Yazar "Kandemir, Süheyla" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dilde Masson Hemanjioma(2016) Kandemir, Süheyla; Şimşek, Gökçe; Melikoğlu, Bengi; Balcı, Mahi; Muluk, Nuray Bayar; Kılıç, Rahmiİntravasküler papiller endotelyal hiperplazi (Masson hemanjioma) nadir görülen, normal kan damarları veya vasküler malformasyonlarda, endotel hücrelerin aşırı proliferasyonunun yol açtığı vasküler kaynaklı benign bir lezyondur. Anjiosarkom ile karışabilir. Masson tümörü vücudun herhangi bir bölgesindeki kan damarlarında görülebilir, fakat çoğunlukla cilt ve ciltaltı dokusunda görülür. Oral kavitede Masson tümörü çok nadir bir durumdur. Onüç yaşında bayan hasta dilde kitle şikâyeti ile polikliniğimize başvurdu. Dildeki bu lezyon 1 yıldır mevcuttu. Hastanın oral muayenesinde dil sağ lateralinde yaklaşık 1x1 cm'lik yüzeyden kabarık, mavi renkli, yumuşak kıvamda bir kitle görüldü. Total olarak eksize edilen kitlenin, histopatolojik inceleme sonucu Masson hemanjioma olarak rapor edildi. Bu olguyu dilde Masson hemanjiomanın nadir görülmesi ve oral kavite kitlelerinin ayırıcı tanısında düşünülmesi gerektiği nedeniyle sunduk.Öğe Koku fizyolojisi ve koku testleri: derleme(2016) Kandemir, Süheyla; Muluk, Nuray BayarBu derleme yazısında; koku fizyolojisi ve koku testleri ele alınmıştır. Koku, maddelerin havaya sürekli yaymış oldukları uçucu, kimyasal moleküllerdir. Koku duyusunun besin maddelerinin tanınmasında, zararlı kimyasal maddelerin etkilerinden kaçınmada, istekli yemek yemede ve sinir sistemi fonksiyonlarının düzenlenmesinde rolü vardır. Koku bozuklukları iletimsel, sensörinöral ya da mikst tipte olmaktadır. Koku fonksiyonunu değerlendirmek çok kolay değildir. Bu değerlendirme birçok parametre ile yapılmaktadır. Uygulanan testler psikofizik testler ve elektrofizyolojik testler olarak ikiye ayrılır. Psikofizik testler koku kaybının klinik değerlendirmesi için kullanılırken, elektrofizyolojik testler öncelikli olarak araştırma amaçlı kullanılmaktadır. Koku duyusu bozuklukları, genellikle diğer duyu bozuklukları gibi objektif testler ile değerlendirilmemekte; ve klinisyenler tarafından da ihmal edilmektedir. Bu nedenle bu konunun ilgilendirdiği bölümler olan KBB, Nöroloji ve Aile Hekimlerinin muayenesi sırasında koku gibi duyusal sisteme farkındalık arttırılması amaçlanmıştırÖğe Multipl skleroz'lu hastalarda koku duyusunun değerlendirilmesi(Kırıkkale Üniversitesi, 2015) Kandemir, Süheyla; Muluk, Nuray BayarBu çalışmanın amacı daha önce yeterince çalışılmamış bir konu olan, Multipl Skleroz'lu hastalarda koku fonksiyonlarının değerlendirilmesidir. Çalışmaya 18-80 yaşları arasındaki Revised McDonald criteria 2010'a göre multipl skleroz (MS) tanısı konulan 20 hasta ve 20 sağlıklı birey dahil edildi. Çalışmaya alınan tüm hastalara genel KBB ve endoskopik muayene (koku bölgesiyle ilgili nazal endoskopik muayene dahil) ve nörolojik muayenelerinin ardından EDSS (Genişletilmiş Özürlülük Durumu Derecesi), Yorgunluk Ciddiyet Skalası (FSS), MoCA (Montreal Cognitive Assestment) kognitif testi ve Brief Smell Identification test(Kısa koku tanıma testi)(BSIT) uygulandı. MS hastalarının rutin takibinde kullanılmak üzere Magnetik Rezonans (MR) çekimi yapılmakta olduğundan dolayı, son iki yılda çekilmiş Kranial MR'ları alınarak retrospektif olarak lezyonların yerleşim yerleri, dağılım ve ölçümleri yapıldı. Kranial MR da santral koku bölgeleri olan temporal lobda insular girus, corpus amigdala; ve periferik koku bölgeleri olan olfaktor bulbus, traktus ve sulkus incelendi.Koku bölgelerinde MS lezyonlarının (plaklarının) olup olmadığı değerlendirildi. Çalışmamızda