Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Demir, Aysel" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    BEING CRITICAL AND CREATIVE PHILOSOPHICALLY
    (2018) Demir, Aysel
    In this study, I analyse how to be critical on philosophy, critical thinking and creative writing. I show how they need each other philosophically. Writing can change people, creates new worlds and possible universes. By writing, we are creating a new version of time; we are playing out a new version of existence. Writing can create personal universes and operates the reader, in this sense, the reader is a kind of co-creator. Writing and reading are collaborative acts in the making and performance of space-time. Reading is a kind of rewriting but by the eyes. Writing and reading share an interdependent orbit around the open space of language. People break away their usual barriers and imagine the unimaginable in creative and critical writing. During the process of critical writing, individuals come up with new ideas and start to have a broader perspective. Critical writing helps with creative thinking, problem solving and making analysis. When we ask ‘what are the differences between creative and critical writing’, we can say that creative writing is generative in purpose, whereas critical writing is analytical in purpose. Critical writing is judgemental. On the other hand, creative writing is quite free. Although differences are there between them, they are inter-dependant for good writing!
  • [ X ]
    Öğe
    Bu Dünyaya Fırlatılma Ve Aziz Augustinus’un Kutsal Devleti
    (2018) Demir, Aysel
    Bu çalışmada, Aurelius Augustinus’un var oluşa dair söylemleri ve insanın bu dünyaya fırlatılmışlığı çerçevesinde, Büyük Günaha olan yaklaşımı analiz edilecektir. Hıristiyanlık dini temelinde, Büyük Günahı gerçekleştiren Âdem ve Havva’nın durumu eleştirel bir biçimde ele alınarak Tanrı suretinde yaratılan bir varlığın nasıl böyle büyük bir günah işleyebileceği sorusu sorulacaktır. Bunun için öncelikle, Büyük Günah olayının nasıl gerçekleştiği Kitab-ı Mukaddes çerçevesinde açıklanacak ve daha sonra Augustinus’un bu meseleye yaklaşımı çeşitli örneklerle eleştirel olarak değerlendirilecektir. İnsanoğlu yapısı gereği sürekli bir inanma ihtiyacı peşinde koşar ve daima bu dünyayı anlamlandırma çabası içerisinde, daha üstün bir aklın kendini yönlendirmesine ihtiyaç duyar. Bu üst akıl da Tanrı olarak karşımıza çıkar. Tanrının insanı, insanlığı nasıl yarattığı tarih boyunca belli Metaforlarla açıklanmıştır. Bunlardan en kayda değeri hemen hemen her dine damgasını vuran Âdem ve Havva’nın yasak meyveyi yemeleri ile ortaya çıkan Büyük Günahtır. Büyük günahı işledikten sonra, cezalandırılmak için bu dünyaya fırlatılmışlardır. Bu fırlatılma sonucu, bütün insanlar büyük günahtan payını almıştır.
