Yazar "Kürüm, Aytül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akkaraman koyununda seksüel siklus süresince ovidukt epitelinde meydana gelen değişimlerin ışık ve elektron mikroskobik olarak incelenmesi(2012) Kürüm, Aytül; Özen, AsumanBu araştırma, seksüel siklus süresince Akkaraman koyunu ovidukt epitelinde meydana gelen değişimlerin ışık ve elektron mikroskop düzeyde incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışmada 10 baş östral (folliküler evrede), 10 baş luteal ve 5 baş anöstrus döneminde olan toplam 25 baş sağlıklı, seksüel olgunluğa erişmiş Akkaraman koyununa ait oviduktun infundibulum, ampulla ve istmus bölgelerinden örnekler alındı. Işık mikroskobik incelemelerde, östral dönemde hücre boylarının daha yüksek olduğu, luteal dönemde hücre boylarının kısaldığı ve ampulla ile infundibulumda çekirdek atılışları gözlendi. Anöstrus dönemindeki bulguların diöstrus ile benzerlik gösterdiği saptandı. Yapılan histokimyasal boyamalarda östral dönemde ampulladaki sekretorik hücrelerde salgı miktarının arttığı belirlendi. Elektron mikroskobik incelemelerde östral dönemde özellikle ampulladaki sekretorik hücrelerde üç tip granüle rastlandı. Bunlar, açık renkli olan ve granül membranının altında dağınık orta yoğunlukta elektron koyu içeriğin bulunduğu birinci tip granüller, elektron koyu bir odak taşıyan ve bu odağın çevresinde konsantrik lamelli bir yapı sergileyen ikinci tip granüller olarak tanımlandı. Bu tip granüllerin bazılarında elektron koyu odağın ekzantrik olarak yerleştiği de gözlendi. Üçüncü tip granüller ise, elektron koyu odak taşımayan konsantrik lamelli granüller olarak belirlendi. Çalışma sonunda Akkaraman koyununda seksüel siklus süresince ovidukt epitelinde histolojik değişiklikler olduğu belirlendi. Sekretorik hücrelerde salgı miktarı ile salgı karakterinin, siklusun dönemlerin ve oviduktun bölümlerine göre değiştiği belirlendi.Öğe Ankara tavşanı ince bağırsağında paneth hücrelerinin morfolojisi, histokimyası ve ince yapısı üzerinde çalışmalar(2009) Ergün, Emel; Ergün, Levent; Özen, Asuman; Kürüm, AytülBu araştırma, Ankara tavşanı ince bağırsağındaki Paneth hücrelerinin morfolojisini, histokimyasal özelliklerini, yerleşim bölgelerini ve sayısal dağılımını ortaya koymak amacıyla yapıldı. Çalışmada materyal olarak özel yetiştiricilerden sağlanan 10 adet sağlıklı, erişkin Ankara tavşanının duodenum, jejunum ve ileumlarından alınan doku örnekleri kullanıldı. Lieberhkühn kriptlerinde gözlenen Paneth hücreleri, bazalinde çekirdeği ve apikalindeki asidofilik granülleriyle tanındı. Granüller, Mallory’nin üçlü boyama tekniği, Phloxine-tartrazine, Alcian blue-performik asit ve Mallory’nin fosfotungstik asit-hematoksilen uygulamasına pozitif reaksiyon, Periyodik asit-Schiff (PAS), Alcian blue (pH 2.5), PAS-Alcian blue pH 2.5 boyamalarına ise negatif reaksiyon verdi. Paneth hücrelerinin ince bağırsağın tüm uzunluğu boyunca homojen bir dağılım göstermediği, hücre yoğunluğunun duodenumdan ileuma doğru gidildikçe arttığı gözlendi. İnce bağırsağın üç bölgesi arasındaki farkın istatistiksel olarak önemli olduğu (p<0.01) saptandı. Elektron mikroskobik incelemelerde bazı Paneth hücrelerinin apikal sitoplazmasında elektron yoğun ve homojen granüller, bazılarında ise elektron yoğunlukları farklı olan homojen granüller görüldü.Öğe Comparison of the effects of zinc-silver cream and Nigella sativa oil on wound healing and oxidative stress in the wound model in rats(2020) Kumandaş, Ali; Karslı, Birkan; Kürüm, Aytül; Çınar, Miyase; Elma, ErtuğrulThe present study was undertaken to evaluate of Nigella sativa oil (NSO) and zinc-silver cream in a rat model of wound healing by means of clinical appearance, histopathology, oxidative stress parameters, and biomechanical tests. The rats were divided into three groups, each having twenty animals. Group 1 served as a control having wound. Other two groups received either NS oil or zinc-silver cream in addition to the wound. The study was initiated after the animals rested for 2 weeks for acclimation. Blood samples were collected from 10 randomly selected animals from each group at days 0, 3, 7 and 14 for oxidative