Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 84
  • Öğe
    Enerji piyasası düzenleme kurumunun verdiği para cezlarının uygulanması sorunu üzerine
    (2008) Çağlayan, Ramazan; Doğan, Beşir Fatih
    Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nın verdiği para cezalarının infazı öncesinde yapılan lehe yeni düzenlemenin nasıl uygulanacağı özellik arz eden bir durumdur. Lehe olan yeni düzenleme kurulun takdir yetkisini kullanmasını gerektirmeyecek şekilde belirli bir ceza miktarı öngörmüş ise, Kurulun yetkilendirdiği ilgili daire, lehe olan ceza miktarını belirleyip gelir idaresine göndermelidir. Bu surette gelir idaresi, kurulun önceki kararında yer alan ceza miktarını değil, lehe olan kanunda düzenlenen ceza miktarını tahsil etmelidir. Zira gelir idaresinin kendiliğinden, lehe olan kanunu uygulama yetkisi bulunmamaktadır. Eğer eski kanundaki ceza miktarı sabit ise ve yeni kanun bu miktarı düşürmüş veya tamamen ortadan kaldırmış ise, kurulun yeni bir karar almasına gerek bulunmamaktadır. Eğer eski kanunda ceza, alt ve üst sınırları olan basamaklı bir ceza olarak düzenlenmiş ve yeni kanunda cezanın alt ve üst sınırlarında, kişinin lehine olarak bir değişiklik yapılmışsa, bu durumda yeni bir kurul kararı alınması gerekir.
  • Öğe
    Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi
    (2009) Özen, Mustafa
    Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi ba?lığı altında, ilk önce ceza muha-kemesine hâkim olan ilkelerden kovu?turma zorunluluğu ve kamu davasının ihtiyariliği (maslahata uygunluk) ilkeleri üzerinde durulmaktadır. Daha sonra esas inceleme konusu olan Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi incelenmek-tedir. Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi incelenirken ikili ayrım yapılmak-tadır. Buna göre, ilk önce 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda açıkça düzenlenen takdir yetkisi halleri daha sonra da 5271 sayılı Ceza Muhakeme-si Kanunu’nda düzenlenmeyen ancak maddi ceza hukukunda yer alan bazı kurumlarda Cumhuriyet savcısının takdir yetkisinin bulunup bulunmadığı incelenmektedir
  • Öğe
    Türk Ceza Kanunu Madde 286’da Düzenlenen Ses veya Görüntülerin Kayda Alınması Suçu
    (2020) Evirgen, Selen
    Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 183. maddesinde, adliye binası içerisinde ve duruşma başladıktan sonra duruşma salonunda her türlü sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletlerin kullanılmasının yasaklanması düzenlenmiştir. Bu yasağın yaptırımı ise çalışma konumuz olan Türk Ceza Kanunu’nun 286. maddesinde belirlenmiştir. Çalışmada, bu suç ile korunması amaçlanan hukuksal değer incelenecek, suç tipi; suçun konusu, fail, mağdur, suçun maddi unsuru, suçun manevi unsuru, hukuka uygunluk sebepleri, suçun özel görünüş şekilleri ve kovuşturma bağlamında değerlendirilecektir.