  • [ X ]
    Öğe
    Diyalektiğin Temelleri
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2022) Bozkurt, Cemil; Demir, Aysel
    Bu çalışmada, eleştirel bakışın temelleri üzerinde durularak, eleştirinin özgürlüğe nasıl kapı açtığı üzerine bir inceleme yapılacaktır. Bu konuda düşünürlerin fikirleri ortaya konacak ve diyalektik ve özgürlük temelinde değerlendirmeler yapılacaktır. İnsanoğlu her şeye şüphe ile yaklaşır. Bu şüphe bizi araştırmaya yönlendirir. Eleştirel düşüncenin felsefe tarihindeki ilerleyişi göz önünde bulundurularak eleştirinin bizi nasıl özgürlüğe yönlendirdiğine baktığımızda, çelişkiler ve karşıtlıklar arasında nasıl bir denge kuracağımız hakkında bize ön bilgi verir. Bu bağlamda, bu makalede eleştirel düşüncenin insanı nasıl özgürleştireceği konusunda çağlara göre düşünürlerin fikirleri araştırılacaktır. Eleştirel düşünce, insanın sosyalleşmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır ve insan var oldukça da varlığını sürdürecektir. Tarih boyunca bir diğerinin ne yaptığıyla ilgilenen insan; doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin vb. birtakım yargılarla eleştirilerini ortaya koymuştur. Elbette burada, bu karşıtlıklarla ifade edilen değerlendirmeler bizi diyalektik bir sürece bağlamaktadır. Eleştiri ve diyalektik yöntemin özünde ise şüphe bulunmaktadır. İnsan şüphe ettiği şey üzerine olumlu veya olumsuz eleştirilerini yöneltir. Bu noktada İlk Çağ’dan Orta Çağ’a birçok düşünürün şüphe, eleştiri ve diyalektik üzerine düşünceleri bizi bilgilendirmektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    İklim Adaletine Kant ve Rawls’un Etik Temelli Adalet Teorileri Çerçevesinde Felsefi Bir Yaklaşım
    (2022) Demir, Aysel
    Fosil yakıt kullanımıyla artan sera gazı salımları küresel iklim değişikliğine yol açan önemli bir faktördür. Bu değişikliğin etkisi eşit dağılmamakta, özellikle bundan en az sorumlu olan dezavantajlı ülkeleri etkilediği görülmektedir ki bu da iklim adaletinin doğmasına yol açmıştır. Dolayısıyla bu çalışmada, iklim adaletinin ne olduğu, neden ortaya çıktığı ve iklim değişikliğinin yaşanmasında güçlü devletlerin adil olarak sorumluluklarını yerine getirip getirmediği tartışılmaktadır. Felsefi olarak konuya yaklaşıldığında, özellikle Immanuel Kant ve John Rawls’un etik temelli adalet teorilerinin iklim adaletine etkisi incelenmiştir. Dağıtıcı adalet bağlantısıyla iklim değişikliği sorunu birçok felsefi soruyu beraberinde getirmekte, etik anlamda sorumluluk ve yükümlülüklere bizi bağlamaktadır. Değişikliğin yaşanmasında sorumluluğa sahip gelişmiş ülkeler sadece vaatlerle teorik tartışmalar üretmekte ama ödev ve sorumluluklarını yerine getirmeyerek pratikte bir çözüm sunmamaktadırlar. İklim değişikliğine karşı varolan imkânların sürdürülebilirliği konusunda sahip olunan tarihsel sorumluluklar, özellikle nesiller arası etik sorunlarına işaret etmektedir. İklim değişikliğinin etik yönü; tarihsel sorumluluklar, varolan imkânlar, sürdürülebilirlik ve adalet temellerinde ilerlemektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    JOHN RAWLS’UN SÖZLEŞMECİ TUTUMU
    (2022) Demir, Aysel
    Bu çalışmada, John Rawls’un kendi toplum sözleşmesini yapılandırırken diğer sözleşmeci düşünürlerden hangi yönlerden ayrıldığı ve bu sözleşmenin ne kadar geçerli olduğu eleştirel bir biçimde ele alınmaktadır. Sözleşmesini ortaya koyarken sözleşmeci gelenekten farklı olarak bir doğa durumundan hareket etmeyen Rawls, kurulu devlet düzeni içinde bireylerin adalet ilkelerini Başlangıç Durumu içinde Cehalet Perdesi sayesinde tarafsızca seçebileceklerini iddia etmiştir. Bu iddiasını da Immanuel Kant’ın koşulsuz buyruk düşüncesini kendine temel aldığını iddia ederek desteklemeye çalışmıştır. Ancak, ne yazık ki Rawls’a yapılan eleştirilerin özünde; doğada genel olarak varsayımsal yapay sözleşmenin gerçekliğinin olmadığı, teoride doğa durumunu göz önünde bulundurulmadığı, teorisini yapılandırırken Faydacılığı tam anlamıyla saf dışı bırakamadığı, ortaya koyduğu hakkaniyet olarak adalet teorisinin gerçekte Kantçı bir yorum olmadığı gibi düşünceler bulunmaktadır. Buna göre, Rawls’un hakkaniyet olarak adalet teorisini toplum sözleşmesi çerçevesinde değerlendirdiğimizde, ona karşı yapılan en önemli eleştirinin gerçek bir sosyal sözleşme teorisi ürettiğini iddia etmesine rağmen gerçekte bunu yapamadığı iddiasıdır. Bu bağlamda, Rawls’un var olan bir devlet yapısı içinde kurduğu toplum sözleşmesini temellendirdiği iddiası tartışmalıdır.