yaş ve cinsiyet grupları arasında toplam koku skoru açısından istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılık bulunmamıştır (p>0.05). MoCA değerleri MS grubu bireylerde kontrol grubu bireylere göre anlamlı derecede daha düşük bulunmuştur(p<0.05). Yorgunluk Ciddiyet Skalası değerleri iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede bir farklılık saptanmamıştır (p>0.05). Fakat MS grubu bireylerin % 50'si, sağlıklı kontrol grubunun da % 35'i yorgun olarak bulunmuştur. Toplam koku skoru değerleri ise MS grubu bireylerde kontrol grubu bireylere göre anlamlı derecede daha düşük bulunmuştur (p<0.05). Sonuç olarak multipl skleroz'lu hastalarda koku fonksiyonlarında bozulma olmaktadır. Bu nedenle koku bozukluklarınına doğru tanı konulması için kolay ulaşılabilir ve güvenilir test olan BSIT'in yaygın olarak KBB uzmanlarınca kullanılmasını öneriyoruz. Anahtar Sözcükler: Multipl Skleroz (MS),Brief Smell Identification Test, Montreal Cognitive Assestment (MoCA),Genişletilmiş Özürlülük Durumu Derecesi (EDSS), Yorgunluk Ciddiyet Skalası (FSS),Kranial Magnetik Rezonans (MR), Koku bölgesiÖğe Olfactory acuity based on Brief Smell Identification Test (BSIT?) in migraine patients with and without aura: A cross-sectional, controlled study(Elsevier Ireland Ltd, 2022) Kandemir, Süheyla; Pamuk, A. Erim; Habipoğlu, Yasin; Özel, Gökçe; Bayar Muluk, Nuray; Kılıç, RahmiObjective: The aim of this study was to evaluate olfactory acuity in migraine patients with and without aura (MwA and MwoA) Material and methods: The study included 30 MwA patients, 30 MwoA patients, and 30 age- and gender-matched controls. Demographic features and odor-related symptoms (osmophobia, odor offensiveness, and odor-triggered attack status) were noted. Olfactory acuity was measured using the Brief Smell Identification Test (BSIT®), a 12-item derivative of the University of Pennsylvania Smell Identification Test (UPSIT®). BSIT® scores were compared between the migraine patients and controls. Results: The mean BSIT® score did not differ significantly between the MwA patients (8.7 ± 0.9) and MwoA (9.17 ± 0.9) patients (P = 0.094); however, the mean score in the control group was higher (10.4 ± 0.6) than in the MwA and MwoA patients (P < 0.001). The mean BSIT® score did not differ significantly between patients with and without odor-triggered migraine attacks (9 ± 0.9 and 8.8 ± 0.8, respectively) (P = 0.4). Osmophobia and odor-triggered attacks were more common in the MwA patients than in the MwoA patients (odor-triggered attacks: 66% vs. 40% [P = 0.04]; osmophobia: 76.6% vs. 60% [P = 0.16]) Conclusion: Olfactory acuity is lower during attack-free periods in migraine patients, as compared to controls. Migraine aura status does not affect olfactory acuity. Odor-triggered attacks, osmophobia, and offensive odors between attacks were more common in the MwA patients than in the MwoA patients. © 2021Öğe Septoplasti Sonrası Retinal Arter Dal Oklüzyonu(2016) Tozar, Mesut; Kandemir, Süheyla; Şimşek, Gökçe; Onaran, Zafer; Kılıç, RahmiNazal septum deviasyonu sonrası burundan nefes alamama Kulak Burun Boğaz polikliniklerinde en sık rastlanılan şikâyetler arasındadır. Bu sebeple nazal septoplasti operasyonu da Kulak Burun Boğaz kliniklerinde sıklıkla yapılmaktadır. Geçici ya da kalıcı görme kayıpları septoplasti operasyonu sonrası çok ender görülebilen komplikasyonlar arasındadır. Biz de bu vakamızda septoplasti sonrası retinal arter dal oklüzyonuna bağlı görme kaybını sunmayı amaçladık. Otuz altı yaşında erkek hasta kliniğimize burun tıkanıklığı şikâyetiyle