracture types of titanium, zirconia, and ceramic-reinforced polyetheretherketone (PEEK) implant abutments supporting computer-aided design/computer-aided manufacturing (CAD/CAM) monolithic lithium disilicate ceramic crowns after in vitro dynamic loading and thermocycling aging. Materials and Methods: Three implant abutment (SKY Implant) groups-titanium (group Ti, control); zirconia with titanium base (group Zr); and ceramic-reinforced PEEK (BioHPP) with titanium base (group RPEEK); n = 12 each-were used. Thirty-six CAD/CAM monolithic lithium disilicate crowns (IPS e. max CAD) in the form of a maxillary central incisor were cemented with Panavia V5 on the abutments. The specimens were subjected to dynamic loading and thermocycling. Fracture resistances of the restorations were tested with a universal testing machine (0.5 mm/min), and their fracture patterns were analyzed. One-way analysis of variance (ANOVA) and Tukey post hoc test were used for statistical analyses (alpha = .05). Results: All samples survived after aging. The fracture strength values (mean +/- standard deviation) of the groups were as follows: group Ti, 787.8 +/- 120.9 N; group Zr, 623.9 +/- 97.4 N; and group RPEEK, 602.9 +/- 121 N. The fracture strengths were significantly higher in group Ti compared to groups Zr and RPEEK (P =.001). No significant difference was observed between groups Zr and RPEEK. Failures generally occurred due to fracture of the screw in group Ti, abutment and crown in group Zr, and crown in group RPEEK. Conclusion: Ceramic-reinforced PEEK abutments may be an alternative to zirconia abutments with a titanium base for single-implant restorations in the anterior region. However, there is need for further in vitro and clinical studies to evaluate the long-term performance of ceramic-reinforced PEEK abutments.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Geçmişten Günümüze Polimerizasyon Cihazları
    (2019) Türkoğlu, Özge; Bulut, Ali Can
    Görünür ışıkla sertleşen kompozit rezinlerin polimerizasyonuiçin ışık cihazları kullanılmaktadır. Kompozitrezinlerin içeriğinde olduğu gibi piyasaya çıkarılan ışıkcihazlarında da çeşitlilikler olmuştur. Uygulama zamanınıazaltmak ve polimerizasyon miktarını arttırmak içinkullanılan teknolojiler ve teknikler zaman içerisindedeğişim göstermektedir. ?lk geliştirilen ultraviyole ışıkcihazından günümüze kadar; kuartz tungsten halojenışık cihazları (QTH), light emitting diode (LED), plazmaark ışık cihazları (PAC), argon lazer ışık cihazlarıolmak üzere farklı tipte ışık kaynakları geliştirilmiştir.Bu derlemenin amacı günümüzde kullanılan ışıkcihazlarının özelliklerini, çalışma prensiplerini vepolimerizasyon etkinlikleri hakkında güncel çalışmalarışığında bilgi vermektedir.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Geriatrik hastalarda protetik tedavi alternatifleri
    (2010) Baran, İlgi; Bulut, Ali Can
    Çiğneme sisteminde normal yaşlanma değişiklikleri, dişlerde atrisyon, mukozada elastikiyet kaybı, çiğneme kaslarının hacminde azalma, temporomandibular eklemde artrit, tat duyusunda ve tükürük akışında azalma ve periodontal bağlarda kayıp olarak özetlenebilir. Yaşlılığın doğal sonucu olarak ortaya çıkan bu değişiklikler bazen sistemik rahatsızlıkların varlığında daha da belirgin izlenebilir. Çiğneme etkinliği ve estetik görünümün uzun yaşam boyunca devamlılığının sağlanması amacıyla gereken protetik yaklaşımlar genel sağlık durumları ile birlikte değerlendirilmelidir. Teşhis ve tedavi aşamasında; tam dişlilikten tam dişsizliğe doğru sırasıyla şöyle bir protetik sistem uygulanır. Birkaç diş eksikliğinde sabit protezden; hareketli bölümlü proteze( tek çene), hareketli bölümlü protez (iki çene), tam protez ve/veya hareketli bölümlü protez, alt ve üst tam protez şeklinde bir tedavi skalası vardır.