  • [ X ]
    Öğe
    KEMALİZMİN YAPILANDIRILMASI ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME
    (2023) Demir, Aysel
    Bu makalede, Kemalizmin ne olduğu, yapılandırılırken hangi düşüncelerden etkilenildiği, geçmişten aldıkları ve geleceğe kattıkları bağlamında bir değerlendirme yapılacaktır. Bu değerlendirme yapılırken Kemalizme yapılan eleştiriler de göz önünde bulundurulacak, Mustafa Kemal Atatürk’ün Devrimlerini yapılandırırken Fransız Devrimi’nden, Sosyalizm ve Liberalizm’den nasıl pay aldığı ve bunların Demokratikleşmeye nasıl katkıda bulunduğu açıkça ortaya konacaktır. Özellikle, Sosyalizm üzerinden Altı Ok’un ilkelerinden biri olan Devletçilik ilkesi temelinde, eşitlikçi sosyal devlet anlayışının örnek alınmaya çalışıldığı belirtilecek ve Liberalizm üzerinden de özgürlük ve ekonomik düşüncelerin örnek alındığına dair kısa bir yorum yapılacaktır. Atatürk’ün hem Sosyalizm’den hem de Liberalizm’den faydalandığı belirtilecek ama her iki akımı tamamen desteklemediği iddia edilecektir. Atatürk her ne kadar demokratikleşme isteğini yaşama geçirmeye çalışsa da şartların buna çok da izin vermediği ifade edilecek bununla birlikte, şartlar gerçekleştiğinde de Kemalizmin uygulamaya daima açık olduğu iddia edilecektir. Bu değerlendirme, Atatürk’ün 1923’de Cumhuriyeti ilan etmesinden 2023 Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar geçen yüz yıllık zamanı kısaca içine alacak ve Cumhuriyetin 100. Yılına armağan edilecektir.
  • [ X ]
    Öğe
    NİETZSCHE’DEKİ ÜSTİNSAN KAVRAMI BAĞLAMINDA POST-HUMAN HAREKETİ
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2023) Demir, Aysel; Afacan Tozoğlu, Yasemin
    Bu çalışmada amaç, üstinsan kavramının hümanizmden transhümanizme, transhümanizmden de posthümanizm aşamasına nasıl ilerlediğini göstermektir. Bu bağlamda, F. Nietzsche’nin üstinsan (übermensch) kavramı ile günümüzde anlaşılan süper insan kavramı arasında bağlar kurularak karşılıklı değerlendirmeler yapılmıştır. Buna göre, Böyle Buyurdu Zerdüşt isimli eserinde Neitzsche’nin übermensch kavramı ile 20. ve 21. yüzyılı içine alan süreçte ortaya çıkan süper insan kavramı üzerine yapılan felsefi tartışmalar incelenmiştir. Teknolojinin insan bedeninde kullanılmasını destekleyen transhümanizm ve özellikle biyoteknoloji, nanoteknoloji ile artık insan soyunun mükemmelleştirilmesi çabası süper insanın varlığa gelmesine neden olmuştur. İleri teknoloji kullanılarak insanların ömürlerinin uzatılması ve yaşamı daha konforlu hâle getirme durumu süper insana ulaşmanın birer örnekleridir. Nietzsche’nin “übermensch”i bilinçsel bağlamda üstinsanın peşine düşerken, günümüz süper insanı zihinsel ve bedensel iyileştirmeleri içine alarak bizi “post-human”a yönlendirmektedir. Bu makalede, Nietzsche’nin “übermensch”i mi yoksa 21. yüzyılın “post-human”ının mı tercih edileceği üzerine eleştirel bir değerlendirme yapılmış, Nietzsche’nin “übermensch”ini de kapsayan günümüz süper insanının tercih nedeni olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Ölümsüzlük ve Yapay Zekâ Bağlamında Trans-hümanizm
