Yazar "Oğurel, Reyhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 0.1% Nepafenac reduces pain and increases patient comfort during cataract surgery(Elsevier, 2018) Oğurel, Tevfik; Oğurel, Reyhan; Onaran, Zafer; Ornek, KemalPurpose: To evaluates analgesic effectiveness of 0.1% nepafenac during cataract surgery. Methods: This prospective randomized randomized double-masked, placebo-controlled study comprised 80 eyes of 40 consecutive patients who underwent bilateral cataract surgery and implantation of foldable intraocular lens with topical anesthesia with and without topical nepafenac drops. Each eye of patients was assigned to group 1 and group 2. Topical anesthesia combined with 0.1% nepafenac used three times a day the day before the surgery and once half an hour just before the surgery was group 1, consisting of 40 eyes, and topical anesthesia with using placebo was group 2 consisting of 40 eyes. Patients were asked to score their pain using a visual analog scale (VAS) and verbal pain scale (VPS) immediately following the surgery. When the patient moved or squeeze the eye during surgery, the surgical comfort was evaluated as bad and otherwise, it was evaluated as good. Results: When the intensity of pain during the surgery was evaluated, the percentage of patients reporting mild or no pain in group 1 was %825 and in group 2 was %45. Mean VAS pain score and mean VPS pain score in group 1 was significantly lower than that in group 2(p = 0.024, p < 0.001). Surgical comfort in group 1 was %825 and in group 2%65(P = 0.075). Conclusion: 0.1% nepafenac reduces pain of patients who undergone routine clear corneal phacoemulsification with topical anesthesia and may increase patient comfort during the surgery when used preoperatively.Öğe A study comparing intelligence scores of patients of hypermetropia and myopia in children(Ondokuz Mayis Universitesi, 2022) Oğuztürk, Ömer; Oğurel, Reyhan; Demır, Nefise; Oğurel, TevfikThis study aimed to evaluate the association between intelligence and refractive error in children. Children with refractive error were consecutively enrolled from the outpatient eye disease clinic at the blinded for peer review. Seventy-six Turkish children were thirty-two female and Forty-four male, aged 6–16 years, participated in this study. Wechsler Intelligence Scale for Children Revised was used for Intelligence quotient. Full Intelligence quotient score and verbal Intelligence quotient, picture completion, similarities comprehension, digit span subgroups in children with myopia were higher than that of hypermetropia group (p<0.05). Present study indicated cognitive ability in children with myopia is higher than that of hypermetropia children. The mechanisms of high cognitive ability in children with myopia should be described in further studies. © 2022 Ondokuz Mayis Universitesi. All rights reserved.Öğe Antiglokomatöz Tedavi Alan Hastalar Gerçekten Glokom Hastası mı?(2017) Onaran, Zafer; Oğurel, Reyhan; Oğurel, TevfikAmaç: Glokom olmadığı halde glokom tanısı konularak yıllardır göz tansiyonu damlası kullanmak zorunda kalan hastalara nasıl tanı konduğu, hangi ilaçları kaç yıl süreyle kullandığı ve bu ilaçların hasta üzerinde olan etkileri araştırıldı.Gereç ve Yöntemler: Çalışma retrospektif olarak kullandığı glokom ilacını tekrar reçete etmeye ya da raporu bittiği için raporunu yenilemeye gelen hastalar ile glokomu olduğunu söyleyip kontrole gelen hastalar arasında yapıldı. Tüm hastalar glokomu olmayan, oküler hipertansiyonu olan ve gerçekten glokomu olan hastalar olarak 3 guruba ayrıldı. Bu hastalara rutin göz