  • [ X ]
    Öğe
    Hyaluronik asit - kollagen ile enkapsüle edilmiş mezenkimal kök hücrelerin, trombositten zengin plazmanın ve sinerjistik etkilerinin temporomandibular eklem osteoartritinde tedavi potensiyellerinin in vitro ve in vivo tavşan modelinde araştırılması
    (2019) Atsü, Saadet; Türk, Mustafa; Cambazoğlu, Mine; Atıl, Fethi; Bulut, Ali Can; Kürüm, Barış; Karahan, Siyami
    Çalısmamızda hyaluronik asit (HA)-kollagen ile enkapsüle edilmis mezenkimal kök hücre, trombositten zengin plazma (PRP) ve her ikisinin sinerjistik etkileri in vitro ve in vivo tavsan temporomandibuler eklem (TME) osteoartrit modelinde arastırılmıstır. Çalısmanın in vitro kısmında; karakterize edilen ve PRP, kök hücre ve her ikisini içeren HAkollagen enkapsülasyon malzemesinin kondrojenik kapasite üzerindeki etkileri hücre morfolojisi, glikozaminoglikan sentezi, kollagen tip I, kollagen tip II sentezi, apoptoz, nekroz, proliferasyon, sitotoksisite ve kondrosit canlılıgı, PCR, Western Blot, Alamar Blue ve gerçek zamanlı hücre analiz sistemi yöntemleri ile degerlendirilmistir. Çalısmanın in vivo kısmında 90 tavsan kullanılarak 6 grup (n=18) olusturulmustur: Grup 1; Enkapsülasyon malzemesi, Grup 2; Enkapsüle edilmis kök hücre, Grup 3; Enkapsüle edilmis PRP, Grup 4; Enkapsüle edilmis kök hücre+PRP, Grup 5; Salin uygulanmıs pozitif kontrol (sol TME sayısı), Grup 6; Sham kontrol. Grup 6 hariç diger gruplarda tavsanların mandibular kondilinde subkondral defekt olusturularak osteoartrit indüklendi ve 3 haftayı takiben tedavi protokolleri uygulandı. Her gruptan 6 tavsan tedaviyi takip eden 4., 12. ve 24. haftalarda sakrifiye edilerek TME? ler makroskopik, histolojik, histokimyasal, immunohistokimyasal olarak incelenmistir. Verilerin degerlendirmelerinde Kruskal Wallis, Friedman ve Wilcoxon testleri uygulanmıstır Enkapsülasyon malzemesinin mezenkimal kök hücre ve primer kondrositler üzerinde sitotoksik olmadıgı ve hücrelerin glikozaminoglikan sentezini sürdürdükleri bulunmustur. PCR sonuçları; kollagen tip I ve II, Aggrecan, SOX9 ifadelerinin 3., 5. ve 8. günlerde artmıs oldugunu, 15. günde ortalama 8?lik azalma oldugunu göstermistir. Çalısmanın in vivo kısmında 4.haftada tedavi gruplarının salin grubundan daha iyi sonuçlar verdigi ancak aralarında istatistiksel olarak fark olmadıgı, 12. haftada ise Grup 4?de eklem hasarının daha az oldugu bulunmustur. 24. haftada Grup 4?ün sonuçları Grup 2?ninkine benzerlik gösterirken, diger gruplardan olumlu yönde istatistiksel fark gösterdigi bulunmustur. HA-kollagen ile enkapsüle edilmis kök hücre ve PRP sinerjistik uzayan etki yaratarak TME osteoartritinde kartilaj rejenerasyonunu olumlu etkiledigi ve potansiyel bir tedavi yöntemi olabilecegini göstermistir.