    (2018) Demir, Aysel
    Bu çalışmada, trans-hümanizm hareketi temelinde ortaya çıkan ölümsüzlük, yapay zekâ bağlamında yeni bir varoluş aşamasına giren insanın durumu incelenip, gelecekte yeni insan varoluşunu nelerin beklediği, devlet yapısı ve siyasetin bu insan varoluşunu nasıl kullanacağı hümanizm, trans-hümanizm ve post human (insan sonrası) varlık temelinde incelenmiştir. İçinde bulunduğumuz yüzyıl insana, insanlığa çok büyük gelecekler vaat etmektedir. Bu vaatler, ileri teknolojinin etkisiyle insan aklının sınırlarını aşan, hatta insan aklını teknoloji aracılığıyla kontrol altına alan gelişmeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Hümanizm, insanın değerini kabul eden ve insanı insan olma bakımından konu eden bir felsefe olup, onun bir sonraki basamağı ileri teknolojiyi temel alan trans-hümanizmdir. Yaşamın uzatılması veya ölüme çare bulunması, yapay zekâ ile zekanın daha da geliştirilip, bir üst insana ulaşma çabasını, trans-hümanizm felsefesi ileri teknolojinin ve çağın bir gereği olarak görür. Bununla birlikte her ne kadar ileri teknolojinin getirdikleri insanlığın geleceği için olsa da devlet ve siyaset yapılanması içinde bu ilerlemelerin kötüye kullanılması kaçınılmazdır
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Panopticon ve Synopticon Geriliminde Özgürlük Paradoksu
    (2017) Demir, Aysel
    Bu çalışmada, Foucault'nun özgürlük paradoksu temelinde, özne-iktidar ilişkisi üzerine analizler yapılacaktır. Foucault, öznelerin özgür olduğunu ve iktidarın öznenin özgürlüğüyle ancak kendini var ettiğini iddia etmesine rağmen, bu makalede, bu paradoksun geçerli olmadığı iddia edilecektir ve öznenin iktidar ilişkileri içinde kendine nasıl yabancılaştığı gözler önüne serilecektir. Panopticon ve Synopticon'un ne olduğu belirlenerek, öznenin bunlardan nasıl pay aldığı gösterilecektir. Bu bağlamda, bir güç kaynağı olan iktidar tarafından kontrol altında tutulan özne, nasıl özgür olduğunu iddia edebilir? Öznenin iktidar temelli bir yapıda kendini gerçekleştirip, özgürleşmesi mümkün müdür? Özneler iktidar oyunu içerisindeki yerlerinin farkında mıdır? Panopticon ve Synopticon gölgesinde öznelerin üzerlerinde oynanan oyunlar nelerdir? gibi soruların cevapları aranacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Platon Ve Savaş
    (2018) Demir, Aysel