  • Öğe
    Ceza Hukukunun Gri Alanı: Tehlike Suçları
    (2020) Ersoy, Uğur
    Çalışmada tehlike suçlarının dogmatiği, suç teorisi bakımından sergilediği özellikler, doktrinde sıklıkla kullanılan soyut ve somut tehlike suçlarının ve bunların alt ayrımlarında kullanılacak kıstasların neler olacağı, potansiyel tehlike suçlarından neyin anlaşılması gerektiği gibi hususlar üzerinde durulmuştur. Bununla birlikte, çalışmanın kapsamını aşmamak amacıyla tehlike suçu olarak nitelendirilen suç tipleri hakkında kapsamlı açıklamalarda bulunulmamış, yalnızca konuyla ilgili hususlara temas edilmiştir. İnceleme sırasında ağırlıklı olarak Türk Ceza Hukuku sistemi esas alınacak olsa da Alman Hukukundaki konuyla ilgili görüşlerden ve yüksek mahkeme içtihatlarından da yeri geldikçe yararlanılması, böylelikle ceza hukukunun gri alanı olarak nitelendirdiğimiz tehlike suçları hakkında açıklamalarda ve çözüm önerilerinde bulunulması amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Casusluk Faaliyetleri ve Uluslararası Casusluk Suçu (TCK m. 331)
    (2020) Köken, Enes; Gül, İbrahim
    Çalışmamızda öncelikle casusluk ve devlet sırrı kavramlarına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Ayrıca, uluslararası casusluk kavramı ve savaş ve barış zamanında yapılan casusluk faaliyetleri incelenmiş olup, uluslararası sözleşme ve belgelerde yer alan düzenlemeler değerlendirilmiştir. Daha sonra, 5237 sayılı TCK’nın Özel Hükümler Kitabının, Millete ve Devlete Kaşı Suçlar ve Son Hükümler başlıklı Dördüncü Kısmının, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk başlıklı Yedinci Bölümünde düzenlenen uluslararası casusluk suçu ele alınmıştır. Söz konusu suç tipi, korunan hukuki yarar, maddi konu, fail ve mağdur, maddi ve manevi unsur, suçun özel görünüş şekilleri ve ceza muhakemesi açısından detaylı şekilde açıklanmıştır. Ayrıca, TCK m. 331’de düzenlenen uluslararası casusluk suçunun uygulama açısından yaratacağı sorunlar tespit edilmeye çalışılmış ve söz konusu tespitler ile ilgili görüşler ileri sürülmüştür.
  • Öğe
    Vergi etiği yaklaşımı
    (2018) Ömercioğlu, Abdullah
    Çalışmada öncelikle etik kavramının farklı yaklaşımlarına yer verilmiştir. Bu yaklaşımların vergi hukukuna yansıması şeklinde tezahür eden vergi etiği kavramı da vergiye uyum kapsamında ele alınmıştır. Vergi etiğine uyulmaması halinde karşılaşılan neticeler vergiye karşı tepkiler şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu da vergi uyumunun bozulması ve kamu gelirlerinin azalması sonucunu yaratmakta; dolayısıyla da kamu menfaatinin zarara uğramasına neden olmaktadır. Bu çerçevede vergi etiği anlayışını etkileyen birtakım idari, ekonomik ve sosyal faktörler belirlenmiştir. Bu faktörlerin gereği gibi yerine getirilmesi halinde vergi etiğinin yükselerek, kamunun uğradığı zararın azaltılabileceği söylenebilir.
  • Öğe
    Mukayeseli Hukukta ve Türkiye’de Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Hakkı
    (2012) Türk, Çağrı Burak
    Bu çalışmamızda, 2010 yılı Anayasa değişikliğiyle hukuk sistemimizde ilk defa yer alan "Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru Yolu"nun mukayeseli hukukta ve Türkiye'deki düzenlemeleri ve uygulamaları ele alınmaya çalışılmıştır. Ülkemiz açısından ilk defa uygulama imkânı bulacak olan bu kurumun, temel hak ve özgürlükler bakımından önemi dolayısıyla uygulayıcı diğer ülkelerdeki benzerlikler ve farklılıklar üzerinde durulmaya çalışılmış ve doktrinde nasıl beklentilerin var olduğu da ayrıca vurgulanmıştır
  • Öğe
    Türkiye’de İnternet Suçları Ve İnternet Güvenliği ile Alakalı Olarak Bireylerin Algıları
    (2017) Algıları, Alakalı Olarak Bireylerin; Can, Erhan
    Bu çalışmanın amacı internet üzerinden işlenen suçlardan yola çıkılarak kişi hak ve özgürlüklerine etkisi konusunda bireylerin algısını ve tavrını incelemektir. Son dönemlerde internet teknolojileri hızla gelişip, çeşitlenmekte ve yaşamın içinde daha fazla yer almaya başlamaktadır. İnternet alanı, iletişim ve erişim sınırlarının ortadan kalktığı bir mecradır. Bu durum avantajların yanı sıra, bir takım suç potansiyellerinin de ortaya çıkmasına sebep olmuştur. İlgili suçların büyükçe bir kısmı kişisel hak ve özgürlüklere dokunmaktadır. Böylelikle vakıanın yapısına bağlı olarak, internet suçlarının kişisel hak ve özgürlüklere nasıl sekte vurabileceği ve benzeri suçların oluşma potansiyelleri konusunda bireylerin algılarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, saha çalışmasındaki örneklem grubu 483 kişiden oluşturulmuş ve grubun yaş alt sınırı en az 18'dir.Çeşitli demografik niteliklerdeki bu örneklem grubunun eğitim durumları en az lisans düzeyidir. Düzenlenen anket çerçevesinde internet kullanım sıklıklarından, kullanım şekillerine kadar uzanan ve internette güvenlik kavramı ekseninde hissettiklerini belirlemeye yönelik olarak yapılan çalışmada elde edilen veriler, T testi ve Tek yönlü varyans analizi ile incelenerek internet güvenliği ile ilgili tavırları anlaşılmaya çalışılmıştır. Yukarıda belirtilen ifadelerden hareketle elde edilen bulgulara göre; bireylerin yaşının ilerlemesi, eğitim seviyesinin yükselmesi ve günlük internet kullanım süresinin azalmasıyla birlikte, internet üzerinden alışveriş yapma konusunda kendilerini daha güvende hissetme eğilimi göstermektedirler. Başka bir ifadeyle internet üzerinden alışveriş yapmaktan duyumsanan korku, yaş ve eğitim seviyesiyle doğru orantılı, günlük internet kullanma süresiyle ters orantılıdır denilebilir.
  • Öğe
    4733 Sayılı tütün ve alkol piyasası kanununda yer alan suçlar ve Anayasa mahkemesi kararı
    (2010) Özen, Mustafa
    Bu çalışmada, 4733 sayılı Tütün Ve Alkol Piyasası Kanununda yer alan suçlar incelenecektir. Bu inceleme yapılırken, bu kanunda yer alan suçların, kanunilik ilkesi, 5237 sayılı TCK'nun suça ilişkin genel ilkeleri ve yaptırım öngören maddelerin ilkeleri ile uyumu üzerinde durulduktan sonra, bu konu ile yakından ilişkili olan Anayasa Mahkemesinin bir kararına değinilecektir.
  • Öğe
    Ceza muhakemesi hukukunda delil yasakları
    (2012) Özen, Muharrem; Özen, Mustafa
    Bu çalışmada Ceza Muhakemesi Hukuku’nda önem taşıyan delil yasakları konusu ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Bu bağlamda öncelikle hukuka aykırılık kavramı incelenmiş, ardından hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin kullanılması yasağına değinilmiştir. Hukuka aykırılığın kapsamı hangi durumda elde edilen delillerin delil yasakları kapsamına gireceği, hangilerinin girmeyeceğini incelemek suretiyle ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Çalışmada son olarak delillerin uzak etkisi konusu ele alına- rak “zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir.” kuramına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
  • Öğe
    Carl Schmitt’in Hukuk Düzeninin Temeli Hakkındaki Görüşleri
    (2018) Altunsu, Onur
    Bodin, modern anlamda egemenliği soyut unsurlara dayalı olarak açıklar. Egemen, özü itibariyle, hukuk yaratan ve dolayısıyla hukukun üzerinde bir güçtür. Schmitt ise istisna haline karar veren gücün egemen olduğunu söyleyerek daha somut bir açıklama ortaya koyar. Egemenin kararı, istisna haline ilişkin süreci belirler. Ülkenin içinde bulunduğu koşulların istisna halini ilan etmeye elverişli olup olmadığına egemen karar verir. Hukuk bu koşulları tüm detaylarıyla tanımlayamaz. Beklenmedik olayların yol açtığı istisna halinde egemen, hukuku askıya alır. Böylece egemenliğin hukukla olan ilişkisinde özü korunmuş olur. Schmitt’in kuramında hukukun askıya alınması, hukuka yeniden işlerlik kazandırmak için öngörülmüş geçici bir dönemi ifade eder. Bu nedenle, istisna halindeki uygulamalar olağan hale geçişi sağlamaya yönelik olmalıdır.