  • Küçük Resim
    Öğe
    İmplant – Protez Bağlantısında Sonlu Eleman Analiz Yöntemi
    (2018) Aksan, Muhammet Emin; Atsü, Saadet; Bulut, Ali Can
    Stres analizi yöntemleri ağız içi biyomekaniğin daha iyi anlaşılmasına restorasyonlar yapılabilmesine imkan verdikleri için diş hekimliği kullanılmaktadır. Sonlu eleman stres analiz yöntemi birçok implant dizaynının biyomekanik performansının yanı sıra klinik faktörlerin de implant başarısı üzerindeki etkisinin geniş bir biçimde incelenebildiği bir yöntemdir. Bu derleme çalışmasında sonlu elemanlar stres analizi ve implant destekli protez uygulama alanlarıyla ilgili genel bir bakış açısı sunulmaya çalışılmaktadır
  • [ X ]
    Öğe
    MANDIBULAR IMPLANT-SUPPORTED PRECISION ATTACHMENT-RETAINED FIXED PROSTHESIS: CASE REPORT
    (Annals Dental Specialty, 2020) Aksan, Muhammet Emin; Bulut, Ali Can
    Background: A common clinical problem confronting prosthodontists is the design and maintenance of edentulous mandibular by the fixed implant-supported prosthesis. Purpose: Aim of the paper is to study and describes the rehabilitation of a patient with edentulous mandible via precision attachment-retained implant-supported fixed prosthesis to compensate for the effect of mandibular deformation. Materials and Methods: In one patient scheduled for the implant-supported prosthetic substructure was divided into three parts, the interforaminal region, and the posterior segments were not connected rigidly, but by a precision, attachment reducing the tension that can occur around the implant by increasing the precision and passive fit. Results: Two years after the delivery of the prosthesis to the patient, the fit of the substructure and, the bone adaptation around the implant were observed not to have deteriorated in the radiograph. Conclusions: Precision attachment-retained mandibular implant-supported fixed prosthesis used in an edentulous patient is a good alternative to reduce mandibular deformation and provide good stabilization and retention.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Occlusal Thickness and Cement-Type Effects on Fracture Resistance of Implant-Supported Posterior Monolithic Zirconia Crowns
    (Quintessence Publishing Co Inc, 2021) Bulut, Ali Can; Atsu, Saadet Saglam
    Purpose: To evaluate the factors that could influence the fracture resistance of implant-supported posterior monolithic zirconia crowns. Materials and Methods: Sixty zirconia molar crowns with three different occlusal thicknesses of 0.5, 1.0, and 1.5 mm (20 samples per group) were prepared for implant abutments using a CAD/CAM system. In each group, 10 crowns were luted on the abutment with resin cement (Panavia F), and the other 10 crowns were luted with resin-modified glass-ionomer cement (Ketac Cem Plus). Dynamic loading (1.2 x 10(6) cycles; 70 N) and thermal cycling were applied to the samples using a chewing simulator before evaluating their fracture resistance with a universal testing machine and examining their fracture type using a stereomicroscope. One-way analysis of variance (ANOVA), the Duncan test, and two-way ANOVA were used for data evaluation (alpha = .05). Results: The occlusal thickness (P < .001) and cement type (P < .01) affected the fracture load of the monolithic zirconia crowns. The highest fracture resistance was found in 1.5-mm-thick crowns luted with resin cement (4,212 +/- 501 N), and the lowest fracture resistance was found in 0.5-mm and 1-mm-thick crowns luted with resin-modified glass-ionomer cement (1,198 +/- 116 N and 1,197 +/- 66 N). A significant difference was not found in the mean maximum fracture load between the 1.5-mm-thick crowns cemented with resin cement and glass-ionomer resin cement. Conclusion: Both the occlusal thickness and cement type remarkably affected the fracture resistance of the crowns, but occlusal thickness was more significant. Implant-supported posterior zirconia crowns can withstand physiologic occlusal forces even with a thickness as low as 0.5 mm. Resin luting cement is recommended for implant-supported posterior zirconia crowns with reduced occlusal thickness.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Oral parafunctions, personality traits, anxiety and their association with signs and symptoms of temporomandibular disorders in the adolescents