muayenesinden sonra santral kornea kalınlığı(SKK) ölçümleri, görme alanı testi ve sinir lifi analizleri yapıldı. Muayene sonrası hastalara hangi ilaçları kaç yıldır kullandıkları, yöntemler tarif edilerek hangi yöntemle göz içi basıncı (GİB) ölçüldüğü, SKK'nın ölçülüp ölçülmediği, daha önce görme alanı testi ve düzenli kontrol yaptırıp yaptırmadıkları soruldu. Hastalardan ilaçlarını kesmeleri istenerek 2 hafta sonra GİB takibine çağrıldı.Bulgular: Tüm hastalar değerlendirildiğinde hastaların yalnız %7.1'inde (8/113) gerçekten glokom mevcuttu. Hastaların ilaç kullanım süreleri ortalama 3.84±1.24 yıldı. Hastaların ortalama SKK sağlıklı gurupta 583.51±27.55 ?, oküler hipertansiyonu olan gurupta 558.12±36.80 ?ve glokomu olan hastalarda 552±23.10? idi. Hastaların yalnız 12'si(%10.6) daha önce tansiyonlarının aplanasyon tonometrisi ile ölçüldüğünü ifade etti, geri kalan tamamında ölçümler non-kontak tonometri ile yapılmıştı. Sonuç: Günlük uygulamada glokomun yanlış teşhisi yaygın bir konudur, glokom hastaları glokom kriterleri açıkça karşılanmadığında yeniden değerlendirilmelidirÖğe Autologous serum effect on corneal endothelial damage in the phacoemulsification rabbit model(Derman Medical Publ, 2017) Usta, Gülşah; Oğurel, Reyhan; Onaran, Zafer; Pekcan, Zeynep; Oğurel, Tevfik; Karsli, Birkan; Gökçinar, Nesrin BüyüktortopAim: This study used specular microscopy to evaluate the possible effects of applying autologous serum to the anterior chamber on the corneal endothelial damage created by the ultrasonic vibrations of phacoemulsification (PHACO) in rabbits. Material and Method: The study, which was approved by the Ethics Committee, involved both eyes of nine 5 month-old (about 3 kg) New Zealand genus albino male rabbits. Group 1(6 eyes) received only an application of 0.2 ml autologous serum; Group 2 (6 eyes) received only the ultrasonic vibrations for 20 seconds: and Group 3 (6 eyes) received 0.2 ml autologous serum followed by ultrasonic vibrations for 20 seconds. Measurements were made before the intervention and at the 1st and 7th days postoperatively using specular microscopy, intraocular pressure, and pachymetry metrics, and the data were compared statistically. Results: Postoperative 1st week, the cornea thickness increased from 385 mu to 445 mu in Group 2 (PHACO only) and from 398 mu to 402 mu in Group 2 (PHACO plus autologous serum). However, this difference was not statistically significant. Postoperative 1st day standard deviation (p < 0.05) and variation coefficient (p < 0.05) values of the specular microscopy parameters for Groups 2 and 3 were higher than for Group 1. Postoperative 1st week it was observed that the parameters of the three groups were similar and had returned to the preoperational values. Between the endothelial cell numbers, the cell density, the cell space average, the largest and the smallest percentage of the cell and the hexagonal cell area values, there were no statistically significant differences at the three measurement time points. Discussion: This study showed that, after the phacoemulsification process, autologous serum applied to the anterior chamber can, by positive possible effects on endothelial pump functions, reduce corneal edema without morphological changes, which can be confirmed with specular microscopyÖğe Bilateral Recurrent Optic Neuropathy with Unilateral Oculomotor Nerve Palsy in Giant Cell Arteritis(Informa Healthcare, 2013) Örnek, Nurgül; Dağ, Ersel; Büyüktortop, Nesrin; Oğurel, Reyhan; Örnek, Kemal…Öğe Branch Retinal Artery Occlusion following Dental Extraction(Hindawi Ltd, 