stress measurements. Differences among groups for blood lipid peroxidation and antioxidant values were determined with respect to biochemical oxidative stress results (P<0.01). Wound sites of 10 animals from each group were allocated for histopathological examinations, and those of the remaining 10 animals from each group were used in biomechanical testing. Histopathological examination revealed that epithelization occurred in all groups. Inflammatory response with an intensive vascularization was present in the samples of the silver group (P<0.01). Consequently, zinc-silver group has differed positively in terms of biochemical and biomechanical and histological aspects compared to other groups for wound healing and oxidative stress.Öğe Determination of alpha-naphthyl acetate esterase (ANAE) activity inperipheral blood leukocytes of pregnant, adult, and kitten Angora cats(2015) Bayraktaroğlu, Alev Gürol; Şimşek, Özkan; Kürüm, Aytül; Arıkan, Şevket; Ergün, EmelThis study aimed to determine the alpha-naphthyl acetate esterase (ANAE) activity of peripheral blood leukocytes in pregnant, kitten, and adult Angora cats. In each group 9 healthy pregnant, adult, and kitten Angora cats constituted the material of the study. Optimum reaction was achieved after a 3 h incubation period at pH 5.8, by ANAE staining. Two types of reaction were observed in ANAE () T lymphocytes. The first reaction was a dot-like positivity pattern characterized by the presence of large granules, while the other was a granular positivity pattern characterized by the presence of 3 to 5 small granules. B lymphocytes reacted negatively in ANAE staining. The rate of ANAE () lymphocytes in pregnant, kitten, and adult Angora cats was 62.89 ± 1.29%, 68.37 ± 1.22%, and 77.71 ± 1.63%, respectively. In conclusion, the lowest rate of ANAE-positive lymphocytes was detected in the pregnant cats, depending on the maternal immune tolerance supported by hormonal mechanisms. An increased rate of ANAE-positive lymphocytes was detected in the kittens, and the highest rate was measured in the adults, in parallel with the development of the immune system.Öğe Elektroeğirme Yöntemiyle Üretilmiş ve Biyouyumluluğu İyileştirilmiş Nanofiberlerin Menisküs Tedavisinde Uygulama Potansiyeli(2018) Karahan, Siyami; Garipcan, Bora; Kürüm, Aytül; Kürüm, Barış; Türk, Mustafa; Uğurlu, MahmutBu çalısmanın amacı; biyouyumlulugu iyilestirilmis nanofiberlerin sentezlenmesi ve mezensimal kök hücre ekerek bu nanofiberlerin kondrojenik potansiyele etkisinin ve mesensimal kök hücreli veya hücresiz menisküs doku mühendisliginde kullanım potansiyelinin in vitro ve in vivo olarak arastırılmasıdır. Amino asit ilavesi ve antikor immobilizasyonu yapılarak PHEMA (poli(2-Hidroksietil metakrilat)?dan elektroegirme ile 190 ile 390 nm çaplarında nanofiberler üretilerek karakterize edildi. Nanofiberde kültüre edilmek üzere yag dokudan mezenkimal kök hücre izole edildi. Elde edilen hücrelerin % 36,6?sının kök hücre oldugu flow sitometri ile belirlendi. Ikili boyama ve Annexin- V ile yapılan degerlendirmede; nanofibere ekilen hücrelerin 5. günde canlılık oranı sırasıyla % 75,54 ve % 72 bulundu. Ayrıca 5. gün metabolik aktiviteleri Alamar Blue ile ölçüldü ve redüksiyon oranı % 74,93 bulundu. GAG/ DNA oranı belirlendi ve oranın 10. gününde en yüksek degerde oldugu görüldü. ELISA ile ölçülen COMP konsantrasyonun nanofibere ekimi müteakip 10. günde artıs kaydettigi tespit edildi. Real Time PCR?de Tip-I kollagen, Tip-II kollagen, Sox-9 ve Aggrecan sentezine bakıldı. Iki boyutlu hücre kültürüne nazaran nanofibere ekilen hücrelerdeki sentezin kısmen daha fazla oldugu belirlendi. In vivo mezensimal kök hücrelerin takibi amacıyla Green Floresan Protein (GFP) geni transfeksiyonu yapıldı ve semikantitatif olarak transfenksiyon oranı % 45 ± 10,41 bulundu. Transfekte hücreler nanofibere ekilerek hayvan deneylerinde kullanıldı. Hayvan deneylerinin sonunda menisküs histolojik ve immünohistokimyasal (tip I ve tip II kollagen) olarak degerlendirildi. Mezensimal Kök hücre tasıyan ve tasımayan nanofiber uygulanmıs olan menisküslerde hasarlı bölgede gelisen dokularda fokal olarak