  • Öğe
    Türkiye-Suriye Sınırı Hava Sahasında Türkiye'nin Uyguladığı Angajman Kural
    (2017) Erten, M. Ezgi
    Askeri çatışmalarla başlayan ve sonrasında iç savaş haline dönüşen Suriye krizinde Türkiye, sınır güvenliği politikasında geniş kapsamlı değişikliklere gitme ihtiyacı duymuş, Ağustos 2011 tarihinden itibaren, askeri önlemler alarak muhalefeti baskı altına alan Esad rejimine karşı, siyasi duruşunu önemli ölçüde değiştirmiştir. Suriye rejiminin giderek artan askeri tehditleri doğrultusunda meydana gelen güvenlik boşluğu ve ihlali, Türkiye'nin angajman kurallarını yeniden gözden geçirme gereğini gündeme getirmiştir. 22 Haziran 2012 tarihinde Türk RF-4 Phantom savaş uçağının Suriye hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Suriye güçleri tarafından vurulması üzerine de Türkiye, angajman kurallarını değiştirme yoluna gitmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönergesinde, güney-güneydoğu sınırından gelebilecek her türlü tehditte hava, deniz ve karadan derhal müdahale edileceği belirtilmiştir.
  • Öğe
    Nefret Ve Ayrımcılık Suçu (TCK M.122).
    (2017) Ersoy, Uğur
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesi ile ceza hukuku literatürümüze girmiş olan ayrımcılık suçu, 2014 yılında 6529 sayılı Kanun ile önemli bir değişikliğe uğramıştır. Bu bağlamda “Ayırımcılık” olan madde başlığı “Nefret ve ayırımcılık” olarak değiştirilmiş, madde içeriğinde de önemli değişiklikler yapılmıştır. Yapılan bu değişiklikle birlikte “nefret” kavramı ilk defa Türk Ceza Kanunu’na girmiştir. Bu çalışmada, uluslararası hukuk metinlerinden ve karşılaştırmalı hukuktaki düzenlemelerden mümkün olduğunca yararlanmak suretiyle söz konusu suç tipinin nasıl anlaşılması ve yorumlanması gerektiği ile ilgili açıklamalarda bulunulacaktır. Ayrıca, inceleme konusunu yakından ilgilendiren ve 2016 yılında yürürlüğe giren 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun ilgili maddelerine de yeri geldikçe değinilecektir. Nefret ve ayrımcılık kavramlarının sosyolojik, psikolojik ve politik temelleri olmakla birlikte çalışmanın amacını aşmamak koşuluyla bu kavramların ağırlıklı olarak hukuki yönleri üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    Preventing Transboundary Harm Arising From Hazardous Activities In International Law: Example Of Transportation By Transit Pipelines
    (2015) Kaya, İslam Safa
    21. yüzyılda ticari yatırımların yerel dinamiklerden çıkıp uluslararası kimliğe büründüğü açıktır. Uluslararası yatırımların ölçeğinin bü- yüklüğü, aynı zamanda faaliyetin tehlikelilik özelliğini de artırmaktadır. Tehlike niteliği de zarar riskini beraberinde getirmektedir. İşte bu zarar riskinin önlenmesi kapsamında ilgili devletlere birtakım yükümlülükler getirilmiştir. Uluslararası sözleşme metinlerinde tehlikeli ve aşırı tehlikeli faaliyetler kapsamında değerlendirilen faaliyetlerden biri de transit boru hatları ile taşımadır. Makalede, ‘’Tehlikeli Faaliyetlerden Kaynaklanan Sınıraşan Zararın Önlenmesi Taslağı’’nın hükümleri detaylandı- rılmış olup, bu hükümlerin transit boru hattı ile taşıma faaliyetlerine uygulanabilirliği tartışılmıştır.