başvurdu. Anamnezde hastanın şikâyetlerinin uzun süredir olduğu ve çocukken burnuna darbe aldığı öğrenildi. Hasta sigara içmiyordu ve ek hastalığı da yoktu. Hastaya kliniğimizde septoplasti operasyonu yapıldı. Hastanın postop 1. saatte sol gözde görme azlığı tespit edildi. Hastanın Göz muayenesinde sol göz alt retinal dalcık trasesi ve alt perifer retinal arter trasesi bölgelerine uyan retinada ödem izlendi. Sıklıkla yapılan Septoplasti operasyonları hastaların burun tıkanıklığını dramatik olarak değiştirdiği için perioperatif dönemde hastalar iyi takip edilmeli ve değerlendirilmelidir. Medikal ve hukuki yaptırımlarla başa çıkabilmek için Göz hekimleri ve Kulak Burun Boğaz hekimleri bu gibi komplikasyonların oluşma ihtimali konusunda dikkatli olmalıdırlar.Öğe SEPTORİNOPLASTİ YAPILAN HASTALARDA SPREADER GREFT KONULMASININ AMELİYATIN FONKSİYONEL VE ESTETİK SONUÇLARI ÜZERİNE ETKİSİ(Kırıkkale Üniversitesi, 2023) Kandemir, Süheyla; Pamuk, Ahmet ErimAmaç: Spreader greft konularak ve konulmadan septorinoplasti ameliyatı yapılan hastalarda, ameliyatın fonksiyonel ve estetik sonuçlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Çalışmada, 2018-2022 tarihleri arasında septorinoplasti ameliyatı yapılan 52 hasta retrospektif olarak incelendi. Hastalar spreader greft konulanlar (Grup 1, n=30) ve spreader greft konulmayanlar (Grup 2, n=22) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Hastaların fonksiyonel ve estetik sonuçları ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası burun tıkanıklığı semptom değerlendirme ölçeği (NOSE), sinonazal sonuç testi-22 (SNOT-22) ve yüz görünümünden memnuniyet (FACE-Q) ölçeği ile değerlendirildi.Bulgular: Gruplar arasında yaş ve cinsiyet açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı. Her iki grupta da ameliyat sonrası NOSE ve SNOT-22 skorları, ameliyat öncesi skorlara kıyasla, anlamlı düzeyde düşük idi (pÖğe The Efficacy of Gabapentin+Dexamethasone for Postoperative Analgesia Following Septoplasty: A Prospective Randomized Placebo-Controlled Trial(SAGE Publications Inc., 2023) Kandemir, Süheyla; Pamuk, A.Erim; Özel, Gökçe; Gençay, Işın; Kılıç, RahmiAims: This study aimed to compare the efficacy of gabapentin, dexamethasone, and gabapentin + dexamethasone for pain control after septoplasty. Materials and Methods: This prospective randomized trial included 120 patients that underwent septoplasty and were randomly divided into 4 groups: group G (preoperative gabapentin 600 mg p.o.); group D (intraoperative dexamethasone 8 mg i.v.); group GD (preoperative gabapentin 600 mg p.o. + intraoperative dexamethasone 8 mg i.v.); group C (placebo control). Results: The median VAS score was significantly lower in groups G and GD at 1, 2, 4, 6, 12, and 24 hours postsurgery than in group C (P <.008 for all). The median VAS score was significantly lower in group D than in group C at 1, 2, and 4 hours postsurgery (P <.008 for all). There weren’t any significant differences in the VAS score between groups D, G, and GD at any time point. Groups G, D, and GD had a significantly lower frequency of rescue analgesic use than group C; however, there were no differences between groups G, GD, and C (P <.001 and P =.108, respectively). Conclusion: Gabapentin, dexamethasone, and gabapentin + dexamethasone are equally more effective analgesics during the first 4 hours postsurgery than placebo. The addition of dexamethasone to gabapentin does not provide extra analgesia. Both gabapentin and gabapentin + dexamethasone have a more prolonged analgesic effect than dexamethasone alone. © The Author(s) 2022.