2014) Oğurel, Tevfik; Onaran, Zafer; Oğurel, Reyhan; Örnek, Nurgül; Büyüktortop Gökçınar, Nesrin; Örnek, KemalAim. To describe a case of branch retinal artery occlusion following dental extraction and to point out the ophthalmic complications of dental procedures to ophthalmologists and dentists. Case. A 51-year-old woman was referred to our clinic with painless sudden visual loss in her left eye after tooth extraction two days ago. In her left eye the best corrected visual acuity was 6/30 and fundus examination revealed peripapillary flame-shaped hemorrhages and pale retina in the upper temporal arcuate. The right eye examination was unremarkable. Conclusion. Dental procedures can lead to miscellaneous ophthalmic complications possibly due to the close proximity of the anatomic structures. Retinal arterial occlusion is a rare but serious cause of permanent visual loss among these dental procedures where the exact pathologic mechanism is still obscure.Öğe Çocukluk çağı glob yaralanmalarının epidemiyolojisi(2019) Oğurel, Tevfik; Oğurel, Reyhan; Onaran, Zafer; Örnek, Nurgül; Yumuşak, Erhan; Ölmez, YaşarAmaç: Kliniğimize glob yaralanması nedeniyle başvuran çocukların epidemiyolojik ve klinik özellikleri ile tedavi sonuçlarını değerlendirmek.Gereç ve Yöntemler: Bu retrospektif çalışmaya 01.01.2014 ile 01.07.2017 tarihleri arasında glob yaralanması nedeniyle başvuran 0-16 yaş arası 57 hastanın 57 gözü dahil edildi. Hastalar yaş, cinsiyet, travma nedeni, travma şekli (açık/kapalı) ve yeri, uygulanan tedavi ve görme keskinlikleri açısından değerlendirildi.Bulgular: Çalışmaya dâhil edilen 57 çocuğun 37’si (%64,9) erkek, 20’si (%35,1) kız çocuğuydu. Çocukların yaş ortalaması 7,63±4,27 yıl (1-16) idi. Çocuklar 0-5 yaş (bebek ve okul öncesi), 6-10 yaş (ilköğretim) ve 11-16 yaş (ortaöğretim) olmak üzere üç yaş grubuna ayrıldı. En fazla yaralanma vakası %42,1 (n=24) oranı ile 6-10 yaş grubundaki çocuklar arasında idi. Bunu 0-5 yaşları arasındaki (%33,3, n=19) ve 11-16 yaşları arasındaki (%24,6, n=14) çocuklar izledi. Tüm yaş grupları karşılaştırıldığında travmaya maruz kalan erkek sayısı kızlardan istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksekti (p=0,02). Hastaların 26’sı (%45,6) açık, 31’i (%54,4) kapalı glob yaralanması ile hastanemize başvurmuştu.Sonuç: Çoğu göz yaralanması basit tedbirlerle önlenebilirken, travmaya maruz kalan çoğu çocuk psikososyal gelişimlerini ciddi şekilde engelleyebilecek görme bozukluğu yaşayabilmektedir. Basit, koruyucu tedbirler uygulandığı takdirde kazaların büyük bir kısmının önlenebileceği bilinmelidir.Öğe Effect of 1% brinzolamide and 0.5% timolol fixed combination on intraocular pressure after cataract surgery with phacoemulsification(Ijo Press, 2013) Örnek, Kemal; Büyüktortop, Nesrin; Örnek, Nurgül; Oğurel, Reyhan; Erbahçeci, İnci Elif; Onaran, ZaferAIM: To evaluate the effect of brinzolamide-timolol fixed combination on intraocular pressure (IOP) after cataract surgery. METHODS: The study included 92 eyes of 87 patients who underwent cataract surgery and intraocular lens implantation. Patients scheduled for phacoemulsification were assigned to 1 of 2 groups. The treatment group received 1 drop of brinzolamide-timolol fixed combination immediately after surgery, and the control group received no treatment. The IOP was measured preoperatively and at 2h and 24h postoperatively. RESULTS: The mean IOP change was lower in the treatment group than in the control group at 2h postoperatively. The difference between the mean IOP values of the two groups at 2h postoperatively was found to be statistically significant. Twenty-four hours after the surgery, the mean IOP change was still higher in the control group when compared to the treatment group. CONCLUSION: The fixed combination brinzolamide timolol can effectively reduce IOP after cataract surgery.Öğe Endophthalmitis after tooth extraction in a patient with previous perforating eye injury(African Field Epidemiology Network-Afenet, 2015) Oğurel, Tevfik; Onaran, Zafer; Oğurel, Reyhan; Örnek, KemalThe aim of this stuty is to describe a case of endophthalmitis after tooth extraction in a patient with previous perforating eye injury. 50 years old male patient attempted to our clinic with complaints of sudden severe pain, reduced vision, light sensitivity and redness in the right eye. The patient stated that severe pain in his eye began approximately 12 hours following tooth extraction. The patient's ocular examination revealed a visual acuity of hand motion in the right eye. Anterior segment examination of the right eye showed intense conjunctival hyperemia, chemosis, a fine keraticprespitat and corneal edema. Dental procedures of the patients who had recently underwent ocular surgery or trauma should be done in a more controlled manner under anti -infective therapy or should be postponed in elective procedures.Öğe Evaluation effectiveness of 0.1% nepafenac on injection-related pain in patients undergoing intravitreal Ozurdex injection(Sage Publications Ltd, 2019) Oğurel, Tevfik; Oğurel, Reyhan; Özkal, Fatma; Ölmez, Yasar; Örnek, Nurgül; Onaran, ZaferPurpose: To evaluate the analgesic effect of topical 0.1% nepafenac solution during intravitreal Ozurdex injection. Methods: This prospective, randomized, double-blind placebo-controlled study included 59 patients who were diagnosed with retinal vein occlusion or pseudophakic cystoid macular edema and were selected to receive intravitreal Ozurdex injection. The patients were divided into two groups. Group 1, consisting of 31 eyes of 31 patients, received topical 0.1% nepafenac with topical anesthesia (0.5% proparacaine HCl, Alcaine; Alcon, TX, USA), and group 2, consisting of 28 eyes of 28 patients, received placebo with topical anesthesia. Results: There were 14 (45.2%) men and 17 (54.8%) women in group 1 and 16 (57.1%) men and 12 (42.9%) women in group 2. The mean age of the subjects was 64.42 +/- 5.51 years in group 1 and 62.32 +/- 7.54 years in group 2. The median visual analog scale pain score was 2 (1-3) in group 1 and 4 (1-6) in group 2. The visual analog scale pain score was significantly lower in group 1 than in group 2 (p < 0.001). Conclusion: Topical 0.1% nepafenac has an additive analgesic effect when combined with topical anesthesia for intravitreal Ozurdex injection.Öğe Glokomu olmayan hipertansif bireylerde dipper ve non-dipper kan basıncı paterninin retina sinir lifi kalınlığı üzerine etkisi(2014) Onaran, Zafer; Oğurel, Reyhan; Ebinç, Haksun; Usta, Gülşah; Şahin, Ömer; Örnek, KemalAmaç: Yirmi dört saat ayaktan kan basıncı izlemi sonucu kan basıncı seyri dipper ve non-dipper olarak saptanan hipertansif hasta- larda retina sinir lifi tabakası (RSLT) kalınlığının ölçülmesi ve farklı kan basıncı paternlerinin RSLT üzerine etkisinin araştırılması. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya hipertansiyon tanısı almış 25 hasta ile 22 sağlıklı birey dahil edildi. Hipertansif hastalar 24 saatlik ayaktan kan basıncı ölçümü yapılarak 2 gruba ayrıldı. Arteriyel kan basınçlarının gece ortalaması gündüz ortalamasından %10 ve daha fazla düşük olanlar dipper hipertansiyon grubu (n13), düşüş olmayanlar ise non-dipper hipertansiyon grubu (n12) olarak belirlendi. Takiben çalışmaya katılan tüm bireylerin RSLT kalınlığı NFAII-GDx cihazı ile ölçüldü. Bulgular: Dipper ve non-dipper gruplarında gündüz ve gece ölçülen ortalama kan basıncı değerlerinin kontrol grubundan anlamlı derecede yüksek olduğu tespit edildi (p0.05). RSLT kalınlığının değerlendirilmesinde kullanılan GDx parametrelerinden TSNIT, superior average ve inferior average değerlerinin non-dipper grubunda hem kontrol grubundan hem de dipper grubundan daha düşük olduğu görüldü. En belirgin ve istatistiksel olarak anlamlı olan farkın da kontrol grubu ile non-dipper grubu arasındaki inferior average değerinde olduğu gözlendi (67.03 ?9.15 ve 59.31?6.38, p0.01). Sonuç: Gece boyunca çoğu kişide gözlenen kan basıncı düşüşünün olmadığı (non-dipper) hipertansif kişilerde hedef son organ hasarı- nın daha ciddi boyutlarda olduğu gösterilmiştir. Çalışmanın sonucunda saptanmış olan non-dipper paternde hipertansiyonun RSLT’da oluşturduğu incelme nedeniyle glokomatöz hasar için ek bir risk faktörü olarak geniş kapsamlı çalışmalarda incelenmesi faydalı olabilir.Öğe Mini-mental state exam versus Montreal Cognitive Assessment in patients with diabetic retinopathy(Medknow Publications & Media Pvt Ltd, 2015) Oğurel, Tevfik; Oğurel, Reyhan; Özer, Murat Atabey; Türkel, Yakup; Dag, Ersal; Örnek, KemalBackground: Mini-mental state exam (MMSE) was used several times but no study has examined cognition on the Montreal Cognitive Assessment (MoCA) in diabetes and diabetic retinopathy (DR). In this study, we compared MMSE with MoCA in patients with DR and searched for an association between the severity of DR and cognitive impairment (CI). Methods: This cross-sectional study comprised 120 consecutive patients with diabetes. Patients were divided into four groups as no DR, mild DR, severe nonproliferative DR (PDR) and PDR. Each group consisted 30 inviduals. CI was assessed using the MMSE and MoCA. Results: The number of subjects with a score > 21 were significantly lower on the MoCA than on the MMSE between groups (all P < 0.05). The mean MoCA score was significantly lower than the MMSE score (P < 0.001) There was a linear association between the grade of DR and a score < 21 on both tests. Conclusion: MoCA provides more insight into the cognitive function in DR.Öğe Plasma adropin level in patients with pseudoexfoliation(Springer, 2016) Oğurel, Tevfik; Oğurel, Reyhan; Topuz, Mustafa; Örnek, Nurgül; Örnek, KemalThe aim of this study was to evaluate plasma adropin levels in patients with pseudoexfoliation (PEX). This retrospective case-control study included 35 patients with PEX and 35 individuals without PEX who served as controls. Plasma adropin levels with triglycerides, total cholesterol, low-density lipoprotein (LDL), high-density lipoprotein (HDL), and haemoglobin A1c (HGBA1C) concentrations were measured in both groups. The mean serum adropin levels were 3.24 +/- 0.95 ng/mL (range, 1.90-7.88 ng/mL) in patients with PEX syndrome and 5.78 +/- 2.85 ng/mL (range, 2.08-5.41 ng/mL) in PEX glaucoma patients. There was no statistically significant difference in mean adropin levels between PEX syndrome and PEX glaucoma patients. However, similar adropin levels were found in the PEX glaucoma patients and the control group (P > 0.05). The mean serum adropin levels were 3.34 +/- 0.89 ng/mL (range, 1.90-5.39 ng/mL) in the PEX group and 5.78 +/- 2.85 ng/mL (range, 3.08-11.06 ng/mL) in the control group. The mean serum adropin level of the PEX group was significantly lower than that of the control group (P < 0.001). There were no significant differences between the two groups in terms of serum glucose, total cholesterol, LDL, HDL, HGBA1C, triglycerides levels, or body mass index (all P > 0.05). Adropin level is lower in patients with PEX.