kondrosit morfolojisi tasıyan hücrelere ve kıkırdak matriksi özelligi gösteren yapılara rastlandı. Buna ragmen, in vitro çalısmalardaki tatmin edici sonuçlar, yapılan histolojik ve immünohistokimyasal çalısmaların istatistiksel degerlendirmelerine yansımadı. Sonuç olarak; elektroegirme yöntemiyle elde edilmis pHEMA nanofiberlerin kondrojenik ve menisküs doku mühendisliginde kullanım potansiyeli in vitro olarak gösterilmistir. Kondrojenik potansiyele dair histolojik ve immünohistokimyasal isaretler olmasına ragmen mezensimal kök hücre ekilmis ve ekilmemis nanofiberler in vivo çalısmada bu potansiyeli yeterine gösterememistir.Öğe Ergin atlarda III, IV ve VI. çift kranial sinirlerin transversal kesit alanları ve myelinli akson sayıları(2013) Bolat, Durmuş; Bahar, Sadullah; Kürüm, Aytül; Gültiken, Murat ErdemEkstrinsik göz kaslarının motor uyarımını sağlayan n. oculomotorius, n. trochlearis ve n. abducens’in transversal kesit alanları ve içerdiği myelinli akson sayılarının belirlenmesi amaçlandı. Çalışmada 3 dişi, 3 erkek yetişkin at kullanıldı. Doku örnekleri sinirlerin cavum subarachnoideale’de seyreden bölümlerinden alındı. Parafin blokları hazırlanan dokular 4 ?m kalınlığında transversal olarak rotary mikrotom ile kesildi, Masson trikrom ile boyandı. Sinirlerin kesit alanları Cavalieri metodu ile içerdikleri myelinli akson sayıları ise parçalama yöntemi ile araştırıldı. Sağ ve sol göze ait sinirlerin kesit alanları ve içerdikleri myelinli akson sayıları arasında istatistiki bir fark gözlenmediğinden sinirlerin akson sayıları taraf ayırt etmeksizin tek bir veri olarak (median) değerlendirildi. Sinir kesitlerinin alanları n. oculomotorius, n. trochlearis ve n. abducens için sırası ile 2.647 mm2, 0.511 mm2 ve 1.092 mm2 olarak, myelinli akson sayıları ise sırası ile 13.523, 2.034 ve 4.151 adet olarak tespit edildi. Atlarda III, IV ve VI. çift kranial sinirlerin transversal kesit alanlarının ve myelinli akson sayılarının belirlendiği çalışma sonuçlarının bu alandaki bilgi birikimine katkı sağlayacağı ve gelecekte yapılacak çalışmalara ışık tutacağı sonucuna varıldı.Öğe Granüllü metrial bez hücreleri(2007) Kürüm, AytülGranüllü metrial bez hücreleri (GMG) henüz tüm fonksiyonları net olarak ortaya konamamış ve farklı araştırıcılar tarafından farklı özellikleri değerlendirilerek bilim dünyasına sunulmuş, özellikle rodentlerde desidua bazalis ve metrial bezde ortaya çıkan, immun sisteme ait olduğu savunulan bir hücre tipidir. Bu derleme, GMG hücrelerine ilişkin makalelerin bir özetidir ve bu verilerin meslektaşlarımızla paylaşılması amacıyla hazırlanmıştır.Öğe Immunohistochemical expression of anti-oxidants in bovine oviduct epithelial cells of estral and luteal phases(2016) Kürüm, Aytül; Deprem, Turgay; Kocamış, Hakan; Karahan, SiyamiSummary: The present study aimed to evaluate immunohistochemical distributions of anti-oxidative enzymes Cu Zn-Superoxide dismutase (SOD-1), catalase, and Glutation peroxidase-1 (GPX1) in the bovine oviduct epithelial cells of estral and luteal phases. The results indicated both ciliated and secretoric cells of the oviduct mucosa exibited varying degrees of immureactivity for all. The SOD-1 and GPX1 immunostainings were more conspicuous in luteal phase while catalase immunostaining was more apparent in estral phase, especially in the isthmus region of the oviduct. In contrast to catalase, GPX1 immunoractivity was absent or limited in the isthmus. All regions of the oviduct mucosa had similar SOD-1 immunoreactivity. SOD-1 and GPX1 immunoreactivities were more apparent in samples of the luteal phase while catalase immnureactivity was higher in those of the estral phase. Presence of anti-oxidative enzymes catalase, SOD, and GPX1 immunostainings in the bovine oviduct suggests that the bovine oviduct epithelial cells are most likely engaged into synthesis of such enzymes and possibly the source of anti-oxidative enzymes in oviduct fluid. The oviduct regions, each of which executes different reproductive functions, varied by means of catalase and GPX1 expressions, suggeting that anti-oxidants may possibly contribute to different physiological proceses in the reproductive cycle. Furthermore, anti-oxidant expressions also varied between luteal and estral phases, suggesting that oviduct epithelial cells are possibly influenced by hormonal changes in regard to anti-oxidant expression. Presence of SOD-1 immunoreactivity in some but not all basal cells of the oviduct epithelial lining should be further investigated for possible heterogeneities among basal cells and for origin of secretory and ciliated cells.