    (Makerere Univ, Fac Med, 2019) Atsu, Saadet Saglam; Guner, Sibel; Palulu, Nilgun; Bulut, Ali Can; Kurkcuoglu, Isin
    Objectives: To investigate the association between oral parafunctions, personality traits, anxiety and signs and symptoms of temporomandibular disorders in the adolescents. Methods: Two hundred and seventy adolescents were examined clinically for the signs and symptoms of temporomandibular disorders. Participants completed questionnaires about demographic variables, medical history, symptoms of temporomandibular disorders, parafunctional oral habits, Minnesota Multibasic Personality Inventory, and Spielberger State-Trait Anxiety Inventory. Results: Logistic regression analyses revealed that bruxism was associated with joint tenderness (Odds ratio (OR)=6.38, p < 0.01), joint noises (OR=6.02, p < 0.01) and masticatory muscle tenderness (OR=4.19, p < 0.05) to palpation. State anxiety showed increased risk of joint tenderness (OR=2.47, p < 0.05) and muscle tenderness (OR=3.25, p < 0.05) to palpation. Conclusion: Within the limitations of this study, it was concluded that oral parafunctions, especially bruxism, state anxiety, depression and hysteria were associated with signs and symptoms of temporomandibular disorders in adolescents.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Prosthodontic treatment alternatives for geriatric patients
    (Gunes Kitabevi Ltd Sti, 2010) Baran, Ilgi; Bulut, Ali Can
    The normal age-related changes at the masticatory apparatus are attrition of the teeth, loss of elasticity of the mucosa, reduction in the bulk and control of the masticatory muscles, arthritis in the temporomandibular joints, moderate reduction of taste perception and resting salivary flow rate, and periodontal attachment loss. These natural results of aging may become more pronounced with the presence of systemic diseases and become a real problem for geriatric patients. General health condition should be taken into account when considering the prosthetic treatments required to ensure masticatory efficiency and an aesthetic outlook throughout a long life. At the time of diagnosis and during treatment, the prosthetic systems applied in the transition from dentate to edentulous state are as follows sequentially: fixed prosthesis (if only a few teeth are missing); removable prosthesis (single jaw); removable prosthesis (two jaws); a combination of removable and total prosthesis; and then upper and lower total prosthesis.
  • [ X ]
    Öğe
    RETROSPECTIVE LATERAL SEFALOMETRIC ANALYSIS OF PATIENTS USING MANDIBLE ADVANCEMENT DEVICES IN THE TREATMENT OF OBSTRUCTIVE SLEEP APNEA SYNDROM
    (2023) Türksayar, Almira Ada Diken; Bulut, Ali Can
    Objective: Obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) is a sleep disorder with occurs in the upper airway during sleep and is characterized by recurrent collapses. The mandible advancement device (MAD) is a successful treatment option for patients with moderate and severe OSAS. This study examines the effectiveness of the MAD appliance in patients diagnosed with OSAS. Material and methods: The angle between A point, Nasion and Sella (ANB), angle between B point, Nasion and Sella (SNB) and lower respiratory tract changes in 20 cases diagnosed with OSAS and treated with MAD appliances were examined. The lateral cephalometric films of the patients before and after the appliance were evaluated by matching. The obtained data were statistically evaluated with the paired comparison t-test. Results: In the measurements made with lateral cephalometric imaging of patients with and without appliances, the SNB and posterior airway size (PAS) values increased while the ANB values decreased. No change was observed in the SNA values. Conclusion: According to lateral cephalometric imaging analysis, it can be said that MAD appliances are effective in the treatment of OSAS