Öğe Polikistik over sendromunda gözyaşı testleri ve meybomiyan bez fonksiyonları(2012) Oğurel, Reyhan; Yıldız, Gülsüm Serbest; Gökçınar, Nesrin Büyüktortop; Örnek, Kemal; Yücel, Aykan; Noyan, Volkan; Sağsöz, NevinAmaç: Polikistik over sendrom’lu (PKOS) hastalarda gözyaşı testleri ve meibomian bez fonksiyonlarını değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği’nde PKOS tanısı almış 53 hasta ve 25 sağlıklı birey sırasıyla PKOS ve kontrol gruplarını oluşturmak üzere çalışmaya alındı. İki grupta gözyaşı film stabilitesini değerlendirmek amacıyla gözyaşı kırılma zamanı (BUT) ölçümü ve lakrimal bez fonksiyonlarını değerlendirmek amacıyla Schirmer I testi kullanıldı. Ayrıca meibomianit bulguları not edilerek tüm veriler istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: İki grup arasında meibomianit görülme sıklığı, ortalama BUT skoru, düşük BUT (10 saniye) skorlu olgu oranı ve ortalama Schirmer test sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar saptandı. Meibomianit görülme oranı PKOS grubunda %22,6, kontrol grubunda %10 oranında tespit edildi. BUT skoru ortalaması PKOS grubunda 12,123,47 saniye, kontrol grubunda 14,143,85 saniye idi (p0,002). Düşük BUT skoruna sahip olgu oranı PKOS grubunda %28,3 iken, kontrol grubunda %10 idi (p0,007). Schirmer I testinde filtre kağıdı ıslanma düzeyi PKOS grubunda ortalama 20,127,41 mm iken, kontrol grubunda ortalama 15,884,65 mm idi (p0,001). Polikistik over sendrom grubunda Schirmer sonuçları %3,8 olguda anormal, %3,8 olguda şüpheli, %92,5 olguda normal iken kontrol grubunda bu oranlar sırasıyla %2, %4, %94 idi (p0,05). Sonuç: Polikistik over sendromda hormonal dengesizliğin tetiklediği kuru göz bulgularına azımsanmayacak oranda rastlanılmaktadır. Bu nedenle PKOS tanısı alan hastaların göz polikliniğine yönlendirilip kuru göz açısından değerlendirilmesi önerilmelidir.Öğe Safety of hydroimplantation in cataract surgery in patients with pseudoexfoliation syndrome(Ijo Press, 2017) Oğurel, Tevfik; Oğurel, Reyhan; Onaran, Zafer; Örnek, KemalAIM: To evaluate the safety of hydroimplantation in cataract surgery in patients with pseudoexfoliation syndrome. METHODS: This prospective randomized study comprised 100 eyes of 100 consecutive patients who underwent cataract surgery and implantation of foldable intraocular lens (IOL). Each eye was assigned to group 1 or group 2. Hydroimplantation without using viscoelastic agent as group 1 (n= 50), and hydroxypropylmethylcellulose (Eyevisc, Biotech, India) was used in group 2 (n= 50). RESULTS: There were no statistically significant differences in central corneal thickness (CCT) and corneal endothelial cell count (ECC) between both groups at each visit and percentage change in CCT and ECC (P> 0.05). The mean intraocular pressure (IOP) at postoperative 5h increased statistically significantly in group 2 (P< 0.001). There was no statistically significant difference in IOP between two groups, before and after surgery excluding the 24h postoperative IOP, but patients in group 2 had higher IOP than that in the group 1 at 24h after surgery (P= 0.035). No case in either group experienced posterior capsular rupture, or zonular dialysis. Fixation of the globe during IOL implantation was better in group 1 than that in group 2. CONCLUSION: Hydroimplantation has advantages in terms of IOP changes and duration of the surgery and seems to be safe in patients with pseudoexfoliation syndrome.