  • Öğe
    Çanakkale Savaşlarının Uluslararası Ceza Hukuku Ve İnsan Hakları Çerçevesinde Değerlendirilmesi
    (2020) Kaya, İslam Safa
    1. Dünya Savaşı içerisinde önemli bir yere sahip olan Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları, çok ciddi çarpışmaların yaşandığı ve hukuki açıdan çok boyutlu incelenmesi gereken savaşlardır. Dünya tarihinde yaşanan benzerleriyle karşılaştırıldığında bu savaşlarda çok daha fazla uluslararası hukuk ihlali gerçekleştirilmiştir. Nitekim, uluslararası ceza hukuku ve dolayısıyla uluslararası insancıl hukuk ve silahlı çatışmalar hukuku hükümlerini içeren birçok uluslararası sözleşmede yer alan hüküm bu çatışmalarda göz ardı edilmiştir. Bu çerçevede; sivil yerleşim birimlerine, kutsal mekanlara, hastane ve sargı merkezlerine yönelik gerçekleştirilen saldırılar, çatışmalarda kullanımı yasaklanmış silah ve mühimmat kullanılması, savaşın seyri esnasında ele geçirilen savaş esirlerine yapılan kötü muameleler savaş hukuku ve uluslararası ceza hukuku açısından irdelenmesi gereken başlıca sorunlardır. Uluslararası insancıl hukuk, silahlı çatışma esnasında kullanılacak çatışma yöntemlerini sınırlandırmak suretiyle çatışmanın taraflarını ve taraf olmayan unsurları koruma amacını gütmektedir. Bu hukuk penceresinden bakıldığında, Çanakkale Savaşları’nda birçok ihlalin olduğu görülmektedir. Çanakkale Savaşları’nda sivil yerleşim birimlerine saldırılar düzenlenmiştir. Bölgedeki türbeler ve ibadethaneler birçok kez hedef alınmıştır. Ayrıca savaş esnasında kullanılan mermi ve teçhizatın yasak kapsamında olduğu belirlenmiştir. Hastanelerin ateş altında tutulması da bu hususta sözleşme hükümlerinin ihlali anlamına gelmektedir.
  • Öğe
    Evaluation of Tanap Agreements in Terms of International Law and Expropriation Law
    (Ahmet Yesevi Univ, 2017) Kaya, Islam Safa
    Trans Anatolian Natural Gas Pipeline Project (TANAP) is a project, between Azerbaijan and Turkey, on the World's front burner realized in order to transport the natural gas produced from the Sahdeniz 2 field to Europe through Turkish territory. Legal details of TANAP are included in the Intergovernmental Agreement (LA) between two states and in the Hosting Govern ment Agreement (HGA) signed between Turkey and TANAP Project Company. Having looked at the aforesaid agreements, IA is mainly considered as an outline agreement, on the other hand, HGA is considered as a private law contract including more detailed provisions. TANAP Agreements, having the characteristics of a bilateral investment agreement, include provisions mostly protecting the interests of the investor, namely Azerbaijan, Considering either participating interests of parties in the project, or that the source country is Azeri land, it should be admitted that the situation is natural and legal.
  • Öğe
    Kamulaştırma işleminin iptali ve mülkiyetin akibeti
    (2011) Çağlayan, Ramazan
  • Öğe
    Yasama Yetkisinin Devredilemezliği İlkesi Bakımından Yürütmenin Düzenleyici İşlemleri ile Suç İhdası
    (2012) Arıkan, Cengiz
    Yürütmenin düzenleyici işlemleri ile suç ihdas edip edemeyeceği sorunu, gerek suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi gerekse yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesi bağlamında uzun tartışmalara konu olmuştur. Bu sorun elli yıllık geçmişi olan Anayasa Mahkememizin kurulduğu günden itibaren gündemini meşgul etmiştir. Bu konudaki mevcut anayasal düzenlemelerin net olmayışı ve Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin istikrarlı bir içtihadının olmaması nedeniyle bu uzun soluklu tartışma günümüzde de tazeliğini korumaktadır