Öğe Investigation of mast cell distribution in the ovine oviduct during oestral and luteal phases of the qestrous cycles(2014) Kürüm, Aytül; Özen, Asuman; Karahan, Siyami; Özcan, ZiyaMast hücreleri birçok organ ve sistemdeki çeşitli fizyolojik süreçlerde önemli rolleri bulunan heterojen hücre topluluğudur. Bu çalışmada koyun ovidukt mukozasındaki mast hücrelerini boyanma özellikleri ve ince yapı düzeyinde incelemeyi amaçladık. Mezbahanede kesim sırasında östral ve luteal dönemleri Akkaraman koyunlarının oviduct örnekleri alındı. Alınan örnekler %10 formol ve IFAA ile tespit edilerek Toluidin blue ve Alcian blue-Safranin O (Ab/SO) ile boyandı. Mast hücrelerinin, kan damarlarının ve ovidukt epitelinin bazal membranına yakın olarak yerleştiği görüldü. IFAA ile tespit edilen dokulardaki mast hücre sayısının %10 formolle tespit edilen dokulara göre daha fazla olduğu belirlendi (P0.003). Dikkat çekici olarak mast hücrelerinin tamamının Ab() ve SO(-) olduğu görüldü. Luteal ve östral dönemler arasında mast hücre sayısı yönünden fark bulunamadı (P0.05). Fakat ovidukt bölgeleri arasında istatistiksel olarak önemli fark vardı ve mast hücre sayısı istmusta daha azdı (P0.006). Elektron mikroskobik incelemelerde mast hücrelerinin elektron açık ve elektron koyu olmak üzere iki tip granül içerdiği ortaya konuldu. Bazı elektron açık granüllerde eksantrik yerleşimli elektron koyu kristal benzeri bir yapının varlığı gözlendi. İstmusta mast hücrelerinin daha az sayıda görülmesinin ve granüllerdeki eksantrik yerleşimli kristal benzeri yapının daha sonraki çalışmalarda araştırılması önemlidir.Öğe Kapsaisin uygulanan sağlıklı diabetik sıçanların karaciğer dokusunda GPX-1’in real time-PCR expresyon profilinin çıkarılması(Kırıkkale, 2014) Kürüm, Aytül; Kocamış, Hakan; Deprem, Turgay…Öğe Koyun glandula pinealis?inin puberta ve puberta sonrası dönemde stereolojik, immunohistokimyasal ve histokimyasal metotlar ile incelenmesi(2015) Bolat, Durmuş; Kürüm, Aytül; Atmaca, Hasan Tarık; Tıpırdamaz, Saadettin[Abstract Not Available]Öğe Ovgp1 expression in boec and oviduct: An immunohistochemical and immunocytochemical study(Veteriner Fakultesi Dergisi, 2021) Kürüm, Aytül; Kocamiş, Hakan; Karahan, Siyami; Türk, Mustafa; Özkabadayi, YasinOviduct is an important tubular organ fostering critical physiological processes such as transport of gametes and embryos, capacitation, fertilization, early embryo development, and maturation of gametes. The aim of the present study was to evaluate oviduct specific glycoprotein-1 (OVGP1) expression in the oviduct regions at different phases of the sexual cycle and bovine oviduct epithelial cells (BOEC). In the study, oviduct samples collected from 6 cows in estral and luteal phases were used. The oviduct samples were collected from the ampulla, isthmus and fimbria and evaluated through routine histology and immunohistochemical studies for OVGP1. The primary BOEC were obtained from the ampulla region and characterized by cytokeratin expression. The immunohistochemistry assay indicated that OVGP1 is expressed in secretory cells of the bovine oviduct. OVGP1 expression varies by the oviduct regions and phases of the sexual cycle. Changes in OVGP1 expression during the sexual cycle suggestively indicates a hormonal influence. Regional difference in OVGP1 expression is most likely related to the physiological events that occur in different regions of the oviduct. BOEC isolated from the oviduct of estral and luteal phases also expresses OVGP1. Further studies should focus on possible role of OVGP1 in adaption of BOEC to very tedious condition like cell culture. © 2021, Veteriner Fakultesi Dergisi. All rights reserved.