Öğe SEKONDER GÖZ İÇİ LENS İMPLANTASYONU NEDENLERİ VE CERRAHİ SONUÇLARIMIZ(2019) Oğurel, Reyhan; Gökçınar, Nesrin; Akbulut, Yaprak; Özkal, Fatma; Örnek, Nurgül; Onaran, ZaferAmaç: Sekonder göz içi lens (GİL) implantasyonu yapılanhastalarda, preoperatif oküler risk faktörlerini ve ikincil GİLcerrahisi endikasyonlarını belirlemek ve bu işlemin görselsonuçlarını karşılaştırmak amacıyla yapılacaktır.Gereç ve Yöntemler: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde,Ocak 2018 ve Şubat 2019 tarihleri arasında sekonder GİLimplantasyonu yapılan ve postoperatif en az 3 ay takibi olan 19hasta çalışmaya dâhil edildi. Ameliyat öncesinde hastalarınsekonder GİL implantasyonu nedenleri; psödoeksfoliyasyon(PEKS), üveit gibi ek oküler patolojiler, travma, sistemiksendromlar, ameliyat öncesi ve sonrası düzeltilmiş en iyi görmekeskinlikleri (DEGK), uygulanan cerrahi yöntem ve olasıpostoperatif komplikasyonlar ayrı ayrı not edildi.Bulgular: Çalışmaya 19 hastanın 19 gözü dahil edildi.Hastaların 11 (%57.9)’i kadın, 8 (%42.1)’i erkekti. Tümhastaların yaş ortalaması 69.16±6.92 (59-80) idi. Hastalaroperasyon öncesi değerlendirildiğinde, en sık neden, primercerrahi sonrası intraoperatif komplikasyonlara sekonder gelişencerrahi afaki idi (%52.6, n=11). İkinci en sık neden ise 6 hastadagörülen GİL subluksasyonu idi. Sulkus desteği olan hastalarasulkus yerleşimli GİL diğer hastalara ise, iris ya da skleralfiksasyonlu GİL implantasyonu yapıldı. Hastaların cerrahiöncesi DEGK 0.223±0.187 iken cerrahi sonrası DEGK0.702±0.209 idi. Ameliyat öncesi ve sonrası görme düzeylerideğerlendirildiğinde aradaki fark istatistiksel olarak ileridüzeyde anlamlıydı (p <0.001).Sonuç: Sulkus yerleşimli GİL implantasyonu, iris ve skleralfiksasyonlu GİL implantasyonu yöntemlerine göre daha kolayve komplikasyon oranı daha düşük bir yöntemdir. Sulkusdesteğinin olmadığı durumlarda iris fiksasyonu ya da skleralfiksasyon yönteminin sonuçları da yüz güldürücüdür.Öğe Son Evre Glokomlu Gözlerde Trabekülektomi(Kırıkkale Üniversitesi, 2016) Örnek, Nurgül; Örnek, Kemal; Oğurel, Reyhan; Erbahçeci, İnci; Onaran, Zafer; Büyüktortop, Nesrin; Oğurel, TevfikSon evre glokomlu hastaların gözlerinde trabekülektomi ameliyatının sonuçlarının değerlendirmek.2010- 2013 tarihleri arasında son evre glokom tanısı olan 21 hastaya (23 göz) yapılan trabekülektomi ameliyatına ait tıbbi kayıtlar geriye dönük olarak incelendi. Çalışmada her bir hasta için sonuç görme keskinliği, sonuç göz içi basıncı ve gelişen cerrahi komplikasyonlar değerlendirildi. Ameliyat sonrası elde edilen sonuçlar ameliyat öncesi verilerle istatistiksel olarak karşılaştırıldı.Çalışmaya alınan hastaların 14’ü (% 66,7) erkek ve 7’si (%33,3) kadındı. Hastaların ortalama yaşı 62,76 ± 17,4 yıl olarak bulundu. Ameliyat öncesi ortalama izlem süresi 14,3 ± 15,6 aydı. Ameliyat öncesi dönemde ortalama 35,9 ± 9,2 mmHg olan göz içi basıncı, postoperatif dönemde 12,8 ± 4,7 mmHg seviyesine düştü (p and lt;0,05). Kullanılan glokom ilacı sayısının ameliyat öncesi ortancası 4 olup, postoperatif dönemde sayı ortancası 1 seviyesine geriledi (p and lt;0,05). Yirmi üç gözden iki tanesinde (% 8,7) ameliyat sonrası dönemde görme keskinliğinde azalma meydana geldi. Görme keskinliğindeki azalmanın nedenleri bir gözde uzun süreli hipotoni, bir gözde de intraoperatif gelişen suprakoroidal kanama idi. Hiçbir gözde “wipe-out fenomeni” ne bağlı görme kaybı oluşmadı. Son evre glokomlu gözlerde trabekülektomi ameliyatı göz içi basıncını etkili şekilde düşürebilmektedir. Cerrahi komplikasyon gelişme olasılığı ise beklenenden daha düşük görünmektedir.