    Bu çalışmada, Platon’un adalet ve savaş üzerine düşünceleri özellikle Devlet adlı eserinde temelinde analiz edilmekte ve Platon’un Adil Bir Savaş Teorisine sahip olup olmadığı üzerine bir tartışma yürütülmektedir. Bu anlamda, Platon’un savaşı insanoğlunun birlikte yaşamasının kaçınılmaz bir sonu olarak görüp görmediği tartışılacaktır. Makalede Lakhes ve Yasalar diyaloglardan da kısaca yararlanılmıştır ancak savaş konusu özellikle Devlet diyalogu çerçevesinde incelenmiştir. Devlet diyaloğu bize Adil Savaş Teorisi hakkında ön bilgiler vermektedir. Özellikle Devlet diyalogu Birinci Kitapta Sokrates, adil bir devletin nasıl olması gerektiği üzerine tartışır ve adaletsizliğin açık bir biçimde savaşa neden olduğunu açıklar. Ancak daha sonra, amacı şehri savunmak olan koruyucuların durumunu belirlemesiyle birlikte İkinci Kitapta fikirleri değişmeye başlar. Sokrates, savaş konusunu adalet temelinde tartışır ve İkinci, Dördüncü ve Beşinci Kitaplar üzerinden savaşın adil şehrin siperi olduğu sonucuna ulaşır. Buna ek olarak diyalogda, çok fazla lüks yaşam isteğinin de insanları savaşa sürüklediğini belirtir. Platon’un Devlet diyaloğunu savaş bağlamında incelediğimiz zaman, eserin Atina da yaşanan iç savaşın etkisiyle yazıldığını görürüz. Platon, savaşta gücün erdemli bir biçimde kullanılmasına vurgu yapmıştır. Buna göre, özellikle devlet yöneticisi ve koruyucuların savaş öncesinde ve sonrasında erdemli davranmayı bir görev olarak benimsemeleri gerekir. Devlet diyaloğu, etik anlamda eğitici bir diyalogdur. Buradaki tartışmalar çerçevesinde savaş öncesinde, savaşta ve savaş sonrasında iyi ve kötü olma, doğru ve eğri olma, adaletli ve adaletsiz olma durumunu değerlendirir. Platon’un doğru yaşam üzerine yaptığı belirlemeler, devletin nasıl olması gerektiğine dair yapılandırmayı da bize sunar. Doğruluk bağlamında Platon etik alana yönelirken, adalet bağlamında ise siyaset alanına yönelir.
  • [ X ]
    Öğe
    Rousseau’nun Etkilediği Düşünür: I. Kant
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2022) Kotluk, Mihriban; Demir, Aysel
    J. J. Rousseau ve I. Kant 18. yüzyıl Aydınlanma Çağı’na damgasını vuran iki düşünür olarak karşımıza çıkar. Aydınlanma Çağı’na ışık tutan bu iki düşünür, eleştiri bağlamında çağa damgasını vurmuş, Aydınlanma’yı Aydınlanma Çağı içerisinde eleştirme cesaretini gösterebilmişlerdir. Her ikisi de usunu kullanabilen insanın duygusal yönüne de vurgu yaparak insanın kültürel, ahlaki, dinî ve siyasi yönünü ele almışlardır. Bu düşünürlerin görüşlerine baktığımızda, genel olarak irade kavramından hareketle ahlaki gelişim çerçevesinde aklını kullanabilen insana yöneldikleri görülür. Bu bağlamda, Rousseau’nun eğitim aracılığıyla kültürlü bir toplum yaratma gayesi, Kant’ta ahlaki bir gelişim olarak görülmektedir. Buna göre bu çalışmada, özellikle Kant’ın Rousseau’dan ahlaki ve siyasi bağlamda nasıl etkilendiğini gözler önüne sermek temel amacımızdır. Rousseau, birçok düşünür için bir dönüm noktası olmuştur ki aynı Aydınlanma Çağı’nı paylaşan Kant bunlardan en önemlisi olarak karşımıza çıkar. Kant için nasıl David Hume onu uyuduğu uykudan uyandırdıysa bir anlam da Rousseau da duygusal bağlamda Kant üzerinde aynı etkiyi yapmış denilebilir.

| Kırıkkale Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim