Uzmanlık Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 13 / 13
  • Öğe
    CAD
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2022) Yildiz, Merve Ferdane; Bulut, Ali Can
    Sabit geçici restorasyonların yapımı, daimî restorasyonun üretimi sırasında, diş sert dokularındaki kayba bağlı olarak savunmasız kalan prepare edilmiş dişlerdeki pulpal ve periodontal sağlığın korunması, dişlerin veya dişetinin yer değiştirmesinin önlenmesi böylece alınan ölçü ile uyumun bozulmaması, daimî protez yapılana kadarki ortalama olarak 2 haftayı geçen süre içerisinde hasta konforunun sağlanması ve yaşayabileceği ağrı, hassasiyet gibi rahatsızlıkların önüne geçilebilmesi için vazgeçilmemesi gereken bir uygulamadır. Geçici restorasyonlar aynı zamanda fonksiyon ve estetiği idame eder ve daimî protezin son halini alması konusunda bir rehber görevi görürler. Bu çalışmanın amacı, giderek yaygınlaşan 3D yazıcılar ve CAD/CAM cihazlarının kullanılması ile elde edilen sabit tek üye geçici restorasyonların, birbirleriyle ve kendi aralarındaki internal ve marjinal uyumları değerlendirilerek, klinik kullanımlarının uygunluğunun araştırılmasıdır. Geçici kronların üretimi için öncelikle bir akril çene üzerinde ideal preperasyon kurallarına riayet edilerek akrilden maksiller 1. Molar diş üzerinde kesim yapıldı ve toplam 40 adet metal day üretildi. Daha sonra intraoral scanner ile taranan daylar CAD programına aktarılarak, geçici kron tasarlandı. CAD/CAM cihazı ile 20 adet, 3D yazıcı ile 20 adet olmak üzere toplamda 40 adet geçici kron üretildi. Örneklerin, marjinal ve internal uyumlarının değerlendirilmesi için silikon replika tekniği ile metal day ve geçici kronlar arasından ölçüler alındı. Optik mikroskop altında 40x magnifikasyon oranı ile fotoğraflandı. Her örnek kesiti bir ölçüm programı ile (Adobe Photoshop cc, Adobe, Microsoft) 18 farklı noktadan (P1-P18) ölçülerek, 3 farklı grup (marjinal, aksiyel, oklüzal) altında değerleri kaydedildi. İstatistik analizleri Student t testi ile incelendi. Gruplar arasında istatiksel olarak bir fark bulunamadı (p> 0.05). 3D yazıcılarda CAD/CAM sistemleri kadar hassas bir şekilde geçici kron üretmeye uygun görülmektedir. Anahtar Kelimeler: geçici, tek üye, CAD/CAM, 3D yazıcı, internal, marjinal uyum, eklemeli üretim
  • Öğe
    Güçlendirilmiş polietereterketon, zirkonya ve titanyum materyallerinden elde edilen implant üstü parsiyel hibrit protezlerin alt yapılarının termomekanik yaşlandırma sonrası marjinal uyum, kırılma dayanımları ve kırılma tipleri açısından değerlendirilmesi
    (2021) KEMAL ULAŞ EROL; SAADET ATSÜ
    Bu in vitro çalışmanın amacı güçlendirilmiş PEEK, zirkonya ve titanyum (Ti-6Al-4Va) materyallerinden CAD/CAM tekniği ile üretilen implant üstü parsiyel hibrit protez alt yapılarının 5 yıllık klinik kullanımı yansıtan termomekanik yaşlandırma işlemi sonrasında sağ kalım oranları, marjinal uyum (pasif ve vertikal uyum), kırılma dayanımları ve başarısızlık tiplerinin değerlendirilmesidir. Parsiyel dişsiz mandibular modele 2 implant (Nobel Biocare) yerleştirilerek ana model elde edilmiştir. Altyapı planlaması (Exocad 2.3 Matera ) prepare edilmiş diş formu içerecek şekilde yapılmıştır. Toplamda 30 adet örnek güçlendirilmiş PEEK (BioHPP), zirkonya (Whitepeaks Dental Solutions) ve Ti-6Al-4Va (kontrol) (Whitepeaks Dental Solutions) materyallerinden, 3 grup (n=10) oluşturacak şekilde üretilmiştir (Yenemak D30) . PEEK ve Zirkonya grupları, üretici firma tarafından üretilen titanyum ara parçalar (snap coping, Nobel Biocare) üzerine simante edilerek (DTK adhesive) oluşturulmuştur. Örneklere çiğneme simülatöründe (SD Mechatronik Chewing Simulator CS-4) 1.200.000 siklusta 120 N ve 1.6Hz 'de ve 5-55ºC de termomekanik yaşlandırma işlemi uygulanmıştır. Üretilen altyapıların yaşlandırma sonrası multi-ünit analoglar ile olan marjinal uyumu (pasif ve vertikal uyum) stereo mikroskop ile ölçülmüştür. Örneklerin kırılma dayanımları ve kırılma tipleri universal test cihazı ve stereo mikroskop kullanılarak saptanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tek yönlü ANOVA ve Tukey post-hoc testi kullanılmıştır (α =0.05). Termomekanik yaşlandırma işlemleri sırasında ve sonrasında sadece PEEK alt yapılarda makine ucunun temas ettiği bölgede deformasyonlar görülmüş olup gruplarda sağ kalım oranı %100 olarak belirlenmiştir. Örneklerin ortalama pasif uyum ve standart sapma değerleri sırası ile PEEK, Zirkonya ve Titanyum grubu için; 70,89 ±19,64 µm, 49,26 ±16,21µm ve 91,26 ±24,20 µm; ortalama vertikal uyum ve standart sapma değerleri ise sırası ile PEEK, Zirkonya ve Titanyum grubu için; 23.74±4.62 µm, 32.96±8.71 µm ve 52.55±10.63 µm olarak bulunmuştur. Pasif uyum açısından Zirkonya ve Titanyum grupları arasında (p<0.001), vertikal uyum açısından da Titanyum grubu, ile PEEK ve Zirkonya grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.001). Örneklerin ortalama kırılma dayanımları değerlendirildiğinde en düşük değer sırası ile PEEK (3449 ±486 N), Zirkonya (7319 ±1385 N) ve Titanyum (14800 ±3442 N) grubunda bulunmuştur. Her 3 grup arasında da anlamlı istatistiksel fark bulunmuştur (p<0.001). PEEK grubunda en çok altyapıda deformasyon ile desimantasyon, zirkonya grubunda en çok desimantasyon ile altyapı kırığı ve titanyum grubunda en çok vida kırığı ile altyapı deformasyonu görülmüştür. Gruplar termomekanik yaşlandırma işlemi sonrası ideal pasif uyum değerlerini (25 µm' dan az) sağlayamamakla birlikte, vertikal uyumları klinik olarak kabul edilebilir değerlerde bulunmuştur. Grupların kırılma dayanımları ise fizyolojik çiğneme kuvvetlerinin üzerindedir. Çalışmamızda, PEEK ve zirkonya materyallerinin alternatif parsiyel hibrit protez altyapısı olarak kullanılabilir olduğu gösterilmiştir.
  • Öğe
    Farklı ölçü materyalleri ve ölçü teknikleri kullanılarak all-on-four tedavi konseptine göre yerleştirilmiş implantların ölçü doğruluğunun karşılaştırılması
    (2021) ALİM AKYEL; VOLKAN ŞAHİN
    Farklı Ölçü Materyalleri ve Ölçü Teknikleri Kullanılarak All-on-Four Tedavi Konseptine Göre Yerleştirilmiş İmplantların Ölçü Doğruluğunun Karşılaştırılması İmplant destekli restorasyonların başarısı, implant pozisyonunun ana modele doğru şekilde aktarılmasına ve protetik restorasyon ile implantlar arasında pasif uyumun elde edilmesini sağlayan doğru ölçü prosedürünün uygulanmasına bağlıdır. Ölçünün doğruluğu; ölçü tekniği, ölçü malzemesi ve diğer etkenlere ölçü seviyesi, implant açısı implant sayısı, implant yerleşim derinliği, ölçü başlığı modifikasyonu) bağlıdır. All on Four tedavi konsepti, belirli bölgelere yerleştirilmiş dört adet implanttan destek alınarak gerçekleştirilen, sinir transpozisyonu ve/veya kemik grefti olmadan tek aşamada tam dişsiz çenenin rehabilitasyonuna izin veren hemen yükleme protokollerinden biridir. Bu çalışmanın amacı, günümüzde yaygın olarak kullanılan All-on-Four tedavi konseptine göre; farklı açılanmalara sahip implantların farklı ölçü seviyelerinde, farklı ölçü malzemeleri, farklı ölçü teknikleri ile elde edilen modellerin in üç boyutlu ölçümlerinin yapılarak bu faktörlerin ölçü doğruluğuna etkisinin değerlendirilmesidir. Çalışmada maksillayı taklit eden şeffaf akrilik rezinden iki ana model üretilmiştir. Toplamda her ana model üzerinde dört adet implant ve özel üretilmiş iki adet referans nokta yer alacak şekilde planlama yapılmıştır. İmplantlar kanin ve ikinci premolar bölgelerine yerleştirilmiştir. Posteriorda yer alan implantlar birinci ana modelde 30 derece distale ve ikinci ana modelde 45 derece distale eğimli yerleştirilmiştir. Her iki ana modelde yer alan anterior implantlar dikey yönde ve birbirine paralel olacak şekilde yerleştirilmiştir. İmplant seviyesi ve multi unit seviyesinde, açık ve kapalı kaşık ölçü tekniği ile polieter ve polivinil siloksan ölçü malzemeleri kullanılarak ölçüler elde edilmiştir. Modeller tip 4 sert alçı kullanılarak oluşturulmuştur. İki ana modele ait 16 alt grup ve toplamda 160 adet alçı model elde edilmiştir (n=10). Elde edilen alçı modeller üzerindeki implantların üç boyutlu konumlarının ölçümü CMM (Koordinat Ölçüm Makinesi) yardımı ile yapılmıştır. İmplant pozisyonlarının ana modeldeki konumlarına g ö re x, y, z eksenlerindeki üç boyutlu yer değiştirmesi; doğrusal sapma miktarı ∆r2= ∆x2 +∆y2 +∆z2 açısal sapma miktarı ∆R2=∆A2+∆B2+∆C2 formülleri kullanılarak hesaplanmıştır. Verilerin parametrik olmayan testler ile istatistiksel analizi yapılmıştır. Seviye sayısı iki olan faktör için Mann Whitney U testi, seviye sayısı ikiden fazla olan faktörler için Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Kruskal Wallis testi sonrasında faktörlerin ortalamaları arasındaki farklılıkların belirlenmesinde Bonferroni Dunn testi kullanılmıştır (p=0,05). Çalışmanın sonuçlarına göre, genel olarak dikey yerleşimli implantlarda ve açılanmanın azaldığı multi unit seviyesinde alınan ölçülerde, açık kaşık ölçü tekniğinde ve PE ölçü malzemesinin kullanıldığı ölçülerde, daha yüksek oranda ölçü doğruluğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Açılı İmplant, All-On-Four, Ölçü Doğruluğu, Ölçü Materyali, Ölçü Tekniği
  • Öğe
    Tamir edilmiş estetik restoratif cad/cam materyalleri üzerindeki bağlantı dayanımına içeceklerin etkisinin değerlendirilmesi
    (2021) ELİF YİĞİT; HAMİYET GÜNGÖR
    Bu çalışmanın amacı; günlük hayatta sık tüketilen içeceklerin kompozit rezin materyali ile tamir edilmiş rezin matriks seramiklerin bağlantı dayanımına etkisini araştırmaktır. GC Cerasmart Lava Ultimate ve Vita Enamic materyallerinden 6 x 5 x 2 mm boyutlarında 138 adet örnek elde edilmiştir ve elde edilen örnekler akril bloklara sabitlenmiştir. Elde edilen örnekler 400,600, 800, 1200 grenli silikon karbit (SiC) aşındırıcı diskler kullanılarak zımparalama cihazı ile parlatılmıştır ve örnekler 5°-55°C ve 10000 termal döngüye maruz bırakılmıştır. Daha sonra yeşil bantlı elmas fissür frezle örneklere yüzey işlemi uygulanmış ve kontak profilometre cihazı ile ortalama yüzey pürüzlülük değeri ölçülmüştür. Örneklerin yüzey pürüzlülükleri ölçüldükten sonra her bir gruptan birer örnek SEM analizi için kullanılmıştır. Daha sonra üretici firma talimatlarına uygun olarak her bir örnek için kompozit rezin, özel bir test aparatı (SDI SBS Rig) kullanılarak rezin matriks seramik yüzeylerine uygulanmıştır ve örnekler, 24 saat boyunca karanlık bir yerde 37° C'de distile suda bekletilmiştir. Tamir edilmiş örneklere 5°-55°C ve 10.000 termal döngü uygulanmıştır. Tamir işlemi ve termal döngü sonrası örnekler solüsyon çeşidine göre; distile su (kontrol) grubu, çay grubu ve kola grubu olmak üzere kendi içinde üç gruba ayrılmıştır (n=15). Örnekler bu solüsyonlarda 28 gün bekletilmiş ve daha sonra tamir materyalinin bağlanma dayanımı değerlendirmek için makaslama testi uygulanmıştır. İstatiksel analiz veriler IBM SPSS Statistics 23 (SPSS inc., IBM Corp., New New York, ABD) programına aktarılarak değerlendirilmiştir. Çalışma verileri değerlendirilirken sayısal ölçümler için tanımlayıcı istatistikler (ortalama, standart sapma, minimum ve maksimum) verilmiştir. İkiden fazla grup arasında fark olup olmadığına tek yönlü varyans analizi (One Way ANOVA) ile bakılmıştır. "Tek yönlü varyans analizi" (ANOVA) sonucunda öncelikle varyans homojenliği için Levene testine, ardından farklılığın hangi grup ya da gruplardan kaynaklandığı "çoklu karşılaştırma testi" (Bonferroni ya da Tamhane's T2) ile kontrol edilmiştir. Varyans homojenliğini sağlayan değişkenlerde gruplar arasındaki fark incelemesi için Bonferroni, varyans homojenliğini sağlamayan değişkenlerde gruplar arasında fark incelemesi için Tamhane's T2 testine bakılmıştır. Anlamlılık için p<0,05 kabul edilmiştir. Ortalama bağlantı dayanımı değeri Vita Enamic materyali için en yüksek bulunmuştur. Günlük hayatta sık tüketilen içeceklerin üç farklı rezin matriks seramik ve kompozit rezin arasındaki bağlantı dayanımına etkisi incelendiğinde Lava Ultimate ve Vita Enamic için anlamlı derecede farklılık bulunurken GC Cerasmart için anlamlı derecede farklılık bulunamamıştır. Çay ve kola içeceklerinde bekletilen örneklerin ortalama bağlantı dayanımı değerleri distile suda bekletilen örneklerin bağlantı dayanımına oranla daha düşük bulunmuştur. Günlük hayatta sık kullanılan içeceklerin rezin matriks seramik ve kompozit rezin arasındaki bağlantı dayanımını düşürdüğü gözlemlenmesine rağmen bütün gruplar için bağlantı dayanımı değerleri klinik olarak kabul edilebilir değerdedir.
  • Öğe
    Farklı ölçü tekniklerinin ve dişeti yüksekliklerinin tek üye implantların ölçü doğruluğuna etkisi
    (2021) VİLDAN ASLIYÜCE; NİHAL ÖZCAN
    İmplant pozisyonunun çalışma modeline doğru aktarımı ve ideal restorasyon üretimi için doğru ölçü önemli bir adımdır. Bu in vitro çalışmada konvansiyonel ve dijital ölçülerin doğruluğunu karşılaştırmak ve dişeti yüksekliği, ölçü materyali, intraoral tarayıcının doğruluğa etkisini 3 boyutlu analiz yöntemi ile değerlendirmek amaçlanmıştır. Sağ alt 1.molar diş bölgesine 1 adet implant analoğu (Biohorizons, Birmingham 5.7 mm) farklı dişeti yüksekliklerinde (2-4-6 mm) olacak şekilde yerleştirilerek 3 ana model elde edilmiştir. Dijital ölçüler Trios 3 (3Shape, Kopenhag, Danimarka) ve Omnicam (CEREC, Sirona, Bensheim, Almanya) olmak üzere 2 farklı ağız içi tarayıcı kullanılarak; konvansiyonel ölçüler ise polivinil siloksan (Elite HD+, Zhermack SpA, İtalya) ve kondenzasyon silikonu (Zetaplus, Zhermack SpA, İtalya) olmak üzere 2 farklı ölçü materyali kulanılarak elde edilmiştir. Konvansiyonel ölçülerden elde edilen alçı modeller ve ana model SmartScan (Breuckmann, Meersburg, Germany) optik tarayıcısıyla taranarak dijitalize edilmiştir. Alınan ölçülerdeki implant analoğunun 3 boyutlu konumunun ana modele göre yer değiştirme miktarı 3 boyutlu analiz programı olan Rapidform (INUS Technology Inc., Seul, Güney Kore) tarafından ölçülmüştür. İstatistiksel analizler için IBM SPSS Statistics 23 programı (Armonk, NY: IBM Corp.) kullanılmıştır. İkiden fazla grup arasında Kruskal Wallis testi, çoklu karşılaştırmalarda ise Mann Whitney U testi kullanılmıştır. Tüm testlerde p <0.05 değerinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu kabul edilmiştir. Yer değiştirme miktarları karşılaştırıldığında Omnicam ve Trios 3 intraoral tarayıcılar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. C tipi silikon ölçü materyalinde A tipi silikon ölçü materyaline göre istatistiksel olarak anlamlı miktarda fazla yer değiştirme görülmüştür. Farklı dişeti yüksekliklerindeki ölçü grupları arasında en fazla yer değiştirme miktarı 6 mm yükseklikte en az yer değiştirme miktarı ise 2 mm yükseklikte dişeti olan modellerde görülmüştür.
  • Öğe
    Seramik rezin kompozit CAD/CAM blokların bağlanma dayanımı ve yüzey pürüzlülüğü üzerine farklı yüzey işlemlerinin etkilerinin değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2015) Demirtağ, Zülfikar; Çulhaoğlu, Ahmet Kürşad
    Bu çalışmanın amacı farklı yüzey işlemlerinin seramik rezin kompozitlerin yüzey pürüzlülüğü ve bağlanma dayanımı üzerindeki etkilerinin araştırılmasıdır. Vita Enamic ve Lava Ultimate materyaline (n=124) ait 248 adet örnek öncelikle kontrol, kumlama, asit ve lazer gruplarına (n=31) ayrılmıştır. Örneklerin yüzey pürüzlülükleri ölçüldükten sonra her gruptan birer örnek 3D profilometre ve SEM analizleri için kullanılmıştır. Daha sonra her bir yüzey işlemi grubu (n=30) ortalama pürüzlülük değerleri benzer olacak şekilde tekrar 2 alt gruba ayrılarak kontrol, silan, kumlama, kumlama + silan, asit, asit + silan, lazer, lazer + silan grupları (n=15) oluşturulmuştur. Rezin siman (Panavia F 2.0), özel bir test aparatı (SDI SBS Rig) kullanılarak seramik rezin kompozit yüzeylerine uygulanmıştır. Elde edilen örneklere suda bekletme (24 saat) ve termal döngü (2000 devir, 5-55 ºC) işlemleri uygulandıktan sonra makaslama bağlanma dayanımı testi uygulanmış ve kırılma türleri değerlendirilmiştir. Yüzey pürüzlülük değerleri one-way ANOVA ve post-hoc tamhane, bağlanma dayanımı değerleri Kruskal-Wallis, Mann Whitney U ve bağımsız örneklem t-testi, yüzey pürüzlülük-bağlanma dayanımı değerleri arasındaki korelasyon ise Spearman testi ile değerlendirilmiştir (p<0.05). Her bir materyale ait yüzey işlemi grupları, kontrol gruplarından daha pürüzlü yüzey yapısı oluşturmuş (p=0,000) ve yüzey işlemi grupları arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (p=0,000). Yüzey işlemlerinden sonra silan uygulaması Vita Enamic materyalinin bağlanma dayanımını anlamlı derecede arttırırken (p=0,000), Lava Ultimate materyalinde lazerle pürüzlendirme hariç arttırmamıştır (p=0,140). Her iki materyal için de lazer + silan grupları en yüksek bağlanma dayanımını sağlamış ve yüzey işlemi grupları arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (p=0,000). Vita Enamic materyalinin kumlama grubu için negatif, asit grubu için pozitif korelasyon gözlenirken, diğer gruplarda anlamlı bir korelasyon gözlenmemiştir.
  • Öğe
    Estetik biohpp, zirkonya ve titanyum implant dayanakları ile desteklenen CAD/CAM monolitik lityum disilikat kronların çiğneme simülatörü ve termal döngü ile yaşlandırılması sonrası kırılma dayanımlarının karşılaştırılması
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2017) Aksan, Muhammet Emin; Atsü, Saadet
    Estetik Biohpp, Zirkonya ve Titanyum İmplant Dayanakları ile Desteklenen Cad/Cam Monolitik Lityum Disilikat Kronların Çiğneme Simülatörü ve Termal Döngü ile Yaşlandırılması Sonrası Kırılma Dayanımlarının Karşılaştırılması Anterior bölgede kullanılan titanyum implant dayanağının metalik renginden dolayı diş renginde hazırlanabilen titanyum altyapılı zirkonya (yttriyum stabilize tetragonal zirkonya) dayanaklar alternatif olarak önerilmektedir. Ancak sıcaklık değişimleri ve dinamik yükleme zirkonyanın uzun dönem klinik başarısını etkileyebilir. Buna alternatif olarak son zamanlarda diş renginde seramikle güçlendirilmiş PEEK (polietereterketon) dayanakların anterior bölgede kullanımı artış göstermektedir. Fakat bu dayanağın mekanik davranışlarıyla ilgili literatür bilgisi mevcut değildir. Çalışmamızın amacı, anterior tek diş (sağ üst daimi orta keser diş) eksikliğinde estetik ve fonksiyonu kazandırmak amacıyla kullanılan titanyum, titanyum altyapılı zirkonya ve titanyum altyapılı BioHPP implant dayanağı üzerine yapılan lityum disilikat ile güçlendirilmiş CAD/CAM monolitik cam seramik kronların in vitro ortamda çiğneme simülatöründe dinamik yükleme ardından termal döngü ile yaşlandırılması sonrası statik yük altında kırılma dayanımı değerlerini karşılaştırmaktır. Çalışmamızda eşit platform çapı (3,5mm) ve internal hekzagonal uzunluğa (2,2 mm) sahip 12'şer adet prefabrik titanyum (kontrol grubu), prefabrik titanyum yapılı zirkonya ve prefabrik titanyum altyapılı BioHPP olmak üzere toplamda 36 implant dayanağı (SKY implant) kullanılarak 3 farklı grup oluşturulmuştur. Tüm gruplarda kron restorasyon materyali olarak CAD/CAM ile üretilen monolitik lityum disilikat kron (IPS e.max CAD) kullanılmıştır. İmplant analogları dayanaklarla vertikal düzlemle 30º açı yapacak şekilde akrilik rezine yerleştirilmiştir. Kronlar analoglara vidalanan implant dayanakları üzerine resin siman (Panavia V5) kullanılarak sabit yük (50 N) altında yapıştırılmıştır. Dinamik yükleme, çift eksenli çiğneme simülatöründe oda sıcaklığında (22 ºC) distile su içindeki örneklere, 2 mm dikey ve 0.5 mm yatay olmak üzere iki yönlü hareket ile 100 N'luk kuvvet, 1.6 Hz çiğneme frekansında 2 yıllık süreyi yansıtan 480.000 siklus uygulayacak şekilde tasarlanmıştır. Dinamik yükleme sonrasında, termal döngü cihazında 5°C-55°C arasında 2000 döngü uygulanmıştır. Yaşlandırma işlemleri sonrası başarısızlık göstermeyen örneklerin kırılma dayanımı değerleri 0.5 mm/dk sabit hızla uygulanan yük altında instron test cihazında ölçüldükten sonra, kırılma paternleri stereo mikroskobu altında incelenmiştir. Normal dağılım gösteren verilerin gruplar arası karşılaştırılmasında tek yönlü varyans analizi (One Way ANOVA) kullanılmıştır. İkili gruplar arası karşılaştırmasında (çoklu karşılaştırma) ise Tukey post hoc testi kullanılmıştır. İstatistiksel önemlilik düzeyi p? 0.05 olarak kabul edilmiştir. Monolitik lityum disilikat kronların ortalama kırılma dayanımı değerleri titanyum dayanaklar için 787.80 ± 120.9 N, titanyum altyapılı zirkonya dayanaklar için 623.93 ± 97.4 N, titanyum altyapılı BioHPP dayanaklar için ise 602.93 ± 121 N olarak bulunmuştur. Titanyum dayanakları üzerine yapıştırılan kronların kırılma dayanım değerleri istatistiksel olarak her iki gruptan da anlamlı fark göstererek (p=0.001) yüksek bulunurken titanyum altyapılı (hibrit) zirkonya ve titanyum altyapılı BioHPP implant dayanakları üzerine yapıştırılan kronların kırılma dayanımı değerleri arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Titanyum dayanaklarda daha çok vida kırığı gözlemlenirken, hibrit zirkonya dayanaklarda zirkonya dayanağının kron ile birlikte kırığı, hibrit BioHPP dayanaklarda ise daha çok kron kırığı gözlemlenmiştir. Çalışmamızın sınırlamaları dahilinde sonuçları göz önüne alındığında, titanyum altyapılı BioHPP implant dayanağının literatürde belirtilen anterior bölgedeki maksimum çiğneme kuvvetlerine dayanıklı olduğu ve fonksiyon anlamında titanyum altyapılı zirkonya implant dayanağına eş değer bir alternatif oluşturduğu görülmüştür.
  • Öğe
    CAD/CAM sistemi ile farklı yapı ve formdaki bloklardan üretilen tam seramik kronların mikro çatlak analizi ve kırılma dayanımlarının karşılaştırılması
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2017) Arslan, Merve; Baran, İlgi
    Bu çalışmada CAD/CAM ile üç farklı bloktan üretilen tam seramik monolitik kronların yüzeyindeki oluşan mikro çatlakların incelenmesi ve kronların kırılma dayanımlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Feldspatik içerikli (Priticrown-Vita Mark II) ve lityum disilikat içerikli (EmaxCAD) materyallerden (n=30) olmak üzere aynı tasarıma sahip 90 adet kron üretilmiştir. Her grup test(n=15) ve kontrol(n=15) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Test grubunda CAD/CAM ile üretildikten hemen sonra floresan penetrant yöntemiyle mikro çatlak analizi yapılmış ve Cr-Co daylara çinko fosfat simanla simante edildikten sonra 5°C-55°C arasında 5000 döngü uygulanmıştır. Termal döngünün ardından ikinci mikro çatlak incelemesi yapılmış ve kronlara universal test cihazında 0,5 mm/dk hızla kırılana kadar kuvvet uygulanmıştır. Kontrol grubundaki kronlar da CAD/CAM ile üretim işleminden sonra Cr-Co daylara çinko fosfat simanla simante edilmiş ve kırılma dayanımı testine tabi tutulmuştur. Kırık şekilleri incelendikten sonra taramalı elektron mikroskobuyla fraktografik belirteçler belirlenmeye çalışılmıştır. Mikro çatlak değerleriyle kırılma dayanımı arasındaki ilişki Spearman Korelasyon testiyle, kırılma dayanımı değerleri Kruskal Wallis H testi ve Mann Whitney U testiyle, mikro çatlak değerleri Kruskal Wallis H testi ve Wilcoxon İşaretli Sıralar testiyle değerlendirilmiştir. Mikro çatlak sayısı ile kırılma dayanımı değerleri arasında Priticrown materyalinin termal döngü uygulanmayan grubu(r=-,532) hariç istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır(p>0.05).EmaxCAD kronların kırılma dayanımları diğer iki gruba göre termal döngüden önce ve sonra anlamlı derecede yüksek bulunmuştur(p=0.000). Termal döngünün mikro çatlak sayısı ve kırılma dayanımı üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etki oluşturmadığı görülmüştür (p>0.05) ve kron formundaki blok yapısına sahip Priticrown materyalinin mikro çatlak oluşumu açısından avantaj sağlamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    İki farklı CAD/CAM bloğunun tamir kapasitelerinin ve renk stabilitelerinin değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2019) Bahadır, Hasibe Sevilay; Bayraktar, Yusuf
    Amaç: Kompozit rezinlerle tamir edilebilen CAD/CAM blokların tamir kapasitesi bazı faktörlerle ilişkilidir. Bu çalışmanın amacı; iki farklı CAD/CAM bloktan elde edilen, termal yaşlandırma işlemi uygulanmış ve uygulanmamış örneklere üç farklı yüzey işlemi uygulayarak kompozit rezinle bağlanabilme kapasitelerini mikrotensile testi ile değerlendirmektir. Tamir işlemleri için silanlı ve silansız gruplar oluşturulacak ve universal adeziv sistemlerle tamir edilen CAD/CAM bloklarda bağ dayanımına silanın etkisi de değerlendirilecektir. Aynı zamanda kompozit rezin ile tamir edilen iki farklı CAD/CAM bloğun renklendirici bir solüsyonda bekletilmesinden sonra CAD/CAM blok ve kompozit rezin arasındaki olası renk uyumsuzluğunun değerlendirilmesi de amaçlanmaktadır. Materyaller ve yöntemler: Çalışmanın birinci kısmında; Lava Ultimate (nLava = 12) ve Vita Enamic (nVita = 12) CAD/CAM blokları kullanılarak 4 mm yüksekliğinde toplam 24 örnek hazırlandı. Örneklerin yarısına termal döngü (10000 termal döngü) işlemi uygulandı. Daha sonra bütün örneklere üç farklı yüzey işlemi (Er, Cr: YSGG lazer, frez ve kontrol) uygulandı. Termal döngü işlemi görmüş ve görmemiş örneklerin yarısı, universal bir adeziv (Single Bond Universal, 3M ESPE, ABD) ve bir nanofil kompozit rezin (Filtek Ultimate, 3M ESPE, ABD) kullanılarak restore edildi. Örneklerin diğer yarısı da aynı prosedüre ek olarak silan da kullanılarak restore edildi. Her grup için mikro-gerilim bağ dayanım testinde test edilmek üzere en az 20 çubuk şeklindeki örnek (1x1x8 mm) bir mikro kesme cihazı kullanılarak hazırlandı ve mikro-gerilim bağ dayanım testi yapıldı. Çalışmanın ikinci kısmında; Lava Ultimate (nLava = 36) ve Vita Enamic (nVita = 36) CAD/CAM blokları kullanılarak 1,2 mm yüksekliğinde toplam 72 örnek hazırlandı. Örnekler rastgele 3 farklı gruba ayrıldı ve örneklere üç farklı yüzey işlemi uygulandı. Yüzey işlemi uygulanan örneklerin pürüzlülüğü profilometre, AFM ve SEM cihazları ile değerlendirildi. Çalışmanın son kısmında; Lava Ultimate (nLava = 24), Vita Enamic (nVita = 24) CAD/CAM blokları ve Filtek Ultimate nanofil kompozit rezin (nFiltek=24) kullanılarak 2 mm yüksekliğinde toplam 72 örnek hazırlandı. Örneklerin yarısı distile suda diğer yarısı kahve solüsyonunda bekletilerek 1, 7, 14 ve 28. günlerdeki renk değişim farkları bir spektrofotometre (Vita EasyShade, Vita, Almanya) ile değerlendirildi. Veriler SPSS 22.0 (Statistical Package for Social Sciences for Windows version 22.0) programı kullanılarak analiz edildi. İki grup arasındaki farklar bağımsız grup t-testi ile analiz edildi. İkiden fazla bağımsız grup arasında niceliksel sürekli verilerin karşılaştırılmasında Tek yönlü Anova testi kullanıldı. Anova testi sonrasında farklılıkları belirlemek üzere tamamlayıcı post-hoc analizi olarak Scheffe testi kullanıldı (p<0.05). Bulgular: Lazer ile yüzey işlemi yapılan gruplarda pürüzlülük değerleri yüksek bulundu (p<0.05). Bu sonuç AFM ve SEM analizi ile desteklendi. Termal döngü uygulanmış ve uygulanmamış gruplar arasında mikro-gerilim bağ dayanımı test değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Frez ile yüzey işlemi yapılmış Lava Ultimate grubu (LB1), frez ile yüzey işlemi yapılmış Vita Enamic grubuna göre (EB1) daha yüksek bağlanma değeri gösterirken; lazer ile yüzey işlemi yapılmış Vita Enamic grubu (EC1), lazer ile yüzey işlemi yapılmış Lava Ultimate grubuna (LC1) göre daha yüksek bağlanma değeri gösterdi (p<0.05). En yüksek bağlanma değeri silan uygulanan, frez ile yüzey işlemi yapılan Vita Enamic grubunda (EB2+S) bulundu. Silan uygulanan gruplar, silan uygulanmayan gruplara göre daha yüksek bağlanma değeri gösterirken üç grup dışında (EA1+S, EB1+S, EB2+S) bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05). Kahve solüsyonunda bekletilen örnekler distile suda bekletilen örneklere göre daha fazla renk değişimi gösterdi. Kahve solüsyonunda bekletilen kompozit rezin örnekler 28. gün sonunda bütün diğer örneklerden daha fazla renklenme gösterdi (p<0.05). Vita Enamic ve Lava Ultimate bloklardan elde edilen örneklerin 28. gün sonundaki renk değişimleri benzer bulundu (p>0.05). Sonuç: Hibrit ve nano-seramik CAD/CAM bloklar farklı yüzey işlemleri sonrasında kompozit rezinlerle tamir edilebilirler. Tamir işlemleri sırasında silan ve/veya silanlı bir adeziv sistem kullanılması bağlanma değerini arttırır. Termal yaşlandırma sonrasında tamir edilen örneklerin bağlanma değerlerinde anlamlı bir değişiklik saptanmamıştır ve bu bilgi doğrultusunda, CAD/CAM bloklar uzun dönem geçtikten sonra bile tamir edilebilir. Ancak tamir edilen CAD/CAM bloklar ile tamirde kullanılan nanofil kompozit arasında ilerleyen dönemlerde renk farklılıklarının oluşması muhtemeldir. Anahtar Kelimeler: CAD/CAM blok, Er, Cr; YSGG lazer yüzey işlemi, mikrotensile, renk, pürüzlülük
  • Öğe
    İmplant tutuculu mandibular overdenture protezlerde; implant sayısı, açısı ve locator ataşman çeşitlerinin protez retansiyonuna etkisinin değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2019) Gedik, Duygu Taşkın; Baran, İlgi
    İmplant tutuculu overdenture protezlerde estetik, çiğneme etkinliği, protez stabilitesi ve retansiyonun konvansiyonel tam protezlere kıyasla daha tatmin edici olduğu ve buna bağlı olarak hasta memnuniyetinin de arttığı görülmektedir. İmplant tutuculu overdenture protezlerde kullanılan çeşitli ataşman sistemleri mevcuttur ve ataşman seçimi protezlerin retansiyonunda önemlidir. Çalışmamızın amacı, implant sayısı ve implant açılanmalarının implant tutuculu mandibular overdenture protezlerin retansiyonuna etkisini değerlendirmek ve kullanılan farklı ataşman türlerini karşılaştırmaktır. Çalışmamızda 3 farklı implant tedavi planlamasına sahip toplam 9 adet mandibular akrilik model üretilmiştir. 2 adet paralel, 4 adet paralel ve 2 adet açılı olacak şekilde implantlar içeren modellerde implantlar üzerine 3 farklı tip ataşman (Locator, OD-Secure ve Locator R-Tx) yerleştirilmiştir. 6 aylık klinik kullanıma eşdeğer olacak şekilde Instron Universal test cihazında protezlere aksiyel yönde 540 kez çekme işlemi uygulanarak retansiyon değerlendirilmiştir. Çalışma verileri değerlendirilirken tek yönlü varyans analizi (One-way ANOVA) ve tekrarlı ölçümler varyans analizi (Repeated Measures ANOVA) kullanılmıştır. Çalışmamızın sonuçlarına göre tüm ataşmanların başlangıç retansiyon değerleri; 30.16 N ile 97.89 N arasındadır. Locator ataşman sistemleri implant sayı ve açılanmasından bağımsız olarak çekme testi sonucunda diğer ataşman sistemlerine kıyasla daha yüksek retansiyon kaybı göstermiştir. İmplant sayısının, implant açılanması ve ataşman sisteminden bağımsız olarak retansiyonu etkilediği, implant açılanmasının ise implant sayısından bağımsız olarak yalnızca Locator ataşman sisteminde retansiyonu arttırdığı görülmüştür (p<0.05). Locator, OD Secure ve Locator R-Tx ataşman sistemlerinin uygulanan 6 aylık klinik kullanıma eşdeğer aşınma testi sonrasında retansiyon değerlerinin kabul edilebilir sınırlar dahilinde olduğu görülmüştür (>10N). Bu çalışmanın kısıtlamaları dahilinde, Locator R-Tx ve OD-Secure ataşman sistemlerinin retansiyon kayıp oranları göz önünde bulundurulduğunda Locator ataşman sistemine alternatif olabilecekleri düşünülmektedir.
  • Öğe
    Estetik zirkonyum, polietereterketon ve polieterketonketon implant dayanakları üzerine yapılan lityum disilikatla güçlendirilmiş CAD/CAM monolitik cam seramik kronların yaşlandırma işlemi sonrası kırılma dayanımlarının ve kırılma tiplerinin in vitro değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2019) Türksayar, Almira Ada Diken; Atsü, Saadet Sağlam
    Günümüzde anterior bölgede implat destekli restorasyonlarda artan estetik beklentinin karşılanması amacıyla diş renginde implant dayanaklarına ilgi artmıştır. Bu amaçla zirkonya dayanaklar sıkça kullanılsa da makaslama kuvvetlerine dayanıksız olmaları, termal değişikliklerden etkilenmeleri, faz değişimleri ve kırılgan olmaları gibi dezavantajları vardır. Polietereterketon ve polieterketonketon mekanik özellikleri iyi olan, üstün korozyon direncine sahip, biyouyumlu, diş renginde ve kemiğe yakın elastisite modülüne sahip bir yüksek performanslı termoplastik polimerlerdir. Polieterketonketonun, polietereterketona göre daha iyi mekanik özellikler gösterdiği bilinmektedir. Çalışmamızın amacı zirkonyum, polietereterketon ve polieterketonketon implant dayanaklarının lityum disilikatla güçlendirilmiş monolitik kronlarla restore edilerek termomekanik yaşlandırma sonrası kırılma dayanımını ve kırılma tipini karşılaştırmaktır. Çalışmamızda eşit platform çapı (3,5 mm) ve internal hekzagonal uzunluğa (2,2 mm) sahip ve her biri prefabrik titanyum alt yapılı 10'ar adet zirkonyum (Grup Zr), güçlendirilmiş polietereterketon (Grup GPEEK) ve polieterketonketon (Grup PEKK), implant dayanağından oluşan toplamda 30 adet dayanak kullanılarak 3 grup oluşturulmuştur (SKY implant). Polieterketonketon implant dayanakları özel olarak 10 adet titanyum implant alt yapı (SKY implant) üzerine CAD/CAM yardımı ile üretilmiş ve titanyum implant alt yapılara yapıştırılmıştır. Örnekler üzerine üretilen lityum disilikatla güçlendirilmiş monolitik CAD/CAM cam seramik kronlar rezin siman (Panavia V5) kullanılarak sabit yük (50 N) altında yapıştırılmıştır. 5 yılık klinik kullanıma eş değer termomekanik yaşlandırma prosedürü sonrasında (49 N, 1.6 Hz, 1 200 000 siklus, 5-55°C) örneklerin kırılma dayanımı değerleri 0.5 mm/dk sabit hızla uygulanan yük altında instron test cihazında ölçülmüştür ve kırılma tipleri stereo mikroskobu altında incelenmiştir. Normal dağılım gösteren verilerin gruplar arası karşılaştırılmasında tek yönlü varyans analizi, ikili gruplar arası karşılaştırmasında ise Tukey post hoc testi kullanılmıştır (p<0.005). Termomekanik yaşlandırma sonunda hiçbir örnekte vida gevşemesi, kron ya da vida kırığı, dayanaklarda gözle görülür bir deformasyon görülmemiştir. Ortalama kırılma değerleri ve standart sapma Zirkonyum grubu için 780.65±105.77 N, GPEEK grubu için 741.09±99.84 N ve PEKK grubu için 541,90±68,49 N olarak bulunmuştur PEKK grubu ile diğer gruplarla arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunduğu (p=0.000), zirkonyum ve GPEEK grupları arasında ise anlamlı fark olmadığı tespit edilmiştir. Zirkonyum grubunda en çok kron ve dayanak kırığı, PEEK grubunda en çok kırık olmaksızın dayanak deformasyonu, PEKK grubunda ise en çok dayanak kırığı görülmüştür. Bu çalışmanın sınırları dahilinde GPEEK ve PEKK implant dayanklarının kırılma değeri ve kırılma tipi bakımından değerlendirildiğinde literatürde ağız içi anterior bölge için belirtilen maksimum çiğneme kuvvetlerinin (190-290 N) üzerinde kırılma dayanımı gösterdiği ve zirkonyuma iyi bir alternatif oluşturabileceği sonucuna varılabilir. Bununla birlikte rutin olarak kullanılmadan önce daha fazla in vitro ve klinik çalışmanın yapılması gereklidir.
  • Öğe
    Farklı yüzey modifikasyon yöntemlerinin; polieter eter keton (PEKK) materyalinin yüzey pürüzlülüğü, ıslanabilirliği ve kompozit veneer materyali ile bağlanma dayanımı üzerine olan etkilerinin değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2019) Türkkal, Fatoş; Çulhaoğlu, Ahmet Kürşad
    Bu çalışmanın amacı farklı yüzey modifikasyon yöntemlerinin PEEK materyalinin yüzey pürüzlülüğü, temas açısı ve kompozit veneer materyali ile bağlanma dayanımı üzerine olan etkilerinin değerlendirilmesidir. PEEK disklerden, microcut cihazı (Mikrocut 201, Metkon, Bursa, Türkiye) kullanılarak 7x7x2 mm boyutlarında elde edilen 55 adet örnek (n=11); kontrol, sülfürik asit, plazma, femtosaniye lazer, Nd-YAG lazer olmak üzere rastgele 5 farklı yüzey işlem grubuna ayrılmıştır. Yüzey işlem uygulamalarının ardından tüm örneklere pürüzlülük, temas açısı ve kompozit veneer materyali ile bağlanma dayanımı ölçümleri yapılmıştır. Tüm yüzey işlem gruplarından pürüzlülük ve temas açısı ölçüm sonuçlarına göre ortalamaya en yakın olan örnek seçilerek SEM (Taramalı elektron mikroskobu) ve EDS (Enerji Dağılım Spektrometresi) analizleri yapılmıştır. Bağlanma dayanımı testi için örneklerin bağlantı yüzeylerine Visio.link (Bredent GmbH & Co KG, Senden, Almanya) adeziv ajan uygulanmış, ardından tüm örneklerin yüzeyine spesifik bir teflon kalıp (Ultradent Products Inc., Güney Ürdün, UT) yardımıyla kompozit rezin (2 mm çap) (Combo.lign; Bredent GmbH & Co KG, Senden, Almanya) uygulanmıştır. Elde edilen örnekler termal döngü cihazı (10.000 devir/5 ºC -55 ºC) ile yapay yaşlandırma işlemine tabi tutulduktan sonra, örneklere makaslama bağlanma dayanımı testi uygulanmış ve kırılma tipleri değerlendirilmiştir. Çalışma verileri "Welch" ve "Brown-Forsythe" testleri ile değerlendirilmiştir. Yüzey pürüzlülük bulguları incelendiğinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p=0.000). Femtosaniye lazer, Nd-YAG lazer ve sülfürik asit gruplarının, yüzey pürüzlülük ortalamasının, plazma ve kontrol gruplarına göre ayrıca kontrol grubu yüzey pürüzlülük ortalamasının ise plazma grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Temas açısı bulguları değerlendirildiğinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p=0.000). En düşük temas açısı değerleri plazma grubunda gözlenmiştir. Femtosaniye lazer grubundaki temas açısı ortalamasının sülfürik asit ve plazma gruplarına göre; Nd-YAG lazer, sülfürik asit ve kontrol gruplarındaki temas açısı ortalamasının, plazma grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Bağlanma dayanımı bulguları değerlendirildiğinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık izlenirken (p=0.000), en düşük bağlanma dayanımı değerleri kontrol grubunda gözlenmiştir. Nd-YAG lazer, sülfürik asit ve femtosaniye lazer gruplarındaki bağlanma dayanımı ortalaması, plazma ve kontrol gruplarına göre; plazma grubundaki bağlanma dayanımı ortalaması ise kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur. Çalışmamızda değişkenler arasındaki ilişki incelendiğinde, temas açısı/bağlanma dayanımı ve pürüzlülük/bağlanma dayanımı arasında herhangi bir grupta korelasyon görülmemiştir. Çalışmamızda Nd-YAG lazer ve femtosaniye lazer uygulamalarının, PEEK ile kompozit veneer materyali arasındaki bağlanma dayanımını arttırmak amacıyla sülfürik aside alternatif olabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Dijital ve konvansiyonel ölçüler yardımıyla üretilen anterior tek kron restorasyonlarının iç uyumlarının farklı ölçüm teknikleri ile değerlendirilmesi
    (Kırıkkale Üniversitesi, 2019) Aydın, Hilal Gülgezen; Şahin, Volkan
    Kron restorasyonlarının iç ve marjinal uyumu tedavi başarısına etki eden en önemli faktörlerdendir. Bu uyum kullanılan ölçü materyali, ölçü tekniği, restorasyon materyali ve restorasyonun üretim şekli gibi faktörlerden etkilenmektedir. Bu in vitro çalışmada dijital ve konvansiyonel ölçü tekniklerinin kron restorasyonlarının iç uyumuna etkisinin değerlendirilmesi ve farklı uyum değerlendirme tekniklerinin ölçüm hassasiyetlerinin kıyaslanması amaçlanmıştır. Prepare edilmiş plastik maksiller santral dişin ölçüleri çift fazlı tek ve çift aşamalı polivinil siloksan ölçü teknikleri ve TRIOS 3 (TRIOS 3, 3Shape, Kopenhag, Danimarka) ağız içi tarayıcı kullanılarak elde edilmiştir (n=10). Elde edilen ölçüler yardımıyla siman aralığı 50µm olarak ayarlanmış nanoseramik rezin (Lava Ultimate, 3M Espe, St. Paul, MN, ABD) tek kron restorasyonları CAD/CAM bloklardan freze yoluyla üretilmiştir. Tüm restorasyonlar day üzerine yerleştirilerek Mikro-BT (SkyScan 1275 X-ray Mikro-BT, Bruker, Massachusetts, ABD) taramaları tamamlanmıştır. Restorasyon iç yüzeyine akıcı kıvamlı polivinil siloksan ölçü materyali yerleştirilerek 50N'luk sabit basınç altında üretilen silikon replikaların da Mikro-BT taramaları tamamlanmıştır. Siman boşluğunun üç boyutlu analizi ve hacim hesaplaması için veriler yapılandırılmış (NRecon 1.7.4.2., Bruker, Massachusetts, ABD) ve analiz işlemi (CTan 1.18.4.0., Bruker, Massachusetts, ABD) tamamlanmıştır. Verilerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk testi ile değerlendirilmiştir. Varyans analizi çift yönlü ANOVA, gruplar arası farklılıklar ise Tukey ve Games-Howell testleri ile değerlendirilmiştir (p=0,05). Dijital ölçü tekniği çift fazlı tek ve çift aşamalı konvansiyonel ölçü tekniklerine kıyasla daha düşük insizal 2/3 hacim değerleri göstererek daha başarılı sonuçlar göstermiştir. Dijital ölçü ve çift fazlı tek aşamalı konvansiyonel ölçü teknikleri, çift fazlı çift aşamalı konvansiyonel ölçü tekniğine kıyasla daha düşük marjinal 1/3 hacim değerleri göstererek daha başarılı sonuçlar göstermişlerdir. Toplam hacim bakımından dijital ölçü tekniği en düşük değerleri (34.30±0.66 mm3) gösterirken, çift fazlı çift aşamalı konvansiyonel ölçü tekniği en yüksek değerleri (38.44±0.98 mm3) göstermiştir. Ölçü teknikleri ve ölçüm alanlarından bağımsız olarak silikon replika hacim verileri, mikro-BT tekniği verilerine kıyasla istatistiksel olarak daha yüksek değerler göstermiştir.